Yeni Üyelik
23.
Bölüm

Bölüm 23

@_tgb_17


Savaştan Devam


Annemin gelmesinin üzerinden iki gün geçmişti, yaralarım iyileşmeye başlamıştı kendimi artık daha iyi hissediyordum , bunda hem ilaçların hemde annemin katkısı vardı tabi ki de, bugün kendimi daha iyi hissettiğim için karargaha gitmeye karar verdim annemi iyi olduğum konusunda ikna etmek zor oldu ama sonunda başardım.


Hemen hazırlandım ve kahvaltı yapmak için odamdan çıktım , odamdan çıktığımda annemin yine çok güzel bir kahvaltı hazırladığını gördüm.


"Oooo yine neler hazırlamışsın annem, sen beni şişmanlatacaksın bu gidişle."


"Hahaha bir şey olmaz oğlum askersin güç kuvvet lazım sana , bu arada oğlum arkadaşlarına da börek yaptım giderken götürürsün."


"Anneciğim iyi yapmışsında o kadar askere bir tepsi börek yetmez ki."


"Kim dedi bir tepsi yaptığımı tam dört tepsi börek yaptım."


"Annem acaba sen onları hangi ara yaptın sorabilir miyim?"


"O da benim sırrım olsun, hadi sen kahvaltını yap bende börekleri hazırlıyayım."


Annem börekleri hazırlamak için tekrar mutfağa gitti bende hızla kahvaltımı yaptım daha sonra annemin yanına mutfağa gittim ve şaşkın şaşkın annemi izlemeye başladım, gerçekten de dört tepsi börek yapmış.


"Annem ben çıkıyorum, hazır mı tepsiler?"


"Hazır oğlum hadi götürelim arabaya."


"Sen dur annem ben götürürüm . Yormuşsun zaten kendini baksana şunlara."


"Ne yorgunluğu oğlum iyiyim ben hem size şu kadarcık börek yapmışım çok mu? Ayrıca hepsini sen götüremezsin, tam iyileşmedin yardım edeyim sana ."


"İyiyim anne ben hadi ver bakayım sen bana şunları."


Tepsileri alıp kapının önüne geldim, ayakkabılarımı giymek için tepsileri bir köşeye bıraktım ve ayakkabılarım giydim daha sonra annemi öpüp tepsileri alıp çıktım, zorda olsa arabanın kapısını açıp tepsileri içeri koydum ve karargaha gitmek için yola çıktım.


Karargaha geldiğimde bizim tim dışarıda oturuyordu hemen Ali'yi ve Yasin'i yanıma çağırdım tepsileri kantine götürmelerini ve oradaki askerlere bunları herkese dağıttırmalarını söyledim.


Onlar tepsileri alırken bende timin yanına gittim beni görünce hepsi ayağa kalktılar ama benim onlara rahat olmalarını söylememle beraber tekrar oturdular.


"Eeeee çocuklar ben yokken ne yaptını bakalım?"


"Komutanım siz gittikten sonra Oğuz'u hemen Ankara'ya gönderdiler, sonra ki günlerde de Yıldız komutan sağolsun bizi hiç boş bırakmadı, ya antreman yaptık ya atış talimi yani sürekli bir şeylerle uğraştık."


"Hahaha ne güzel işte paslanmamışsınızdır, Yıldız komutanınız size bayağı bir iyi bakmış anlaşılan. Peki bugün neden boşsunuz?"


"Ne demezsiniz komutanım çok iyi baktı bize. Yıldız komutan bugün karargahta değil komutanım."


"Allah allah nerde ki göreve falan mı gitti?"


"Bilmiyoruz komutanım nöbetçiler sabah çok erken saatte yola çıktığını söylediler o kadar."


"Neyse ben bi Rıza Albayın yanına gideyim, bu arada annem börek gönderdi size kantinde yersiniz."


"Komutanım en başta neden söylemiyorsunuz Gülsüm teyzemin elerine sağlık."


Tim koşarak kantine giderken bende Yıldız'ın nerde olduğunu öğrenmek için Rıza Albayın odına gitmek için yerimden kalktım.


Rıza Albayın odasının önüne gelince kapıya vurdum ve içeriden gelen ses ile kapıyı açıp içeri girdim.


"Gel Savaş, nasıl oldun?"


"İyiyim komutanım ,sizede teşekkür ederim annemi siz aldırmışsınız."


"Ne demek oğlum sana en iyi annenin bakabileceğini düşündüm ki gördüğüm üzere de yanılmamışım."


"Haklısınız komutanım annem sayesinde daha hızlı iyileştim. Komutanım ben size bir şey soracaktım."


"Sor bakalım Savaş dinliyorum."


"Komutanım Yıldız komutan bir yere gitmiş oldukça da erken bir saatte gitmiş acaba göreve mi gitti yoksa başka bir durum mu var diye soracaktım. "


"Sen neden merak ettin bu kadar?"


"Yanlış anlamayın komutanım sonuçta bizim timden ailemizden birisi artık, bir de Topal ortaya çıktı."


Rıza komutan biraz bekledi ve düşündü söyleyecekleri iyi bir şey olmadığı suratında ki hüzünden belli oluyordu sonunda söylemeye karar vermiş olacak ki cevap vermek için konuşmaya başladı.


"Savaş şimdi söyleyeceklerimi iyi dinlemeni istiyorum; bugün 12 Ocak yani Yıldız'ın anne ve babasının ölüm tarihi.


Yıldız bugün Ankara'ya onları ziyarete gitti bende ekstradan iki gün izin verdim ona. Yıllar geçsede bugünü pek kolay atlatamıyor evlat."


"Bilmiyorduk komutanım,eğer özel değilse ailesinin nasıl öldüğünü sorsam komutanım."


"Savaş otur bakalım şöyle anlaşılan uzun bir konuşma yapacağız sizinde artık bazı şeyleri bilmeniz lazım, o kadar olay yaşadınız ama birbirinizi tam olarak tanıyamadınız."


Rıza komutanın gösterdiği koltuğa oturdum ve onu can kulağı ile dinlemeye başladım.


"Yıldız daha 12 yaşındayken Topal tarafından ailecek kaçırıldılar, biz onları bulana kadar Yıldıza da ailesine de bir çok işkence uygulamışlar ve Yıldız'ın gözünün önünde ailesine işkence etmişlerdi.


Yani Yıldız ailesinin acı çekişine birebir şahit olmuş, daha sonra Topal ailesini gözünün önünde öldürdükten sora Yıldız'ı bir odaya götürmüş ve orada ona saldırmış tam o sırada Yıldız onu sakatlamış zaten o günden sonra herkes ona Topal demeye başladı biz oraya vardığımızda sadece Yıldız'ı kurtarabildik ama ailesi çoktan ölmüştü."


"Komutanım bunlar çok ağır şeyler hele ki o yaşta bir çocuk için oldukça ağır, Yıldız buna o zamanlar nasıl dayandı komutanım?"


"Bir süre destek aldı ama onu toparlaması, kendine getirmesi çok zor oldu.


Bir gün anne ve babasını rüyasında gördüğünü o rüyadan sonra da bana asker olmak istediğini anne ve babasının izinden gidip onlara bunları yaşatandan intikamını alacağını söyledi.


Ben ilk başta karşı çıktım ama onun kararlı olduğunu görünce daha fazla direnmeyip bende izin verdim.


O kadar zor testlerden geçti ki tahmin edemezsin evet sizin gibi testlerden geçti ama onu ekstre testlere soktular onun için psikolojik testler en zorlarıydı ama sonuçta hepsinden geçti ve bugüne geldi."


"Komutanım demin anne ve babası gibi olmak istediğini söylediniz anne ve babasıda asker miydi?"


"Evet anne ve babasıda askerdi hepimizin tanıdığı yıllardır anlatılan çok iyi askerlerdendiler hemde."


"Kimdi komutanım ."


"Mısra ve Erhan BOZKURT, nam-ı diğer Gölge ve Karan."


"K-komutanım siz ciddi misiniz? Yıllardır bizlere anlatılan efsaneler Yıldız' ın anne ve babası mı gerçekten mi?"


"Evet Savaş, Yıldız onların kızı."


"Komutanım çok şaşırdım , bizim timin kurucuları o yıllardan bu zamana kadar ismi değişmeyen tek tim bizim tim GÖLGE timi, yani Yıldız'ın anne ve babasının kurduğu bir tim."


"Evet evlat kimse bu timin adını değiştirmek istemedi onların anıları yaşasın istedik."


"Komutanım eğer çok ileri gitmeyeceksem Yıldız bunca zaman sonra neden bu time geldi? Yanlış anlamayın biz onu ailemizden birisi olarak görüyoruz ama bunca yıl sonra neden."


"Aslında bu time sonradan gelen sizsiniz evlat."


"Nasıl yani komutanım ?"


"Yıldız bu timdeydi beş yıl önce ama gizli görev emri çıkınca ayrılmak zorunda kaldı. Görevi bitincede biz tekrar bu time katılmasını istedik."


"Anladım komutanım , komutanım bizde onun yanına gitsek bu zor günün de yalnız bırakmasak onu."


"Anlıyorum evlat ama size izin veremem maalesef, Topal ülkeye giriş yaptı her an tetikte olmamız lazım."


"Anladım komutanım ama eğer Topal ülkeye giriş yaptıysa Yıldız'ın orda yalnız olması tehlikeli değil mi?"


"Merak etme evlat Yıldız orda yalnız değil, onun koruyucuları var yanında."



 

Yıldızdan Devam


Yine uykusuz geçen bir gece bugün o gün 12 Ocak benim en karanlık günüm dün Rıza Albaydan izin almıştım o da ekstra iki gün daha vermişti izni, biliyor bu günü kolay atlatamadığımı o yüzden kendimi toparlamam için zaman verdi bana .


Saatte baktığımda sabahın beşi olduğunu gördüm daha fazla boş boş yatmamak için hemen kalktım ve hazırlandım arabamın anahtarını alıp odamdan çıktım, arabamın yanına gelince arabama binip hızla karagahtan çıktım, timden kimseye bir şey söylememiştim nasıl olsa Rıza Albay onlara açıklamasını yapar benim kimseyle konuşacak halim yok.


Sonunda Havaalanına geldim uçağımı erken saatte ayarlamıştık birazdan kalkacaktı arabamı burda güvenli bir yere bıraktım , uçağın kalkma saati gelince hızla işlemleri hallettim ve yerime oturdum .


İki saat yolculuğun sonunda Ankara'ya ayak basmıştım , anne ve babamın ölümünden sonra çok nadir gelir oldum buraya burda da evimiz vardı ama görevleri sebebi ile genelde Hakkaride kalırdık orası benim evim gibi o yüzden ordan ayrılamadım bir türlü .


Bir taksiye atlayıp burda buluna evimize gittim , o evin bakımı yapılıyor ama yıllardır hiç bir şey değişmedi her şey aynı duruyor orda, arada geliyorum o eve daha çok anne ve babamı özleyince geliyorum.


Bana onlardan kalan bir bu ev var birde benim eğitimim için yıllardır biriktirdikleri para vardı.


Eve geldiğimde taksiciye parayı verip indim ve cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı açtım eve adımımı attığımda sanki onca olay yaşanmamış gibi her şeyin yerli yerinde olduğunu gördüm.


Hemen anne ve babamın odasına çıktım onların yatağına uzandım sanki yanımdalarmış gibi saatlerce orada yatmıştım, saat ikiye gelirken yataktan kalktım ve kendime çeki düzen verdim şehitliğe gitmek için yola çıktım giderken beyaz gül aldım.


Yarım saatin sonunda şehitliğe geldim ezbere bildiğim iki mezarı hemen buldum gülleri düzenli bir şekilde mezarlara koydum , önce duamı ettim daha sonrada onlarla konuşmaya başladım.


 

" Annem babam ben geldim, Yıldızınız geldi. Biliyorum uzun süredir yanınıza gelemedim affedin beni olur mu? Ama görevdeydim tıpkı sizin gibi ülkemize ve bayrağımıza el uzatmaya çalışanlara hadlerini bildiriyordum.


B-ben sizi çok özledim, bazen dayanamıyorum bu olanlara sizin yokluğunuza, sizden sonra yapayalnız kaldım ben.


Diyorum ki kendi kendime bassam bir mayına ya da kurşunlardan birisi tam kalbime gelse sizin gibi şehit olsam yanınıza gelsem diyorum ama sonra aklıma alacağım intikam geliyor işte o zaman başka bir Yıldız oluyorum.


O geri döndü baba sizi benden alan bana acılar yaşatan o şerefsiz geri döndü ama bu sefer bitecek bu iş ya o ölecek ya ben ama siz hiç merak etmeyin benim onu öldürmeden ölmeye niyetim yok.


Aslında size biraz kızgınım,Annem babam neden bana bir abim olduğunu söylemediniz tamam onu ölmüş olarak biliyordunuz ama en azından resimden de olsa keşke abimi tanısaydım ya da şuan elimde bir resmi olsaydı.


 

O zaman belki daha kolay bulurdum onu ama siz hiç merak etmeyin ben abimi bulacağım ve onu sizin yanınıza buraya getireceğim bu da benim size sözüm olsun.


Size iki tane söz veriyorum canlarım birisi Topal şerefsizini öldürmeden ölmeyeceğim, diğeride abimi bulup sizin yanınıza getireceğim siz rahat içinde uyuyun. Şimdi gitmem lazım ama geri dönmeden yanınıza geleceğim sizi çok seviyorum."


İkisininde mezar taşlarını öptükten sonra ayağa kalktım ve beni buraya geldiğimden beri izleyenlere seslendim.


" Uzaktan beni izlemeye devam mı edeceksiniz? yoksa yanıma gelecek misiniz artık."


" Nerden anladın burda olduğumuzu ve seni izlediğimizi?"


"Unutunuz mu ben bir Türk askeriyim, her yerde gözüm kulağım vardır. En kötü günümde bile her zaman tetikteyimdir."


Loading...
0%