*uzun bir süre sonra*
Bugün Berksiz 18. Günüm. Veya günler benim için gün sayılırsa. ölmedi o. Adım gibi emindim.
Suya düştüyse yaşama ihtimali yok Güneş.
1 hafta diye anlaştık 3 hafta oldu Berk.
Ama ölmedin Biliyorum.
3 haftadır yaptığım rutini tekrarladım. Sabah kalk, Berki düşün, uyu. Geri uyan, Berki düşün, ağla.
Ama öyle bir ağlaki... Öyle bir ağlıyordumki Berk bana geri gelsin diye.
Tek yediğim veya içtiğim su ve 1 tane hatta yarım poğaça. Melisanın zoruyla.
Telefonumu aldım. Bir şarkı açtım. Ve galerimde Berkle olan fotoğraflarıma belki 100. Kez tekrar ve tekrar baktım. Ayağa kalktım. Aşağı indim Berkimin odasına. Yatağına geçtim uzandım. Ve şimdi tekrardan uzun bir uykuya onun kokusuyla dalacaktım ilk defa.
Gözümü ani bir fikirle açtım. Telefonumu aldım. Mesajlar bölümüne girdim.
'Artık bazı şeyleri öğrenmen Gerek düşmanın kızı. Bir savaş başlattın! Ve burda sadece ikimiz savaşıcaz. İlk hamle benden.
Kendini koru üvey kardeşim.'
Bu mesaj tehdit içeriyordu. İlk fark etmemiştim ama şimdi herşeyi anlıyordum.Berk ölmedi. Berk gerçekten ölmedi yaşıyor.
Ve bunu sadece düşmanlarım yapabilirdi. Neydiki planları ? Berkin uçağını suya düştü gösterip sonra Berki kaçırıp beni tehdit etmekmi ? Ne kadarda klişe.
Kendi odama çıktım.
Üstüme birşeyler giydim.
evden acele şekilde çıktım. Nereye mi?
Hastaneye. Eğer Berk öldüyse bile otopsi raporu olmalıydı. Ki ben bir cerrah olarak bunu izin almadan yapabilirdim. Yani rahatça bana gösterdikleri kişinin Berk olup olmadığınıda anlayabilirdim.
Hastaneye geldim. Melisanın yanına gittim.
Ama bulamadım. Odasında olmalıydı.
Hayır hayır hayır. Odasında olmamalıydı. Elbette Berkin yaşayıp yaşamadığını bilip bilmediğimizi öğrenmek için bir adam göndermişlerdi. Bana bahsedilmişti bundan. Ama salak kafam unutmuştu. Hızla melisanın odasına çıktım. İçeri girecekken durdurdular.
"İçerde görüşme var giremezsiniz"
Bunla vakit kaybetmeyecektim. Zaten içeri girip bişey bildiğimi belli etmek oldukça tehlikeliydi.
Telefonla onu aradım.
"Alo ?"
"Melisa şimdi beni çok iyi dinle "
"Tamam"
"Yanında hastamı var ?"
"Hayır"
"Anladım. Konuştuklarımızı sakın ama sakın ona yansıtma tamammı. Sakin ol"
"Yaa öylemi çok sevindim"
Söyle artık korkuyorum.
"Yanındaki adam sana ne amaçla geldi bilmiyorum ama inanma. Berk yaşıyor. Kanıtım var. İnanmanı bekleyemem ama o adama sakın güvenme. Mete bilgi almaya çalışıyor. Şimdi dediğimi yap. Telefonu kapatmış gibi yap. Ama kapatma. Konuşmayı en kısa sürede ona belli etmeden kesmeye çalış"
"Ciddimisiniz ? Çok üzüldüm ben. Yapabileceğim bir şey varmı ?"
"Sakin ol ve kapatıyomuş gibi yap"
"İyi günler tamam"
Dedi telefonu masanın üzerine koydu büyük ihtimalle.
"Önemli bir şeymi var ?"
"Hayır yok. Dediğim gibi Berk arandı ama bulunamadı. Yani öldü artık. O uçakta parçaları bulunabilir sadece"
"Anladım. Ben daha sonra tekrar gelirim"
Dedi adam ve hareketlendi. Ben koltukta oturuyordum. Bir süre sonra kapı açıldı. Dışarı çıktı.
Ne ? Hayır! Lanet olsun lanet olsun.
Bu adam...
Güney kaya.
Yıllar önce akşam dışarı çıkmamla bana...-
Önemi yok.
Beni gördü. Arkasını döndü ve gitti. Melisa nasıl tanımamış ve konuşmuştu bu adamla. Ben benimle beraber onlarda acı çekti sanmıştım.
Melisa değil Tuğçe.
Yanıma Selen geldi.
"Mira iyimisin ? O adamı gördüm"
Selen değil. Ada.
Mira değil GÜNEŞ.
"Mira değil güneş. Ve evet iyiyim"
Ada gerçekten anlamıştı beni. O zamanlar tabi.
Arkamı döndüm gidecekken Melisa durdurdu.
"Güneş içerde ne saçmaladın sen. Berk öldü artık KABULLEN "
"Yeter Tuğçe kes sesini! "
Bunu benim demem gerekirdi. Ama Ada dedi.
"Tehdit mesajı aldım. Meteden. O benim cerrahlığımı aldı. Bende onun elini aldım komple. Ben başlattım Savaşı. O devam ettiriyor. Berk yaşıyor"
"Psikoloğa görünmek istermisin ? Kafanda kurmaya başladın"
"Sana fikrini sorduğumu hatırlamıyorum. Kapa çeneni"
Arkamı döndüm ve ayrıldım ordan.
Selen her ne kadar seslense bile dinlemedim. O adamda kötü biriydi. Acaba Berkin yaşadığını bildiğimi öğrenmişmiydi? Yada anlamışmıydı ?
En aşağı kata indim. Morgun olduğu bölüme tereddüt edercesine girdim. Tam içeri girmek için bir kapı daha vardı. Ordada görevli.
"Buyrun Güneş hanım"
"İçeri girip bir hastamı tespit etmem lazım"
"Buna izin veremem "
"Lütfen ikimiz arasında kalır kimse bilmez. Hayat meselesi"
Biraz durdu düşündü.
"Sadece sizin hatırınıza. Çok uzun sürmese ?"
Kafamı salladım ve içeri girdim.
Berkin ismini aradım.
Neden bu hastanede arıyorum ?
Sebebini bilmiyorum ama garip şekilde burda değilse hiç bir yerde yok gibime geliyordu.
Eğer burdaysa yıkımım gerçekleşirdi.
Burda değilse yine bir yıkım olacaktı.
Çünkü burda olmadıysa ya cesedi parça parça olmuştu yada kaçırılmıştı.
İsmine baktım. Yoktu.
İlerledim. Yoktu.
Vardı. ismini gördüm. Öldüm.
İçimdeki umudum yıkıldı.
Ellerim titreye titreye çekmece gibi olan yeri açtım. Derin nefes aldım. Ve geri verdim.
BURDA DEĞİLDİ!
cesedi bulunamamış olabilir.
BURDA DEĞİLDİ!
kaçırılmış olabilirdi.
BURDA DEĞİLDİ!
ama eşyası vardı. Benim ona aldığım bir yüzük vardı burda. Onun. Yüzüğü.
O öldü. Gerçekten öldü.
'Ya ölmediyse ?'
Diyor içim.
Ama öldü diyor evren kanıt çıkarıyor karşıma.
Odadan çıktım.
Görevliye hiç bir şey demeden ordan ayrıldım.
Bana tek bir işaret gerekiyordu ölmediğini anlamam için.
Arabaya bindim. Eve gitmek için ilerledim. Yolun ortasında dengem sarsıldı ve frene bastım.
Önümdeki araçta durdu.
Galiba tekerler patlamıştı.
Arabadan indim ve evet Tekerim patlamış.
"Yardıma ihtiyacınız varmı hanımefendi?"
"Gerek yok"
Bir dakika o ses...
Adi şerefsiz.
"SENİN NE İŞİN VAR BURDA !"
Mete.
"Öyle canım sıkıldı seni takip edeyim dedim. Acın tazedir pek üstüne gelmicem bu sefer. Bin arabaya"
"Ne diyosun defol git hemen burdan"
"Hmm öylemi diyosun ? Ben giderim seve seve. Sıkıntı yok ama bu sefer kardeşin gerçekten ölür"
"Ne ?"
"Berkten bahsediyorum kardeşinden. Biliyomusun elimi kullanabilseydim Berk'e hiç zarar gelmezdi"
Yakasına yapıştım.
"NE SAÇMALIYORSUN! HİÇBİR ŞEY YAPAMAZSIN ONA!"
"Gerçektenmi ? Yapamammı? Yazık oldu o zaman "
Susup devam etti.
"Ya binersin ya binersin. Binersen onu göreceksin. Binmezsen sana parmağını kesip yollarım tabi birde mezar fotoğrafını. Yada dur yaa ben işimi garantiye alayım"
Telefonunu açtı. Bir fotoğraf gösterdi.
Boş bir kazılmış mezar.
Ben eskiden böyle birisiyle berabermi olmuştum.
Sesim titredi. Ama ona değil. Berk'e.
"Mete sen bu'musun? Ben eskiden seni severken böyle değildin "
Yüzünden bir an pişmanlık geçti herşey için çok geçti.
"Mira sen bu'musun? Ben eskiden seni severken böyle değildin"
Arabaya bindim. Mecburiyetten.
Arabayı sürdü birisi.
BEN NASIL BİR CEHENNEME DÜŞMÜŞTÜM !
Güney kaya.
"BU AŞAĞILIK ADAMIN NE İŞİ VAR BURDA!"
"Ayıp oluyor kimse babama aşağılık diyemez"
Biraz durdu düşünür gibi yaptı devam etti.
"Pardon... Kimse babasına aşağılık demez diyicektim"
Kafamı ona çevirdim. Oda babasıda pis pis sırıtıyordu.
"N-Ne diyosun yaa"
Sinirle konuştu.
"Şunu diyorum, annen evliyken babanı aldatmış babamla yatmış ! Sonra sen doğmuşsun ! Sonrada ben kendi annemden doğmuşum !"
Dondum. Bu bu olamazdı...
Annem... Mete ... Güney kaya... Peki ya annemi ölümüne seven babam ve onu aldatan annem ?
"B-biz üvey kardeşmiyiz ?"
"Evet üvey kardeşim. Ama kardeş deme lazım olur"
Kafamı cama yasladım. Gözümden yaş geldi. Ve daha fazlası. Araba durdu. Bende indim. Kaçamazdım. İstesem bile gücüm yoktu o kadar.
Bir depoyu gösterdiler.
O aşağılık yer...
Bana ilk dokunduğu yer...
Berk bunu biliyordu. Yada öğrenmişti. Ama benden değil.
İçeri cesaretsizce girdim. Berki gördüm. Duvara zincirle bağlanmıştı. Saçı bile dağılmıştı.
Dudağından kan geliyordu.
Kaşı patlamış ve morarmıştı.
Yarı eğilmiş şekilde yere bakıyordu.
Ama baygın değildi.
Çok büyük bir çığlık attım Berkin ismini söyleyerek. Ve ona koştum. Kafası bana döndü.
Bu haline rağmen sarıldım kokladım.
Kokusunu yitirmemişti.
"Berk iyimisin ? Çokmu canın yandı? Çokmu vurdular ? Açmısın ?"
"İyiyim güzelim. İyiyim birtanem. Sakin ol. Bak yaşıyorum halâ söyle sen iyimisin ?"
Kafasını benden ayırıp arkaya çevirdi.
"ŞEREFSİZLİK YAPMAYI İKİ DAKİKA BIRAKINDA ELİMİ ÇÖZÜN LAN BARİ !"
Diye bağırdı.
Geldi ve birisi elini zincirden kurtardı.
Bana sıkıca çok sıkıca hiç bırakmayacak gibi sarıldı. Kafası boynumdaydı. Benimde aynı.
"Öldün sandım... Ama ölmediğini biliyodum"
Konuşmadı.
"Berk..."
Alnını alnıma yasladı.
"Efendim"
"Özür dilerim..."
"Ne i-"
Konuşmasına fırsat vermeden çok kısa şekilde dudağımı onunkine bastırdım. Çok kısa sürdü. Mete orda kuduruyordu. kapalı gözünü açtı.
"Bunun için mi ?"
Kafamı salladım.
"Sorun değil"
Geldiler ve Berki geri bağladılar.
"Bıraaakkkk !"
Diye bağırdım. Bağlamaması gerekti.
Alışamamıştım daha ona.
"Güneş bana bak güneş sakin ol birşey yok burdayım iyiyim tamammı nefes al "
Krize girmiştim. Tek o giderebilirdi ve şuan onu çözmeyeceklerini biliyodum. Bağırdım. Sakinleşemiyordum.
Sonra zaten yere düştüm. Bilincimide orda kaybettim. Berk yanımda olsaydı bunların hiçbiri olmazdı.
••••••••••••••••
Açtım gözümü. Evde olmam dileğiyle. Ama olmadı öyle bir şey. Daha kötüsü olmuştu hatta. Bir koltuktaydım. Düz büyük ve geniş bir koltuk. Yatak gibiydi. kollarımı hareket ettiremedim.
Ellerimi yatağa kelepçelemişlerdi.
Ve şuan aynı yerdeydim. Aynı yer aynı zemin aynı duvar yanı. Berki aradı gözlerim. Tam karşımda bana bakıyordu.
Fısıldadım.
"Berk..."
"Sana söz veriyorum bunu onlara ödeticem"
"Berk burası orası"
Bunu bilmediğini biliyordum.
"Neres-"
Hatırladı. Gözünü sıkı şekilde yumdu.
Geri açtı.
"Aynı şeyler olmayacak ama"
Kafamı salladım.
"KESİN ŞU DUYGUSALLIĞI. eğlence zamanııı..."
"ALLAH BELANI VERSİN SENİNDE BABANINDA"
"Bu iki oldu. Ve cezan ağır olucak be üvey kardeşim"
"Kapa çeneni"
Mete yanıma geldi. Elini boynumda gezdirdi sonra kolumda. Geri çekilmeye çalıştım. İzin vermedi.
Kulağıma eğildi fısıldadı oda.
"Bu zevki ben yapmak isterdim. Ama babamın alanına giriyor"
Gözüm doldu. Aynı şeyleri yapacaktı. Biliyordum.
7 yıl önce ne yaptıysa nerde yaptıysa,
Şimdide aynısını yapacaktı ve belkide daha kötüsünü.
Odadan ayrıldı.
"Berk... Berk yardım et n'olur. Aynısını yapacaklar bana Berk. 7 yıl öncekinin daha kötüsü yapılıcak Berk n'olur yardım et..."
Ağlamaktan konuşamıyordum bile.
Berk bana çok kötü bakıyordu.
İçi gidiyormuş gibi. Tüm suç onunmuş gibi.
Bir süre sonra içeri girdi Güney denilen Herif.
Bana yaklaşmaya başladı.
"YAKLAŞMA LAN ONA ! DENEME BİLE"
Diye bağırdı Berk.
Pes etmedi. Geldi.
"Seninle bir kaç yıl önce yine burdaydık değilmi?"
Devam etti.
"Ve yine böyle ezik, savunmasızdın "
Ellerim bağlı olabilirdi. Ama ayaklarım bana yeterdi bile. Bacak arasına sert bir şekilde tekme attım. O kadar büyük bağırdıki...
Tek yapabileceğimde buydu zaten.
Ayağa kalkıp yanıma geldi ve benim ona vurduğumdan daha sert yüzüme tokat attı.
"SENİN BELANI S*****M BURDAN KURTULDUĞUMDA"
diye haykırdı Berk.
Mete içeri girdi.
"Bu sanki ağır olmamışmı baba ?"
"Haketti, ayrıca ilk böyle başlamıştık zaten"
Üstüme doğru yürüdü. Yatağın kenarına oturdu. Ceketi çıkardı.
"Yazık... Az sonra böyle güzel olamayacaksın"
Yüzüne tükürdüm.
Beni geriye ittirmesiyle kafamı sertçe duvara vurdum. Ama ses çıkarmadım.
Giydiğim göğüs dekolteli cropu çıkarmaya çalıştı. Geriye gittim.
"DOKUNMA BANAA !"
vazgeçmedi.
"RAHAT BIRAK KIZI GELSENE LAN YANIMA BENİMLE HALLET İŞİNİ"
Berk delirmiş gibiydi.
Üstümdeki yok olduğu zaman Berk bana bakmamak için kafasını çevirirken küfür ediyordu.
Yaptı. Aynısını yaptı. Fazlasıyla yaptı.
Dakikalar geçti. Saat geçti belkide. Bazen yüzüme vurdu. Bazen karnıma yumruk attı.
"Mete lütfen dokunmasın artık..."
Dedim. Hissiyatsız bir sesle. Dinlememişti bile.
Karnıma bir yumruk daha geçirdi. Büyük bir şekilde inledim. Ağzımdan kan geldi.
Nefes almaya çalışarak konuştum.
"Mete lütfen yalvarırım kurtar beni "
Yapacağını yapmıştı bana zaten.
Mete ani bir refleksle yanda duran küçük masayı alıp adamın kafasına geçirdi. Bana baktı gözü doldu. Üstüme cropu verdi. Giydim. Ceketimi giyip düğmesini kapattım. Aynı şekilde pantolonda.
"Siz sadece çıkıp kaçın. Burası bende "
Berk'e ilerledi onuda çözdü. Ben hareket etmiyordum.
"Güneş... geçti tamammı? Ben burdayım"
"Az öncede burdaydın"
Dedim titrek sesle.
"Allah benim belamı versin"
"O kadar vaktiniz yok bence "
Arabanın anahtarını berk'e attı. Bir şey demeden beni kucağına aldı ve çıktık.
Arabaya bindirdi. Ağlamıyordum. Konuşmuyordum. Nefes bile almıyordum.
"Güneş... Sana sesleniyorum ne zamadan beri beni duymuyor musun?"
Ona baktım. Ses vermedim.
Belki ilk seferinde atlatmıştım.
Ama ikincisi gerçekten çok fazlaydı.
Bunu haketmiyordum.
Hakedecek birşeymi yapıyordum ?
merhaba herkese yeniden... yazdığım bölümü tekrar okudum cidden ne hissettirmişim diye. Yazık güneşe..
Sanırım biraz acımasız bir yazarım
neyse sizi seviyorumm<33