@_tgb_17
|
Yeni bölüm geldi,sizleri yorumlara bekliyorum...
Yıldızdan Devam Yaklaşık yarım saattir hastane odasında hem Rıza Albaydan hem de Ömer Albaydan fırça yiyordum. Yok efendim ben neden karışmışmışım, ekipleri neden aramamışım, ah birde dikişlerimin açıldığını öğrendikten sonra beni resmen laflarıyla dövdüler.
O gereksiz adamı askerler götürmüştü, bizde odaya geçmiştik ben yaranın açıldığını fark etmediler diye sevinirken Rıza Albay çoktan fark etmişti. Doktoru çağırdılar, önce dikişlerim halledildi sonra da benim azar yeme sürem başladı.
Yarım saatin sonunda ikiside bütün söyleyeceklerini söyledi, ben de dahil olmak üzere herkes kuzu kuzu dinledi. Sustuklarında da bu seferde ben konuşmaya başladım. "Komutanım, haklısınız ama o doktor tehlikeli bir durumun içindeyken ben sessiz kalamazdım, ayrıca ekiplere haber verseydim belkide onlar gelene kadar birileri zarar görebilirdi."
"Yıldız,kızım, yavrum hadi olaya müdahale ettin, KENDİNE ZARAR VERECEĞİNİ BİLDİĞİN HALDE NEDEN ADAMI DÖVMEYE DEVAM EDİYORSUN!!" "O iş şimdi şöyle oldu komutanım, bu it bana karı dedi üstüne üstelik bana diklenince dayanamadım." Söylediklerimden sonra masum masum bakmaya başladım, tabi Rıza Albay bu halime daha fazla dayanamadı.
"Ah deli kız, tamam bu olayı daha fazla uzatmıyorum ama yediğin bu fırça sana en azından bir süre yeter diye düşünüyorum." "Komutanım, inanın ki fazlası ile yetti." Benim verdiğim tepki ile odada ki herkesin suratında birer tebessüm oluştu. Bir anda herkesin neden buraya toplandıkları aklıma gelince hemen ciddileştim, benim halimi gören Rıza Albay neden geldiklerini hatırlamış gibi konuşmaya başladı. "Ihım ıhım, evet çocuklar gördüğüm üzere hepiniz eğlendiniz ama şimdi ciddileşme zamanı çünkü konuşmamız gereken konular var. Hepiniz Yıldız ile Savaş'ın kardeş olduğunu öğrendiniz. Şimdi Gölge timi için olayları kısaca anlatacağım; Mısra Bozkurt, yani Yıldız'ın annesi Yıldız'a hamileyken Topal bir şekilde Savaşı kaçırmıştı, biz çok aradık ama bir türlü bulamadık. Bir süre sonra bize bir video geldi, o videonun sonunda Savaş'ın kafasına silah dayamışlardı ve video bitmeden öncede silah patlamıştı. Biz ne olursa olsun diye Savaşı aradık ama bulamadık, meğer bu şerefsizlerin aralarına sızan bir asker o gün Savaşı kurtarmış, o sırada da bir kaza geçirmişler kazada Savaş hafızasını kaybetmiş. Biz Savaş'ın yaşadığını Baran ölmeden önce öğrendik, sonrasında da araştırmalar yaptık ve Savaşı bulduk. Bu arada Savaş'ın gerçek adı Yiğit. " Rıza Albay susunca ilk tepki veren her zaman ki gibi Ali oldu. "Komutanım kardeş olduklarını ilk duyduğumuzda hepimiz çok şaşırdık, şimdi bu öğrendiklerimizde bizi şaşırttı. Biz Savaş ve Yıldız komutanımızın son zamanlarda yakın olduklarını görüyorduk, açıkcası bu yakınlığı aşk olarak düşünüyorduk, olayı altından böyle bir şey çıkacağını beklemiyorduk."
"Aslında kardeş olduğumuzu size daha önce söyleyecektik ama sizde biliyorsunuz ki araya bir çok olay girdi." Savaş'ın söylediklerinden sonra da Salih konuşmaya başladı. "Olsun komutanım, biz sizin adınıza çok mutlu olduk. Yıllar sonra kardeşinizi, diğer yarınızı bulmuşsunuz, bu çok güzel bir şey."
Salih'in söylediklerinden sonra Savaş'ın bakışları bana döndü, işte o an tıpkı benim gözlerim gibi onun gözlerinin içinin de parladığını gördüm.
"Aynen öyle Salih, ben eksik olan parçamı buldum ve bundan sonra onu bırakmaya hiç niyetim yok." Herkes bize mutlu bir şekilde bakarken, Rıza Albay'ın konuşması ile bakışlar ona çevrildi.başladı. "Ihım ıhım,evet ikinci konuya gelelim. Topal bir eylem planlıyor ve biz bu eylemi engellemek için bir araya geleceğiz, bu operasyonda Gölge timi, Kartallar ekibi ve hayalet, Poyraz komutan ve onun gelecek olan timi olacak. Eminim hayaletin vurulmasından sonra hepinizin aklında bazı sorular oluştu, hepiniz hayaletin vurulduğunu gördünüz ama aynı zamanda Yıldız'ın da yaralandığını öğrendiniz. İşte şimdi kafanızda ki soruları açığa kavuşturacağız, hayalet aslında YILDIZ BOZKURT." Ne tepki vereceklerini görmek için Gölge timinin suratlarına bakmaya başladım, şu an da hiç biri tepki vermedi öylece bakıyorlardı. Aradan geçen dakikalar boyunca bizim bakışlarımız hala onların üzerlerindeydi ki hepsi aynı anda tepki verdi. "YOK ARTIK!!!" Biz hala onlara bakarken bu sefer ilk önce konuşan Murat oldu. "Biz yanlış anlamadık değil mi komutanım? Siz şimdi diyorsunuz ki hayalet, şu herkesin hayran olduğu hayalet, Kartallar ekibinin lideri olan hayalet bizim komutanımız. Yani Yıldız komutan oluyor değil mi?"
"Aynen öyle Murat, bizde tam olarak bundan bahsediyoruz." Rıza Albay susunca bu seferde Yusuf konuşmaya başladı. "Tamam komutanım yaşananlardan sonra kafamız karışmıştı ama bu kadarını beklemiyorduk." Gölge timi hala şaşkın şaşkın dururken Ali bir anda gülmeye başladı, bunun üzerine biz ona ne olduğunu sorgular bir şekilde bakınca konuşmaya başladı. "Hahahah, oğlum sevinsenize şaşkın ördek gibi kaldınız. Kendinize gelin,hayranı olduğumuz hayalet bizim biricik komutanımız çıktı lan!" Ali'nin söyledikleri hem beni hemde odadakileri gülümsetmişti. Biz gülümserken Rıza Albay ciddi bir şekilde konuşmaya başladı.
"Evet çocuklar bu olayı en kısa zamanda sindireceğinizi düşünüyorum. Ama şunu sakın unutmayın, Hayalet'in kim olduğunu kimse öğrenmeyecek! Hepiniz ağzınızı sıkı tutacaksınız.
Şimdi bu konuyu bir kenara bırakıyoruz , önümüzde düşünmemiz gereken bir eylem var üstelik nerde ne zaman olacağını bile bilmiyoruz." "Komutanım?" "Efendim Yıldız." "Komutanım biliyorsunuz biz Cemşiti almıştık, biz onu sorguladık ama isterseniz sizde bir sorgulayın belki bir şeyler daha öğrenirsiniz." "Olur Yıldız, hatta çok iyi olur. Cemşit şimdi nerde?" "Karan, Cemşiti karargaha getirir komutanım, siz merak etmeyin." "Tamam kızım, o zaman biz artık gidelim sende iyice dinlen." Herkes geçmiş olsun diyip çıkıyordu ki Savaş olduğu yerden kıpırdamadı ve Rıza Albaya bakıp konuşmaya başladı. "Komutanım-" "Tamam Savaş, sen bu gece burda kal." "Teşekkür ederim komutanım." Herkes odadan çıkınca abim yanıma geldi ve yarama dikkat ederek yatağın boş kalan kısmına uzandı, ardından da beni koluna yatırıp saçlarımla oynamaya başladı.
"Abi?" "Söyle güzelim." "Şey, annene yani annen olarak bildiğin annene bu olanları söyledin mi?" "Hayır Yıldızım söylemedim, daha doğrusu söylemeye bir türlü fırsatım olmadı ama en kısa zamanda olanları anlatacağım. Eminim ki o seni çok sevecektir." "Abi, benim o kadına bir teşekkür borcum var." "Neden canım?" "Çünkü seni bütün kalbiyle sevmiş ve böyle güçlü bir asker olmanı sağlamış, iyiki seni böyle güzel bir aile bulmuş. Abim bütün bu olaylar bittikten sonra ,senin ile anne ve babamızın yanına gideceğiz değil mi?" "Gideceğiz kardeşim merak etme. Keşke, keşke onlara da tıpkı sana sarıldığım gibi sarılabilseydim ama olmadı, bu şansımı çok küçükken benden aldılar. Ama olsun en azından seni buldum, onlara olan özlemimide seninle gideriyorum."
Abimin söyledikleri beni o güne, yani anne ve babamın ölüm gününe götürdü, ardından da gözümden bir kaç damla abimin tişörtünü ıslattı. Abim ağladığımı hemen fark etti ve beni daha çok kendine çekip konuşmaya başladı. "Ben yokken neler yaşadığını bilmiyorum, bilemem ama artık ben varım kardeşim. Bana inan bundan sonra sana kimsenin dokunmasına izin vermeyeceğim, artık ailemizin intikamını ikimiz alacağız. Sana sözüm olsun Yıldız, bize bunları yaşatan o şerefsizi elimizden kimse alamayacak."
Murat'tan devam Rıza Albay, Yıldız komutanımızın bize söyleyecekleri olduğunu söyledi, bunun üzerine hep birlikte hastaneye gitmiştik. Hastaneye girdiğimizde bir kargaşa olduğunu gördük ve güvenliklerden bir hasta yakınının kadın doktoru rehin aldığını, yaralı olarak tedavisi süren bir askerinde o adamı etkisiz hale getirdiğini öğrendik. Bu olanları duyunca hepimizin aklına Yıldız komutan geldi ama diğerlerinden farklı olarak benim aklıma bir kişi daha gelmişti. Işıl, ya rehin alınan doktor o ise, bu düşünce içimi endişe ile kaplanmıştı. Zaman kaybetmeden Yıldız komutanın bulunduğu kata çıktık ama gördüklerimizi bizi şaşırttı. Yıldız komutan, doktoru rehin alan şerefsizi etkisiz hale getirmiş üstüne üstelik çok fena benzetiyordu, hemde o yaralı haliyle.
Biz onlara doğru yaklaşırken arkalarında korku ile duran Işıl dikkatimi çekti, bakışlarından ve hırpalanmış halinden anladım ki rehin alınan doktor Işıldı. Rıza Albay, Yıldız komutanı odaya götürürken bende beş dakikalığına izin istedim, Rıza Albay izin verince zaman kaybetmeden Işıl'ın yanına gittim. Işıl beni görünce hemen bana sarıldı bende ona karşılık verdim. "Işıl, iyi misin güzelim?" "İyiyim Murat ama çok korktum, hastayı kurtarmak için elimden geleni yaptım ama buraya getirildiğinde yapacak bir şey kalmamıştı." "Eminim ki sen elinden geleni yapmışsındır güzelim ama sende biliyorsun ki böyle laf anlamaz insanlar var. Allah'tan Yıldız komutanım ordaymış yoksa olacakları düşünemiyorum." "Evet, eğer o olmasaydı zarar görebilirdim, ona bir teşekkür borcum var." " Şimdi teşekkür işini erteleyelim Işıl, Yıldız komutanımın odada hesap vermesi gereken kişiler var, müsait olduğu bir zamanda yanına gidersin. Güzelim, benim şimdi gitmem lazım ama gitmeden yanına uğramaya çalışırım, aklım sende dikkat et kendine." "Tamam canım, sen beni merak etme." Işıla son kez sarıldım ve Yıldız komutanımızın kaldığı odaya gitmek için yürümeye başladım. Işıl ile onu kurtardığımız günden sonra bir kaç kez karşılaştık ve böylece konuşmaya başladık. Aramızda bir çekim vardı ve ikimizde aramızda olan bu çekimin farkındaydık, yaklaşık iki hafta önce ise sevgili olduk. Ben Işıl sayesinde kendimi tamamlanmış hissediyorum, sevgili olduğumuzu daha kimse bilmiyordu, bugün yaşananlar aklıma geldikçe kötü oluyorum, eğer ona bir şey olsaydı ne yapardım bilmiyorum. Ben Işıl ile gelip geçici bir ilişki değil ömürlük bir birliktelik istiyorum ve zamanı geldiğinde de bunu ona söyleyeceğim.
İKİ GÜN SONRA Poyrazdan Devam İki gündür aralıksız bir şekilde Gölge timi, ben ve Kartallar ekibi büyük eylem için bir bilgi bulmaya çalışıyoruz. O günden sonra Yıldız komutanın yanına gitmemiştim ama Savaştan öğrendiğime göre yarası hızlı bir şekilde iyileşiyormuş, anlaşılan oldukça güçlü bir vücudu var. Kartallar ekibi Cemşit itini karargaha getirdikten sonra ayrı ayrı Savaş ve ben sorguladık ama kayda değer bir bilgi bulamadık hep aynı şeyleri söylüyordu. Söylediklerine göre Topal ile Berzan oldukça yakınlarmış, bunu öğrendikten sonra da Berzan'ı araştırmaya başladık, araştırma işinde Kartalların çok yardımı oldu. En sonunda Berzan'ın yerini bulduk, Savaş ve Gölge timi o kanı bozuk şerefsizi almaya gitti. Aslında bende onlarla gitmek istedim ama Rıza Albay bugün timimin geleceğin ve burda kalmamın daha doğru olduğunu söyledi, bende mecburen kabullendim. Aldığım bilgiye göre yaklaşık yarım saat sonra timim karargahta olacaktı. Onlardan ayrılmadan önce çok şey yaşadık, on kişilik timde bende dahil altı kişi kalmıştık, çok kaybımız oldu ama her seferinde ayağa kalkmasını bildik. Ne yalan söyleyeyim yıllar sonra kardeşim dediğim kişileri göreceğim için içim kıpır kıpırdı . Ömer Albay'ın dediğine göre, benim görevden döndüğümü bilmiyorlardı sadece buraya tayinleri çıktığını biliyorlardı. Ben merakla ve heyecanla odamda volta atarken dışarıdan bir araba sesi geldi. Camdan baktığımda içinden beş asker indi, hepsinin başları dimdik, bakışları keskindi. Hepsi hatırladığım gibilerdi, biraz onları inceledikten sonra odamdan çıktım ve bahçedeye doğru adımlamaya başladım. Etrafı inceliyorlardı ve arkaları bana dönüktü, belli bir mesafede durdum ve onlara seslendim . " HOŞGELDİN ANKA TİMİ!" Benim sesimi duyunca önce oldukları yerde hareketsiz bir şekilde durdular, daha sonra bana döndüler ve şaşkın şaşkın bakmaya başladılar. Hızla şaşkınlıklarını üzerlerinden attılar ve ellerindeki çantalarını yere bırakıp hepsi bana doğru koştular ve sarıldılar . Bende onlara karşılık verdim, işte sonunda kardeşlerime, aileme kavuşmuştum.
Savaştan Devam Günlerdir yaptığımız sorguların sonunda Cemşit iti bize Berzan'ın olabileceği kampları söylemişti, Kartalların yardımı ile Berzan'ın şu an da bulunduğu kampı bulmuştuk. Gölge timi ile kampın belli uzaklığında bekliyorduk, yaptığımız plana göre olabildiğince sessiz ilerleyecektik daha sonra da Berzanı alacaktık.
Son kez konuştuk ve ilerlemeye başladık, önümüze çıkan nöbetçi teröristleri etkisiz hale getiriyorduk, kampa belli bir mesafede yaklaşmıştık ki şerefsizler bizi fark etti ve çatışma başladık. "Mustafa, Berzan görüşün de mi?" "Hayır komutanım." "Ali sen görüyor musun ?" "Evet komutanım , nerde olduğunu gördüm ama kendini açığa çıkarmıyor." "Tamam Ali, her an kaçabilir gözün onun üzerinde olsun." "Emredersiniz komutanım." "Hadi aslanlar, bizde ortalığı bir an önce temizleyelim. " " Emredersiniz komutanım!" Benim emrim ile daha çok baskı yaptık ve bir çok teröristi etkisiz hale getirmiştik ama sayıları hala fazlaydı, çatışma esnasında Ali'nin sesini duydum. "Komutanım Berzan kaçıyor." "Ali, o p*ç burdan çıkmayacak duydun mu ?" "Emredersiniz komutanım."
Ali Berzan ile ilgilenirken bende şerefsizleri avlamaya devam ediyordum ki Ali'nin acı çeken sesini duydum.
"Ah!"
"Ali, ne oldu?"
"K-komutanım vuruldum, keskin nişancı var."
"Ali durumun ne?"
"Önemli değil komutanım, kurşun sıyırdı."
"Allah kahretsin! Mustafa indir şu keskin nişancıyı."
"Büyük bir zevkle komutanım."
Mustafa keskin nişancıyla ilgilenirken ben de Berzanı arıyordum ama hiç bir yerde yoktu.
"Keskin nişancı tamam komutanım."
"Mustafa, bana Berzanı bul !"
"Komutanım Berzan hiç bir yerde yok ."
"Allah kahretsin, hemen indirin şu gerizekalıları fazla oyaladılar bizi. Sakın unutmayın Berzanı almadan geri dönmüyoruz."
Biz geride kalan itleri öldürürken başka silah sesleri duyduk, ardından da telsizden bir ses duyuldu.
"Aşk olsun Savaş komutanım, eğlence düzenliyorsunuz bizi çağırmıyorsunuz çok alındık."
"Karan, sizin burda ne işiniz var?"
"Bazı araştırmalar yapıyorduk size yakındık, Rıza Albay gönderdi belki ihtiyaç olur diye .
Ah bu arada bizde bir paket var, hadi indirelim bu kalleşleride paketi size teslim edelim."
Karanın bahsettiği paketin ne olduğunu anlamıştım, yüzümdeki gülümseme ile time seslendim.
"Duydunuz aslanlarım, burada ki leşlerin hiç birini sağ bırakmıyoruz."
"EMREDERSİNİZ KOMUTANIM!"
Sonunda bütün teröristleri etkisiz hale getirmiştik, biz kampı kontrol ettmiştik ve bir kaç belge ele geçirmiştik. Bizim işimiz bittiğinde Kartalların karşıdan geldiklerini gördük, yanlarında da Berzan vardı. Bize iyice yaklaştılar ve Karan, Berzanı benim önüme doğru itekledi.
"Buyrun komutanım, paketiniz adrese teslim edildi."
"Çok teşekkür ederim efendim, bende gerekli özenle kullanacağım o paketi."
Yüzümde ki gülümseme yerini ciddi bir ifadeye bıraktı, Berzana bir yumruk attım ve yere düştü, bende eğildim ve onu yakasından tutum ardından da ona yaklaşıp şu sözleri söyledim.
"Sana hayaletin selamını getirdim Berzan . İnan bana seninle çok eğleneceğiz."
Yıldızdan Devam
Hastane odasında kitap okuyordum, gün geçtikçe kendimi daha iyi hissediyordum, açıkcası bana kalsa çoktan iyileşmiştim ama doktorlar bir iki gün daha kalmamı istiyorlardı. Bende mecburen uslu kız olup sözlerini dinliyordum. Ben kitabımı okurken kapı çaldı.
"Buyrun."
Kapı açıldı ve içeriye geçen gün kurtardığım kadın doktor girdi, bu doktoru nerden tanıdığımı hatırlamıştım, bizim tim teröristlerin elinden kurtarmıştı bu doktoru ve arkadaşlarını.
"Nasılsınız Yıldız hanım?"
"Ben iyiyim, asıl siz nasılsınız?"
"Sizin sayenizde çok iyiyim, aslında bende bunun için gelmiştim. O gün siz olmasanız çok kötü şeyler olabilirdi ."
"Ben görevimi yaptım, bu arada Yıldız dersen sevinirim resmiyeti pek sevmiyorum."
"Tamam Yıldız , yanlış hatırlamıyorsam o gün dikişlerin açılmıştı, şimdi nasıl?"
"Öncelikle geç otur lütfen ayakta kaldın, bu arada ismin neydi."
"Işıl, aslında seninle karşılaşmıştık sizin tim beni ve arkadaşlarımı kurtarmıştı."
"Ah evet hatırlıyorum ama ismini unutmuştum kusura bakma Işıl."
"Ne kurusu, olur öyle arada."
"Bu arada soruna gelirsek, evet o gün dikişlerim açılmıştı ama önemli bir şey değildi. Asıl önemli olan o gün yediğim fırça, resmen komutanlarım beni dinlenip dinlenip laflarıyla dövdüler."
"Ah tahmin ediyorum, o gün yanına gelen komutanlar sana bayağı bir sinirli bakıyordu. Ayrıca Murat'ta azar yiyeceğini düşünüyordu."
Söylediklerinden sonra sanki ağzından bir şey kaçırmış gibi gözlerini benden kaçırdı ve kızarmaya başladı.
"Siz Murat'la konuşuyor musunuz?"
"Şey aslında , o günden sonra bir kaç kez karşılaştık ve aramızda bir çekim olduğunu hissettik. Şu anda sevgiliyiz ama Murat timden kimseye söylemedi, bende sana ağzımdan kaçırdım."
"Hahahaha merak etme benden sır çıkmaz, Murat iyi çocuktur severim onu gerçe hepsi iyidir.
Bu arada aramızda kalsın ben kız tarafıyım, seni üzerse direkt bana gel ben onun icabına bakarım."
"Hahaha çok teşekkür ederim Yıldız, gerçekten Murat'ın anlattığı kadar varsın, dışarıdan bakınca çok soğuksun ama seni tanıyınca aslında öyle birisi olmadığını anladım."
"Seni sevdim Işıl , eğer sevmeseydim sana karşıda soğuk davranırdı. Biliyorsun ki mesleğimiz öyle gerektiriyor."
"Biliyorum Yıldız, ayrıca bende seni çok sevdim."
"Eeeee artık doktor arkadaşım olduğuna göre hastanede daha fazla kalmama gerek yok değil mi?"
"Hahahah oldu o zaman, ben ufaktan ufaktan kaçayım."
"Işıl oldu mu bu şimdi, beni burda mı bırakacaksın böyle."
"Şaka bir yana doktorunla konuştum Yıldız, vücudun hızlı toparlanıyor ama bir iki gün daha burada kalman lazım, bu senin iyiliğin için."
"Of biliyorum ya ama yinede şansımı denemek istedim."
"O zaman şansına küs canım, neyse ben artık gideyim hastalarım vardı.Sonra görüşürüz."
Işıl tam gidiyordu ki aklına bir şey gelmiş gibi durdu ve bana dönüp konuşmaya başladı.
"Yıldız, bana numaranı verir misin?"
"Olur Işıl, ver telefonunuda yazayım."
Işıl telefonunu bana verdi bende numarayı yazdım ve kendimi çaldırdım, sonra telefonunu alıp gitti. Ben Işılın numarasını kaydediyordum ki telefonum çaldı, arayanın abim olduğunu görünce hemen açtım.
"Abiciğim."
"Nasılsın Yıldızım?"
"Can sıkıntımı saymazsak eğer süper derecede iyiyim."
"Hahahaha iyi olmana sevindim, sana bir haberim var."
"Savaş, sesinin tonundan anladığım üzere güzel bir haber."
"Berzanı ele geçirdik Yıldız."
Savaşın söylediği ile yüzümde sinsi bir gülüş belirdi.
"Adım adım Topala yaklaşıyoruz."
"Aynı zamanda intikamımıza da yaklaşıyoruz kardeşim."
|
0% |