@_tgb_17
|
canlarım sizlerden yorum gelmiyor ama bekliyorum o kadar. Lütfen kitabıma biraz daha destek olur musunuz??
Yıldızdan Devam Cemşit şerefsizinin kampına varmıştık ama hala harekete geçememiştik, harekete geçmememizin sebebi ise içerde sivillerin olması. Buraya geldiğimizde yaklaşık on sivili zorla içeriye götürdüklerini gördük ve onları ordan çıkarmak için bir plan oluşturduk. Plana göre doktor, Sinan ve Karan kampı ayrı bölgelerden gözetim altına alacaklar, bu sırada da ben ve Ferit içeri sızacağız. Kamp çok kalabalık değildi ama her ihtimale karşı tetikte olmamız lazımdı . "Hadi bakalım Kartallar ekibi operasyona başlıyoruz, doktor,nişancı ve suskun öncelikle siz yerlerinizi alın ve bize bilgi verin bizde sonra içeriye gireceğiz. Gözünüzü dört açın en ufak bir hata bile istemiyorum, hatamızın sonucunda neler olabileceğini çok iyi biliyorsunuz." " Anlaşıldı hayalet, o şerefsizler sivillere dokunamayacaklar bile. Siz de dikkatli olun." Konuşmaların sonunda doktor, Karan ve Sinan yanımızdan ayrıldı, onlar yerleşirken bizde silahalarımızı kontrol ettik. Doktor, Karan ve Sinandan gelen bilgi ile içeri sızmak için harekete geçtik. Yavaşça arkalarından yaklaştık ve öncelikle gözcülerini indirdik daha sonra içeriye girmek için bir açık aradık ve kampın sol tarafında şerefsizlerin daha az olduğuna kanaat getirdik. Şerefsizlere arkadan yaklaştık ve işlerini halletik daha sonra sivilleri götürdükleri mağaraya girdik ve kapıdaki şerefsizleri hallettik, biz bir anda içeri girince siviller ilk başta korktular, bende onları sakinleştirmek için konuşmaya başladım.
"Bizden korkmanıza gerek yok size zarar vermeyiz, biz sizi burdan çıkarmaya geldik. Güvenli bir şekilde burdan çıkmak için yanımızdan ayrılmamanız ve sözümüzü dinlemeniz gerekiyor." Ben onlarla konuşurken aralarından birisi sözümü kesti ve konuşmaya başladı. "S-sen hayaletsin, o bize zarar vermez askerlere yardım ediyor." "Evet o benim ama şimdi konumuz bu değil, sizi burdan biran önce çıkarmamız lazım." Sivillerin bulunduğu mağaradan hep birlikte güvenli bir şekilde çıktık sessiz bir şekilde ilerliyorduk ki şerefsizler bizi fark ettiler ve bizim bulunduğumuz bölgeye ateş etmeye başladılar. Sinan, Karan ve doktor bu şerefsizlere karşı ateş açtılar, bizde bu sayede sivilleri ordan çıkarıp güvenli bir bölgeye bıraktık. Ferit siviller ile kaldı bende Sinan, Karan ve doktora yardım için geri gittim. Benimde desteğim ile geri kalan şerefsizlerin hepsini indirdik, daha sonrada etrafın temiz olduğunu anlayınca yerlerimizden çıktık ve kampı her ihtimale karşı aradık ama herhangi bir belgeye ulaşamadık. Kampta bir şey bulamayınca kampı yok etmeye karar verdik ve bu işi Ferite bıraktık sivillerin bulunduğu yere gittik, burdan kamp alanını görebiliyorduk. Ferit yanımıza geldi ve yine bize şovunu yaptı ve bizlere görsel bir şölen sundu. Kampı yok edince yanımızdaki sivilleri en yakın karakola kadar götürdük, biz onları uzaktan izledik içeriye güvenli bir şekilde girincede sığınağa döndük ve işin en eğlenceli kısmına geçiş yaptık . Cemşit şerefsizini konuşturacaktık ama ondan önce Rıza Albayı bugün olanlar hakkında bilgilendirdim, ayrıca kızın babasına ne olduğunu sordum. Tamda tahmin ettiğim gibi Rıza Albay o şerefsizi içeri tıkmak için elinden geleni yapacağını söyledi. Günün yorgunluğunu üzerimizden atmak için biraz dinlendik, daha sonra ben ve doktor bu şerefsizi konuşturmak için sığınakta kaldık. Ferit ise Topalın büyük eylemde yanında olacak olan bombacısı hakkında biraz daha araştırma yapmaya gitti. Karan ve Sinanda saldırıda Cemşitle birlikte olan diğer şerefizleri bulmaya gittiler. Cemşitin bulunduğu odanın önüne geldik, doktor gözlem odasına girdi bende şerefsizin bulunduğu odaya girdim. İçeriye girdiğimde şerefsiz sanki tatile gelmiş gibi uyuyordu bende köşede bulunan buzlu suyu aldım ve suratına çarptım işte o zaman kendine geldi. "Ulan şerefsiz sen buraya tatile gelmedin, bu ne rahatlık lan!" "B-ben hiç bir şey bil-miyorum bırak beni." "Ah gerçekten mi? Biz seni yanlış yere aldık o zaman, kusura bakma ya hemen bırakalım biz seni. SEN BENİMLE DALGA MI GEÇİYORSUN LAN! Şimdi bana Topal şerefsiziyle olan planlarınızı anlatıyorsun ve ayrıca bizim askerimize kurşun sıkmak ne demekmiş bunu hesabınıda vereceksin." "B-bizim bir plan-ımız yok." "Anladım ben seni, sen illa işkence istiyorsun . Tamam olur, bana uyar büyük biz zevkle isteğini yerine getiririm." Karşımda ki şerefsiz bana korku ile bakarken bende ona sinsice sırıtıyordum...
Karanlıktan Devam Yaralandıktan sonra Topal beni kampa götürmüştü ama orda güvende olmadığımı söyledi ve beni sığınak olarak kullandığı evlerinden birine getirdi, dikkat çekmemem için de yanıma kimseyi bırakmadı bir tek arada kendisi gelirdi o kadar. Topaldan öğrendiğime göre hayalet iyileşmiş hatta benden önce sahalara geri dönmüş ama şunu söyleyebilirim ki benim dönüşüm daha muhteşem olacak. Eeeee artık bende tamamen iyileştiğime göre geri dönebilirim, yaralanmamdan sonra bir kez daha türkleri yok etmek için yemin ettim. Yıllar önce intikamım için yemin etmiştim ve bunca senedir de bunu için savaşıyorum şimdi iki katı savaşacağım. Topalın söylediğine göre içimizde bir hain varmış ve kim olduğunu bulmuş ama bir şekilde onu elinden kaçırmış. Böyle bir olayın üzerinede artık yanında olmamı istiyor, bende dönüşüm için güzel bir plan yaptım ve bu planı uygulamak için çoktan yola çıktım. Sonunda aradığım kişiyi buldum ve planı uygulamak için onu takibe aldım. İşte geri dönüş biletim burda Gölge timinden bir asker, bu askere yapacaklarım ile bir taşla iki kuş vurmuş olacağım. Bu asker sayesinde hem hayalete hemde meşhur Gölge timine büyük bir darbe vurmuş olacağım. Askeri izlemeye devam ediyordum, az önce kuyumcuya girmişti şimdide çıktı ve oldukça mutlu görünüyor, üzgünüm ama mutluluğun kısa sürecek askercik. İşte şimdi planı devreye sokma zamanı, aracı planı uygulayacağımız ara sokağa çektim ve beklemeye başladım. Asker bulunduğumuz sokağa yaklaşınca adamlara işaret verdim ve onlarda kavga etmeye başladılar. Tabi bizim kahraman askerde kavgayı görünce hemen olaya müdahale etti. Güya kavga eden kişilerin arasına girince dikkati iyice dağıldı. Bende bunu fırsat bilip askere arkasından yaklaştım ve boynundan sakinleştirici iğne vurdum, ilacın etkisi ile bir süre sonra bayıldı hemen araca bindirdim ve ordan uzaklaşıp planın ikinci aşaması için mekana gitmek üzere yola çıktım. "İşte şimdi de bu oyunu benim kurallarıma göre oynayacağız hayalet."
Yunus Öztürk'ten Devam En son çıktığımız operasyondan sonra Rıza Albay dinlenmemiz için hepimize izin verdi. Fırsattan istifade timle beraber merkeze indik. Öylece dolaşırken kuyumcuların önünden geçtik tam o anda vitrinde dikkatimi bir kolye çekti, ben kolyeye bakarken Ali bana seslendi bende onları bekletmemek için yanlarına gittim. Bir restoranda oturduk, yemeğimizi yedik, sohbet ettik daha sonra da herkes bir yerlere dağıldı. Ben biraz daha oturmak istedim, çayımı içerken telefonum çaldı bende hemen ekrana baktım. Arayan kişinin Yarenim olduğunu gördüm hemen telefonu açtım ve o güzel sesini duydum ya işte o zaman içim huzur ve mutlulukla doldu. "Yunusum, ne yapıyorsun hayatım? Nasılsın?" "Senin sesini duydum ya daha iyi oldum Yarenim. Sizler nasılsınız bir sıkıntı yok değil mi?" "Merak etme hayatım bir sıkıntı yok, ben sadece senin sesini duymak için aradım. Ben seni çok özledim Yunusum." "Bende seni çok özledim Yarenim." "Yunus, komutanlarından buraya gelmek için bir iki günlüğüne izin alamaz mısın?" "Durumları biliyorsun Yarenim birde bu aralar işler biraz karışık o yüzden izin almam mümkün değil. Ama sana söz hayatım, şu işleri halledelim izin almaya çalışacağım." "Tamam aşkım, ben şimdi kapatıyorum kendine çok dikkat et Allah'a emate ol sevdam." "Sizde kendinize çok dikkat edin. Seni seviyorum Yarenim." "Bende seni seviyorum Yunusum." Telefonu kapatınca hesabı ödedim ve Yarenime sürpriz yapmak ve suratını biraz güldürmek için vitrinde gördüğüm kolyeyi almaya kuyumcuya gittim. Kolyeyi aldıktan sonda kargoya vermek için kargo şirketine doğru yola çıktım, yolda giderken ara sokaktan bir kavga sesi duydum ve müdahale etmek için hemen aralarına girdim. Ben onları ayırmaya çalışırken o sıra da dikkatim dağıldı ve arkamda bir hareketlilik hissettim ama artık çok geçti, birisi çoktan boynuma iğne vurmuştu. Yavaş yavaş bilincim kaybolurken aklımda olan tek şey yarenim ve ailemdi. Ondan sonrası ise kocaman bir karanlık.
Savaştan Devam Hepimiz dinlenmek için odalarımıza çekilmiştik, bende hızlı bir duş aldım ve biraz dinlenmek için kendimi uykuya bıraktım . Sabah olunca ise Rıza Albay hepimizi toplantı odasına çağırdı ve biraz kafalarını dağıtmak için time izin verdi. Poyraz ve ben bu izne dahil değildik çünkü konuşmamız gereken konular vardı. Gölge timi Rıza Albaya selam verip toplantı odasından çıktı. Herkes çıkınca bizde öylece beklemeye başladık ama neyi beklediğimizi anlayamadım ve konuşmaya başladım. "Komutanım, birini mi bekliyoruz acaba?" "Albay Ömeri bekliyoruz Savaş. Poyraz görevdeyken onula iletişime Ömer geçiyordu ve bu operasyonuda o yönetiyordu." Rıza Albay susunca kapı açıldı ve içeriye Rıza Albay'ın yaşlarında birisi girdi, Rıza Albay hemen ayağa kalktı ve kıcaklaştılar . Ayrıldıklarında Ömer Albayda, Rıza Albayın yanında ki sandalyeye oturdu ve böylece konuşma başladı. "Ömer ve ben Poyrazın getirmiş olduğu belgeleri inceledik, görünüşe göre Topal Türkiye'ye gelmeden önce güçlü bağlantılar kurmuş ve bir çok kampa destek sağlamış." "Aynen öyle komutanım gelmeden önce bir çok görüşme ve hazırlık yaptı . Topal'ın buraya ne için döndüğünü sizde çok iyi biliyorsunuz, Topal Yıldız Bozkurt ve hayalet için döndü." Yıldızın adı geçince daha fazla dayanamadım ve sinirle konuştum. "O şerefsiz Yıldız'a hiç bir şey yapamaz, buna asla izin vermem komutanım." Poyraz söylediklerimden sonra bana anlamsız bir şekilde bakarken Rıza Albay söze girdi. "Sakin ol evlat, bu dediğine önce Türkiye Cumhuriyeti izin vermez Yıldız bizim kızımız. Birazda düzenlenecek olan şu büyük eylem hakkında konuşalım Poyraz." "Komutanım bu konu hakkında çok bilgim yok, Topal büyük eylem için derin ve oldukça gizli hazırlık yapıyordu. Bu eylemi çok az kişi biliyor, büyük eylemde tuzakları ve bombaları kimin hazırlayacağını duymuşsunuzdur. Hurşit yani bombacı olacak eminim nasıl düzenekler hazırladıklarınıda biliyorsunuzdur." "Duyduk Poyraz, sen bombacıyı merak etme onunla ilgili bazı planlarımız var, sen bu eylemin içeriğini biliyor musun?" "Dediğim gibi Topal Bu eylem hakkında pek konuşmazdı ama bu eylem için en iyileri topladı. Birde Topal eylemin burda olmayacağını daha büyük bir alanı kaplayacak olduğunu ve büyük yaralar açacak bir yerde olacağını söylemişti." "Anladım evlat ama bize öyle yara açacakları çok yer var." Rıza Albay'ın konuşması bitince bu sefer de Ömer Albay konuşmaya başladı. "Karanlık, o yaralanmıştı bu yüzden Topal eylemi ertelemiş olabilir ama bu eylemin uzak bir zamanda olduğu düşüncesine kapılmamalıyız. Çünkü yaralanmasının üzerinden uzun süre geçti Karanlık yakın zamanda geri dönecektir." "Evet Topal bu eyleme iyi hazırlanmış olabilir ama bizde boş durmuyoruz.Her seyden önce bizim inancımız, bayrak sevgimiz var bu vatan için canını ortaya koyacak bir sürü yiğidimiz, gizli kahramanlarımız var." Rıza Albay'ın konuşmasından bu eylemde sadece bizim olmadığımızı başkalarınında olacağını anladım ve sordum. "Komutanım bu eylemi engellemek için kimler olacak?" "Bu eylemi engellemek için başta Gölge timi, Poyraz ve Kartallar ekibi olacak, tabi birde Kartallar ekibinin lideride orda olacak." "Kartallar ekibinin lideri mi? O kim komutanım, biz tanıyor muyuz?" "Çok iyi tanıyorsunuz evlat nam-ı diğer Hayalet ." "Ne yani Hayalet aynı zamanda Kartallar ekibinin lideri mi?" "Evet evlat ve bu eylemde onlarda olacak." "Anladım komutanım." Biz kendi aramızda konuşurken kapı çaldı ve içeriye telaşlı bir şekilde Ali girdi. Surat ifadesinden hemen anladık, kötü bir şey olmuştu. Ali hızla konuşmaya başladı. "K-komutanım çok kötü bir şey oldu." "Ne oldu Ali? Bu halin ne ?Siz izinde değil miydiniz? " "Komutanım izindeydik ama Yunus." "Yunusa ne oldu oğlum, söylesene!" "Komutanım Yunus yok, onu kaçırdılar." "Ne demek kaçırdılar oğlum! Kim kaçırdı?" "Karanlık kaçırdı komutanım, biz yanından ayrılmıştık. Biz dolaşırken telefonlarımıza bir anda bir video geldi. Videoda Yunus'un elleri ve ayakları bağlıydı karşısında da Karanlık vardı." "Allah kahretsin! Bir bu eksikti." "Komutanım anlaşılan Karanlık çoktan harekete geçmiş bile."
Yıldızdan Devam Cemşit şerefisizi konuşmayınca önce bir güzel dövdüm baktım yine konuşmuyor bu seferde doktora şerefsizin üzerini çıkartmasını söyledim. Şerefsizin üzeri çıkarıldıktan sonra ucunda küçük iğnelerin bulunduğu sopa ile vücuduna vurdum bir kaç kez tekrarladım bu işlemi, yine bir şey demedi. Bu seferde küçük iğne yaralarının oluştuğu vücuduna bol tuzlu suyu başından aşağı döktüm işte buna dayanamadı, yavaş yavaş tuzlu su yaralarına sızarken şerefsiz acı içinde kıvranıyordu. Artık konuşmaya başlayacağını anladım ve son darbeyide vurdum. Doktorun önceden hazırladığı iğneyi şerefsize vurdum, korku ile bana bakmaya başladı. Bana korku ile bakması hoşuma gitti, daha fazla onu merakta bırakmamak için konuşmaya başladım. "Son 15 dakikan şerefsiz." "B-bu ne demek? S-sen bana ne verdin?" "Sana vurmuş olduğum iğne özel hazırlandı, iğnenin içinde oldukça güçlü bir zehir vardı. Bu zehir yaklaşık beş dakika içinde senin bütün vücudunu ele geçirecek ve hızlıca vücuduna yayılacak. Daha sonrada bu zehir senin iç organlarını çürütecek ve sonunda acı içinde öleceksin ama hemen değil bir süre acıyla kıvranacaksın. İşte bu yüzden konuşsan iyi edersin ya da konuşma, inan bana senin acı içinde kıvranarak ölmeni izlemek çok zevkli olacak. Ben şimdi çıkıyorum beş dakika sonra görüşürüz." Odadan çıktım ve doktorun bulunduğu gözlem odasına girdim. İkimizde şerefsizi izliyorduk, aramızdaki sessizliği doktor bozdu. "Sence çözülecek mi?" "Çözülecek doktor, zaten iğneyi vurmadan öncede çözülecekti ama işimizi garantiye alalım dedim. Sen ilacı abartmadın değil mi?" "Yok, tam istediğin gibi ayarladım." "Her ne kadar bu şerefsizi öldürmek istesemde, onda ki bilgileri almadan ölmemeli. Şu haline baksana görende gerçekten bir şey verdik sanacak, halbuki biraz nabzını hızlandırmak için ilaç verdik o kadar, ah tabi birde psikolojik baskıyı unutmamak lazım." "Hahaha, senin bu deli fikirlerini bile özlemişim kahraman." Gülerek doktora baktım ve tekrar ekrana döndüm, şerefsiz kıvranıyordu. Beş dakika dolunca bende odaya girdim, beni görünce gözleri parladı. "Evet artık karar zamanı, söyle bakalım şerefsiz ölmek mi istersin yoksa planları anlatmak mı?" "N-ne istersen söy-leye-ceğim,yet-er ki pan-zehiri ver." "Hayır Cemşit, önce bana her şeyi anlatacaksın sonra da ben panzehiri vereceğim." Bir süre düşündü daha sonrada başka şansının olmadığını anladı ve konuşmaya başladı. "Topal, sana zar-ar vermek için düze-nledi bu pla-nı, benim dışı-mda biri daha var iki-miz gönde-rdik o adamları, Top-alın bu planı başa-rısız ol-unca devreye büyük eylem gir-di. Bu eyle-mde tekrar-dan Karanlık ortaya çıka-cak, inan bana bu eylem çok büy-ük olacak ve bir çok kişi-nin canı yana-cak." "Bahsettiğin o adam kim? Büyük eylem nerde olacak?" "Bahsetti-ğim kişi 'Berzan', adam-ların yarısını o gön-derdi, büyük eyle-me gelir-sek ner-de olacak bilmiy-orum Topal bu eyle-mi sır gibi saklıyor. İnan bana haya-let, bü-tün bildik-lerim bu kadar ver ar-tık pan-zehiri." "Bu Berzan kim? Adını duyduğunu hatırlamıyorum." " Berzan, Top-al gele-ne kadar küç-ük işler-le ilgilendi, Topal gelin-ce güçlendi. Ayr-ıca, yıll-ar önce öldürülen Adar'ın abisi." Öğrendiklerim ile hızla cebimden ikinci iğneyi çıkardım ve şerefsize enjekte ettim. Bu iğne sakinleştiriciydi onu bir süre uyutacağım. Odadan çıktım ve direkt doktorun yanına gittim. Tahminimden daha sakindi, öylece bir noktaya bakıyordu yanına yaklaştım ve koluna dokundum. Sanki bir uykudan uyanmış gibi irkildi ve bana döndü, tam konuşacaktı ki telefonum çaldı. Kimin aradığına baktım ve arayanın Rıza Albay olduğunu görünce hemen açtım. "Hayalet bir şey oldu." Rıza Albay'ın sesi hiç iyi gelmiyordu anlaşılan kötü bir şey olmuştu, dikkatlice onu dinlemeye başladım. "Dinliyorum Albayım." "Yunus, Karanlık Yunus'u kaçırmış." "Ne diyorsunuz komutanım? Ne demek Karanlık Yunus'u kaçırmış!" "İzindelerdi o sırada sıkıştırmış ve kaçırmış, bizede bir video göndermiş birde-" "Birde ne komutanım?" "Birde sanada bir video göndermiş." "Komutanım o videoyu hemen bana atın. Siz hiç merak etmeyin ben ne olursa olsun Yunus'u o şerefsizin elinden alacağım." "Tek başına bir şey yapma hayalet, bir haber alırsan bizide bilgilendir." "Anlaşıldı komutanım." Telefonu kapattım ve endişe ile beklemeye başladım, bir kaç saniye sonra video geldi. Hiç zaman kaybetmeden videoyu açtım ve izlemeye başladım. Ekranda önce Karanlık göründü ve konuşmaya başladı. Arkasında da Yunus vardı ve Yunusu bayağı hırpalamışlardı şerefsizler. "Şimdi beni iyi dinle Albay bu videoyu hayalete ulaştır, eminim ki onunla bir iletişimin vardır bu yüzden bu videoyu hayalete izletmek senin için zor olmayacaktır. Hatta Hayalet şu an da bizi izliyordur. Nasılsın hayalet? Ben çok iyiyim, gördüğün gibi tamamen iyileştim ve güçlendim. Kendimi toparlayıncada size bir sürpriz yapmak istedim, ta ta ta tam nasıl buldun sürprizimi? Gölge timinin değerli askerlerinden birisi şu an da yanımda. Ah kusura bakmayın ya size video çekmeden önce biz birazcık eğlenmiştik. Olsun siz bizi izlerkende eğleniriz. Uyandırın şu askeri!" Yunus'un suratına bir kova suyu çarptılar ve Yunus kendine geldi. Karanlık Yunus'un karşısına geçti daha sonrada eline dikenli bir odun aldı ve Yunus'a vurmaya başladı. O şerefsiz Yunusa her vurduğunda benim öfkem daha da arttı ama Yunusla bir kez daha gurur duydum. Çektiği acıya rağmen hiç sesi çıkmadı, aldığı her darbede ağızından tek bir kelime çıktı ALLAH. Bu şerefsizin gazabından kurtulmak için sadece ona sığındı. Karanlık istediğini alamayınca elindeki odunu bıraktı ve yanındaki şerefsizlere işaret vermesi ile Yunus'un önüne koca bir bidon su getirdiler. Karanlık bu seferde Yunus'un kafasını su dolu bidona soktu ve uzun bir süre öylece beklettiler, bir süre sonra çıkardılar. Bu eziyeti kaç kez tekrar ettiler bilmiyorum ama Yunus hala dimdik kamereya bakıyordu. Yunus kameraya bakarak konuştu ve ben bir kez daha onunla gurur duydum. "Komutanlarım ben burda çok iyiyim, siz beni hiç merak etmeyin ben burda yalnız değilim, Allah yanımda bu şerefisizler bana ancak bu kadar zarar verebilirler. Sakın bu şerefsizi dinlemeyin ve bırakın vatanım ve gökte dalgalanan al bayrak için şehit olayım. Sizden tek isteğim var; Yarenime ve aileme iyi bakın. VATAN SAĞOLSUN!" Yunus'u daha fazla konuşturmadılar ve ağızını bantladılar. Karanlık tekrardan kameranın önüne geçti ve konuşmaya başladı. "Ah siz o askere bakmayın, şu an da ufak bir beyin sarsıntısı yaşıyor, eminim ki askerinizi burda bırakmak istemezsiniz. Hayalet sana sesleniyorum gel ve bu askeri al, zamanı git gide azalıyor eminim ki benim yerimi hemen bulursun. Ben burdayım, yerimi bulduğunda seni bekliyor olacağım sende de tekrardan karşıma çıkacak cesaret varsa bekliyorum. Unutma ne kadar geç kalırsan bu asker o kadar acı çeker hahahaha." Vidoe bitince sinirle telefonu masaya fırlattım ve ağızımdan bir kaç küfür çıktı. O an Karanlığın Yunusa yaptıklarından sonra intikam yemini ettim. "Askerimi asla sana bırakmayacağım Karanlık, yemin ederim ki bu yaptıklarını misli ile sana yaşatacağım."
|
0% |