Yeni Üyelik
21.
Bölüm

Bölüm 21

@_tgb_17

Rıza Albaydan Devam


bir haftanın sonunda Yıldızla konuşmuştuk tahmin ettiğim gibi abisinin peşine düşecekti ama elimizde hiç bir iz yoktu o yüzden işimiz oldukça zor olacak.


Yıldızla konuşmamızdan hemen sonra öğrendim ki Yiğidi,Topalın elinden kurtaran kişi içlerine sızmış olan bir askermiş tam o gün görmüş Yiğidi ve kendini tehlikeye atarak onu oradan çıkarmış tabi oradan kaçarken kaza geçirmişler o bir şekilde Yiğidi kurtarmış ama iki sene sonra Topal o askeri bulup öldürmüş.


Yani şu an Yiğit'in nerede olduğunu bilmiyoruz ama onu bulacağım arkadaşlarım için yıldız için onu bulacağım.


Savaştan Devam


Bir haftadır sürekli farklı farklı rüyalar görüyorum artık geceleri uyumaya korkar oldum, rüyaların hepsi o kadar gerçekçi ki bir an gerçeklik kavramını yitiriyorum.


Belkide verdikleri ilaçların etkisiyle görüyorum o rüyaları bilmiyorum ama bana burada kalmak hiç iyi gelmiyor hem kendimi daha iyi hissediyorum o yüzden bugün doktorla konuşacağım zaten birazdan beni kontrol etmek için gelecektir.


Tam saatinde kapı açıldı ve doktor beni kontrol etmek için içeri girdi.


"Bugün nasılsınız Savaş bey?"


Gayet iyiyim doktor artık buradan çıkmak istiyorum."


"Tam anlamıyla iyileşmediniz Savaş bey bir süre daha burada kalsanız iyi olur."


"Hiç iyi olmaz doktor bir haftadır sabrediyorum ama artık yeter bugün ben çıkacağım buradan, hem yaram gayet iyi."


"Peki bugün çıkın ama en azından iki gün daha evinizde dinlenin."


"Tamam doktor."


"O zaman ben işlemlerinizi halledeyim."


Doktorun odadan çıkmasıyla hemen Salihi aradım ve bugün hastaneden çıkacağımı beni gelip almasını istedim.


O da yarım saatte geleceğini söyledi.


Telefonu kapatınca yataktan kalktım ve hazırlanmaya başladım.


Yıldızdan devam


Rıza Albayla konuşmamızdan sonra kafamı biraz olsun dağıtmak için bizimkilere mesaj attım.


"Kartallar bir haber var mı?"


"Topal son hazırlıklarını tamamladı anlaşılan Hayalet."


"Nasıl anladınız?"


"Sınırdaki hareketlilik durdu ortalık sakinleşti anlaşılan sıra topala geldi.


Ama biz hala nerden giriş yapacağını bilmiyoruz çok iyi saklanıyor."


"Şimdilik saklansın bakalım burada saklanamayacak. Bu arada olaylar arasında unuttuk ama köstebekle ilgili bir bilgiye ulaştınız mı?"


"Hayalet aslında."


"Ulaştınız mı ulaşmadınız mı Karan kolay bir soru sorduğumu düşünüyorum."


"Ulaştık ama "


"Aması ne Karan?"


"Köstebek çok yakınınızdan birisi."


"Karan kelime oyunları yapma kim söyle artık."


"Köstebek Gölge timinden OĞUZ KARAN."


"Ne diyorsun sen Karan emin misiniz?"


"Maalesef eminiz Hayalet."


"Böyle bir şey nasıl olur Sinan? bu çocuk kaç kez çatışmaya girdi bizimle, Savaş vurulduğunda nasıl üzüldü bu olamaz."


"Maalesef hain o Hayalet, ikinci bir telefonu var ve babasının üzerine kayıtlı birçok kez Baranla iletişime geçti ve en son Bara'nın karakolda olduğunuda o haber verdi. Anlaşılan size karşı çok iyi rol yapmış."


"Resmen burnumun dibindeymiş nasıl anlamadım!"


"Belkide onlara koşulsuz güvenmek istediğin için dikkatli bakmadın."


"Bu ona çok ağır patlayacak, siz ulaştığınız bütün dellilleri bana atın bundan sonrası bende."


"Anlaşıldı atıyorum."


Kara'nın bana atıklarını incelemeye başladım mesajları okudukça Oğuza karşı sinirim artıyordu.


Biraz hava almak için cama çıktım o sırada çardakta sohbet eden timi gördüm, gözüm Oğuza takıldı öylece bir köşede timi izliyor her hareketlerini takip ediyordu, şimdi fark ettim de hain resmen bunca zamandır gözümün önündeymiş ama ben hiç beklemediğim için görememişim.


Bu olayda bana ders oldu bundan sonra herkes benim tarafımdan gözetim altında olacak.


Hemen delilleri normalde kullandığım telefona attım ve Rıza Albayın yanına gitmek için odadan çıktım.


Rıza Albayın odasının önüne geldiğimde kapıya vurdum ve içeriden gelen ses ile içeri girdim.


"Bir şey mi oldu Yıldız?"


"Aslında bir şey oldu komutanım"


"Umarım kötü bir şey değildir kızım, ne oldu söyle bakalım?"


"Aslında oldukça kötü bir şey,içerdeki köstebeği bizimkiler buldu."


"Sizinkiler?"


"Kartallar buldu komutanım."


"Tamam şimdi anladım peki kimmiş?"


"Bize oldukça yakın birisiymiş komutanım, içimizdeki hain Oğuz ."


"Oğuz, hangi Oğuz Yıldız?"


"Maalesef Gölge timindeki Oğuz Karan ."


"Emin misin kızım?"


"Maalesef eminim komutanım, bilirsiniz bizimkiler emin olmadan bana bilgi vermezler hele ki bu kadar önemli bir konuda emin olmadan söylemezler. "


"Delil var mı kızım?"


"Var komutanım hemde oldukça fazla delil var, hepsi telefonumda buyrun bakabilirsiniz komutanım."


Rıza Albaya telefonumu verdim ve mesajları okumaya başladı, okudukça o da benim gibi sinirleniyordu.


En sonunda daha fazla dayanamamış olacak ki telefonu bana geri verdi.


"Tamam kızım sen bunları bana gönder bende gerekli yerlerle iletişime geçeceğim ."


"komutanım Oğuzu göz altına alalım yoksa kaçmaya çalışabilir."


" Haklısın kızım tamam sen onu al ben sana haber veririm."


"Tamam komutanum, komutanım peki time ne diyeceğim?"


"Şu an bir şey söyleyemeyiz Yıldız, sen olabildiğince sessiz hallet bu işi ."


"Tamam komutanım."


Tam arkamı dönmüş odadan çıkacaktım ki telefonum yere düştü, almak için hemen eğildim tam o sırada masanın altında bir şey dikkatimi çekti daha dikkatli bakınca bunun dinleme cihazı olduğunu anladım, hemen onu oradan aldım ve etkisiz hale getirdim.


"Komutanım anlaşılan Oğuz bizi duydu bu iş sandığımız kadar da sessiz olmayacak."


"Yıldız hemen onu yakala ilk işi kaçmak olacaktır hadi."


"Emredersiniz komutanım."


Vakit kaybetmeden odadan çıktım ve hızla bahçeye koştum ,bahçeye çıktığımda Oğuzun da arka tarafa doğru koştuğunu fark ettim hemen peşine düştüm bir yandan da ikaz ediyordum.


"Oğuz dur kaçma!Dur dedim sana."


"Şimdi sen dur dedin ya, bende kesin dururum ."


"Oğuz, bu bir emirdir dur dedim!"


"Ben senden emir almıyorum artık."


Bahçede bulunan askerler bize şaşkın şaşkın bakıyorlardı, tim de aynı şekilde ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.


"Oğuz, son ikazım dur dedim."


Oğuz beni yine dinlemedi, son çare olarak silahımı çıkardım önce havaya ateş ettim , yine durmayınca bu sefer de Oğuz'un bacağına nişan aldım ve ateş ettim, o da acıyla yere düştü.


Hızla yanına gittim, bu sırada o da silahını çıkarmış bana doğrultmuştu, aynı şekilde bende tekrar silahımı ona doğrulttum.


Timde şaşkınlıklarını atmış olacak ki hızla yanımıza geldiler.


"Komutanım ne oluyor neden vurdunuz Oğuzu, Oğuz kardeşim sen ne yapıyorosun indir o silahı."


"Hahaha hala kardeşim diyor ya , bak komutan o çok akıllı dediğin tim burnunun ucundakini göremiyor daha."


"Yeter oğuz, bu kadar saçmalık yeter artık indir o silahı ve sakın bir daha benim timimden birisinin hakkında bir şey deme."


"O iş o kadar kolay değil komutan beni alamayacaksın, biliyor musun o gün Kemali vuran bendim.


Şu arkandakiler etrafı kontrol etmek için gittiğimi düşündüler oysa ben çoktan aralarından birisini kurban seçmiştim bile, bu salaklar onu bile anlamadı."


"Ne diyorsun oğuz sen? ne demek Kemali ben vurdum."


"Bak hala anlamadılar , ben vurdum demek oluyor Ali."


"Sana timim hakında konuşma dedim ama sen söz dinlemedin üstelik bir de şehitlerimizle ilgili konuştun bir de senin yüzünden şehit olduklarını söylüyorsun bu iş fazla uzadı Oğuz."


Sözümü bitirir bitirmez Oğuzun silahı tutuğu eline ateş ettim daha sonra diğer bacağınada ateş ettim, benim ateş etmemle beraber o acı içinde kıvranmaya başladı.


"Ne o pislik canın mı acıdı? sen hiç merak etme bu daha başlangıç senin için asıl eğlence sorguda başlıyor."


"A-asla konuşturamazsın beni."


"Öyle mi dersin? ben senin gibileri çok gördüm kalk şimdi."


Oğuzu kolundan tutup aniden ayağa kaldırdım iki bacağından da vurduğum için şu anda iki kat acı çekiyordu.


Kimseye bakmadan onu içeri götürmek için sürüklemeye başladım tam o sırada Savaş komutan arabadan indi.


Onu burada görmeyi beklemediğim için kısa süreliğine şaşırdım, ben işi sessiz halledeyim derken daha da karıştı ortalık.


Onun soru soran bakışlarını gördüğümde hızlıca içeri girdim ve Oğuzu sorgu odasının yanında bulunan hücreye attım yaralarını sadece sardım o da kan kaybetmesin diye daha sonra kapıyı kilitledim ve hemen Rıza Albayın odasına gittim içerde Savaş komutanda vardı.


"Gel Yıldız."


"Komutanım hallettim ama pek sessiz olmadı maalesef."


"Duydum kızım."


"Komutanım ne oluyor Oğuzun o hali neydi?"


"Savaş anlatacağım ama önce sen toplantı odasına geç timede haber ver oraya gelsinler."


"Tamam komutanım."


Savaş komutanın içeriden çıkması ile Rıza Albay bana dönüp konuşmaya başladı.


"Yıldız , ben gerekli yerlerle konuştum delilleri istediler onlarıda gönderdim yakalama kararı çıktı. Oğuzun önce Sorgusu yapılacak daha sonra Ankara'ya sevk edilecek."


"Komutanım izin verirseniz sorgusunu ben yapmak istiyorum."


"Tamam kızım senin yapman daha iyi olur."


"komutanım time anlatacak mısınız?"


"Dediğim gibi anlatacağım kızım ben de böyle öğrenmelerini istemezdim ama yapacak bir şey yok."


"Komutanım Oğuz öyle şeyler dedi ki gerçeği öğrendikten sonra nasıl sakin kalacaklar bilmiyorum."


"Oğuz ne dedi kızım?"


"Komutanım, Kemal'i o gün Oğuz vurmuş."


"Sen ne diyorsun yıldız!"


"Maalesef öyle komutanım kendisi söyledi."


"Bu kadarını ben bile beklemiyordum , biz nasıl göremedik aylarca onun gerçek yüzünü!


Gerçi parçaları birleştirsek apaçık ortadaymış her şey, tam sekiz ay önce daha oğuzun buraya geldiği zaman pusuya düşmüşlerdi."


"Komutanım bazen çok güveniyoruz bu yüzdende gözümüzün önündekini göremiyoruz bende göremedim eğer kartallar olmasa göremeyecektim de belki."


"Haklısın kızım , bide Oğuz babasının torpili ile askeriyeye girmiş."


"Nasıl yani komutanım bu mümkün mü?"


"Maalesef mümkün kızım sizin geçtiğiniz testlerin yarısından geçmiş ve askeriyeye girmiş.


Bende bunu demin öğrendim. Neyse artık toplantı odasına gittsek iyi olur."


"Haklısınız komutanım buyrun."


Rıza Albay ile odadan çıktık ve toplantı odasın doğru ilerlemeye başladık.


Toplantı odasının önüne geldiğimizde ben kapıyı açtım ve Rıza Albay'ın geçmesi için kenara çekildim, içeri girince herkes ayağa kalktı Rıza Albay oturmalarını söyledi bende oturunca konuşmaya başladı.


"Hepiniz oğuzun neden tutuklandığını merak ediyorsunuzdur eminim ki,


çocuklar bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama söylemem lazım.


Bir süredir içimizde hain olduğundan şüpheleniyorduk ve bugün o hainin oğuz olduğunu öğrendik."


"Komutanım ne diyorsunuz böyle bir şey olamaz!"


"Maalesef doğru söylüyorum Savaş elimizde deliller var."


"İnanamıyorum siz nerden öğrendiniz komutanım?"


"Biliyorum inanması zor ama bu gerçek. Yıldız haber verdi bana Savaş."


"Peki Yıldız komutan nerden öğrendi bunu ?"


"Nerden öğrendiğimi size söyleyemem ama şunu bilin ki haber kaynağım oldukça güvenilir ve komutanında dediği gibi elimizde delil var."


"Çocuklar inanması çok zor biliyorum ama gerçek bu, hakkında yakalama kararı çıktı bile."


"K-komutanım o demin bahçede Yıldız komutanıma bir şey söyledi o da mı gerçek yani?"


Yasinin sorduğu soruya cevap vermeden önce Rıza Albaya baktım ondan onay alınca cevap verdim.


"Maalesef o da gerçek Yasin bunu kendisi itiraf etti siz de duydunuz."


"Siz neyden bahsediyorsunuz?"


"Savaş komutanım, dışarda Oğuz yakalanmadan önce K-kemali o gün kendisinin vurduğunu söyledi."


Ömerin söylediği ile savaş komutan bir süre boşluğa baktı daha sonra bir anda ayağa kalktı.


"O şerefsizi kimse elimden alamayacak bunu ona ödeteceğim."


bende hemen ayağa kalktım ve kapıdan çıkmadan onu kolundan yakaladım bir bana birde kolundaki elime baktı ve konuşmaya başladı.


"Bırak beni Yıldız."


"Hayır Savaş komutanım bırakamam, Rıza Albayın sözü bitmedi yerinize oturun."


Bir süre suratıma baktı daha sonra bırakmayacağımı anlamış olacak ki yerine oturdu.


"Savaş biliyorum zor ama sakin olman lazım, öncelikle oğuzun burda sorgusu yapılacak daha sonra Ankara'ya sevk edilecek."


"Komutanım tamam işte sorgusuna ben gireyim."


"Hayır Savaş sen girmeyeceksin hem yaran iyileşmedi tam olarak hemde oldukça sinirlisin."


"Peki kim girecek ?"


"Aranızdan Yıldız'ın sorguya girmesi daha uygun o yüzden o girecek."


"Ama komutanım!"


"Savaş ben son sözümü söyledim sorguya YILDIZ girecek."

 

 


Loading...
0%