Yeni Üyelik
38.
Bölüm

Bölüm 36

@_tgb_17

Yıldızdan Devam

İki gün sonra

Kartallar ile sığınağa geleli iki gün olmuştu. Karan geldiğimiz günden beri sığınakta değildi, Topalla ilgili bilgi toplamak için sahaya çıkmıştı dün gecede bugün döneceğine dair bir mesaj göndermişti bize, bakalım Karan bize hangi bilgiler ile gelecek?

Karan gittiğinden bu yana bizde boş durmadık. Ferit yeni bombalar üzerine çalışıyordu, ben ve Sinan her gün alıştırma yapıyorduk, karşılaşacak olduğumuz her ihtimali düşünüyorduk ve ona göre hazırlık yapıyorduk.

Sinan'la alıştırmamızı yaptıktan sonra odalarımıza gittik. Odama gelince hızlı bir duş aldım ardından da giyindim ve toplantı odasına girdim.

Karan birazdan gelecekti, benim toplantı odasına girmemden sonda Ferit ve Sinan da geldi. Yaklaşık on dakika sonra içeriye Karan girdi hepimize selam verdikten sonra karşımda ki sandalyeye oturdu.

"Hoş geldin Karan. Direkt konuya giriyorum, ne buldun anlat bakalım?"

" Hoş buldum Yıldız. Bende hemen cevap veriyorum, Topal hakkında araştırma yaparken Karanlık denilen kişi hakkında da bir kaç araştırma yaptım."


" Sonuç olarak ne buldun Karan?"


" Karanlık denilen kişi Türkiye'de pek fazla görülmemiş, daha çok Suriye, Amerika gibi ülkelerde yapılan eylemlerde aktifmiş, buraya ise Topal'ın aracılığı ile gelmiş.


Burda pek fazla bilinmediği için çok fazla bilgiye ulaşamadım ama bir kaç kaynaktan araştırdım ve ortalıklarda dolaşan söylentileri öğrendim."


" Neymiş bu söylentiler?"


" Yaklaşık beş sene önce Karanlığın kız kardeşi canice öldürülmüş ve bu ölüm bir şekilde Türklerin üzerine kalmış o günden beridir de bizlere karşı büyük bir kin beslemiş. Topal da ona böyle bir fırsat sununca kaçırmamış."

" Böyle bir şey olamaz, biz suçsuz olan kimseye dokunmayız. "

"Aynen öyle Ferit ama Karanlık buna bir şekilde inanmış ve şu an da patlamaya hazır bir bomba gibi."

"Peki bu bilgiden yola çıkarak gerçek kimliğine ulaşabilir miyiz?"

"Bunu bende düşündüm Sinan bu yüzden de araştırıyorum ama şimdiye kadar bir şey bulamadım, anlaşılan birileri Karanlığı çok iyi saklıyor."

" O zaman haber bekleyeceğiz ama şimdi konumuza dönelim, Topal hakkında ne buldun?"

" Topal'ın sığınak evlerinden birinin yerini buldum Yıldız."


" Bu sığınak neredeymiş Karan?"


" Koordinatlarını buldum bu dosyada yer alıyor, ayrıca şöyle bir bilgiye daha ulaştım.Kısa zaman önce o sığınakta ve çevresinde hareketlilik varmış."


" Yani Topal orada olabilir."


" Bilmiyorum ama olabilir Sinan."


" Büyük olasılıkla elimden kaçtığı gün oraya gitti, eğer şanslıysak onu orda yakalarız. Hazırlıklı olun yola çıkacağız."


Yola çıkacağımızı söyledikten sonra ayağa kalktım ve hazırlık yapmak için odama gittim.


odamda hayaletin kıyafetini giydikten sonra mühimmat odasına gidip fazlası ile mühimmat aldım.


Bütün hazırlıkları hallettikten sonra sığınağın girişine gittim, beş dakika sonra Kartallar da benim gibi hazır bir şekilde yanıma geldiler. hepimiz makelerimizi taktık ve bulunan koordinata doğru yola çıktık.


Yaklaşık bir saatlik yolculuğun sonunda bulunan koordinatlara geldik. Uzaktan biraz gözlemledik, etraf fazlası ile sakin gözüküyordu ve bu sakinlik benim hiç hoşuma gitmedi. Rahatsızlığımı dile getirmek için Kartallara dönerek konuşmaya başladım.


"Sizce de fazlası ile sessiz değil mi?"


"Haklısın hayalet, ne yalan söyleyeyim bu sessizlik benimde hiç hoşuma gitmedi."


"Dikkatli bir sekilde sığınağa yaklaşalım, ben ve bombacı içeriyi kontrol edeceğiz siz de dışarıyı kontrol edin."

"Anlaşıldı hayalet!"

Benim hareket etmem ile onlarda beni takip ettiler. Ben ve Ferit içeriye girdik, evde bulunan odaları tek tek kontrol ettik ama Topal şerefsizi hiç bir yerde yoktu.


Son odaya da girdiğimizde masada bulunan kanlı bezler dikkatimi çekti ve masaya biraz daha yaklaştım, iyice yaklaştığımda masanın altında bir şey dikkatimi çekti.


Ne olduğunu görmek için biraz eğildiğimde bunun zaman ayarlı bir bomba olduğunu gördüm, ardından da son beş saniyemiz kaldığını fark ettim, hemen Ferit'i uyardım.


"Ferit bomba var,çabuk çıkalım!"


Benim söylediklerim ile ikimizde çıkış kapısına doğru koştuk, kendimizi kapıdan dışarıya atmamız ile bombanın patlaması aynı anda oldu.


Bombanın etkisi ile yere düştük, kulağımda hafif bir çınlama vardı ama bir süre sonra o da geçti. Biz hala yerde yatarken Sinan ve Karan koşarak yanımıza geldiler, kafamı biraz kaldırıp Ferit'in iyi olduğunu görünce rahatladım.

"Hayalet, bombacı iyi misiniz?"

"İyiyiz merak etmeyin, eğer hayalet son anda bombayı görmese bu kadar iyi olacağımızı hiç sanmıyordum."

"Siz nerdeydiniz, bomba etkilemedi sizi değil mi?"


"Biz evden biraz uzaktaydık,çevreyi kontrol ediyorduk ki bir şey bulduk."


"Ne buldunuz?"


"İleride ki büyük kayada bunu bulduk."


Sinan' ın bana uzattığı kağıdı elime aldım ve sesli bir şekilde okumaya başladım.

"Daha dikkatli olmalısın hayalet, az kaldı havaya uçuyordun.


Yoksa sen anlatıldığı kadar da güçlü bir rakip değil misin? Bak bu sana ders olsun, bundan sonra üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokmazsın.


Bu arada, bu sürprizim de bana hoş geldin hediyesi olsun."


Karanlık


" Nasıl olurda buraya geleceğimizi biliyor olabilirler?"


"İnan ki bilmiyorum hayalet."


"Bundan sonra daha dikkatli oluyoruz ,bu olanlardan da anladığımız üzere yeni düşmanımız küçümsenecek kadar aptal değil. Daha fazla durmayalım burda, hadi toparlanın sığınağa dönüyoruz."


Toparlandıktan sonra sığınağa gitmek için yola çıktık. Benim dikkatsizliğim sonucu yaşadıklarımızın ve o şerefsizin yazmış olduğu notun etkisi ile çok sinirliydim, ama şu an sakin olmam lazımdı bundan sonra yapacağımızı en ufak hata bizi bugün ki gibi tehlikeye atabilir.


Bu yüzden iyi bir plan yapmamız lazım ve bu planı yaparken sakin olmalıyım. Bu yaşadıklarımızın bir bedeli olacak ve sana bizim küçümsenecek bir rakip olmadığımızı en kısa zamanda göstereceğiz.

"Önümüzde bir savaş var ve inan ki bu savaşın kazananı sen ve yandaşların olmayacak Karanlık."


Bir hafta sonra


Bir haftadır dikkatli ve geniş çaplı bir araştırma yapıyoruz. Ben, Karan ve Sinan üçümüz de Topal ve Karanlık hakkında geniş çağlı bir araştırma yaptık.


Nasıl, nerden bir darbe vurabiliriz diye araştırdık ve sonunda bir şeyler bulduk. Topal şerefsizi en son yaşadığımız olaydan sonra kendini kabuğuna çekti, onun sessiz olması hiç iyi değil.


Eğer onu tanıyorsam bir şeylerin peşindedir ve peşinde olduğu şeyler bize zarar verecektir bu yüzden ben o bize saldırmadan ona saldırmalıyım.


Araştırmalarımız sürecinde Topalın dağda olmadığını öğrendik. Hakkari'nin bir ilçesinde ıssız bir alanda ki evde saklandığını öğrendik. Ayrıca biz Karanlığında Topalla birlikte olduğunu düşünüyoruz.


Bazı keşifler araştırmalar yaptık ve evin çevresinde bir çok yerde tuzak olduğunu öğrendik, tuzakların yanı sıra bir sürü adamda vardı tabi.


Tabi ki de bunlar bizi durdurabilecek şeyler değil ama biz her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşündük ve ona göre planlar yaptık. Bu sefer onları elimizden kaçırmamalıyız.


Ferit'in bizim için hazırlamış olduğu küçük ama etkisi büyük olan bombaları, silahları ve zehirli iğneleri yanımıza aldık, gerekli mühimmatıda aldıktan sonra sığınaktan çıktık.


Rıza Albayın bizim için ayarlamış olduğu araca bindik ve belirlemiş olduğumuz güzergahtan Topal'ın bulunduğu eve doğru yola çıktık.


Tabi bütün bu olanlardan Rıza Albayın haberi vardı, o da bize bir çok konuda yardımcı oldu.


Bir saatlik yolculuğun sonunda Topal'ın inine ulaştık. Yapmış olduğumuz gözlemler sonrasında etrafta bulunan çoğu tuzağın yerini biliyorduk bu yüzden yavaş ve sessiz bir şekilde ilerlemeye başladık.

Bir yandan da karşımıza çıkan şerefsizleri sessiz sessiz hallediyorduk. Eve biraz daha yaklaşmıştık ki Sinan'ın sesini duyduk.

"Hay ben senin."

" Ne oldu nişancı?"

" Bastım hayalet, hemde çok fena bastım."


" Nasıl bastın nişancı? Bütün tuzakları geçmedik mi?"


" Yeni tuzaklar kurmuş olmalılar hayalet."


" Anladım bombacı, nişancıyla ilgilen ama acele et. Suskun bizde etrafı kontrol edelim her an birileri gelebilir."


" Tamam hayalet."

Ferit Sinan'ın yanına gitti ve tuzakla ilgilenmeye başladı bizde etrafı kontrol ediyorduk. Bir yandan da kendi kendime mırıldanıyordum.

"Anlaşılan benden çok korktunuz ki bu kadar tedbir aldınız ama size çok üzülüyorum. Hala bunların bizi hiç bir şekilde durduramayacağını öğrenememişsiniz."


Ferit bombayı halledince dikkatli bir şekilde eve yaklaşmaya devam ettik. Daha önceden planladığımız gibi evin dört bir tarafına dağıldık, adamların yarıdan çoğunu indirmiştik ama içerde kaç kişi olduğunu bilmiyoruz.


Bu yüzden de dikkatli, sessiz ama hızlı ilerliyoruz. Herkes yerini alınca Sinan'a hitaben konuşmaya başladım.


"Nişancı içeriyi kontrol et! Bakalım içerde kaç fare var."


"Anlaşıldı hayalet.


Hayalet içerde yirmi terörist var, çoğunluğu bir odanın önünde nöbet tutuyor. Topal orda olabilir."


"Anlaşıldı yavaş yavaş yaklaşıyoruz ama çok dikkatli olun."


"Anlaşıldı."

Yavaş yavaş eve yaklaşmaya başladık önümüze çıkan şerefsizleride öldürüyorduk ki arkamda bir hareketlilik hissetim.

Arkamda ki kişi dibime kadar girince elimi yavaşça bıçağıma uzattım ve hızlı bir şekilde bıçağımı arkamda ki şerefsizin tam boynuna sapladım. O kanlar içinde yere yığıldı bende bıçağımı alıp kanı şerefsizin üzerine sildim.

"Hayalet iyi misin?"

"İyiyim Suskun, ufak bir pürüz çıktı ama hallettim merak etmeyin. Eve yaklaştıkça adamlar çıkıyor karşımıza çok dikkat edin."

"Tamam hayalet."

Aynı şekilde ilerlemeye başladım, eve iyice yaklaşmıştım ki bir silah sesi duydum. İçimi bir korku kapladı ve hemen telsizden konuşmaya başaldım.

"İyi misiniz? O silah sesi sizden mi geldi?"

"Ben iyiyim."


"Bende iyiyim."


"Nişancı sen iyi misin?"


Sinandan bir süre ses gelmeyince bu sefer de Ferit konuştu.


"Nişancı cevap ver! İyi misin?"

İyice endişelenmiştik, ben kontrol etmek için Sinan'ın bulunduğu yere gidecektim ki telsizden Sinan'ın sesini duydum.

"İyiyim merak etmeyin. Bu şerefsiz güya beni vuracaktı ama ben ondan önce davrandım, işin kötü yanı ise fazla ses çıktı ve içerdekiler

hareketlenmeye başladı."

"O yüzden elimizi çabuk tutuyoruz hadi! Tekrar söylüyorum dikkat edin."


Biz eve artık iyice yaklaşmıştık ki içerdeki adamlar dışarı çıktılar ve etrafı kontrol etmeye başladılar.


"Kartallar işte şimdi eğlence başlıyor. Atışımla başlıyoruz."


"Anlaşıldı hayalet."


Bana oldukça yakın olan şerefsizi tam kafasından nişan aldım ve ateş ettim ardından hemen birini daha indirdim. Bizim ateş etmemiz ile karşımızda ki şerefsizlerde mevzi alıp ateş etmeye başladılar.

Dört bir yandan ateş altında oldukları için bize fazla dayanamadılar. Hepsinin geberdiğine emin olunca eve yaklaştık ve içeri girdik, içeri girdiğimizde karşımıza çıkan şerefsizleri de gebertiyorduk.

Topalın içerde olduğunu düşündüğümüz odanın önüne geldik ve dikkatle kapıyı açtım içeri girdiğimizde camın açık olduğunu ve iki kişinin gecenin karanlığında kaçtığını gördüm, hemen peşlerine düştük.

Bir yandan kaçarken bir yandan da ateş ediyorlardı,Topal şerefsizinin yanında ki adam tıpkı bizim gibi siyah giyinmiş ve suratı görünmüyordu.


"Sizce Topalın yanında ki bu adam kim?"


"Karanlık olabilir mi hayalet?"


"Bende öyle düşünüyorum Karan. İşte şimdi ikinizde elime düştünüz, dikkatli olun ikisinide sağlam istiyorum."


"Anlaşıldı hayalet."


Nereye doğru gittiklerini fark edince Kartallara baktım onlarda benimle aynı fikirde olacaklar ki başları ile onay verdiler, benim de suratımda sinsi bir gülüş oluştu.

"Gidin bakalım şerefsizler, ne gibi sürpziler bekliyor bizi göreceğiz."


Topaldan devam


O hayalet denen kişiye bilerek yem atmıştık, bu plan ise Karanlığın planıydı. Onlar bizi yakalayacağını düşünürken biz onları avlayacaktık.


Böylece köylülerin ve Türk askerinin yardımcıları ortadan kalkacak biz de onlara karşı büyük bir zafer kazanmış olacağız. Düşüncesi bile suratımda kocaman bir gülümseme yaratıyor.


Bu düşüncenin gerçek olmasına az kaldı bir iki dakika içinde avucumuza düşecekler.

"Karanlık, bizi takip ettiklerinden emin misin? Sesleri kesildi sanki."

"Eminim Topal bizi takip ediyorlardır, sadece sessizce geliyorlar. Neyse biz belirlediğimiz yere ulaşalım yeter sonrası büyük bir zevk olacak."

"Çok haklısın, o Türk askerine yardım etmek neymiş görecek hayalet. Hah sonunda geldik, hangi taraf gidiyoruz?"

"Sen sağdan gidiyorsun ben ise soldan gideceğim."

"Tamam hadi."

Karanlık ile ayrıldık, biraz ilerleyince önceden belirlemiş olduğumuz yerde saklandım ardından da bizim az önce olduğumuz yerde hayalet ve yandaşları belirdi.

O sırada karanlıktan gelen işaret ile adamlar saldırmaya başladı. Onlarda hemen siper aldılar ama onların burdan çıkmaları imkansız çünkü dört bir tarafları adamlarımla çevrilmişti.

"İşte şimdi kucağıma düştün hayalet. Hadi bakalım o her seferinde yardım ettiğin Türk askeri gelsinde seni benim elimden kurtarsın.

Bu gece senin sonun olacak artık dağlarda sadece ben hüküm süreceğim ve sen maalesef bunları göremeyeceksin hahahahaha."

Yıldızdan devam

Karanlık ve Topalı belli bir noktaya kadar takip ettik ardından da onlar gözden kayboldular, daha sonra ateş dört bir taraftan bize ateş edilmeye başlandı, bizde hemen siper aldık ve karşılık vermeye başladık.


"Demek parti başladı, ne diyorsunuz çocuklar bizde bir karşılık versek mi?"


"Durduğumuz kabahat hayalet, onlar bize sürpriz yaptı bizde onlara güzel bir sürpriz yapalım."


Elime aldığım küçük megafon ile konuşmaya başladım.


"Topal , nerdesin? Elma dersem çık armut dersem geber. Armutt tüh bak gebereceksin şimdi."


"Hahahahah kimin gebereceğini birazdan göreceğiz hayalet."


"Ah Topal ah, ben sana hiç


öğretemedim mi düşmanını bu kadar hafife almaman gerektiğini. Eğer düşmanını hafife alırsan sonun hiç iyi olmaz."


"Ben karşımda hafife alacak bir düşman göremiyorum hayalet, çünkü birazdan öyle birisi olmayacak."

"Bak alındım şimdi oysa ben senin bana yapmış olduğun sürprize karşılık olarak güzel bir sürpriz hazırlamıştım."


"Ne diyorsun sen? Ne sürprizi?"


"Diyorum ki sakın bir yere gitme çünkü parti daha yeni başlıyor TOPALLL."


Megafonu elimden bıraktım, eminim şu an ne demek istediğimi çözmeye çalışıyordur. Yüzümde ki gülümseme ile Kartallara hitaben konuşmaya başladım.


"Bombacı, nişancıdan gelen işaret ile gösteriye başla."


"Anlaşıldı hayalet."


"Nişancı hadi artık başla."


Sinan elinde tutuğu düğmeye bastıktan sonra dağın dört bir tarafında Gündoğdu Marşı yankılanmaya başladı. Sinan'ın işareti ile Ferit devreye girdi ve ardı ardına bu şerefsizlerin saklandıkları yerlerde ki bombalar patladı.


Şerefsizlerin bir çoğu ölmüştü,biz çatışmaya devam ederken bir yandan da çalan marşa eşlik ediyorduk. Elime tekrar megafonu aldım ve konuşmaya başladım.


"Topal nasıl beğendim mi sürprizimi?Hiç sesin çıkmadığına göre çok beğendin."


"Bu gece burdan sağ çıkamayacaksınız hayalet. Ne olursa olsun siz burda geberip gideceksiniz duydun mu!"


"Ah kıyamam sana, çocuklar Topal pek bir sinirlenmiş o zaman ne yapıyoruz?"


" Şerefsiz avlamaya devam ediyoruz."


Kartalların cevabı ile elimden megafonu bıraktım ve konuşmaya başladım.


"Suskun fırlat."

Karan kırmızı beyaz olan sis bombalarını bir çok yere fırlattı, böylecek şerefsizlerin görüşleri iyice kapanmış oldu bizde yerlerimizden çıktık ve sessiz sessiz şerefsizleri avladık.

Artık sayıları bir elin parmakları kadar kalmışlardı ama ne Topal ne de Karanlık ortalıkta yoktu. Ben kartallardan biraz uzaklaştım, işte o an arkamda bir harektlilik hissetim.

Arkamda ki bana vuracakken hızla arkamı döndüm ve yana çekildim. Ardından da bana vuracak olan kişiye bir yumruk indirdim ama hemen toparlandı ve bana baktı. Suratıma bakınca bunun Karanlık olduğunu anladım.

"Demek fare deliğinden çıktın Karanlık. Bende merak ediyordum daha ne kadar Topalın dizinin dibinde olacağını."

"Hahaha çıkmak için seni bekledim hayalet, nasıl geçen hafta ki sürprizimi beğendiniz mi?"

"Hahaha biraz önce benim size yapmış olduğum sürprizin karşısında senin yaptığın ki bir hiç Karanlık."

"Seni çok övdüler hayalet, bende merak ettim hadi birde ben göreyim marifetlerini."


"Büyük bir zevkle sana marifetlerimi göstereceğim ve sonunda seni ele geçireceğim Karanlık."


İlk hareket ondan geldi, bana tekme attı ama ben ayağını havada yakaladım ve dizine vurdum bir kaç kez ama o takla atarak elimden kurtuldu , daha sonra birbrimize yumruk atamaya başladık.


Hareketleri nerdeyse benimle aynıydı ama bende olup onda olmayan bir şey var bu beni ondan çok üstün yapıyor.


Ben vatanım için her şeyi yaparım ölürüm de öldürürüm de, ben gücümü gökte dalgalanan ay yıldızdan alırım, bu yüzden de ondan daha güçlüyüm.

Karanlığın karnına ardı ardına yumruklar indirmeye başladım, ben yumruk atarken o kolumu yakaladı ve sırtımı göğsüne yaslayıp boğazımı sıkmaya başladı.

Ben bir süre gücümü topladım hazır olduğumda diz kapağına tekme attım, o acı ile biraz eğilirken ben de elinden kurtuldum ve onun takla atmasını sağlayıp yere düşürdüm ardından da üzerine çıkıp yumruklamaya başladım.

Bir anlık boşluğumdan faydalanıp Karanlık üstüme çıktı ve ardı ardına yumruk atmaya başladı. Nerden çıkardığını anlamadan bıçak çıkardı, bıçağı tam bana saplayacakken bıçağı ellimle tutum.

Elim oldukça derin kesildi, canım yansa da, avucumdan akan kan maskeme düşsede umursamadım ve onu üzerimden attım, bileğinden sıkıca tutum ve bıçağı elinden aldım sonra da uzağa fırlattım.


"Güzel hareket ama bu hareket seni benden kurtarmaya yetmeyecek hayalet."


"Göreceğiz birazdan kim kurtarılmak için yol gözleyecek."


Konuşmasına izin vermeden suratına bir yumruk indirdim, yumruğun etkisi ile biraz yalpaladı ardından da kendini toparladı ve o da bana bir yumruk attı ama ben kolunu tutup ters çevirdim ve yere düşmesini sağladım.


Karanlık yere düşünce üstüne çıkıp yumruk atmaya başladım. Ben onu yumruklarken nerden çıkardığını anlayamadığım bıçağı bana saplayacakken son anda fark ettim ama bıçak karın boşluğumu fazlası ile derin bir şekilde kesmişti.


Elimin ve karnımın etkisi ile bir süre yerden kalkamadım aldığım darbelerde cabasıydı, Karanlık benden daha hızlı toparlandı ve ayağa kalktı benim kalkmama izin vermeden güçlü bir yumruk attı ve sırt üstü yere düşmemi sağladı.


Ardından da üzerime çıkıp yumruklamaya başladı, ben kendimi savunmaya çalışıyordum ama şerefsiz tam yaramın üstüne baskı yapıyordu bu da işimi zorlaştırıyordu.


Artık yavaş yavaş tükeniyordum, bayılmak ve bayılmamak arasındayken bir ışık gördüm sanki, sonra da annemi gördüm bana yaklaştı ve alnımdan öpüp kulağıma eğildi ve konuşmaya başladı.

"Yıldızım sen bir türk askerisin, asla pes etmezsin sen bizim gururumuzsun, şimdi ayağa kalk ve ülkene zarar vermeye çalışanlara hadlerini bildir!!"

Dedi ve elimi tutu ardından da kayboldu, işte o an kendime geldim ve hala bana vuran şerefisizin kolunu tutum sonra da bütün gücümü topladım ve onu üzerimden attım sonrada üstüne çıktım.

" Beni senin gibi bir şerefsiz düşüremez, ay yıldız gökte olduğu bayrağımız zirvede dalgalandığı sürece bizi kimse yıkamaz."

Belimden çıkardığım bıçağı bu sefer ben onun tam omzuna sapladım, bıçak oldukça derine girdi iyice bastırdım o acı içinde kıvranıyordu, sonra bıçağı çıkardım Karanlık hala acı içinde kıvranıyordu.


Ayağa kalktım ve kendime gelmeye çalıştım, kafamı yerde yatan şerefsize bakmak için çevirdiğim de Karanlığın bana küçük bir silah doğrulttuğunu gördüm. Ben ona bakarken o ayağa kalkmıştı ve suratında ki sinsi gülümsemeyle bana bakıyordu.


"Bu gece sana burdan çıkış yok hayalet, bu saatten sonra artık sen bir ölüsün."


Ardından iki el silah sesi duyuldu ve o ses bütün dağlarda yankılandı. Ve o ses Savaşa kadar ulaştı, Savaş tam da o sırada timle beraber semaverin karşısında çay içiyordu.


Bir anda elinde sıcak çayın bulunduğu bardak kırıldı ve bir kaç cam parçası eline battı timdekiler de telaşla komutanlarına bakıyorlardı.

Ardından da kalbinde bir sızı hisseti, işte o an Savaş anladı ki kardeşine, can parçasına bir şey oldu.


Loading...
0%