Gözlerimi açtım. berk nerdeydi ?
Ben en son kovmuştum onu. O bana destek çıkmak istemişti sadece. Tarihe baktım. En son Berki 14 gün önce görmüştüm ve beni 14 gündür. Uyutuyorlardı. Berki aradım. Açmadı. Yine aradım. Yine açmadı. Defalarca kez aradım. Ama o açmadı. Mesaj attım. Bakmadı. Ben onu cerrahlığımın bitmesine üzüldüğüm için kovmuştum. O kırılmıştı ve benim meslek hayatımın bitmesinde tek etkisi olan bir kişi vardı.
Mete Terkin.
Acıma duygusu olmadan 5 tane kurşun ile beni vuran şerefsiz.
İçim şuan tek bir şey ile yanıyordu. İntikam ateşi. Halâ durumum iyi değildi. Halim yoktu ama en azından beni ayakta tutacak bir nedenim vardı.
Ayağa kalktım dolapta bulduğum rastgele siyah kıyafetleri giydim.
Odadan çıktım. Geri girdim. Arabamın anahtarını aldım. Ve başka bir emanet daha. Dikişlerim oldukça acıyordu. Olabilir. Pes etmem için ufak bir sebep bile değil. Arabaya bindim. Aşağılık iki kişinin evine sürdüm.
Evin önüne geldim arabayı Eğri bir şekilde park ettim. Torpitodan ihtiyacım olan şeyi aldım.
Evin önüne gidip kapıyı tekmeledim.
Tabiki açıldı.
"Hayırdır ? "
Dedi Mete. Şerefsizlik sınırındasın.
"Mete. Ben pişmanım. Seni bırakmamam gerekiyordu özür dilerim. Baştan başlamak istiyorum"
Şaşırdı. Çok şaşırdı. Telefon tuşuma o fark etmeden bastım.
"Sen ciddimisin ?"
"Hiç olmadığım kadar. Çok özledim bizi. Mira ve Meteyi."
"Bende çok özledim."
"Ama Ekin ?"
Dedim.
"Sen varsan onun önemi yok artık"
"Eminmisin?"
"Hiç olmadığım kadar."
Tuşa tekrar bastım.
"Konuşalım içeri geçelim "
Dedi. Gülümsedim. İçeri girdim.
Oturdum. Yanıma oturdu. Hatta dibime. Elimi boynuna doladım.
Oda belime götürdü.
"Mete..."
"Efendim"
"Biliyomusun çok Salaksın"
"Ne-"
Hastaneden aldığım kısa süreli uyku ilacını boynuna sapladım.
"İşte bu yüzden çok salaksın. Seninle baştan başlayacağımı düşündün."
Sandalye aldım. Onuda üstüne oturtup bağladım. Dikişlerim her ne kadar Ağrısa bile devam ettim.
Uyandı.
"Günaydın"
"Sen... Naptın?"
Telefonumu çıkartıp ona doğru salladım.
"Ekini kolayca benim için bırakabileceğini ses kaydına aldım. Ve bunu Ekine atıcam"
"Yapamazsın!"
Kahkaha attım. Gözünün önünde gönder tuşuna basıp ekine gönderdim.
"Gelelim konumuza. Zevklimiydi ?"
Dedim dişimi sıkarak.
"Neyden bahsettiğini anlamıyorum"
"Görmeyeceğimimi sandın ? Beni 5 kurşunla vurduğunu görmez diyemi düşündün ? "
"Haa şu mesele. Ufak bir can sıkıntısıydı"
"Öylemi ? "
"Öyle."
Çantamdaki bıçağı çıkarttım. Ucuyla oynamaya başladım.
"Biliyormusun Mete benim o zaman çok canım sıkıldı"
Bana deliymişim gibi bakıyordu.
Hayır istediğim bakış bu değil.
Korkunu iliklerime kadar hissetmek istiyorum.
"Pek fazla konuşamadık. Ne meslek yapıyordun ?"
"Ressam"
Demesiyle bir kahkaha attım.
"Çok sevindim"
"Eee beni boş boş durdurmak içinmi sandalyeye bağladın ?"
"твоя смерть будет мучительной"
(Ölümün acı verici olucak)
Dedim. Ama anlamadı tabiki.
Arkasında durdum.
"Sana Bir masal anlatıcam"
"Dinliyorum"
"Bir varmış Bir yokmuş. 7 kişilik bir arkadaş grubu varmış... Hepsi çok iyi anlaşıyorlarmış. Kız bazı sebeplerden dolayı 2 yakın arkadaşını alıp kendini öldü göstermiş..."
Kahkaha attı.
"Öylemi ?"
"Sonra bir günnn kızı eski sevgilisi bulmuş. Onunla uğraşmış en son mesleğini elinden almış. Ve kızın buna canı erkekte olduğu gibi çok sıkılmış"
Kahkahasından eser kalmamıştı.
"Kız eğlenceyi seviyormuş. Katil olmayı göze alarak eski sevgilisinin vücuduna 5 sayısını bıçakla kazımış. İşin garip kısmı şu ki bu bizim hikayemize çok benziyor"
Vücudunu korku ele geçirmişti. İşte istediğim.
Telefonum çaldı. Berk arıyordu. Demek hastenede olmadığım bilgisi ona gitmişti ve 14 gündür ilk defa beni arıyordu. Açmadım. Sessize aldım.
"Mete... Nasılsın? "
"İyi"
"Şuan kötü"
Tişörtünün sırt kısmını bıçakla kestim.
"Napıyosun Mira ? Sen bu değilsin"
"Ressamlığımızı karşılaştırıcam. Doğrusu fazla resim yeteneğim yok. İlk sende denicem."
Sırtına yavaş yavaş nokta halinde düz çizgi yaptım. Bağırdı. Kan akıyordu.
"Çok güzel olduu"
"Psikopatsınnn !"
"Teşekkür ederim. Bunu duyduğuma sevindim."
Altına yine noktalarla dik çizgi yaptım. Daha çok bağırdı. Saçını geriye doğru çektim yüzüne baktım.
"Kes sesini"
Sustu.
"Biraz canın yanıcak. Ama benimki kadar değil."
Bıçağı hızlı bir şekilde aşağı indirip 5 sayısını tamamladım. Yine bağırdı.
Çantamı toplamaya başladım.
Tam gidecekken aklıma gelen fikirle durdum.
"Az kalsın unutuyordum..."
Sağ elini elime aldım. Ama o solaktı. Sağ elini asla kullanamazdı.
Sağ elini bırakıp sol elini elime aldım. Ve resim yaparken kullanacağı eli şuan kan içinde kalmıştı. ölecek kadar değil.
"Eğer polise haber vermeye kalkarsan... Gerçi kalkamazsın. Herkes Mira su denizi öldü biliyor. Güneş kumsal Yerel ünlü bir cerrah...tı kimse sana inanmaz."
İğrenir gibi ona baktım. Ve çıktım evden. Telefonum yine çaldı.
-Efendim Berk?
*YA SEN NERDESİN!
-Metenin evinde ?
*Napıyosun o şerefsizin evinde ?
-ufak bir hesaplaşma diyelim
*Hemen hastaneye geliyorsun!
-emredersin
Telefonu kapattık. Hastaneye döndüm. Kahretsin. Göğüs kısmından karnıma doğru inen sıvı hissettim. Dikişimi patlatmıştım. Şimdiye kadar patlamamıştı ama şimdi patlamıştı.
Odama çıktım. Berk yatağa oturmuş dizini sallayarak beni bekliyordu. Girdim. Gözleri bana döndü.
"Sen nerdesin aklımı kaçırıyordum Güneş !"
"Sakin ol Berk burdayım"
Yanıma geldi ve sarıldı.
"Çok korktum"
"Berk çok özür dilerim ben. O an çok sinirliydim. Sadece yanlız kalmak- "
"Ayy Güneş yeter sus. Küsmedim. Sadece kırıldım ama geçti "
"Teşekkür ederim"
(Teşekkür mü edersin yazmak isterdim ama olmazdı)
"Önemli değil"
Hafifçe inledim. Kendisinden ağırdı.
"Aaaa güneş hanım dikişini patlatmazsa olmaz çünkü dimi "
"Ya Berk sussana acıyor "
"Bekle doktoru çağırayım ben-"
"Sen at ?"
"Benmi atayım ?"
"Evet. Onlar acıtır. Senin elin hafif. İstesen bile yakamazsın gerçi canımı"
"Öyle diyorsan tamam o zaman. Hangi taraftaki dikişin patladı?"
"Kalbimden karnıma doğru bişey hissediyorum ama bilmiyorum"
"Tamam. Geliyorum ben bekle"
Dedi. Odadan çıktı. Bende yatağa uzandım. Tişört kan olmuştu. Tişörtü kaldırıp Berki bekledim. Kalp kısmındaki değil onun aşağısındaki patlamıştı. Ama orası daha tehlikeliydi.
Odaya Berk girdi önlük giymiş ve dikiş malzemeleriyle gelmişti.
"Yaa çıkar şu önlüğü lütfen "
"Niye yaa !"
"Ben seni bu kadar ciddi görmeye alışık değilim"
Dememle kahkaha attı. Önlüğü çıkardı. Malzemelerle yanıma oturdu.
"Acırsa söyle tamammı ?"
Kafamı salladım. Tişörtü biraz daha kaldırdı.
İlk dikişlerin ipliklerini aldı. Sonra geri dikti. Tabiki acıyordu. Hatta yeni narkozsuz ameliyat oluyormuşum gibi acıyordu.
"Bittimi ?"
Hareketi durunca sormuştum.
"Hayır"
"Devam etsene. Acımadı canım"
Yalan söyledim.
"Kendini kasma. Canının yandığını biliyorum"
Kendimi kasmayı bıraktım. O da devam etti. 3 dakika sonra tişörtü indirdi geri aşağı.
"Sen zayıfladınmı ?"
"Asıl sen zayıfladınmı ?"
"İlk ben sordum Güneş "
"Sonrada ben sordum. En son ne zaman yemek yedin?"
Kafasını kaşıdı benden gözünü kaçırdı.
"Dün"
"Yemedim. Şimdi doğruyu söyle"
"2 gün önce kahve içmiştim"
"Kalk gidiyoruz "
"Nereye güneş ?"
"Eve. Yemek yapıcam sana"
Dememle kahkaha attı.
"Ne gülüyosunn !"
"Hastaneden çıkman için daha üretici yalan bulman lazım"
"Offf. Açsın işte yemek seçme gibi bir seçeneğin yok!"
"Sen sanki aç değilsin "
"Açım. Bende açım. Sende açsın."
Araya bir sessizlik girdi. Berk bozdu.
"Güneş"
"Hı?"
"Sana yasak ama lahmacun sipariş vericem ben ikimize."
"Offfff limonlu limonlu mükemmel olurr "
"Dimii aşırı canım çektiii"
Berk telefonunu aldı ve birşeyler yapıp geri bıraktı.
"Acılımı acısızmı ?"
"Sorma bile"
Yaklaşık yarım saat sonra Berk yemekleri almak için aşağı indi. Bende o sırada hastane masasını yatağın önüne getirdim ve Berki bekledim. Oda geldi.
"Başla. İlk dürümünü kim daha önce bitirirse "
Dediği anda yarışa girdik. Dürümü hazırlayıp bir ısırık aldım. Aaaaa zehir gibiydi bu. Sıkıntı değil.
Tabiki Berk bitirmişti.
"Bu haksızlık. Senin ağzın kocaman ama!"
"Senin ağzın kibarsa ben napim? Kazandım"
İkinci dürümlere geçtik. Yarılamıştık. Hatta ben sonraki lokmamı almıştım kii... Odaya Melisa girdi. Berk ve ben yatakta Lahmacun yiyorduk. Ve yakalanmıştık.
"Siz ciddi olamazsınız ! Hayır rüyadayımm! Selen lütfen bana rüyadasın de Berk ve Güneş lahmacun yiyor olmasınlar odada !"
"Maalesef aynı rüyayı bende görüyorum. YA SİZ NE KADAR CİNS İNSANLAR OLDUNUZ YAA !"
Berkle aynı anda,
"Bizim benzerimiz yok "
Dedik. Ondan beklemiyordum açıkçası.
"Pes!"
Dedi Melisa.
"Odayıda yemek kokutmuşsunuz!"
"Ya burası bizim alanımız ve biz şuan açız rahat bırakın bizi "
Dedim. Üçüde güldü. Bende yemeğime devam ettim. Bir süre sonra ikiside gitti. Berkte devam etti.
Yemeği ilk Berk bitirmişti. Sonra ben. Berk masayı temizleyip içeriyi havalandırmıştı. Bende şuan uzanıyordum. Uyuyacaktım. Mesaj geldi telefonuma.
'Artık bazı şeyleri öğrenmen Gerek düşmanın kızı. Bir savaş başlattın! Ve burda sadece ikimiz savaşıcaz. İlk hamle benden.
Kendini koru üvey kardeşim.'
yine bennn yine kaos ve yine mükemmel yerde bitirdiğim bir bölümm <33 ♡