Yeni Üyelik
28.
Bölüm

Bölüm 28

@_tgb_17

1 Hafta sonra


Savaştan Devam


Bir hafta önce yaşamış olduğum baygınlık sonrası timdekilerin ve Yıldızın ısrarı sonucu doktora gitmiştim.


Açıkçası doktorun söyledikleri beni şaşırtmıştı ve aklımda yeni soru işaretlerine sebep olmuştu.


( "Savaş bey görünürde bir şeyiniz yok ama size sormak istediğim bazı şeyler var."


"Dinliyorum doktor bey."


"Geçmişte yaşadığınız bir travma ya da herhangi bir hafıza kaybınız var mı?"


"Aslında annemin dediğine göre beş yaşlarındayken yaşadığım bir travma sonrası hafıza kaybı yaşamışım ayrıca hiç bir şey hatırlamıyormuşum.


Ama bu olanların yaşadığım şeyle ne alakası var ki ?"


"Anladım Savaş bey, şöyle anlatayım yaşamış olduğunuz travma sonrası hafıza kaybı bu zamana kadar devam etmiş ama bir şey beyninizi tetiklemiş, bir kaza ya da ikinci bir travma bunun sonucunda da geçmişte yaşayıp unuttuğunuz anılarınız tek tek gün yüzüne çıkmaya başlamış."


"N-nasıl yani şimdi benim rüya olarak gördüğümü düşündüğüm şeyler aslında unuttuğum anılarım mı?"


"Hepsi olmasa bile bir çoğu öyle ve bu durum bir süre daha devam edecektir taki tüm olanları hatırlayana kadar.


Bu arada yakın zamanda yaşamış olduğunuz bir olay var mı bu durumu tetikleyecek?"


"Evet yakın zamanda vurulmuştum ve ölümden dönmüştüm hatta ondan sonra bu gördüklerim her geçen gün daha da arttı.Peki ne kadar sürecek bu?"


"Şimdi anlaşıldı yaşadığınız olay dediğim gibi beyninizi uyarmış ve yaşadıklarınız ortaya çıkmaya başlamış.


Ne kadar süreceğini bilemeyiz bir haftada sürebilir bir ayda belkide bir günde, o sizin zihninize bağlı bir şey ama bu dönemde şiddetli baş ağrınız olabilir bunun için ilaç yazacağım size. Ayrıca kontrolleriniz aksatmayın lütfen."


"Anladım doktor bey, teşekkür ederim.")


Yaşadığım anılarım bunca yıl sonra ortaya çıkıyorlar olacak şey değil, hatta bu olanlara inanması çok zor ama oluyor işte.


Şu an da karargahta yine belge işlerini hallediyordum ki telefonum çaldı kimin aradığına baktığımda beklediğim haber olduğunu anladım arayan Yıldırımdı hemen telefonu açtım.


" Kardeşim hiç açmasaydın!!"


" Sana da merhaba kardeşim, bir şey buldun mı?"


" Direkt konuya gir diyorsun tamam. O dönemki polislerle görüştüm yetimhaneyle konuştum ama sana ait hiç bir şey yok kardeşim, o dönemler imkanlar biraz daha kısıtlı olduğu için araştırmayı derine indirememişler ama ben bir bilgiye ulaştım."


" Dinliyorum kardeşim?"


" O dönem bir asker teröristlerin elinden bir çocuk kurtarmış ve ne hikmetse yine o asker senin bırakıldığın yetimhanenin yakınlarında ölü bulunmuş."


" Yani!"


" Yanisi o çocuk sen olabilirsin ama emin değilim araştırmaya devam edeceğim, sen merak etme illa bir şeyler bulacağız."


" Sağol kardeşim allaha emanet ol."


" Sende Allaha emanet ol kardeşim."


Telefonu kapatır kapatmaz başımı ellerimin arasına aldım ve düşünmeye başladım.


Eğer o çocuk bensem, teröristler beni neden kaçırmıştı, yoksa onlar aileme bir zarar verdiler de sadece ben mi kurtula bildim?


Ah bide gördüğüm anılarda annem olarak tahmin ettiğim kadın hamileydi yani benim bir kardeşim vardı eğer hala yaşıyorsa.


Kısacası cevaplanması gereken bir sürü soru var ama bu soruları cevaplayacak kimse yok.


Yıldızdan Devam


Savaşı o günden sonra zorla doktora götürdük resmen tam bir çocuk gibi davranıyor bazen.


Doktorla konuştuktan sonra bize doktorun ne dediğini tam olarak söylemedi ama yakında bunun da kokusu çıkar.


Bu Bir haftada arada Kartallardan bazı bilgiler aldık mesela o bombacı olacak Hurşit şerefsizi hazırlayacağı bombalar için malzeme arayışına girmiş.


Ferit zorda olsa bu bilgiye ulaşmıştı bu olay dışında pek bir şey olmadı, ah tabi bir de Murat var bu bir haftada o da tamamen iyileşti sayılır, doktorlarda güvenli bir şekilde hastaneye ulaştı.


Tabi ki de Abimi aramaya hala devam ediyoruz ama Rıza Albay bizzat ben ilgileneceğim dediği için beni olayın dışında tutmaya çalışıyor, neymiş benim şu an da bu operasyona yoğunlaşmam gerekiyormuş, tamam haklı ama aklımın bir köşesi hep abimde acaba şimdi ne yapıyordur?


Öyle düşüncelere dalmışken Bir anda bir patlama oldu, herkes mevzi aldı ama patlamın ardından silah sesleri e başladı.


Herkes silahlarını aldı ve bahçede kendine mevzi aldılar kısa sürede bizim tim de tam kadro gelmişti.


"Komutanım ne oluyor?"


"Anlaşılan bizi ziyarete gelmişler Yasin , misafire bir şey ikram etmemek olmaz değil mi bizde onlara bol bol mermi ikram edelim ."


"Emredersiniz komutanım."


Çatışma devam ederken telsizden bir ses duyuldu telsizi hemen elime alıp dinlemeye başladım. Topal şerefsizinin sesini duyunca sinirim iki katına çıktı.


"Sürprizz, hediyemi nasıl buldun Yıldız Yüzbaşı hahahah."


"Ulan şerefsiz her seferinde köpeklerini göndermekten vazgeç , ah tabi unuttum sizin gibi korkaklar ancak böyle köşe bucak kaçarak bir halt yaptıklarını sanırlar."


"Öyle mi dersin komutan birazdan orası cenazelerle dolunca görücem ben seni."


"Birincisi demin dediğimi lafın arkasındayım siz hep korkaktınız yıllar öncede bu böyleydi şimdi de böyle, ikincisi de biz sizin aksinize ölüme düğüne gider gibi gideriz ve üçüncüsüde buradan şehit çıkmayacak ama senin köpeklerinden kocaman bir leş ordusu çıkacak.


Şimdi nerden izliyorsan aynen izlemeye devam et eminim ki gördüğün manzara seni çok mutlu edecektir şerefsiz."


O şerefsizin konuşmasına izin vermeden telsizi kapattım ve bütün askerlerin duyacağı şekilde bağırdım.


"O şerefsizi duydunuz o yüzden beni çok iyi dinleyin. Bugün buradan şehit çıkmayacak, hiç bir annenin gözü yaşlarla dolmayacak ANLAŞILDI MI???"


"EMREDERSİNİZ KOMUTANIM."


"Şimdi o leşlerin hepsini avlıyoruz, Ali ve Mustafa kendinize uygun bir yer bulun."


"Emredersiniz komutanım."


Ali ve mustafa kendilerine uygun bir yer bulduklarında yanımda bir hareketlilik hissetim kafamı çevirip baktığımda gelenin Savaş olduğunu gördüm.


"Ooooo Yıldız komutanım bensiz eğlenmeyimi düşünüyordunuz yoksa?"


"O ne mümkün Savaş komutanım, tam zamanında geldiniz eğlence yeni başlıyor. Bu arada Rıza Albay güven de mi?"


"Merak etme o güvende,biz işimize bakalım."


"Hahahah anlaşılan çok eğleneceğiz. Ali , Mustafa kaç kişi görüyorsunuz?"


"Komutanım görünürde seksen kişi var."


"Ağır silahları var mı?"


"Şu an görünürde yok komutanım ama biraz daha sıkışırlarsa çıkaracaklardır."


"Anladım size büyük görev düşüyor kim askerimizi nişan alırsa benden izin acımadan indirin."


" Emredersiniz komutanım."


Yarım saattir çatışıyoruz şükürler olsun ki ne yaralımız ne de şehidimiz yok ama karşı tarafın sayıları azalmaya başladı.


Yakında tamamen temizleriz diye düşünürken tam o anda Ali'nin sesini duydum.


"Komutanım roket atarı çıkardılar."


"Ali o roket atar ateşlenmeyecek anlatabildim mi?"


"Emredersiniz komutanım."


"Ne yapmayı düşünüyorsun Yıldız?"


"Böyle olmayacak Savaş sayıları azaldıkça ağır silahları çıkaracaklar o yüzden biraz daha yaklaşmamız lazım ama şu an kimseyi tehlikeye atamam."


"O zaman biz gidelim onlar burdan destek versinler."


"Tamam öyle yapalım."


"Salih biz şu şerefsizlere yaklaşıyoruz komuta sende ."


"Emredersiniz komutanım."


"Ali, Mustafa bizi koruyun ."


Koruma ateşi ile hızla yerimizden çıktık ve dağlık alana doğru ilerlemeye başladık.


"Böyle olmayacak Savaş ben soldan dolaşacağım sende sağdan dolaş arkadan yaklaşalım, öyle daha hızlı oluruz."


"Tamam , Yıldız dikkat et kendine unutma seninle daha çok leş avlayacağız."


"Merak etme, sende dikkat et."


Ben hemen sol taraftan dikkatli bir şekilde ilerlemeye başladım, biraz daha ilerleyince iki şerefsiz çıktı karşıma bir tanesi beni fark etmişti ki yanındakini öldürdüm hemen, o da o sırada bana ateş etmeye başladı hızla kendimi bir kayanın arkasına attım.


"Ulan şerefsiz bugün buraya geldiğinize bin kez pişman olacaksınız önce sizi sonra da o tasmanızı tutan şerefsizi indireceğim hiç merak etmeyin."


Bana ateş etmek için kafasını çıkardığında hemen yerimden çıktım ve tam alnından vurdum onu ,daha sonra yavaş ve dikkatli adımlarla ilerlemeye devam ettim, bir yandan da karşıma çıkan şerefsizleri indiriyordum bazen de bana gerek kalmadan aslanlarımız onları vuruyorlardı.


Sayıları iyice azalmıştı ki bir şerefsizi gördüm elinde roket atar vardı hemen Ali ve Mustafaya haber verdim.


"Ali saat on bir yönünde rokerçi var görüyor musun?"


"Maalesef komutanım benim görüşüm yok."


"Mustafa sende görüş var mı?"


"Görüş var ama çok iyi koruyor kendini komutanım."


"Anladım Mustafa tetikte kal kafasını çıkardığı an vuruyorsun, ben yaklaşmaya çalışacağım."


"Emredersiniz komutanım."


Yavaşça yaklaşmaya başladım silahımı çıkardım tam şerefsizin kafasına dayamıştım ki arkamdan bir ses duydum.


"Silahını at asker ve bana dön!"


"Senin mendebur suratını görmeye hiç niyetim yok şerefsiz."


"O zaman iyi izle, heval ateşle roketi öyle bir ateşleki ortalık yangın yerine dönsün bu da izlesin."


"Tamam heval"


"Mustafa!!"


"komutanım?"


"Daha neyi bekliyorsun ulan!"


"Anlaşıldı komutanım."


"Kiminle konuşuyorsun lan sen !Sende ateşle artık şunu heval."


Tam bir şey diyecektim ki kurşunun kulağımın yanından geçip arkamdaki şerefsize denk geldiğini hissettim, roketçi tam ateşlemek üzere iken bende hemen onun kafasına sıktım.


"Ulan Mustafa uyuyor musun oğlum az daha gidiyorduk!!"


"Özür dilerim komutanım ama görüşüm net değildi."


"Anladım, ben ilerliyorum zaten az kaldılar biriniz Savaş komutanınıza da baksın."


Önüme çıkan şerefsizleri de hallettikten sonra ilerlemeye devam ettim son on kişi kaldıklarında hepsinin olduğu yerede ulaşmış oldum, dikkatli bakınca karşıda ki kayanın arkasında Savaşı gördüm .Hemen telsizi çıkarıp onunla iletişime geçtim.


"Son on ne diyorsun?"


"En çok ben öldürürüm diyorum ."


"Hahahaha hiç sanmıyorum Savaş konutanım."


"Eeee o zaman görelim marifetlerinizi Yıldız komutanım."


"Görelim Savaş komutanım."


Bir yandan adamları indiriyorduk bir yandan da sayıyorduk ben beş kişiyi indirmiştim son leşide vuracaktım ki Savaş benden önce davrandı.


"Hahahah beş beş."


"Eeeee kardeşlik kazandı."


"Aynen öyle hadi dönelim."


Savaşla karargaha döndüğümüzde kimsenin bir yarası olmadığını görünce daha çok rahatladık, herkes bir yere dağılıp sadece bizim tim kaldığında benim telefonum çaldı hemen açtım.


"Bu burda bitmedi küçük kız !"


"Hahahaha ben sana demiştim Topal tek tek köpeklerini avlayacağım sonra sıra sana gelecek."


"Hahahahah o iş zor komutan, söylesene abini hala bulamadın mı?"


"Onu bu işe karıştırma demiştim sana ."


"Sana daha öncede söyledim o yıllar önce karıştı zaten bu işe, ama merak ediyorsan söyleyeyim benim abini bulmama çok az kaldı .


Bu arada sakın merak etme onu bulunca ikinizide aynı yere göndereceğim hahaha."


Benim bir şey söylememe izin vermeden telefonu suratıma kapattı, o kadar sinirlendim ki abimi benden önce bulma düşüncesi bile beni deli ediyor.


O sinirle hemen karargaha girdim ve hızla Rıza Albayın odasına geldim kapıyı çalmadan içeri girdim ardında da kapıyı killitledim o kadar sinirliydim ki ne yaptığımı bilmiyordum.


"Yıldız ne oluyor??"


"Ne mi oluyor Rıza amca o şerefsiz beni arayıp abimi bulmak üzere olduğunu söylüyor ve üstüne üstelik beni tehdit edebiliyor ."


"Yıldız önce bir sakin ol ."


"Amca nasıl sakin olayım abim diyorum o şerefsiz bulmak üzere olduğunu söylüyor biz hala bulamadık bu nasıl iş ya !!"


"YETER YILDIZ OTUR ŞÖYLE!!!"


Rıza amcanın aniden bağırması ile koltuğa oturdum birazda olsa kendimi sakinleştirmeye çalıştım.


"Öncelikle sakin ol ve beni dinle abini bulmamıza çok az kaldı sana söz veriyorum o şerefsizden önce bulacağız ama sen bu süreçte sakin olacaksın .


Şimdi Karandan haber geldi, Topal en iyi adamlarını topluyormuş, bu yapacakları eylemle ilgili olabilir ya da sana karşı bir saldırıya geçiyor da olabilir."


"Ya da HAYALETİN peşine düşüyor olabilir."


"Nasıl yani?"


"Topal buraya benim ve hayalet için döndü komutanım, bana karşı bir hamle yaptı ama hayalete karşı bir saldırıya geçmedi.


Şimdi de en iyilerini topluyorsa hayalete yani dediğiniz gibi bana karşı bir saldırya geçecektir."


"Eğer dediğin gibiyse seninle ilgili bilgi topluyordur ve sende uzun süredir ortalarda görünmüyorsun eminim bu onun dikkatinden kaçmamıştır."


"O zaman onlara istediklerini vereceğim."


"Hayır ben onu demedim Yıldız. "


"Ama ben öyle diyorum komutanım, eğer ben ortaya çıkarsam bu sefer hedef ben olurum.


Ayrıca birazda ortalığı karıştırırsam bir hata yapabilir , bu sayede belki bu büyük eylemle de ilgili bir şeyler bulurum."


"Olmaz Yıldız !"


"Komutanım güvenin bana, hem bugün olanları gördünüz en azından bir süre pusulalarını şaşırtmış oluruz."


"Ne desem ikna olmayacaksın biliyorum . Tamam ben durumu bildireceğim sen hazırlanmaya başla."


"Emrederiniz komutanım."


"Yıldız , hedefleri üstüme çekeceğim derken kendini tehlikeye atma sakın!"


"Ben kendimi tehlikeye atmıyorum komutanım. TEHLİKE BENİM PEŞİME DÜŞÜYOR!!!"

 

 


Loading...
0%