@_tgb_17
|
Yıldızdan Devam Topalın kampını havaya uçurduktan sonra sığınağa geldik ve çektiğimiz videoyu iki ayrı video haline getirdik, videolardan birisini Rıza Albaya diğerinide Topal şerefsizine gönderdi Karan. Topal şerefsizine giden videoda onu bayağı bir sinirlendirmiş olabilirim. Video aynen şöyle devam ediyor,Topalın kıymetli kampı patlıyor daha sonra da ekran kararıyor ve ekranda ben görünüyorum ardından da aynen şöyle diyorum. "Ce-ee nasıl ama beğendin değil mi sürprizimi? Bak beğenmezsen çok kırılırım, sonuçta bu güzel videoyu çekmek için o kadar uğraştık kampına girdik ardından kampını muhteşem bir görsel şölen eşliğinde havaya uçurduk yani bu kadar uğraştık, eminim şu an mutluluktan yerinde duramıyorsundur hahahah. Bu daha başlangıç Topal , duyduğuma göre beni arıyormuşsun bak seni hiç uğraştırmadan uslu uslu çıktım işte ortaya. Duyduğuma göre ben yokken çok olay çıkarmışsın ama artık böyle bir şansın olmayacak çünkü ben döndüm, adamınada dediğim gibi saklanacak yer arasan iyi edersin aksi halde ben seni bulursam en acı şekilde can vericeksin. Ah ya da vazgeçtim saklanma ben seni nereye gidersen git bulacağım ve onca masumun intikamını en acı şekilde alacağım senden . BEKLE BENİ TOPAL ANSIZIN GELECEĞİM VE SENİ ALACAĞIM." Karanla yaptığımız düzenlemeler sonucunda videoları yerlerine ulaştırdık ve hepimiz dinlenmek üzere sığınaktaki odalarımıza çekildik. Ben hızla duş alıp ardından da abdest aldım ve sabah namazımı kıldım , duamda her zaman ki gibi abim vardı, en kısa zamanda ona kavuşmak vardı. Namazım bitince biraz dinlenmek için yatağıma uzandım ve kendimi karanlığa bıraktım. Gözlerimi yan odadan gelen seslerle açtım, biraz kendime gelmek için yatakta oturdum ve saatte baktım ama saatin kaç olduğunu görünce şok oldum, saat öğleden sonra üçe geliyordu. Yataktan kalktım ardından da hemen elimi yüzümü yıkadım ve odamdan çıkıp yan odaya girdim, içeriye girdiğimde Sinan'ın söyledikleri ile olduğum yerde durdum. "Bunu Yıldız'a nasıl söyleyeceğiz?" "Neyi bana nasıl söyleyeceksiniz Sinan?" Benim sesimi duyunca üçüde aynı anda bana döndü ve tedirgin bir şekilde suratıma bakmaya başladılar, daha fazla dayanamadım ve konuştum. "Dilinizi mi yuttunuz? Neyi bana nasıl söyleyeceksiniz konuşsanıza!!" "Yıldız biz kalktığımızda senin günlük hayatta kullandığın mail adresine bir video geldiğini gördük ." "İyide ben burda onu kullanmam ki Karan." "Benim senin bilgisayarında bazı işlerim vardı o sırada ekrana düştü bildirim ve bizde açtık." "Tamam açtınız ve suratınızın halinden gördüğüm kadarıyla iyi şeyler görmediniz." "İyi mi kötü mü bilmiyoruz ama sen kendi gözlerinle görsen daha iyi olur." Sinan bilgisayardan gelen vidoyu açıp odada bulunan projeksiyona yansıttı.Ekranda pis pis sırıtması ile Topal belirdi ve konuşmaya başladı. "Nasılsın komutan? Ben çok iyiyim neden biliyor musun yıllardır aradığım birini buldum. Sen şimdi kim olduğunu merak ediyorsundur , seni daha fazla merakta bırakmamak için hemen söylüyorum, YİĞİT benimle komutan. Eminim sen Yiğit'in şu an ki kimliğini bile bilmiyorsundur ama sen hiç merak etme ben sizi tanıştıracağım. Topal şerefsizinin komutu ile kamera sağa döndü ve ekranda elleri ayakları bağlı bir şekilde baygın duran Savaş çıktı karşıma, abimi beklerken karşımda Savaşı görünce şaşırdım tabiki de. " Hahahaha eminim şu an fazlası ile şaşkınsındır, hatta bana inanmıyorda olabilirsin ama Rıza Albaya sorarsan Savaş Yüzbaşının senin abin olduğu gerçeğine inanırsın . Sana dediğim gibi abini buldum ve şu an da yanımda ne yapacağını bilyorsun komutan, ya sen kendin gelirsin ya da ben seni de tıpkı abini aldığım gibi alırım. Sonra da abinle ikiniz birlikte hop anne ve babanızın yanına gidersiniz ama sen biraz geç gidersin, gitmeden önce senin gibi güzelikle biraz eğleniriz ne dersin hahahahahaha." Topal şerefsinin pis gülüşünden sonra ekran bir anda karardı, ben de o şerefsizin söylediklerinden sonra daha fazla sinirlerime hakim olamadım ve bilgisayarı yere fırlattım o sinirle de etrafı bayağı dağıttım, beni durduran ise Karan'ın bana sarılması oldu . "K-karan bu olamaz, abim savaş olamaz, Topal onu benden önce bulmuş olamaz ." "Sakin ol Yıldız, önce sen bir sakin ol daha sonra her şeyi detaylıca öğreneceğiz hiç merak etme. Hadi gel elini yüzünü yıkayalım." Karan'ın yardımı ile elimi yüzümü yıkadıktan sonra biraz kendime geldim, şimdi de odada ki koltuklarda karşılıklı oturuyoruz. Ben bir yandan da Topalın söylediklerini zihnimden geçiriyordum ki aklıma Rıza Albaya sor dediği geldi . "Yok artık." "Ne oldu Yıldız?" "Sinan bana normal hayatta kullandığım telefonu getirir misin?" "Tamam getiririm de ne oldu?" "Rıza amcayı arayacağım, hadi getir bekliyorum." Sinan'ın telefonumu vermesi ile hemen ekranı açtım ve ekranda gördüğümle şok oldum, Rıza amca bir çok kez bana ulaşmaya çalışmış ben de daha fazla zaman kaybetmeden onu geri aradım. Rıza amca da beni çok bekletmeden telefonumu açtı, ben hemen konuşmaya başladım. "Doğru mu?" "Ne doğru mu Yıldız?" "Savaş benim abim mi Rıza amca? DOĞRU MU BU?" "Kızım bak-" "Tek cevap istiyorum, doğru mu değil mi?" "Doğru kızım, Savaş senin abin." "Neden ya, neden bana söylemedin? O şerefsiz abimi almış." "Bak kızım ben de daha yeni öğrendim, emin olmadan da söylemek istemedim daha bugün kesin olarak abin olduğunu öğrendim." "Rıza amca o şerefsiz abime bir şey yapacak, ne yapıp ne edip benim onu bulmam lazım." "Olmaz kızım, seni de ateşe atamam. Hem sen nerden öğrendin bu olanları?" "Belli ki senin söyleyemeye niyetin yoktu ama o şerefsiz bana video çekip atmış ." "Bak Yıldız sakin olacaksın." "Şimdi kapatıyorum detaylıca akşama konuşuruz." Rıza amcanın bir şey demesine izin vermeden hızla telefonu kapattım ve odama gidip üzerimi değiştirdim. Ardından da arabamın anahtarını aldım, tam sığınağın çıkışına yürürken Ferit kolumu tuttu. "Biz de geliyoruz." "Olmaz Ferit ." "Biz senin yanındayız Yıldız ve itiraz kabul etmiyoruz biliyorsun ki bir şekilde geliriz." "Tamam hızlı olun o zaman." Hızlıca hazırlandılar ardında hep birlikte sığınaktan çıktık ve güvenlik sistemleri aktif hale geldi, hızla arabamı bıraktığım yere geldik arabaya bindik ve kemerimi takıp arabayı çalıştırdım ardından da hızla arabayı sakladığım yerden çıkardım ve karargaha doğru yola çıktık. "Yıldız acaba biraz yavaş mı sürsen?" "Bana yavaş deme Karan, her saniye çok önemli o yüzden dikkatimi dağıtmayın ." "Tamam tamam bir şey demedim ." Karan da susunca yol boyunca kimseden ses çıkmadı bende yola hızımı düşürmeden devam ettim. Zaman geçti ve akşam oldu bizde karargaha gelmiş olduk tabi, karargahın girişinde nöbetçiler arabamı görünce kapıyı açtılar bende aynı hızla karargahın bahçesine girdim ve bir anda frene bastım, tabi ani fren nedeniyle biraz ses çıktı merakla askerlerin çoğu buraya bakmaya başladı. Ben zaman kaybetmeden hemen arabadan indim benimle birlikte kartallarda indi hiçkimseye bakmadan direkt Rıza Albayın odasına geldik, ben kapıyı çalmadan içeri girdim ama Rıza Albay odasında değildi. Odanın kapısını kapattım ve bu sefer de toplantı odasına doğru gitmeye başaldım yine aynı şekilde içeriye girdim . Rıza Albay içerde tek değildi Gölge timide vardı, ben kapıyı bir anda açınca Gölge timi ve Rıza Albayın bakışları bana ve arkamdaki kartalar ekibine döndü, ben kimseye bakmadan Rıza Albayın önüne geldim, benim yanına geldiğimi görünce oda ayağa kalktı ve konuşmaya başladı. "Seni bu kadar erken beklemiyordum, hele ki kartallarla gelmeni hiç beklemiyordum." "Öylece durmayacağımı bilmen lazımdı, kartallara gelince onlarda gelmek istediler ve geldiler." "Yıldız bak-" "Şimdi değil Rıza amca, şu an ki önceliğimiz Savaş ve bizim için şu an tek bir dakikanın bile önemi var . "Tamam kızım nasıl diyorsan öyle olsun, geçin oturun bakalım." Hepimiz boş olan yerlere oturduk, ben bakışlarımı tek tek Gölge timinin üzerinde gezdirdim. Hepsi tam anlamıyla berbat görünüyordu, Yunus'un omzunun sarılı olduğunu gördüm ve ona hitaben konuştum. "Omzuna ne oldu Yunus?" "Operasyon da vuruldum komutanım." "Baktırdın mı?" "Evet komutanım, önemli bir şey değil." "Tamam o zaman sen bizimle gelmiyorsun." "Ama komutanım-" "Aması yok Yunus, bu halde seni götüremem burda Rıza Albayla birlikte kalıcaksın. Şimdi sizi dinliyorum olay nasıl oldu?" Benim sorumla hepsi birbirine baktı, haklılar tabi beni ilk defa bu kadar sert görüyorlar ama bilmiyorlar ki abim o şerefsizin elinde. Bir süre bekledim kimseden ses çıkmayınca bu sefer Rıza amca konuşmaya başladı. "Sabah istihbarattan bir haber geldi, haber güvenli bir kaynaktan gelmişti. Kuzeydeki köye teröristler saldırı yapacaklarmış bende bu göreve Gölge timini gönderdim ama şerefsizlerin sayıları çok fazlaymış. Uzun süre çatışmışlar en son da Yunus vurulmuş ve Savaş da onlara yaklaşmak için gitmiş Ali ve Mustafa onu kolluyormuş ama bir anda görüşlerinden çıkmış sonrada telsiz bağlantısı kopmuş. Savaşın ortadan kaybolmasıyla şerefsizler geri çekilmiş, bizde sonradan anladık ki bütün bunlar bir tuzakmış, Savaşı almak için kurulan bir tuzak." "Tamam , elimizde ne var peki?" "Savaşın Topal'ın elinde olduğunu biliyoruz ve büyük kamp patladığı için daha küçük bir kampa götürdüğün tahmin ediyoruz." "Sadece bu kadar mı bilgiye sahibiz cidden!" "Şu an elimizde başka bir bilgi yok Yıldız." Biraz düşünmek için kafamı ellerimin için aldım aklıma gelenlerle önce elimle suratımı sıvazladım ve kafamı Karana çevirip konuşmaya başladım. "Karan, bir saat içinde bu konu hakkında bana ne bulabilirsen buluyorsun,duydun mu? Tam bir saatin var fazladan bir dakikan bile yok unutma!" "Tamam Yıldız o iş bende. İzninizle." Karan odadan çıkınca bu sefer Ferite döndüm ve konuşmaya başladım. "Ferit sen yanına Mehmeti de al ve mühimmat deposuna gidin, bana yapabilceğin en güçlü bombalarından birini yapmanı istiyorum ama boyutu çok büyük olmasın. Seninde çok zamanının olmadığını söylememe gerek yok galiba." "Tamam Yıldız o iş bende, izninizle hadi Mehmet." Ferit ve Mehmetin odadan çıkması ile ben de tekrar Rıza Albaya döndüm ve konuşmaya başladım. "Komutanım, Karan gerekli bilgileri bulduğunda hiç zaman kaybetmeden yola çıkacağız ." "Yıldız seni bu halde gön-" "Komutanım isterseniz Gölge timi benimle gelmesin, sizde çok iyi biliyorsunuz ki ben tek başıma da olsam oraya gideceğim ve Savaşı ordan alacağım ." "Tamam deli kız tamam, geriye kalan işleri de ben ayarlarım ." "Anlaşıldı komutanım izninizle, Gölge timi benimle gelin." Gölge timi ve Sinan odadan dışarı çıkınca tam bende çıkacaktım ki Rıza Albay beni kendine çevirdi ve sarıldı. "Özür dilerim kızım , sana abini bulduğumuzu daha erken söylemeliydim, Savaşı o göreve göndermemliydim hepsi benim yüzümden." "Senin suçun yok Rıza amca, evet bana daha erken söylemliydin ama eminim ki benim için söylemedin, Savaşa gelince de biz askeriz nerde ne görev olsa gitmek zorundayız. Ayrıca sen hiç merak etme ben abimi o şerefsizin eline bırakmam." "Biliyorum kızım, senden tek istediğim kendine dikkat etmen, abini kurtarayım derken kendi canını tehlikeye atma." "Merak etme Rıza amca, abimi alacağım ve ikimizde sağ sağlim buraya döneceğiz." Bana sıkıca sarıldı bende ona son kez sarıldım ve odadan çıkıp timin hazırlık odasına gittim, içeri girdiğimde tim beni görünce ayağa kalktı ben de onlara oturmalarını söyledim ardından bende oturunca konuşmaya başladım. "Biliyorum fazlası ile merak ediyorsunuz ama size şu kadarını söyleyeyim, önceliğimiz Savaş onu oradan kurtardıktan sonra konuşacağız. Şimdi bütün odağımızı operasyona veriyoruz, Yunus sen bizimle gelmiyorsun burası ve Rıza Albay sana emanet diğerlerine gelince, operasyon esnasında hiç biriniz sözümden çıkmayacak, kahramanlık yapmaya kalkmayacak ayrıca kendini tehlikeye de atmayacak. Eğer bu söylediklerimin aksini düşünen varsa hemen şimdi çıksın bu odadan, aksi taktirde operasyonda sözümden çıkıp kendinizi tehlikeye atarsanız şimdiye kadar görmediğiniz yüzümü görürsünüz. Bu görevde sizinde tahmin ettiğiniz gibi Kartallar da olacak, şimdi gidin kendinizi bir toparlayın ailelerinizle konuşun ardından da hazırlanmaya başlayın, bir buçuk saatte çıkıyoruz." "Emredersiniz komutanım." Gölge timi bana selam verdikten sonra hepsi odadan çıktı, sadece Sinan kaldı yanımda. Sinan bir süre bana baktı ardından yanıma gelip beni kollarının arasına aldı. "Yıldız istersen sadece biz gidelim Gölge timi gelmesin, biliyorum onları böyle bir tehlikeye atmak istemiyorsun." "Onları asla böyle bir tehlikeye atmak istemiyorum ama şundan eminim ki onlar bir şekilde gelirler. Şimdi bizimle gelirlerse en azından benim gözetimimde olurlar. Sinan?" "Efendim Yıldızım." "Abimi alacağız değil mi oradan? Onu o şerefsizin eline bırakmayacağız değil mi?" "Alacağız kardeşim, unuttun mu biz bir ekibiz ve biz hiç kimseyi geride bırakmayız, bu kişi abin olsada olmasa da canımız pahasına onu oradan alacağız." "İyi ki varsın, iyi ki varsınız." Sinanla konuşmamızın ardından bir saat geçti, bir saatin sonunda Karan hemen yanımda belirdi ve daha ben sormadan bulduklarını anlatmaya başladı. "Yıldız, Savaşın yerini buldum sayılır, güneyde Topal yeni bir kamp kurmuş orada olduklarını düşünüyorum kampın koordinatları falan hepsi elimde ." "Savaşın orada olduğuna emin misin Karan?" "Savaşın orada olduğuna yüzde yüz emin değilim ama orada olma ihtimali çok yüksek ve biz oraya gitmeden bilemeyiz." "Tamam Karan, sen Rıza Albaya bulduklarını anlat ben de timi toparlayayım." Karan Rıza Albayın yanına gidince bende hemen mühimmat odasına gittim ve time hızla hazırlanmalarını söyledim, Karan da yanımıza gelince o da hazırlanmaya başladı herkes hazır olunca helikopter sahasına gittik. Saat on ikiye geliyordu yani gece operasyonuna çıkıyorduk, Rıza Albayın gelmesi ile hemen hazır ola geçtik. "Helikopter sizi kampın yakınlarına bırakacak, sizden tek istediğim Savaşı oradan sağ sağlim çıkarıp birinizin burnu bile kanamadan buraya dönmeniz. Topalın peşine düşmeyin önceliğinizi unutmayın, Allah yardımcınız olsun." "SAĞOL!!" " Gölge timi helikoptere bin!" Tim benim komutum ile helikoptere bindi ardından bende helikoptere binince havalandık böylece gideceğimiz yere doğru yola çıkmış olduk. Gideceğimiz koordinatlara gelince helikopter bizi bıraktı, bizde gecenin karanlığında sessiz ve dikkatlice kampa doğru ilerlemeye başladık. Kampa geldiğimizde durduk, ben dürbünle etrafı kolaçan ettim yeni kurulmuş bir kampta beklediğimin aksine fazlası ile şerefsiz vardı. "Sizce yeni kurulmuş bir kampta bu kadar şerefsizin olması normal mi?" "Hiç normal değil, eğer ki içeride önemli birisi yoksa." "Şimdi Ali, Mustafa ve Sinan siz kendinize güvenli ve görünmeyeceğiniz bir yer buluyorsunuz, Salih sen de yanına Mehmet, Murat ve Yasin'i alıyorsun ön tarafta bekliyorsunuz. Geri kalanlarda benimle birlikte arkaya geliyor." "Emredersiniz komutanım." "Bu arada hiç birinizin telsizi kapalı olmayacak, emre itaatsizlik yok son kez uyarıyorum gözünüzün yaşına bakmam!" "Emredersiniz komutanım." "Allah yardımcımız olsun, hadi!" Ömer, Karan ve Ferit'le beraber dikkatli bir şekilde kampın arka tarafına geldik. Yerimizi alınca telsizle konuşmaya başladım. "Herkes yerini aldı mı ?" "Evet komutanım." "Evet komutanım." "Tamam o zaman, Sinan senin atışınla başlıyoruz hazır ol, ateş serbest." Sinan komutumu alınca ardı ardına iki şerefsizi tam alnından vurdu böylece bizde ateş etmeye başladık. Hem arkadan hem de önden ateş altında kalınca ilk başta afalladı şerefsizler daha sonra da onlarda bize karşılık vermeye başladılar ama biz onları tek tek avlıyorduk. Sayıları azalınca içeri girmeye karar verdim. "Ben içeri giriyorum." "Komutanım tek başınıza girmeyin, içerde hala birileri olabilir." "Haklısın Ömer, o zaman Karan sende benimle geliyorsun, siz burda kalıyorsunuz ve dışarda tek bir Şerefsiz bile bırakmıyorsunuz, dikkat edin." "Emredersiniz komutanım." Biz Karanla birlikte içeriye sızmaya başladık, önümüze çıkan şerefsizleri de bir yandan indiriyorduk. "Karan, Savaşı bulmamız lazım o yüzden ayrılalım, ben buradan gidiyorum sende şurdan git ama dikkatli ol." "Tamam Yıldız, sende dikkat et." Karanla ayrıldıktan sonra bir yandan ilerliyordum bir yandan da önüme çıkan şerefsizleri avlıyordum. Biraz ilerleyince önüme bir oda çıktı bende dikkatlice kapısını açtım ve içeri girdim, içeri girince gördüklerim ile suratımda sinsi bir gülümseme oluştu. Topal şerefsizi tam karşımdaydı kafamı Savaşın olduğu tarafa çevirdiğimde gördüklerim ile suratımda ki gülümseme yerini sinire bıraktı. Savaşın her tarafı kan içindeydi bayağı bir hırpalanmıştı ayrıca o şerefsiz Savaşa silah doğrultmuştu. "Ooooo komutan ben seni tek bekliyordum, oldu mu şimdi peşine askerleride takmışsın. Bu yaptığına oyun bozanlık denir ." "Sesini kes şerefsiz ya da dur ya ben nasıl olsa birazdan o iğrenç sesini çok güzel bir şekilde keseceğim." "Hahahah bak sen, bizim küçük kız büyümüş de bana kafa tutuyormuş." "O küçük kız birazdan senin canını alacak, bu sefer beni çok sinirlendirdin Topal." "Hahaha neden ki ? Ah yoksa abini aldım diye mi bu sinirin." Abini dediği anda Savaşın bakışları önce Topala ardından da bana çevrildi. "Tüh bak gördün mü pot kırdım, Savaş komutan senin abin olduğunu bilmiyordu değil mi?" "Sana sus dedim!!" "Sen o elindeki silah olmadan bir hiçsin komutan." "Öyle mi şerefsiz? O zaman yumruk yumruğa savaşmaya ne dersin?" "Hahaha bana uyar." Topal silahını ileriye fırlatı ardından bende aynı şekilde silahımı fırlatım, ilk hamle Topaldan geldi bana yumruk atacaktı ki elini tutum ve bileğini çevirip arkasına geçtim. Seneler önce bıçaklamış olduğum bacağına bu sefer sert bir tekme attım ardından da onu acı içinde yere serdim. Topal yere düşünce bende üstüne çıktım ve Topalı ardı ardına yumruklamaya başladım, bir anda yumruğumu tutup beni üstünden attı ve ayağa kalktı tam bana tekme atacaktı ki bu sefer de ayağını tutum kendime çekip yere düşmesini sağladım, ardından tekrar üzerine çıkıp ardı ardına yumruklamaya başladım tam son yumruğu vuracaktım ki arkamdan bir silah sesi duydum hızla arkamı döndüğümde karşımda suratı görünmeyen ama bu şerefsizlerden olduğu anlaşılan birisi duruyordu. "Topalı bırak komutan!" "Yok ya kim diyor bunu?" "Kimin dediğinin bir önemi yok sana onu bırak dedim, yoksa önce bu komutanı ardından da seni gebertirim." "Asıl sen o silahı bırak şerefsiz." "Benim şakam yok komutan, sana son kez bırak diyorum." Silahı Savaşa çevirince mecbur Topal şerefsizinin üzerinden kalktım ve hemen Savaşın önüne geçtim, o kişide Topalı yerden kaldırıp götürdü. Ben de hemen Savaşı çözmeye başladım ama Savaşın söyledikleri ile ne söyleyeceğimi bilemeden öylece kaldım. "Yıldız o şerefsiz neyden bahsediyordu? Senin abin olduğumu söyledi, bu ne demek oluyor?" |
0% |