Ben hastalığı söylemek istemediğim için susmuştum ama Mete vazgeçmemisti.
"Soruya cevap ver Mira "
"Y-yok yok tabiki nerden çıktı?"
"Hiç bir yerden neyse."
Dedi Mete ama inanmamıştı bana.
"Ben mutfağa gidiyim hepimize kola katıp gelim"
Dedim konuyu değiştirerek.
Ve hemen kalkıp mutfağa gittim.
-Mete'nin ağzından -
"Arkadaşlar bir tek benmi Mira'nın hasta olduğundan şüpheleniyorum ? Hepimiz tıp okuyoruz ve zaten son sınıfız. Bir öngörüleriniz olmalı"
Dedim gruba.
"Ya tamam hepimiz tıp okuyoruz da, sizce mirada olan şey çok garip değilmi? "
Diye lafa girdi Ada.
"Bir kere bayılıyo ve uyandığında o ana dair her şeyi unutuyor"
Dedi Asrında.
"Belkide o güne dair herşeyi unutuyo ama biz anlamadık"
Dedi Tuğçede.
"Tıp okuyoruz ama hala okuyoruz sıkıntı burda. Tamam okul bizi 12.sınıftan sonra kolayca hastanede çalıştırıcak zaten ama bence Miranın ne hastası olduğunu anlayacak kadar yeterli bilgide değiliz."
Dedi Akın. Aslında haklıydı.
"Şöyle yapalım Mira gelsin ve onun durumuna bir süre daha bakalım daha fazla durum ciddiye giderse hastaneye götürelim."
Dedi ekin.
"Ya bence gelsin direk konuşalım. Zaman kaybı yaşıyoruz."
Dedim.
"Bir sakin olun hepiniz Mete özellikle sen. Sadece 1 kere bayıldı 1 kere unutkanlık oldu. Bir şey yok abartıyoruz bence"
Dedi Ekin tekrardan.
"Ekin sen ne okuyosun ?"
"Bende tıp okuyorum hatta sizin okulunuza kaydoldum. Yani bilgi seviyemiz eşit sayılır."
Dedi ekin soruma karşılık.
"Ya en azından bir serum felan taktırıp gelsek ?"
Dedim. Hepsi birden bana bakıp
"Metee"
Diye kızdılar. İnsanın sevdiği için endiselenmeside yasak oldu galiba.
-Miranın Ağzından-
Kolaları tepsiye koyup herkese dağıttım. Oyuna devam ettik bir süre. Sonra diğerleri kalkmaya karar verdiler ve gittiler.
Mete kaldı. Şimdi ekin odasında ben ve Mete salondaydik.
"Sürekli yanımda olsan ne güzel olur dimi ?"
Diye sordum.
"Hıhı. Ama zaten sürekli yanındayım"
"Öyle değil. Keşke her gün yol mesafesi olmadan istedigim her an seni görsem."
Gülerek
"Zaten öyle."
Dediğinde hafifçe kolunu çimdikledim. Ufak bir ceza.
"Aaahhhh"
Diye bağırdı Mete ama hâlâ gülüyodu.
"O kadar sıkmadı-"
Tam sıkmadım diyicektimki yukardan ekinin sesi geldi.
"Miraaa ! Meteyi öldürdünmü yoksa o ne bağırıştı öyle "
Dedi. Ve anlık meteyle ben gülme krizine girdik.
"Yok daha ölmedim ama galiba bu gidişle çok yaşatmaz Mira beni "
Dedi Mete.
"Abart abart iyice."
Dedim ben halâ gülerek.
"Ya şey diyicem ben ilgilendiğin bir müzik aleti varmı ?"
Diye sordu Mete.
Olmazmııı. Tam bir gitar aşığıyım.
Dedi iç sesim.
"Olmazmııı tam bir gitar aşığıyım."
Dedi dış sesim.
"Gerçekten mi bende çok severim gitarı."
"Çalmak istermisin ?"
Diye sordum.
"Sesinle Eşlik edersen neden olmasın"
Dedi.
Elini tuttum ve yukarı doğru çıkardım. Odama girdik. Kapıyı kapattım. Gitarımı aldım. Ve tekrar ayağa kaldırdım Meteyi.
"Nereye ?"
Çok güzel bir yere. Tabi bunu içimden dedim.
"Az sonra görürsün"
Dedim ve onu evin en alt katına indirdim oraya daha önce hiç kimseyi goturmemistim.
Kapıyı açtım. Ve muhteşem ötesi odaya meteyi soktum.
Bu oda müzik odası gibiydi ama değildi. Duvarlarında nota işaretleri asılı veya çizili. Yukardan yani tavandan sol anahtarı işareti sarkıyo bir sürü. piyanom orda. Ve yerdede çimler. Kendimin yaptığı çimler var.
E tabi vazgeçilmez olan şeyimde orda.
2 tane puf koltuğumda orda armut şeklinde kırmızı renkli.
Tavanların her köşesinden çizgisinden renkli renkli led ışıkların geçtiği çok tatlı bir yer.
Meteyi odaya soktum ve led ışıkları yaktım ağzı açık şekilde odayı inceledi.
"Burası çok güzel"
Dedi.
"Ben hazırlamıştım. Öyle canımın sıkıldığı bir zamanda.neyse hadi geç"
Dedim v onu oturttum.
Gitarı açtı.ve çıkardı.
"Bu şarkıyı biliyosun. Konumuzla alakası yok ama sesine yakışır."
Dedi. Hangi şarkıydı acaba.
"Tamam sen başla"
"Nakaratımı söylemek istersin en baştanmı"
"Basla en baştan"
Dedim ve çalmaya başladı.
Bu şarkıyı evet biliyodum hatta seviyodumda.
Benim söylemeye başlama kısmım gelmişti bile. Nasıl olduğunu bilmediğim sesimle başlattım şarkıyı.
Biraz konuşalım mı?
Sesini duymadan uyumayı sevmediğimi biliyorsun
Güzelleştir rüyalarımı
Sarılıp barışalım mı?
Küs olsak da kollarında olmayı istediğimi biliyorsun
Sarayım açtığım yaralarını
Biraz nefes alıp devam ettim ve neşeyle devam ettim.
Farklı yerlerde aynı hislerle
Gururumuz avucumuzun içinde
Bir haksız var iki de yalnız bu hikayede
Ve işte nakarat kısmına geldik. Burda daha fazla neşeyle ve enerjiyle devam ettirdim.
Geceler benden bıkana kadar
Tüm yıldızları sayana kadar
Sen beni gelip affedene kadar
Uyku yok
Uyku yok bana
Şişenin dibini görene kadar
Zemin altımdan kayana kadar
Sen beni gelip yine sevene kadar
Uyku yok
Uyku yok bana
Mete son dokunuşlarıyla bitirdi şarkıyı. Bitirir bitirmez bir alkış sesi geldi. Ve ekin odaya girdi.
"Sayın enişteciğim ve Mira çok güzeldiniz tebrikler yukardan sesinizi duyunca dayanamadım geldim."
Dedi. ENİŞTEMİ ? NE NE NE NE ANLAMADIM ?
"Ekincim ne eniştesi hadi çık dışarı canım benim."
Dedim sinir olmuş gibi. Zaten sinir olmuştum.
Ekin gülerek dışarı çıktı.
"Utandınmı sen sanki biraz ?"
Dedi Mete.
"Hayır canım ne alakası var"
"Ama o gerçeği söyledi."
"Meteee!"
"Tamam tamam. Sesin çok güzeldi."
"Sende çok güzel çaldın beklemiyodum."
Dedim. Geriye yaslandı. Bende ona yaslandım ve nedense gözümü kapatır kapatmaz uyudum. Büyük bir rezillik değilmi ?
∆∆∆∆∆
Gözümü odamda açtım Mete yoktu. Yani tabiki gitmiş olacaktı. Yataktan kalktım ve saate baktım. Bugün erken kalkmıştım sanki biraz.
Ayrıca yarın okula devam edecektim. Yani bugün pazardı.
İlk elimi yüzümü yıkadım. Sonra suyu ayarlayıp duşa girdim.
Ekin halâ uyuyo olmalıydı.
Duştan çıktım ve biraz sabah koşusuna çıkmaya karar verdim.
Dolabtan gri eşofman ve rastgele bir crop aldım.Ama koşuya eşofmanla gitmek saçma geldiği için sonradan siyah taytla değiştirdim. Belime bir tane ceket bağladım. Saçlarımıda at kuyruğu yaptım. Zaten kısaydı. Kulaklığımı alıp aşağı indim. Kağıt kalem alıp ekine not bıraktım;
'Ben biraz dışarı çıktım. Sabah sporu.
Geç kalırsam merak etme :) '
Notu masaya bıraktım ve evden çıktım.
İlk park yoluna doğru koşmaya başladım. Acaba Mete uyanmışmıydı.
Arasam ne olurdu ki? Veya ben en iyisi biraz koşup öyle arıyim.
Parkın çevresini turladım. Evimin aşağısında olan cafeye doğru gittim ordada bir kaç tur attım ve en sonunda dayanamayıp yolumu metenin evine yönelttim.
Kahve almak istedim ama ben ona kendim yaparım diye almaktan vazgeçtim. Saate baktım 9 olduğunu gördüm. Yani yaklaşıyodu. Metenin evine geldim ve tereddütle zile bastım.
10 saniye sonra felan açtı kapıyı.
"Mira ?"
Dedi soran sesle.
"Şey ben sabah sporuna çıkmıştım aslında planımda sana gelmek yoktu ama evinin önünden geçiyodum uğriyim dedim."
Diye açıkladım kendimi. Sen ne ara bu kadar yalancı oldun?. Ufak bir yalandı.
"Gelsene içeri "
Dedi ve içeri girdim.
"Birşeyler içermisin?"
Diye sordu.
"Kahve yapalım. Ama ben yapim."
"Tamam o zaman. Latte istersen felan hepsi 2. Çekmecede."
Dedi ve bende mutfağa gittim. Suyu kaynatığım sırada kahveleri alıp bardaklara boşalttım. Sonra suyu ekledim. Ve kupaları alıp salona ilerledim.
"Bir an hiç gelmiceksin sandım"
Dedi Mete gülerek.
"Geldim işte."
Kahveyi almaya çalışıyordu ama alamıyordu bir türlü.
"Bekle ben kendi elimi aşağı kaydiriyim o sırada sende tut kulptan. Elin yanmasın"
Dedim ve kendi kupamı masaya koydum. Meteye kendi kupasını da uzattım. Alıyodu ve o sırada galiba kahveyi metenin bacağına döktüm.
MİRA YAKTIN ÇOCUĞU!.
"Ayyy Mete çok çok özür dilerim. Çıkar çıkar eşofmanını çıkar."
Der demez dediğim şeyin çok yanlış olduğunu fark ettim. Konuştukça batmak bu olsa gerek. Mete büyük bir kahkaha attı.
"İyiyim sıkıntı yok."
Dedi halâ gülüyodu.
"Ya bilerek demedim ona gülüyosan. Eksiğimi arıyorsun sendee!"
Diye kızdım. Harika birde azarlıyordum. Yine battığımı anlayınca koltuğa oturup elimle yüzümü kapattım. Mete yanıma geldi.
"Hem kahve döküp hem azar yedik. İyimi."
Dedi gülerek ve elimi çekti.
"Önemli değil acımadı canım. Ben üstümü değiştirip geliyorum"
Dedi ve yukarı çıktı.
Bende yeri ve koltuğu temizledim.
Hafif bir baş dönmesi geldi ama sonra düzeldi geri. Mete geldi. Ona yeni kahve yapmıştım.
"Yakmayacaksan alıyorum kahveyi "
"Gerçekten yanlışlıkla döktüm"
"Tamam tamam inandım"
Dedi.
"Bence beraber koşuya çıkmalıyız her sabah çok iyi geliyor"
"Olur. Ben zaten spor yapıyodum. Sabahları beraber yaparız."
Dedi. Bir süre sessiz kaldık.
Kahve bitince ben konuştum.
"Akşam bir şeyler yapalım."
"Ne gibi?"
"Bilmiyorum. Dışarı çıkalım parkta vakit geçirelim. Canım sıkılıyor. Tamam belki ne işimiz var parkta diyiceksin ama otururuz işte öyle belki oyun felan oynarız. Ben küçükken oyuna doyamadım. Aslında doyamadım değil. İstemedim annemgil yokken."
"Tamam olur bende sıkılıyorum zaten. Lunaparka gitmeye ne dersin ?"
Dondum kaldım. Lunapark. Annemi kaybettigim yer. Babamın öldüğü yer.
"Mira iyimisin sen ?"
"İyiyim iyiyim. Ama lunaparka gitmeyelim. Sonra gideriz."
Dedim ve ayağa kalktım.
"Tamamda nereye ? Niye aniden ayaklandın? "
Çünkü damarıma bastın.
"Çok terledim. Dinleniyim birazda akşama kadar."
Dedim ve kapıya doğru yürüdüm.
"Dikkat et kendine"
"Tamam Görüşürüz"
Dedim ve hemen eve doğru koşmaya başladım. Koşarken birden durdum. Ama şiddetli baş dönmesiyle durdum.
Hayır senin neyine koşmak Mira. Eve zaten yaklaşmıştım. Yavaş yavaş eve kadar yürüdüm. Eve geldim ve zile bastım tabiki baş dönmesi şiddetlenmişti. Ekin kapıyı açtı.
"Hoş geldin"
Dedi. Bende içeri girdim. Kafamı salladım.
"Sen iyimisin ?"
"Evet evet iyiyim"
Dedim ve bunu dememem gerekirmiş gibi ekinin eli benim belimdeyken yere yapıştım. Neden bayıldığım anda hemen bilincim gidiyodu.
------
*Ekin'in ağzından*
Kucağıma yığıldı kaldı.
"Mira aç gözünü lütfen Mira! Kahretsin yaa."
Telefonumu alıp meteyi aradım.
Açsana Mete aç hadi önemli!
Telefonu açtı.
"Ekin ?"
"Mete, mete Mira yine bayıldı kapıdan içeri girer girmez bayıldı lütfen gel. Ne yapacağımı bilmiyorum."
"Ne! Nasıl bayıldı daha yeni bendeydi. Sakin ol geliyorum hemen.kıpırdatma fazla."
Dedi ve telefon birden kapandı.
Elimle yüzüne hafif hafif vurdum.
"Mira uyansana hadi, lütfen bak nolur uyan korkuyorum Mira."
Galiba faydası yoktu.
Kapı çaldı ve açtım Mete girdi içeri.
"Odasının kapısını aç"
Dedi ve kucağına aldı.
Yukarıdaki odanın kapısını açtım.
Ve yatağa bıraktı Mira'yı.
"Ne oldu Ekin en baştan anlatır mısın ?"
"Şimdi kapı çaldı bende açtım.
İlk h-hoş geldin dedim Mira'ya. Cevap vermedi. Sonra iyimisin diye sordum. Evet iyiyim dedi ama sonra birden kucağıma yığıldı"
"
Ben dedim. Bunu söylemeyi sevmiyorum ama ben de-dim. Hastaneye götürelim dedim."
Biraz bekledik. Hatta biraz değil bir buçuk saat kadar bekledik ama uyanmıyodu.
"Mete çok uzun oldu neden uyanmıyo?"
"Bilmiyorum. 10 dakika daha bekleyelim uyanmazsa artık yeter ben götürürüm hastaneye"
Dedi Mete. Kafamı salladım.
Telefonumu alıp araştırmaya başladım.
•baygın bir insan nasıl uyanır?
•insanın yaklaşık baygın kalma süresi ne kadardır?
•insan neden bayılır?
•baygınlıktan sonra neden unutkanlık olur.
Bunun gibi bir sürü şey yazdım ama beni Mete durdurdu.
"İnternete bakma boşuna.inanma herşeye. Tümör deseler inanıcaksın."
Dedi.
"Ufak bir araştırma yaptım sadece. Mete korkuyorum lütfen artık götürelim şu hastaneye."
Dedim. Mete mira'yı kucağına aldı tekrar ve aşağı indik.
"Arabayı ben kullanıyorum sende Mira'nın sarsılmasını engelle."
Dedi Mete ve arabaya bindik.
"Diğerlerine yazıyorum."
Dedim ve gruba yazdım. Galiba artık iş ciddi bir boyuta binmişti. 2 saat olacaktı nerdeyse ama Mira uyanmamıştı halâ. Onlarda hastaneye geliyolardı.
Araba 30 dakika sonra durdu ve mira'yı sedyeye aldılar.
Sakin ol ekin ciddi bir durum yoktur. Yani umarım yoktur. İçin sızlamasın sedyeyle götürülürken.
Bir odaya girdik oda oldukça büyüktü. Sedyeyi sabitlediler. Bir süre sonra doktor geldi. 27 28 yaşlarında olmalıydı erkek doktor.
"Neyi var ?"
Diye sordu. İlk Mete konuştu.
"Adı Mira. 2 gün önce akşam yemege davet etmişti bizi. Gittik. Mutfakta bir şey unuttuğunu söyleyip gitti ve bahçeye çıkar çıkmaz bayıldı. Uyandı burda sıkıntı yok ama herşeyi unutmuş olması sıkıntı."
"Ayrıntı verirmisiniz ?"
Ben girdim araya.
"Yemekleri o yapmıştı. Ben yemek yapmayı bilmiyorum dedi bize. Arkadaşları i çağırmıştı ama onlarıda hatırlamadığından eminim. Sabah çıkmış evden. Tekrar döndüğünde birden yine bayıldı. Ama 2 saat oluyo uyanmadı. Ve yine birşeyleri unutucak eminim. "
Dedim.
"Ben bir kontrol ediyim hastayı. Size bilgi vericem. Bir kaç tanede test. Kan tahlili röntgen ve MR."
Dedi. İkimizde içerde duruyoduk.
"Hastayı kontrol edicem?"
Dedi doktor çıkmamızı söylemeye çalışıyordu.
"Mete hadi çıkalım"
Dedim ilk bana sert bir bakış attı sonrada doktora.
"Yok edin siz kontrolü. Ben burda kalıcam."
Dedi. Ne kadarda inatçıydı. Kız baygınken bile kıskanıyodu.
" Genel muayene. Ve hastayı yalnız bıraksanız iyi olur. "
Dedi doktor.
Meteyi zorla dışarı çıkarttım.
"Ya ekin çekiştirip durma."
Diye kızdı.
"Muayene diyo Mete. Tamam sevgilisisin ama bu bir muayene. Odada kalman doğru olmazdı bence."
Dedim. Diğerleride gelmişti.
"Ne oluyo burda yaa"
Dedi Asrın.
"Mete bey Mira muayene olurken içerde kalmak için doktorla kavga edecektide"
Dedim. Hepsi hayretle meteye baktı.
"E yuh ama Mete."
Dedi Asrın.
"Abartmasanmı Mete ?"
Dedi Ada.
--------
Mirayı testlere sokmuşlardı ve şuan doktorun gelmesini bekliyorduk. Doktor geldi ve içeri girdi. Bir süre sonra bizi çağırdı. Girdik hepimiz. Tabi hayretle bize baktı 2 kişi bekliyordu bizi ama nede olsa
Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için
Demiştik.
"Mira hanıma serum takıldı şuan. Az sonra uyanır."
Dedi. Neden sonuçlara girmiyodu.
"Sonuçlar çıktımı ?"
Diye sordu Mete
" Evet çıktı bakıyorum hemen."
Dedi ve ekranında bir şeyler yapıp girdi.
Uzun süre sonra ben konuştum.
"Hadi artık hepimiz burda sizi bekliyoruz. Konuşmanızı. "
Dedim sinirle.
"Biliyorum özür dilerim ama tam olarak bakmam lazım sonuçlara ki yanlış bilgi vermiyim size."
Dedi. Sinirle nefes verdim.
Bir süre sonra tekrar konuştu doktor.
"Bu nasıl söylenir bilmiyorum ama-"
Mete lafını kesti.
"Direk söyle sen "
Akın onun koluna vurdu.
"Mira hanımda evet bir şey var. Hatta hastaneye getirmekte çok geç kalmışsınız."
"Neyi var ?"
Diye sordu Tuğçe korkarak.
"Beyninde çok büyük bir tümör var. Bu önceki yıllara bağlı olan bir şey ama eğer son yıllarda bir kaza başka büyük bir olay olduysa o tekrardan tümörü tetiklemiş ve gittikçe büyüyen cinsten bu. 2 günü var. 2 gün içinde ameliyat olmazsa felç riskine girecek ve bir daha ameliyat olma şansı olmicak."
Bu neydi. Ölüm ve yaşam arasındaki noktamı ?. Neden gün yüzü göremiyoduk.
"Yapın ameliyatı hemen."
Dedim ben.
"İyice düşünmelisiniz çünkü eğer ameliyatta ufak bir terslik bile olursa geçmişe dair şimdiki anıda dahil her şey hafızasından silinir. Ciddi bir ameliyat bu. Ölüm riskide var."
Herkesin yıkıldığı anlar vardır buda bizim yıkılışımız.
Heyecanlı bir bölüm olduğunu umuyorum ve daha uzun yapmaya çalıştım. Normalde Mira'nın bayıldığı yerde kesmiştim ama biraz daha uzattım<3