Yeni Üyelik
25.
Bölüm

Bölüm 25

@_tgb_17


Savaştan Devam


Koltukta oturmuş annemin olanları anlatmasını bekliyordum ama o da nereden başlayacağını bilmiyor gibiydi, sonunda nereden başlayacağına karar vermiş olacak ki konuşmaya başladı.


" Babanla çok mutlu bir evliliğimiz vardı biliyorsun oğlum, biz birbirimizi çok seviyorduk ama evimizde bir şey eksikti bir çocuk.


Yıllarca çocuğumuz olsun diye çok uğraştık gitmediğmiz doktor denemediğimiz yöntem kalmadı ama bir türlü çocuğumuz olmadı.


Bizde sonunda çocuğumuzun olmayacağını kabullendik ve madem bu kadar çocuk istiyoruz illa kendi kanımızdan olmasına gerek yok aile sevgisine muhtaç bir sürü çocuk var birisi ailemize katılsın dedik sonra da Sivas'ta bir yetimhaneye gittik.


Daha kapıdan girer girmez seni gördüm bana öyle bir baktın ki o an kalbime bir sıcaklık doldu işte o zaman dedim benim oğlum.


Yetimhane müdürünün yanına gittik seni çok sevdiğimi söyledim ve seni ailemize dahil etmek istediğimi belirttim ama müdür bize söylemesi gereken şeyler olduğunu söyledi."


Annem bir süre öylece hiç bir şey söylemeden bana baktı ben de daha fazla dayanamadım ve konuşmaya başladım.


"Ne söyledi size?"


"Bize seni yetimhanenin yakınlarında bulduklarını söylediler, polise gitmişler ama senin hakkında hiç bir bilgiye ulaşamamışlar."


"Nasıl ulaşamamışlar olur mu öyle şey?"


"Ulaşamamışlar çünkü senin adını bile bilmiyorlarmış. S-sen hiç bir şey hatırlamıyormuşsun seni hemen doktora götürmüşler, doktor gerekli kontrolleri yapmış ve bir travma sonucunda hafıza kaybı yaşadığını beyninin kendini koruma altına aldığını söylemiş .


Polis bir süre araştırmış ama bir bilgiye ulaşamamışlar öyle olunca da seni yetimhaneye bırakmışlar, o günden sonra da kimseyle konuşmamışsın her şeyden herkesten korkar olmuşsun .


Hatta ilk başlarda bizimlede konuşmuyordun sana dokunmamıza bile izin vermiyordun ama zamanla aştık bunları."


"N-nasıl olur bu? siz neden bana söylemediniz neden?"


"Biz seni kaybetmekten çok korktuk oğlum eğer gerçeği öğrenirsen bizi bırakırsın seni bir daha göremeyiz diye çok korktuk."


"Peki neden bunca zaman sonra bana söylemeyi düşünüyordun? Bu kadar zaman sakladıktan sonra bi anda gerçekleri söylemek nerden çıktı anne?"


"O-oğlum b-ben iyi değilim, çok az ömrüm kaldı."


"Ne demek iyi değilim çok az ömrüm kaldı?"


"Savaşım b-ben mide kanseriyim . Ne kadar ömrüm kaldı bilmiyorum bu yüzden de Sivas'a geri dönmeden önce gerçekleri söyleyecektim.


B-ben ö-ölürsem a-aileni bulursun ve bu dünyada yalnız başına kalmazsın diye düşündüm,affet bizi oğlum."


Annem kanser olduğunu söyledikten sonra dünyam başıma yıkıldı, derler ya erkek adam ağlamaz öyle bir şey yok sevdiğin birisi zarar görürse ağlar, tıpkı şu an da benim ağladığım gibi .


"A-anne ne demek ben kanserim , ne diy-orsun sen . Olmaz anne b-ben seni de kaybedemem olmaz."


Hızla yerimden kalktım anneme sarıldım o da bana sarıldı , ben ağladım o sildi gözyaşımı o ağladı ben sildim onun inci tanelerini ne kadar öyle sarıldık ağladık bilmiyorum ama ikimizde yorgun düştük, ben kendimi toparlamaya çalıştım kafamı annemin dizinden kaldırıp onun elini tuttum.


"Ne zaman öğrendin?"


"Beş ay önce öğrendim, tedavi görüyorum ama doktorlar pek umutlu konuşmuyor."


"Sen bunca zamandır bu hastalıkla uğraşıyorsun ama bana söylemedin öyle mi anne ?"


"Senin daha fazla üzülmeni istemedim oğlum, hem bak ben iyiyim ama senden bir söz istiyorum . E-Eğer bana bir şey olursa ben bu hastalığı atlatamazsam-"


"Öyle bir şey olmayacak sen çok güçlüsün bu hastalığa yenilmeyeceksin annem."


"Dinle oğlum eğer olurda yenilirsem, yaşamaktan vazgeçmeyeceksin asla ama asla mesleğini bırakmayacaksın ve en önemlisi gerçek aileni bulacaksın oğlum."


"B-ben sizsiz yaşayamam anne babamı kaybettikten sonra bir tek sen kaldın. hem benim tek ailem var o da sizsiniz yıllar önce ne olmuş olursa olsun benim ailem sizsiniz."


"Yaşayacaksın oğlum, bu dediklerimi yapacaksın yoksa ben gittiğim yerde de acı çekerim.


Ayrıca gerçek aileni bulacaksın Savaş belki seni yıllardır arıyorlardır, o dönemde ne yaşandı bilmiyoruz ama sen bunu öğren oğlum ve sakın unutma;


NE OLURSA OLSUN SEN BİZİM BİRTANECİK OĞLUMUZSUN."


Annemin son söylediklerinden sonra ikimizde bir şey demedik, ben kalktım elimi yüzümü yıkadım sonra da kendimi yatağıma atıp düşünmeye başladım.


Gerçekten de o dönemde ne oldu da gerçek ailemden koptum ben, ne yaşandı?


belkide annemin dediği gibi bu işin peşine düşmeliyim ve olanları öğrenmeliyim.



 

Yıldızdan Devam


Ben hızlı ve dikkatli bir şekilde arka tarafa ulaştım arka tarafta bulunan balkonun önünde durdum önce dışarıyı kontrol ettim, sekiz kişilerdi ama hepsinde maske vardı.


Arka taraftakiler daha saldırıya geçmemişlerdi, büyük ihtimalle bizim burdan çıkmamızı bekliyorlar ama maalesef öyle bir şey olayacak ava giderken avlanacaklar.


Silahlarımın ikisine de susturucu taktım daha sonra şerefsizlerin tam yerlerini tespit etmek için cebimde ki küçük dürbün ile bakmaya başladım.


Üç kişi ağaçların arkasına gizlenmiş ikisi sağda bulunan camın kenarında ikiside sol tarafta ki camın yanında bir kişide köpek kulubesinin arkasına saklanmış akıllarınca kendilerini gizlemişler.


Önce ağacın arkasındakileri indirdim diğerleri ne olduğunu anlayamadılar, onlar nerden ateş edildiğini anlamaya çalışırken ben ikisini daha indirdim bu sefer nerden ateş ettiğimi gördüler hemen bana ateş etmeye başladılar.


Ben diğer ikisini de hallettim sadece biri kaldı tam onuda indirecektim ki mermim bitti yedeklerin fazlalığını Karana vermiştim .


olduğum yerde bir süre bekledim ateş edilmeyince dikkatle baktım o kalan şerefsizin de mermisi bitmişti anlaşılan şanslı günümdeyim , fazla yüksek olmayan balkondan atladım ve ona yaklaşmaya başladım benim yaklaştığımı görünce silahı bir köşeye attı, bıçak çekti bir kaç kez boşa salladı hızlı bir tekme ile bıçağı elinden düşürmesini sağladım.


"İşte şimdi oldu görelim bakalım marifetlerini şerefsiz."


"Seninle işim bittiğinde yalvaracaksın ama ben zevkle acı çekişini izleyeceğim."


"Kim kimi yalvartacak göreceğiz."


Yumruk atmak için harekete geçti ben yumruğunu savurdum ve sutarına yumruk attım afalamasından yararlanıp ardı ardına karnına yumruk attım, tam son darbeyi indirecektim ki anlık boşluğumdan yararlanıp suratıma yumruk attı sendeledikten sonra hemen kendime geldim ve oldukça kuvvetli bir yumruk attım yere düşmesini sağladım.


Bitmiş halini gördükten sonra silahlarımı alacaktım ki bir hareketlilik hissettim, hızla kendimi yana çektim ama biraz geç kalmıştım şerefsiz ayağa kalkış ve bıçağı alıp arkadan saldırmıştı ama kendimi kenara çekince bıçak karın boşlığuma derin bir yara açtı ani bir sızı ile kendime geldim ve hızla bıçağı tutan elini tutum elini ters çevirerek bıçağı tam kasığına sapladım acı içinde yere düştü .


"Demek beni yalvartacaktın öyle mi ?Ama görüyorum ki acı içinde kıvranan sensin."


Ön tarafta ki silah sesleride kesilince telefon sesi duydum ses bu şerefsizden geliyordu hemen cebinden aldım ekranda sadece numara vardı telefonu açıp kulağıma götürdüğümde onun sesin duydum.


"Ne yaptınız bitirdiniz mi işini, umarım oldukça acılı bir ölüm olmuştur."


"İnan bana, adamın şu an fazlası ile acı çekiyor şerefsiz."


"Sen? demek kurtuldun ."


"Beni öldürmek o kadar olay değil Topal, hem inan bana seni öldürmeden ölmeye hiç niyetim yok ."


"Hahahah bu kadar emin olma küçük kız belki de ben seni kendi ellerim ile öldürürüm, sana ölmeden önce son bir kıyak yaparım ve abinin yanında ölürsün ne dersin!"


"SAKIN ABİMİ BU İŞE KARIŞTIRMA ŞEREFSİZ!"


"Abin bu işe karışalı çok zaman oldu küçük kız, yıllar önce elimden ikinizde kutuldunuz ama bu sefer ikinizde kaçamayacaksınız."


"Yıllar önce sen hamleni yaptın daha sonra kaçtın sıra bende şerefsiz madem oyuna bu kadar erken başlamak istedin öyle olsun. BEKLE BENİ ECELİN GELİYOR."


"Görmeyeli çok cesur olmuşsun Hahhah gelirken abinide getir olur mu tabi benden önce bulabilirsen ."


"Senden önce abimi bulacağım sonrada seni geberteceğim. İnan bana senin acı içinde ölüşünü izlemek çok eğlenceli olacak."


Bir şey söylemesine izin vermeden telefonu kapattım o sırada bizimkiler yanıma gelmişti onlara dönünce bıçak yarasını fark ettiler.


"Yıldız yaralanmışsın."


"Önemeli bir şey değil ufak bir yara Sinan merak edilecek bir şey değil."


"Nasıl önemli değil gel bakalım içerde."


Tam içeri girecekken polisler geldi , kimliklerimizi gösterince olanları sordular bizde anlattık onlar işlerini yaparken Sinanda yarama bakıyordu o sırada telefonum çaldı ekrana bakınca Rıza Albayın aradığını gördüm.


"Anlaşılan haber Hakkari'ye kadar ulaştı."


"Oovvv fırça geliyor anlaşılan."


Telefonu açtım ve Rıza Albayın bağırması ile telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırmak zorunda kaldım.


"YILDIZ NEDEN CEVAP VERMİYORSUN NE OLDU ORADA?"


"Komutanım galiba sağ kulağım iflas etti ."


"Başlatma kulağına ne oldu anlat yaralandınız mı ?"


"Biz evde otururken Topal köpeklerini üzerimize salmış ama hepsini hallettik, yaralanma konusuna gelince de ufacık minicik küçücük ben yaralandım o kadar .


"Sen küçük diyorsan kesin o yara küçük değildir hemen yanındakine ver telefonu."


"Ama komutanım bana güvenmiyor musunuz? aşk olsun."


"Yıldızz!!!"


"Tamam tamam verdim telefonu."


Telefonu Sinana verirken o da yaramı sarmıştı.


"Buyrun komutanım, evet komutanım sizde biliyorsunuz ki Yıldız için bütün yaralar küçük ama hiç de onun dediği gibi minicik bir yara değil . Emredersiniz komutanım."


"Rıza Albay seni istiyor Yıldız."


"Yıldız derhal buraya dönüyorsunuz,izinleriniz iptal Topal seni takip ettiriyor olabilir o yüzden buraya dönüyorsunuz."


"Haklısınız komutanım dönmemiz daha iyi olur . Komutanım bir de ben evde annemin bana yazmış olduğu bir mektup buldum ve abimle ilgili bazı detayları öğrendim."


"Ne gibi detaylar onlar Yıldız?"


"Abimi bulmamızda etkisi olacak detaylar komutanım,geldiğimizde daha detaylı konuşuruz."


"Tamam Yıldız. Bu arada Kartallarda seninle beraber karargaha gelecekler onlara bildir."


"Emin misiniz komutanım ? Gölge timi ile ilgili bir sorun olmasın?"


"Eminim Yıldız. Gölge timi bu gece göreve çıkıyor o yüzden gelsinler konuşmamız lazım."


"Emredersiniz komutanım."


Telefonu kapattığımda kartallar soru sorar bir şekilde suratıma bakıyorlardı.


"Rıza Albay sizide karargaha çağırıyor konuşmamız gerekenler varmış."



 

Bilinmeyen Kişiden Devam


Topalla beraber kararlaştırmış olduğumuz tarihten daha erken bir sürede ülkeye giriş yaptık.


Daha gelir gelmez hemen dağa çıktık ve Topalın özenle hazırlatmış olduğu kampına yerleştik .


Buraya geldiğimizden beri hiçbir hareket olmadı taki bugüne kadar kampta bir hareketlilik vardı bende hemen Topalın yanına gittim .


"Topal nedir bu hareketlilik . Bir şey mi oldu?"


"Hahhaa bir şey olucak ama bize değil başkasına."


"Kime ?"


"Sen beni mi sorguluyorsun?"


"Hayır Topal sadece merak ettim, nerdeyse iki senedir yanındayım ama sen bana hiç bir şey anlatmıyorsun eğer hala bana güvenmiyorsan neden yanındayım?"


"Tamam geç otur anlatacağım. Yıllar önce elimden kaçırdığım küçük bir kız büyümüş ve yüzbaşı olmuş, Yıldız BOZKURT ona bugün tekrar kendimi hatırlatacağım sadece.


Hatta şu an da işi bitmiş olması lazım dur bir arayam."


Telefonu ile birisini aradı ve konuşmaya başladı . Değişen surat ifadesinden beklediği kişinin telefonu açmadığını anladım konuşmalarından bana anlattığı komutan ile konuştuğunu anladım .


Fark ettirmeden dikkatle dinledim sonunda telefon kapanınca gür bir kahkaha attı.


"Hahahah bizim küçük kız büyümüş ve bana karşı gelmeye başlamış bakalım ne kadar sürecek bu oyun."


"İstersen ben halledeyim bilirsin hallederim dedim mi hallederim."


"Bilirim ama şimdilik sana ihtiyaç yok bakalım küçük kız neler yapacak sen burayla ilgilen ."


"Tamam o zaman ben çıkıyorum."


Topalın yanından çıktıktan sonra burada bulunan odama gittim.


Tablonun arkasındaki duvara saklamış olduğum telefonu aldım ve hızlı bir mesaj yazdım.


"Topalın hedefi Yıldız BOZKURT, onun peşinde ."


"Biliyoruz , sen takipte kal şimdilik bir müdahalede bulunma."


"Anlaşıldı."


"Kimsin sen Yıldız BOZKURT? Topal neden sana bu kadar takılmış durumda?"

Loading...
0%