Yeni Üyelik
24.
Bölüm

Bölüm 24

@_tgb_17


Yıldızdan Devam


Şehitliğe geldiğimden beri Kartallar ekibi beni izliyorlardı onlar benim fark etmediğimi sanıyorlardı ama en başından beri farkındaydım onların .


 

" Siz nasıl geldiniz buraya en son görevdeydiniz?"


 

" Rıza Albay sağolsun bugün yanında olmamızın iyi olacağını düşünüp iki gün özel izin aldı bize,iyi ki de bizi göndermiş yanına."


 

" Hem sen nasıl yalnız geldin buraya biliyorsun Topal döndü ve sana her an saldırabilir."


 

" Biliyorum ama ondan korkmuyorum Sinan, asıl onun benden korkması lazım. Hadi çıkalım burdan eve geçelim madem geldiniz o zaman beni toplamak size kalıyor."


 

" Biz bunun için burdayız Yıldız sakın kendini yalnız hissetme biz dördümüz hep birlikteyiz, birimiz dağılsa diğerleri nerde olurlarsa olsunlar hemen yanına koşarlar."


 

" Siz olmasanız geçmişide bugünleri de nasıl atlatırdım bilmiyorum, iyi ki varsınız."


 

Hepsi aynı anda bana sarıldılar ufak bir boğulma tehlikesi atlattım tabi, birbirimizden ayrılıp şehitlikten çıktık eve gitmek için bir taksiye bindik yol boyunca kimseden ses çıkmadı.


 

Mezarlıkta beni dinlediklerini ve abim olduğunu öğrendiklerini biliyorum kafalarında bir sürü soru var bunu da biliyorum ama bir şeyi daha biliyorum ki eve gidene kadar sabrediyorlar, kendilerini dizginliyorlar.


 

Sonunda eve geldiğimizde taksiciye parasını verip taksiden indik ben önden gidip kapıyı açtım içeriye girdim onlarda arkamda geldiler, onlar salona geçerken bende kapıyı kilitledim.


 

Koltuklara oturduk bir süre sessiz bekledikten sonra bu sessizliği ilk bozan Ferit oldu ve konuşmaya başladı.


 

"Yıldız eminim biliyorsundur sen mezarlıkta konuşurken söylediklerini duyduk ve sen abim dedin, biz senin bir abin olduğunu bilmiyorduk."


 

"Bende bilmiyordum Ferit daha yeni öğrendim, size geri döndüğümde anlatacaktım ama siz şimdi öğrenmiş oldunuz."


 

"Peki sen bir abin olduğunu kimden, nasıl öğrendin?"


 

"Baran ölmeden önce Rıza Albaya bir şeyler söyledi tabi ben ilk başta anlamadım, ama kafamda bir sürü soru işareti vardı.


 

Bir hafta sonra zorla Rıza Albayla konuştuk o zaman söyledi bana bir abimin olduğunu."


 

"Tamam senin bir abin var ama bunca zamandır neredeymiş annen baban neden sana söylememiş?"


 

"Daha beş yaşlarındayken Topal onu kaçırmış babamlar çok aramışlar ama bulamamışlar, bir gün bir video gönderilmiş orada abimin kafasına silah dayamış o şerefsiz ve tam silah sesi duyulduğunda video kesilmiş.


 

Bir süre aramışlar ama hiç bir şekilde bir ize ulaşamamışlar sonunda öldüğünü kabul etmişler, sonra da ben doğmuşum abimden sonra bana sarılmışlar ama işin aslı öyle değilmiş;


 

O dönem teröristlerin içlerine sızan bir asker abimi kurtarmış oradan Rıza Albay sadece abimin oradan kurtarıldığını öğrenebilmiş."


 

"Yıldız eğer o askeri bulursak abini de buluruz o zaman, neden en başında söylemedin bize belki şimdiye kadar çoktan bulurduk abini?"


 

"Maalesef Karan, Rıza albay o askerin peşine düşmüş ama o asker nedensiz bir şekilde ölü bulunmuş, ayrıca Oğuz sorgu günü bana Topalın elinde abim hakkında bizden fazla bilgi olduğunu söyledi."


 

"Burdan da o askeri Topalın öldürdüğü sonucuna varıyoruz."


 

"Aynen öyle Sinan, ben nasıl bulacağım abimi bilmiyorum ama en kısa zamanda bulmam lazım yoksa Topal benden önce bulabilir."


 

"Eğer öyle olursa, abini senden önce bulursa abini sana karşı kullanır."


 

"Tam olarak öyle, hatta şu an abimin peşine bile düşmüş olabilir."


 

"Sen merak etme Yıldız biz sana yardım edeceğiz ve abini bulacağız, bu arada abinin ismi neymiş onu öğrenebildin mi?"


 

"Abimin ismi Yiğit ama şu anda ki ismi Yiğit olmayabilir bunu bilmiyoruz."


 

"Olsun umudumuzu kaybetmeyeceğiz, unutma umut varsa her zaman bir şansımız vardır.Geri dönünce bizde araştırmaya başlarız eminim abinle ilgili bir ipucu bulacağız."


 

" Umudumu asla yitirmeyeceğim, abimi bulacağız inanıyorum."


 

Bugün fazla yıpranmış olacağım ki gözlerim kapanmaya başladı bende hemen Karan'nın dizine yattım o da her zamanki gibi saçımı oynamaya başladı ve ben yavaş yavaş gevşemeye başladım, böyle olunca gözlerim daha fazla dayanamadı bende kendimi karanlığa bıraktım.


 

( Kendimi yine o kan kokulu olan mağarada buldum biraz ilerlediğimde Topalı gördüm karşısında annem ve babam vardı her tarafları kan içindeydi ama hala başları dimdikti, onları kurtarmak için bir hamle yaptım ama ayaklarım sanki yere yapışmış gibiydi hareket edemedim , o şerefsiz daha sonra arkasına döndü ve gözünü bir yere dikip pis pis gülmeye başladı nereye baktığını ya da kime baktığını biliyordum.


 

Bende o tarafa baktığımda karşımda küçük Yıldızı gördüm her ne kadar korksada cesur gözükmeye çalışan o küçük kızı gördüm, o şerefsiz bu seferde eline aldığı kızgın demir ile o küçük kıza yaklaşmaya başladı.


 

Bağırmak istedim bütün dağlar sesimi duysun istedim ama sesim çıkmadı sanki bir şey birisi bana engel oluyordu, o şerefsiz kızgın demirle küçük kıza yaklaştıkça ben yerimde debeleniyordum ama ne bir adım kıpırdayabiliyordum ne de sesim çıkıyordu elimden hiç bir şey gelmiyordu.


 

Topal şerefsizi kızgın demiri küçük kızın tam karın boşluğuna bastırınca küçük kızla beraber kızgın demirin acısını tekrar yaşadım, nefesiz kaldım ve olduğum yere yığıldım Topal kızgın demiri bir kez daha bastırınca nefesim tamamen kesildi ve bir kez daha o ateşin kızgınlığını bütün hücrelerimde hissettim.)


 

Hızla yerimden kalkıp sanki uzun süredir nefessiz kalmışım gibi nefes almaya başladım bir yandan da ağlıyordum, bizimkiler merakla bana sesleniyordu ama ben olanları sanki tekrar yaşıyormuş gibi o demirin acısını hala boşluğumda hissediyordum.


 

Sonra kafamda Topalın sesini duymaya başladım anne ve babamın çığlıklarını o zaman anladım ki bir krizin eşiğine gelmiştim.


 

Artık kimseyi duymuyordum bir yandan delirmişçesine ağlıyor diğer yandan da etrafı dağıtıyordum elime ne geçerse fırlatmaya başladım Karan ve Sinan beni tutmaya çalışıyordu.


 

Ama onlara izin vermiyordum en sounda elime aldığım vazoyu duvara fırlattım vazo duvarda bulunan anne babamın ve benim resmimize denk geldi resim yere düştü ve çerçevesi parçalandı işte o zaman durdum hızla o resmin yanına koştum resmi almak için dizimin üzerine oturduğumda cam parçaları dizimi kesti, o an bunu umursamadım resmi elime aldığımda arkasından bir zarf düştüğünü gördüm hiç beklemeden o zarfıda elime aldım.


 

Ben öyle otururken Karan beni kucağına aldı anne ve babamın odasına çıkarıp yatağa yatırdı, bilincim açıktı ama pili bitmiş oyuncak gibi öylece hareketsiz bir şekilde yatıyordum.


 

Ben öyle yatarken onlarda dizimdeki yaralara pansuman yapıyorlardı ama ben acı hissetmiyordum, Karan, Sinan ve Ferit benim bu hallerime alışık oldukları için ne yapacaklarını biliyorlardı.


 

Yarım saat sonra kendime gelmeye başladım artık olanları sakin bir şekilde algılamaya başlamıştım, etrafıma baktığımda kardeşlerimin dikkatle beni izlediklerini gördüm yerimden doğrulup yatağa oturdum onlarda hemen yanıma gelip bana sarıldılar.


 

"Yıldız biraz daha iyi misin?"


 

"İyiyim Sinan, size bir zarar vermedim dimi?"


 

"Yok bize bir zarar vermedin de kendine zarar verdin, dizlerin parçalanmıştı pansuman yaptık."


 

"Teşekkür ederim, en son anne ve babamle olan resmimizin arkasından bir zarf çıktığını görmüştüm, o zarf nerede?"


 

" Yaralarına pansuman yaparken masanın üstüne koymuştuk al bakalım."


 

Karan bana zarfı verince hemen açtım içinden bir resim bir de mektup çıktı resme baktığımda anne ve babamı gördüm yanlarında da beş yaşlarında bir erkek çocuğu vardı anneminde karnı şişti muhtemelen bana hamileydi resimde ki erkek çocuğuda abimdi.


 

Bir süre resme baktım gözümden düşen yaşı hızla silip mektubu okumaya başladım.


 

" Yıldızım , birtanem eğer sen bu mektubu bulduysan biz yanından ayrılmıştırız ama bedenen ayrılmıştırız ruhumuz ve kalbimiz hala seninledir bunu sakın unutma.


 

Kızım bize seni yalnız bıraktığımız için kızma olur mu eğer elimizde olsaydı seni asla yalnız bırakmazdık ama elimizde olan bir şey değildi , senden bir şey için daha özür diliyorum sana bir abin olduğunu söylemedik söyleyemedik kızım, abini bizden aldılar onu çok aradık abinden asla vazgeçmedik ama bulamadık kızım sonrada onun öldüğünü gösteren bir video izledik ama ben onun öldüğüne hiç bir zaman inanmadım.


 

Sonra da sen geldin, bize güneş oldun ama abinin acısını hep içimizde yaşadık aynı korkuları yaşamamak için de seni her şeyden herkesten sakındık.


 

Bu mektubu yazma sebebime gelirsek bu aralar içimde bir sıkıntı var kızım, baban kuruntu yaptığımı söylüyor ama ben yinede bu mektubu sana yazmak istedim .


 

Birazdan senin ısrarın sonucunda pikniğe gideceğiz babanı ikna etmesi zor oldu ama ikimiz birlikte olunca yine dayanamadı bize, bilirsin hiç kıyamaz bize.


 

Yıldızım, abini birazda olsa tanıman için sana bu resmi bırakıyorum bu resimde tam aile olarak bir aradayız sen abin baban ben , biliyor musun abinde tıpkı senin gibi delidoluydu senin gibi inattı,kafasına ne koyduysa onu yapardı yani siz birbirinize çok benziyordunuz kızım ah tabi bide ikinizin bir ortak yönü daha vardı senin sol omzunda bulunan minik doğum lekenin aynısı abinin sağ omzunda vardı.


 

Kısacası kızım eğer abin senin yanında olsaydı siz çok yi anlaşırdınız, o da bir kardeşi olduğunu öğrenince çok sevinmişti senin gelmeni dört gözle bekliyordu ama sizin mutlu olmanıza izin vermediler Yıldızım.


 

Sakın unutma kızım, Sen çok güçlü bir kızsın bizim kızımızsın her şeyin üstesinden gelebileceğini çok iyi biliyorum. Kızım şu an ne yapıyorsun bilmiyorum ama eminim ki bizi gururlandırıyorsundur, unutma birtanem biz hep seninleyiz ve seninle daima gurur duyuyoruz ,seni çok seviyorum yıldızım bu hayatta ki şükür sebeplerimden birisisin umarım ileride seninde; senin kadar güzel, iyi kalpli, merhametli çocukların iyi bir eşin olur.


 

Belki biz yanınızda olamayız ama unutma hep bir yerlerden sizi izliyor olacağız."


 

"Ben bunca zamandır bu mektubu nasıl bulamam ya nasıl!"


"Kendine kızma Yıldız demek ki bugün bulman gerekiyormuş, ayrıca annen o gün bir şey olacağını hissetmiş anlaşılan ve iyi ki bu mektubu yazmış, hem baksana abinde senin gibiymiş artık elimizde bazı bilgiler var."


"Keşke o gün o kadar ısrar etmeseydim dışarı çıkmak için belki şimdi burada onlarla beraber olurduk."


 

"Artık kendini suçlama Yıldız o şerefsiz kafasına koymuş, sizi eninde sonunda tuzağa düşürecekti o piknik sadece bahane oldu .


Çok hırpaladın kendini hadi sen elini yüzünü yıka ve toparlan biraz."


Yataktan kalktım odada bulunan banyoda elimi yüzümü yıkadım aynaya baktığımda karşımda çökmüş bir Yıldız gördüm.


 

Hemen kendime biraz çeki düzen verdikten sonra bizimkilerin yanına geri döndüm ben odaya girmiştim ki, aynı anda alt katta bulunan bütün camlar kırıldı ve silah sesleri gelmeye başladı bizde olduğumuz yerde kendimizi korumaya aldık.


 

" Hepiniz iyi misiniz bir şey olmadı dimi?"


 

"Biz iyyiz Yıldız ama kim bunlar? ayrıca kalabalık oldukları silah seslerinden belli oluyor."


 

"Anlaşılan Topal daha fazla beklemek istemedi ve itlerini saldı üstüme Ferit."


 

"Eğer Topalın itleriyse bunlar oldukça hazırlıklı gelmişlerdir bizde yeterli mühimmat yok ne yapacağız?"


 

"Sinan arkandaki dolabın kapağını aç ve arkasındaki suntayı çıkar ama dikkat et."


 

"Ne var o dolapta Yıldız?"


 

"Sen dediğimi yap hadi, Sinan o suntayı çıkarınca sırayla içeri gireceğiz."


 

Sinan dediğim gibi dolabı açtı ve suntayı çıkardı , böylece babamın zor zamanlar için yaptırmış olduğu gizli geçide ulaşmış olduk hepsi sırayla içeri girince en son ben girdim.


 

Ardından da suntayı tekrar yerine yerleştirdim sonra köşede bulunan düğmeden ışıkları açtım biraz ilerleyince karşımıza babamın silahlarını ve bir çok mühimatının bulunduğu oda çıktı karşımza.


"Vay be! bu kadarını beklemiyordum sizin evde resmen bir karakolluk mühimmat varmış."


"Öyleydi , daha fazla oyalanmadan gerekli olanları alalım ve şu dışarıdaki leşler ile biraz eğlenelim hadi."


 

Gerekli malzemeleri aldık daha sonra gizli geçitten salona indik,merdivenin altında bulunan duvar görünümlü kapıdan dikkatli bir şekilde çıktık, hepimiz bir yerlere dağılıp mevzi aldık.


 

" Dışarıda kaç kişi gözüküyor Ferit?"


 

"On beş kişi var dışarıda, büyük olasılıkla arka tarafta da vardır birileri."


 

"Tamam siz burayı halledin arkası bende ."


 

"Emin misin Yıldız birimiz en azından gelelim seninle."


 

"Ben hallederim dedim Karan siz dikkatli olun yeter, ha bu arada kendinizi fazla yormadan halledin ."


 

"Hahah tamam merak etme sen şu kadarcık şerefsiz bizi yoramaz, sen dikkat et yeter burası bizde."


 

"Bence onların kendilerine dikkat etmeleri gerek sonuçta karşılarında HAYALET var.:):)"



 

Savaştan Devam



 

Rıza Albayla konuştuklarımızı time de anlatmıştım, tabi anlatmadan önce Rıza Albaydan bunun için izin alıştım oda anlatabileceğimi söylemişti.


 

Timdekiler Yıldız'ın hem bu kadar şey yaşayıp bu kadar güçlü kalmasına şaşırmış hem de iki efsanenin kızı olmasına şaşırmışlardı, ben de onların anlattıklarımı sindirmeleri için yalnız bıraktım.


 

O sırada da karargahta halletmem gereken evrak işlerini hallettim, yaralarım sızlamaya başlayınca Rıza Albaydan izin alıp eve gitmek için yola çıktım eve geldiğimde arabayı park ettim ve anahtarla kapıyı açıp içeri girdim, içerisi yine mis gibi anne eli değmiş yemek kokuyordu mutfağa baktığımda annemin orada olmadığını gördüm tam odama gitmek için mutfaktan çıkmıştım ki annemi oturma odasında telefonla konuşurken duydum.


 

Asıl dikkatimi çeken ise konuşmasında benim adımın geçmesi oldu.


 

"Ayşe daha fazla dayanmıyorum Savaştan böyle büyük bir şeyi saklamak beni çok yoruyor artık, haklısın bunca zamandır söylemedik ama benim ne kadar ömrüm kaldı bilmiyorum böyle bir sırla ölmek istemiyorum daha önemlisi Savaşında gerçekleri bilmeye hakkı var."


 

Annem ne gerçeğinden bahsediyordu acaba? özellikle bunca zamandır benden sakladıkları ne olabilir ki acaba?


 

"Ayşe ben geri dönmeden önce Savaşa bizim onu evlatlık aldığımızı söyleyeceğim.


Tamam ben daha fazla tutmayayım seni Savaş gelir şimdi zaten."


Duyduklarım ile şok yaşadım geri giderken arkamda ki sehpaya çarptım ve üzerindeki çerçeve yere düştü kırıldı, böylece annemde beni görmüş oldu.


"O-Oğlum sen ne zaman geldin?"


"A-Anne duy-duklarım doğru mu?"


"Ne duydun oğlum?"


"Anne benimle oynama demin Ayşe teyzeye söylediğin şeyden bahsediyorum b-ben evlatlık mıyım?"


"O-oğlum, evet doğru biz seni yıllar önce evlatlık aldık ama biz seni çok sevdik sen bizim oğlumuzsun ."


 

"ANNE SİZ BUNCA ZAMANDIR NASIL SAKLARSINIZ BÖYLE BİR ŞEYİ BENDEN!!!"


"Sakin ol oğlum otur şöyle her şeyi anlatacağım sana ."


Kendimi sakinleştirmek için derin bir nefes aldım ve annemin bahsettiği gerçekleri dinlemek için koltuğa oturdum, o da karşıma oturup anlatmaya başladı...


Loading...
0%