@_tgb_17
|
Bilinmeyen Kişiden Devam Topal bey yine beni kamptan uzaklaştırmak için saçma sapan işler verdi. Bu yaptıklarından sonra artık emin oldum, ya benden şüphe ediyor ya da benim kim olduğumu öğrendi. Zaten şu Karanlığın kim olduğunu öğrenemedim, Topal bir gece karanlığı kamptan göndermiş daha sonrasında da Karanlığın izini bir şekilde kaybettirdi.Bir kaç kez ona sordum ama sürekli beni tersledi. Biraz önce öğrendiğime göre de köye ve karargaha eş zamanlı olarak saldırı düzenlemişler. Topal bu planından bana bahsetmemişti hatta beni yanından uzaklaştırdı. Bu olanların hepsiyle birlikte parçaları birleştirince ortaya Topal'ın benden şüpheleniyor oluşu çıkıyor. Bu durumda benim burda daha fazla kalmamam lazım. Eğer burda kalırsam Topal bana zarar verebilir, bana zarar vermesi önemli değil ama beni bir koz olarak kullanabilir. Bu yüzden önemli belgeleri alıp burdan gitmeliyim. Akşam kampa dönünce Topalın odasına gittim ve beni neden böyle büyük bir eylemden haberdar etmediğini sorduğumda, beni tersledi ve beni ilgilendirmediğini söyledi. Topalın beni terslemesinin ardından sinirle odasından çıkmıştım ve kendi odama gelmiştim. Şimdi de odamda ne yapacağımı kendi kendime düşünüyordum. Artık burdan çıkmak için plan yapmam lazım, eminim ki Topal benim fişimi çekmeye hazırlanıyordur. Anlamadığım konu şu nasıl oldu da bunca zaman sonra benden şüphe eder oldu bu şerefsiz? Saat gecenin geç saatlerini gösterirken saklamış olduğum telefonu elime aldım. Daha sonra da ezbere bilidiğim numaraya mesaj attım, mesajıma hemen cevap geldi. " Bir sorun var." "Ne oldu? Sorun ne ? Yoksa saldırı mı var? Sonuçta bugün olan saldırıyı bize haber vermedin." "Saldırı olacağından benimde haberim yoktu. Topal artık beni kamptan ve eylemlerden uzaklaştırıyor. Nasıl oldu bilmiyorum ama Topal benden şüphe ediyor ve şu an da benim fişimi çekmek için hazırlanıyor olabilir." "Bu nasıl olur ! Hiç bir şekilde açık vermedik." "Nasıl benden şüphe etmeye başladı bilmiyorum ama şunu çok iyi biliyorum. Artık burada daha fazla kalamam yani burdaki işim bitti, sizde çok iyi biliyorsunuz ki burada kalırsam işler kötüye gidebilir." "Haklısın bir plan yapıp seni ordan çıkarmalıyız, bizden haber bekle." "Anlaşıldı sizden haber bekliyorum." "Her an tetikte ol, eğer dediğin gibiyse Topal en kısa zamanda harekete geçecektir." "Siz hiç merak etmeyin."
Telefonu kapttıktan sonra tekrardan sakladım ve odada bulunan yatağa uzandım. Bir süre sonra odada bir hareketlilik hissetim, içeride birisi vardı ve git gide bana yaklaşıyordu. İçerdeki kişi tam bana vuracakken ondan önce davrandım ve bileğini tutum ardından da ona kafa attım, yere düşünce de üstüne çıktım ve boğazını sıkmaya başladım. "Sen ne yaptığını sanıyorsun? Benim kim olduğumu bilmiyor musun?" "S-senin kim old-uğun ön-emli değ-il, so-nun geld-i." "Ne diyorsun lan sen! Sen kimsin de beni öldürmeye çalışıyorsun?" Şerefsizin konuşmasına izin vermeden silahla kafasından vurdum. Silah sesini duymuş olacaklar ki içeriye Topal ve yandaşları girdi. "Ne oluyor burda!" "Asıl bu kampta ne oluyor Topal! Bu adam az önce beni öldürmeye çalıştı." Topal benim söylediklerimden sonra adamlarına döndü ve bağırarak konuşmaya başladı. "Ne demek oluyor bu! Siz nasıl benim sağ kolumu öldürmeye çalışırsınız?" Konuşmalarına izin vermeden hepsinin kafalarına sıktı ve bana dönerek konuşmaya başladı. "İyi misin? Sana bir zarar vermedi değil mi?" " İyiyim Topal ama son anda kurtuldum." "Anlaşılan burası artık senin için güvenli değil, sen yarın diğer kamplardan birine geçersin." "Topal saçmalama-" "Sözümün üzerine söz mü söyleyeceksin?" "Yok, ne haddime. Senin dediğin gibi olsun." "İyi, anlaştığımıza göre hadi artık uyu." Topal'ın odadan çıkması ile içeriye bir kaç kişi gelip odayı temizledi, oda da tek başıma kalınca düşünmeye başladım. Anlaşılan Topal benim işimi yarın bitirecek ama haberi yok ki ben ondan bir adım öndeyim.
Sabah Bütün gece uyumadım ve bir plan oluşturdum ardından da gerekli kişilere de planı anlatıp onay aldım. Evet bugün bu kamptan gideceğim ama benim gidişimle bu kamp Topalla birlikte yok olacak. Eeee tabi önemli belgeler de benimle gelecek. Dün gece hiç bir şey olmamış gibi hazırlandım ve Topal'ın emri üzerine odadaki eşyalarımı toplamaya başladım. Hepsini bir çantaya koydum ve ikinci bir çanta çıkardım, çantanın gizli bölmesini açtım ardından da önceden ele geçirdiğim ve çekmecenin gizli bölmesinde sakladığım belgeleri içine koydum. Çantalar hazır olunca odamdan çıktım ve Topal'ın odasına girdim. Şerefsiz odasında oturmuş keyif yapıyordu, benim geldiğimi görünce toparlandı ve karşısına oturmamı istedi. "Hazırlandın mı?" "Hazırlandım Topal ama beni böyle göndermen hiç hoşuma gitmiyor bilmiş ol." "Ben senin iyiliğin için seni gönderiyorum, burda kalmaya devam edersen mazallah başına bir iş gelir bunu ikimizde istemeyiz." "Peki ben o kampta ne yapacağım?" "O kampı sen yöneteceksin ama yolda kendine dikkat et." Topal'ın imalı laflarını bölen şey dışarıdaki şerefsizlerden birinin onu çağırması oldu. Topal odadan çıkınca bende yerini bildiğim belgeleri hemen aldım ve odadan çıktım kendi odama geçip bunlarıda gizli bölmeye koydum. Odadan çıkıp dışarıya baktığımda onu gördüm, burda görmem gerek en son kişi beni çok iyi tanıyan o kişiyi gördüm. Onun buraya gelmesini beklemediğim için şaşırmıştım ama hemen şaşkınlığımı bir kenara bıraktım ve odama geri girdim. Ona gözükmeme lazımdı, eğer o beni görürse her şey tam anlamıyla açığa çıkar. İşte o zaman da Topal benim burdan çıkmama izin vermez. Ben odada sessizce beklerken dışarıdan gelen konuşma seslerini duydum. "Hoş geldin, uzun süredir senin gelmeni bekliyordum." "Hahaha, anlaşılan beni çok özledin Topal. Eee ne yapıyorsun bakalım? Ben buralarda yokken yine rahat durmamışsın." "Eh yaptık bir şeyler ama sende benden uzakken rahat durmamışsın ve içlerine kadar girmişsin." "Hahaha, hiç sorma tamamen içlerine sızmama çok az kalmıştı ama bir şekilde deşifre oldum." "Boşver moralini bozma, artık beraberiz biz güçlerimizi birleştirirsek onları alt ederiz. Hadi sen odama geç ben de birazdan geliyorum." Topalın söyledikleri ile yanıma geleceğini anladım ve kapıdan uzaklaştım, sandalyeye oturduğumda içeriye Topal girdi ve konuşmaya başladı. "Daha fazla beklemeden yola çık, bu arada kendine dikkat et sen bana lazımsın." "Anladım Topal sen beni merak etme, asıl sen kendine dikkat et malum çok düşmanın var. Birde artık yanında bende yokum." "Hahaha sen beni merak etme, düşmanlarım bana hiç bir şey yapamaz ."
Topal'ın pis sırıtışı ile odadan çıkması ile zaman kaybetmeden çantaları ve silahlarımı aldıktan sonra odadan çıktım. Arabaya bindim ve Dikkatlice kamptan uzaklaşmaya başladım, belirlediğimiz noktaya kadar gittim, daha sonra arabadan indim ve kampın yukarısında bulunan kayalara saklandım ve beklemeye başladım. Bir süre sonra görüş açıma onlar girdi, onları tekrardan görünce gözlerim mutluluk ile parladı.
TÜRK ASKERLERİ sessizce kampa yaklaştılar ve şerefsizleri tek tek avlamaya başladılar. Tabiki de bu sırada bende rahat durmadım ve bulunduğum yerden onlara destek oldum. Askerler şerefsizleri gebertirken kampta bir şey dikkatimi çekti, o ve Topal kaçıyorlardı. "Bu seferde elimizden kurtuldun şerefsiz ama sen hiç merak etme ben seni tekrar bulurum." Bütün şerefsizler ölünce tim kampı patlattıp tamamen yok ettiler ve benim olduğum bölgeye doğru gelmeye başladılar. İşte yıllar sonra onu tekrardan karşımda gördüm ama o beni tanımadı çünkü suratım kapalıydı.Daha sonra benden bir hareket gelmeyince konuşmaya başladı. "Anlaşılan şu önemli olan kişi sensin. Hadi toparlan gidelim, karargahta bizi bekliyorlar." Bir şey demeden suratına bakmaya devam edince tekrar konuştu ama bu sefer sesinin tonu biraz daha sertti. "Eee hadi ama seni bekleyecek halimiz yok, ayrıca sen niye konuşmuyorsun?" "Seni daha fazla sinirlendirmeden gidelim komutan." Benim konuşmam ile biranda Savaş bana döndü ve emin olmak ister gibi suratıma bakmaya başladı. Bende daha fazla dayanamadım ve suratımı açtım böylece Savaş benim olduğuma emin oldu. "Önemli kişi dedikleri sen miydin?" "Evet komutanım beğenemedin mi ?Yoksa karşında güzel bir kadın mı bekliyordun? Ah artık şansına keseceksin komutan piyangodan sana ben çıktım." "Ulan köpek biz bir karargaha geri dönelim, asıl o zaman ben sana göstereceğim güzel kızı." Savaş'ın konuşmasına gülüp geçtim, daha fazla oyalanmayalım diye ayağa kalktım. Daha sonra helikopterin bizi alacağı koordinatlara gittik daha sonra da helikoptere bindik ve karargaha doğru yola çıktık.
Savaştan Devam Karargaha ve köye eş zamanlı yapılan saldırıdan kimse yaralanmadan kurtulduk. Saldırıdan sonra karargahta etrafı temizledik ve dinlenmek için odalarımıza çekildi. Ertesi sabah odamda otururken bir asker geldi ve Rıza Albayın beni yanına çağırdığını söyledi, asker çıkınca ben hemen üzerime çeki düzen verdim ve Rıza Albayın odasına gittim . Rıza Albay'ın odasına girdiğimde koltuklardan birine oturmamı istedi ve konuşmaya başladı. Rıza Albay'ın söylediğine göre, belirlenen koordinatlarda bir kişi varmış ayrıca bu kişi bizim için önemliymiş. O kişi ordan alıp sapa sağlam bir şekilde buraya getirmemezi istedi. Ariyetten de önemli olan bu kişi bize Topal'ın yerini söylemiş, önemli olan bu kişinin kim olduğunu sordum ama Rıza Albay cevap vermedi ve gidince görmemi söyledi. İzin isteyip Rıza Albay'ın odasından çıktım ve hemen time haber verdim. Benim emrim ile görev için hazırlandılar ve tam teçhizatlı bir şekilde yola çıktık. Verilen koordinatlar doğrultusunda ilerledik ve bahsedilen kampa vardık. Kampa sessizce yaklaştık ve karşımızda ki şerefsizleri tek tek indirmeye başladık. Bizim bulunduğumuz bölgenin biraz ilerisinden de teröristlere ateş ediliyordu, anlaşılan bu kişi almamız gereken önemli kişiydi. Biz şerefsizler ile çatışırken Topal ve yanında bir kaç kişi ile gözden kayboldular. Bütün şerefsizleri öldürdükten sonra kampı imha ettik. Ardından da önemli olan o kişinin yanına gittik, ilk başta bizimle konuşmadı suratıda kapalıydı, yani kim olduğunu göremedik. Ama konuşunca sesini hemen tanıdım, iyice emin olmak istediğimden yüzünü açması için ona bakmaya başladım. O da daha fazla dayanamadı ve suratını açtı, işte o zaman ikinci şoku yaşadım. Üzerimde ki şoku atlattım ve Orda daha fazla zaman kaybetmemek için hemen helikopterin bizi alacağı alana gittik ve helikoptere bindik. Helikopterin havalanması ile karargaha gitmek için yola çıkmış olduk. Biliyorum ki timdekiler, onunla aramızda geçen konuşmanın ve birebirimizi nerden tanıdığımızı merak ediyorlardır ama merakları görevimizin önüne geçmiyor tabiki de, zaten bu yüzden susuyorlar. Helikopter Karargaha inince bizi Rıza Albay karşıladı, Gölge timine dinlenmeleri için izin verdi ve bizi odasına çağırdı. Rıza Albay'ın karargaha girmesi ile bizde zaman kaybetmeden, arkasından odasına gittik, bizi görünce hemen konuşmaya başladı. "Geçin oturun bakalım." Bizim oturmadığımızı görünce bu sefer daha sert bir şekilde emir verdi, bizde oturmak zorunda kaldık. "Size oturun dedim! Şimdi asıl meselemize gelelim, maalesef Topal elimizden kaçtı ama elimizde önemli belgeler var öyle değil mi?" "Evet komutanım, kamptan çıkmadan önce önemli olan belgeleri topladım." "Anladım, sen şimdi belgeleri bana bırak Savaşla birlikte çıkın ve ikinizde iyice dinlenin. Sende kendini bir toparla, özüne dön sonra tekrardan konuşacağız zaten." "Emredersiniz komutanım ." İkimiz Rıza Albaya selam verip odadan çıktık, Rıza Albay'ın odasının önünden biraz uzaklaşınca durdum, ben durunca o da durdu ve ne yapmaya çalıştığımı anlamak ister gibi bana bakmaya başladı. Beklemediği bir anda suratına güçlü bir yumruk indirdim, ardından da onu kendime çekip sarıldım. "Oğlum delirdin mi sen ? Önce dövüyorsun sonra seviyorsun."
"Sen delirttin lan beni! Aslında sen bu yumruktan daha fazlasını hak ediyorsun ya işte." "Hadi hadi itiraf et, bana kıyamıyorsun." " Ulan ben sana şimdi bir kıyacağımda sabrediyorum. Lan insan bir haber verir, aylarca seni aradım Rıza Albay görevde demese hiç bir şeyden haberimiz olmayacak." "Kardeşim durumları biliyordun, hem ne yapayım aniden böyle bir görev çıkınca bende hemen kabul ettim." "Ben onu bunu anlamam, artık burdasın POYRAZ GÖKTÜRK. Bundan sonra seni gözümün önünden ayırmayacağım." "Emredersin Savaş Güçlü. Hadi bir an önce gidelim de şu üstümdekilerden kurtulayım artık." "Hakikaten lan, sen bunlara bunca zaman nasıl dayandın?" "Mecbur dayandım kardeşim, görevimdi ama daha ötesi, bizde bu bayrak aşkı, vatan sevdası olduğu sürece biz her şeye dayanırız." "Ulan şaka maka seni özlemişim." "Bende seni özlemişim kardeşim."
Yıldızdan Devam Doktorunda aramıza katılması ile şerefsizleri tamamen temizledik ve köyün güvenliğini sağladık. Rıza Albaydan da öğrendiğimize göre karargahta da yaralımız yoktu. Köydekilerin güvenliklerinden emin olduktan sonra Kartallarla sığınağımıza geçtik ve bu gönderilen şerefsizlerin başlarını bulmak için araştırma yapmaya başladık. Topala ulaşmak için önce piyonlarını tek tek etkisiz hale getireceğiz, daha sonra da sıra o şerefsize gelecek. Doktorun tekrardan aramıza dönmesine hepimiz çok sevindik, doktor Kartallar ekibinin ikinci keskin nişancısı ayrıcada ekibin sağlıkçısı. Doğrusunu söylemek gerekirse iki mesleğinde de oldukça iyi. "Artık Kartallar ekibi tamamlandı şimdi o şerefsizler bizden korksunlar ." Ben koltuklardan birinde otururken içeriye Karan girdi ve karşımda ki koltuğa oturup konuşmaya başladı. "Yıldız, Karanlıktan bir iz yok." "Nasıl bir iz yok Karan!" "Yaralandığında Topal kampa götürmüş ama şu an da o kampta değilmiş. Ayrıca ne hikmetse yine Topal, Karanlığın izini kaybettirmiş." "Allah kahretsin! Karanlığın izini kaybettirdiler çünkü yaralarının iyileşmesini bekliyorlar. Ama bize saldırmak için değil, Karanlığın yaraları iyileşince bize saldırmayacaklar, Rıza Albay'ın bahsettiği büyük eylemi yapacaklar." "Yıldız, Topal en iyileri sana saldırmak için bir araya getirdi ama bir atakta bulunmadı. O zaman neden onları bir araya getirdi?" "Topal hedef şaşırtıyor Karan, en iyileri topladığını ve hayaleti yok etmek için topladığını bilerek duyurdu. Bir şekilde bu bilginin hayalete geleceğini biliyordu. Topal benim peşime düşüp en iyileride toplamışken kimsenin aklına en iyileri büyük eylem için toplama ihtimalli gelmedi." "Peki sen bunu nasıl anladın ?" "Eğer en iyileri bana karşı kullanacak olsaydı o gece Karanlıkla dövüştüğümüzde, onlarıda oraya getirirdi. Topal elinde böyle bir şans varken kullanmadı, eğer kullansaydı büyük eylem için başka piyonu kalmayacaktı." "Hal böyle olunca planladıkları büyük eylemi gerçekleştirmek içinde tekrardan başa saracaktı." "Aynen öyle Karan, bu eylem tahminimizden daha yakında gerçekleşecek olabilir. O yüzden bizim durmamamız lazım, sen bu şerefsizleri bizim üzerimize kimin gönderdiğini buldun mu?" "Buldum Yıldız ama o kadar adamı tek bir kişi tek bir kamptan göndermiş olamaz." "Yani bu saldırıda birden çok kişi var." "Aynen öyle ama ben çoktan birini buldum, hatta kampınıda buldum." "Kimmiş bakalım ilk şanslı kişi." Karan elinde tutuğu dosyayı önüme bıraktı ve konuşmaya başladı. "Cemşit, şerefsizler arasında kendisine ölüm diyen salak." "Şimdi hatırladım, Topal ortaya çıkmadan önce peşinde olduğumuz adamlardan birisiydi. Kendine ölüm dedirten sapık." "Tam olarak o şerefsiz, Topal'ın geri dönmesi ve desteği ile kampını büyütmüş, kampı büyütmüş ama sapıklığı bırakmamış." "Ulan bu herifi Topal gelmeden elime geçirmeliydim. Hala anlamıyorum ya bu şerefsiz o kızları nasıl alıyor?" "Bazı köylerdeki kanı bozuk olan sözde babalar kızlarını bu herife satıyorlar. Bu herifte dünden razı tabiki de." "Karan bu sefer o şerefsizi elimizden kaçırmayacağız, diğerlerine de haber ver hazırlıklara başlasınlar. Sende daha detaylı bir araştırma yap, bir plan oluşturup en kısa zamanda harekete geçeceğiz." "Anlaşıldı, o iş bende Yıldız." Karan koltuktan kalktı ve diğerlerinin yanına gitti, bende Cemşit şerefsizinin küçücük kızlara yaptıklarını düşündükçe daha çok sinirlendim ve kırılma sesi ile kendime geldim. Bakışlarımı elime çevirdiğimde, elimde tutmuş olduğum kalemi sinirle kırdığımı gördüm ve ağızımdan şu cümle çıktı. "Cemşit seni elime geçirdiğimde boynunu tıpkı bu kalem gibi kıracağım."
İki gün sonra İki gün boyunca Cemşit şerefsizini yakalamak için plan oluşturduk ve araştırma yaptık. Cemşit Şerefsizi bugün sözde baba olanlardan birisi ile görüşecekti, bu iki şerefsizin ne için görüşeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Ama bu sefer masum bir kıza bir şey yapamayacaklar çünkü buna ben izin vermeyeceğim. Cemşit şerefsizini ve buluşacağı şerefsizi buluştukları anda sıkıştırıp yakalayacağız, sonra da o Cemşitin kampını yerle bir edeceğiz. Bütün hazırlıklarımızı tamamlanınca giyindik ve tam teçhizatlı bir şekilde yola çıktık. Yaklaşık bir saatlik yolun sonunda buluşma yerine vardık. Buluşma yeri olarak köyden ve kamptan uzak bir yeri seçmişlerdi, biz hemen planımıza uyarak yerlerimizi aldık ve beklemeye başladık. Bir süre sonra iki şerefsizde görüş açımıza girdi, Cemşit şerefsizi yanında adamlarıyla gelmişti ama sayıları o kadar fazla değildi. Biz onları kolaylıkla halledebiliriz, iki şerefsiz karşı karşıya gelince Kartallara hitaben konuşmaya başladım. "Kartallar hazır mısınız?" "Hiç bu kadar hazır olmamıştık hayalet." "Eeee o zaman aramıza dönmesinin şerefine doktorun atışıyla başlıyoruz. Bu arada dikkat edin kıza bir şey olmasın, nişancı kız sende onu koru." "Anlaşıldı hayalet." "Hadi bakalım doktor, atışını yapta yeteneğinden bir şey kaybetmişmisin görelim." "Hahah bak bakalım hayalet, yeteneğimi kaybetmiş miyim." Doktorun iki şerefsizi tam kafasından vurması ile çatışma başladı. Karşımızdaki şerefsizler ilk başta şaşırdılar ama toparlanıp hemen mevzi aldılar ve bize ateş etmeye başladılar. Biz şerefsizleri tek tek indiriyorduk, ben bir yandan da kızı kontrol ediyordum. Sonunda bütün şerefsizleri öldürmüştük, geriye kızın babası ve Cemşit kalmıştı. Kızın babası yaralanmıştı ama bu yara onu öldürmezdi, Cemşit bir salaklık yapıp kızın yanına doğru gitmeye çalışınca Sinan o şerefsizi bacağından vurdu. Cemşit acı içinde kendini yere attı , benim işaretim ile hepimiz dikkatli bir şekilde yerlerimizden çıktık. Ben ilk önce kızın yanına gittim, nasıl olduğunu kontrol etmek için göz hapsine aldım, neyseki durumu iyiydi. Bu sırada Sinan Cemşit şerefsizini, Ferit'te kızın babası olacak şerefsizi almıştı. İkiside beni görünce korku ile bakmaya başladılar, önce Cemşite yaklaştım ve konuşmaya başladım. "Sonunda elime düştün şerefsiz." "B-benden ne isti- yorsun?" "Senden bir çok şeyin bedelini ödemeni istiyorum şerefsiz. Ama merak etme senin işini burda bitirmeyeceğim, seninle işim uzun." Cemşit korku ile bana bakarken bu seferde kızın babasına yaklaştım, konuşmaya başlamadan önce doktora döndüm ve kızı bizden uzaklaştırması için bir işaret yaptım. Doktor işaretim ile kızı uzaklaştırdı, onlar uzaklaşınca bende babasının omzunda bulunan kurşun yarasına bastırım, acı içinde bağırmaya başladı. Ben onun bağırışlarını umursamadım ve konuşmaya başladım. "Sen nasıl bir yaratıksın ki kendi kızını böyle bir şerefsize satıyorsun? " "B-ben kızı-mı sat-madım, kızı-mın rıza-sı var-dı." "Ne diyorsun lan sen! Kızının rızası varmış, lan senin kızın 15 Yaşında. Sen şimdi karşıma geçmiş 15 yaşındaki bir kızın 40 yaşındaki şu şerefsizin yanına gitmek için rızası olduğunu söylüyorsun öyle mi ?" "E-evet ." "Lan sen kimi kandırıyorsun! Biz bilmiyor muyuz senin nasıl bir şerefsiz olduğunu, senin burdan kurtuluşun yok duydun mu?" "Ne-olur bana bir ş-ey Ya-pma ." Karşımda ki şerefsizin söylediklerini görmezden geldim ve tam silahımı çekmiş kafasından vuracaktım ki Ferit'in sesini duydum. "Hayalet bu doğru olmaz, onu askerlere teslim etmemiz lazım." Ferit'in konuşması ile silahımı indirdim, ben silahımı indirince karşımdaki şerefsiz sırıtmaya başladı. "Hiç sırıtma şerefsiz seni bugün burda öldürmeyeceğim ama ömrün boyunca sürünmen için elimden geleni yapacağım . İnan bana bunu yaparken büyük sevk alacağım, bu arada elimizde seni bir ömür hapiste tutacak belgeler var. Daha fazla şu şerefsizin yüzünü görmek istemiyorum götür şunu Bombacı." Ferit şerefisizi yanımdan uzaklaştırınca bende kızın yanına gittim. Bu yaşananlardan çok korkmuştu ona bir adım yaklaşınca benden korktu ve geri gitti. Olduğum yerde durdum ve konuşmaya başladım. "Benden korkmana gerek yok, ben sana asla zarar vermem ." " inanın ben gelmek istemedim ama onun dediğini yapmazsam kardeşlerimi öldüreceğini söyledi." "Korkma, bundan sonra size hiç bir şey yapamaz. Artık sende kardeşlerinde güvende." Cümlem bitince kız bir anda bana sarıldı önce ne yapacağımı şaşırdım ama daha sonra bende ona sarıldım. "Çok teşekkür ederim, iyi ki varsın."
Kızı Sinan'a emanet ettikten sonra Rıza Albaya haber verdim, o da bulunduğumuz konuma bir tim gönderdi. Tim gelene kadar kızın güvende olduğundan emin olduk, tim gelince biz saklandık onlarda kızı ve şerefsiz babasını aldılar. Bende o şerefsizin hapishaneden çıkmaması için gerekli olan belgeleri Rıza Albaya gönderdim, eminim ki o da bu şerefsizi içeri tıkmak için elinden geleni yapacaktır. Tim uzaklaşınca bizde Cemşiti aldık ve sadece şerefsizleri götürdüğümüz sığına götürüp bağladık, daha sonra da kampını basmak için hazırlık yapmaya başladık. Hava iyice kararıp akşam olunca son kontrolleri yaptık ve kampı yok etmek için yola çıktık.
|
0% |