Öğrenmişti artık Berk. Yapacak bir şey yoktu. Ama fazla üstüme gelmişti. Yaşadıklarımı hafife almıştı hatta.
Hastaneden sonra eve getirmişti. Ve tek kurduğu cümle 'dikkat et'
Olmuştu.
Odamda değildim ilk defa. Yada ilk defa değil. Odamda kalamıyordum bir süredir. Salonda oturuyordum. Berkin Odasından takır tukur sesler geliyordu. Bir süre sonra kendiside geldi.
"Güneş seninle konuşmam gerek"
"Dinliyorum"
"Bak nasıl başlasam bilemiyorum ama-"
"Başla direk. Yanlış anlamam kaç yıllık arkadaşımsın"
"Artık değilim"
İlk durdum. Sonra isteksizce güldüm.
"Tamam bak güldüm. Şimdi şaka yaptım de"
"Şaka yapmadım"
Nefes alıp devam etti.
"Ben senin arkandan koşmaktan yoruldum güneş. Her seferinde gururumu ayaklar altına alıp seni affettim. Ama yeter. Evlerimizi ayırıyoruz. Valizlerim hazır. Ben hep yanında Olucam arasan gelirim ama mesafe koyalım..."
"Ne"
"Duydun. 1 saat içinde gitmiş olurum"
"Bu ihaneti yapamazsın bana"
"İhanet değil bu. Ara verelim bir süre zamana ihtiyacım var"
"Berk gitme"
"Konuşman boşa gidiyor"
Arkasını dönüp gitti.
Yarım saat o gelene kadar hıçkıra hıçkıra ağladım. Bunu duydu. Yanıma gelmedi. Gördü ağladığımı ama o valizlerini dışarı çıkardı. Delirdiğimi düşündü belkide ama iyileştirmedi.
"Çıkıyorum ben"
Dedi sanki geri gelecekmiş gibi.
"Berk gitme lütfen. Nolur bırakma beni"
"Evin yedek anahtarı odamda"
Evden çıktı arabasına eşyaları koydu ve geri geldi kapıya.
"Berk ne olur gitme yalvarırım"
Ağlamaktan konuşamıyordum.
"Yeter ağlama"
Sarılmak için kollarımı uzattım geri çekildi. Geri çekildi.
"Aramızda herhangi bir temas kalmadı artık. Sana dokunduğum her an için özür dilerim"
"Berk yapma böyle lütfen"
Yaklaştı yaklaştı ve yaklaştı. Arkama geçti. Elini boynuma götürdü.Bana verdiği güneş ve ay desenli bizim diyişimizle 'bizim kardeşliğimizde onun beni asla bırakmayacağını'
İfade eden kolyeyi çıkardı. Bana bu kolyeyi ben iş için yurt dışına çıkacağım zaman vermişti. Kolyeyi aldı ve Ay kısmını Güneşten ayırdı.
Güneş kısmını bana geri verdi.
"Ay'ı aldım senden. Güneş ay'ın varlığıyla yaşamasada olur"
Bu fazlaydı. tokat mı atacaktım ? Hayır. Atamazdım. O bana tokattan ağır gerçekleri vurmuştu yüzüme. Kalbime...
Sonrasını hatırlasam bile işe yaramazdı.
Herkes gibi oda gitti. İnandırmıştı...
Sevdirmişti... Yeri geldiğinde hasta edip yeri geldiğinde ilaç olmuştu.
Şimdi ise öldürmüştü. Ve canlandırmak yerine mezarımı kendi kazmıştı. Biliyordu. Panik atağım vardı. Ve ona rağmen dünyanın duyacağı şekilde ağlamıştım.
Arabasına binip gitmesi bir olmuştu. Gözünün önünde yere düştüm yere yapıştım. Umursamadı bile.
Kapının önünden ayrılmadım. Belki gelir diye...
Tıpkı o uçağa binip gittiğinde yaptığım gibi.
2 saat 19 dakika boyunca bekledim. Geldimi ?
Hayır.
İçeri girdim. Kapıyı kapattım. Adayı aradım. Evet bundan sonra böyleydi.
Selen değil Ada.
Adımı değiştirerek hayatımıda değiştiremeyeceğimi bir kez daha anlamıştım. Anlamamda sorun yok.
Anlatanın giderek anlatması zaten zoruma gitmişti.
"Alo ? Efendim Güneş"
"Güneş değil artık mira..."
"Canım sen iyimisin?"
"Ada lütfen gel bana..."
Sesim titremeyi bırakmıştı. En son Berk yanımdayken titremişti sonra ağlamıştım ve susmamıştım.
"Ada Berk bitirdi. Ben onsuz yapamam. O benim antidepresanımdı..."
"Ağlama sen geliyorum yarım saate "
Dedi telefonu yere fırlattım.
Elimi fark ettim. Güneş ve Ay desenli kolyeden kalan güneş şekli..
Elime verdiği andan beri hiç bırakmamışım. Elim kıpkırmızı ve kesiklerle dolu olmuştu.
Ayağa kalktım. Odasına çıktım.
"Burda seninle beraber uyumuştuk bir çok kez"
Odama girdim.
"Burda elimi yaktığım için elimi sarmıştın"
Merdivende oturdum.
"Burda beraber birbirimizi kovalamıştık"
Aşağı mutfağa indim.
"Burda kahvaltı yapmak isterken birbirimizi una yumurtaya boğmuştuk"
Mutfaktan çıktım. Girişinde bekledim.
"Burda üstüme su dökmüştün.. tam bir kova dolusu"
Aşağı kata indim. Spor salonuna.
"Burda bana mekik ve şınav çektirmeye zorlamıştın..."
Boks torbasına ilerledim.
"Bana güçsüz olduğumu söylemiştin şakasına.. kim bilebilirdi bir gün gerçek olacağını?"
Spor salonundan çıktım. Havuza ilerledim.
"Burda oturmuştuk... Canımız sıkkındı. Burda oturmuştum canım sıkkındı beni odama götürmüştün"
Havuzun kenarına ilerledim.
"Tam havuzun ortasına götürmüştün beni. Ama boğulmamı engellemiştin. Su savaşı yapıp seni boğmuştum..."
Salona gittim.
"Tam burda ilk defa içip deli gibi sarhoş olmuştum... Bağıra bağıra şarkı söylemiştim. Sende videomu çekmişsin. Çok kızmıştım sana."
Kapının önüne gittim.
"Tam burda 2 kez vedalaştık. Biri senin gidişinde biri benim gidişimde. Onlar geçiciydi. Gelecektik geri söz vermiştik birbirimize"
"Şimdide gittin. Onu vedalaştık diye saymadım... Sarılmama izin vermedin"
Daha çok ağladım. Evin her yerinde anısı vardı. Adanın geldiğini fark etmemiştim. Arkamdaydı. Evet ben bunları söylerken arkamdaydı ve hepsini kayıt altına almıştı.
"Berk nerde o gitmez ?"
Daha çok ağladım ona sarıldım. Berk'e sarılır gibi.
"Gitti ada. Bizim sembolümüzü ayırdı. Bizide ayırdı"
Beni sürükleye sürükleye içeri götürdü ama dayanamadım ve yine onun odasına çıktım. Halim kalmamıştı. Kapısının girişine çöktüm.
3 saati geçkin bir süredir aralıksız ağlıyordum.
Nefes alamıyordum. Almak için çabalamıyordum. Ciddi anlamda krize girmiştim ama normal bir andaymışım gibiydim.
"Güneş sakin ol ve nefes al"
Dedi ada.
"İlacın nerde ilacın olmalı senin"
"Güneş tepki verir misin !"
"Doktorluğu sana karşı kullanamam ben güneş !"
Çekmeceleri açtı. Teker teker hepsine baktı. En son Berkin çekmecesinde buldu nefes almamı sağlayan aleti. Yanıma getirdi.
"Al şunu lütfen. Ne yapacağımı bilmiyorum"
Onu zorda bırakmak istemezdim ama bunu yapmak zorundaydım. Onsuz zaten nefes alamazdım. Ha şimdi ha sonra.
İlacı aldım ve yere fırlattım.
Ada çığlık attı.
Telefonunu eline aldı. Kimi aradığı umrumda değildi.
Nefesim iyice kısıtlı hale gelmişti. Boğazımdan ses çıkıyordu.
"BERK !"
"Berk lütfen gel b-ben yapacağımı bilmiyorum"
Onun sesi duyuldu...
"Noluyor Ada düzgün anlat"
Oda hep ada diyordu ona. Çünkü insanların değişeceğine inanmıyordu. Sadece bana inanıyordu.
"G-güneş-"
"NE OLDU ONA İYİMİ ?"
"k-krize girdi. Gözleri şişmiş kıpkırmızı olmuş. Ellerindede çizikler vardı"
"Korktum... Çekmecede ilacı var onu ver"
"KIRDI BERK KIRDI ! İLAÇ YOK ARTIK"
"Telefonu güneşe ver"
Bana uzattı. Karşı taraftan büyük ihtimalle boğazımdan nefes alamama seslerim geliyordu.
"Güneş şimdi beni dinleyip kalk ve hastaneye git tamammı. Pişman etme beni"
Pişman etme beni?
Zar zor konuşmaya çalıştım. Fısıltı gibi çıktı.
"Belkide pişman olmalısın ?"
"Ada geliyorum ben"
Telefon kapandı. Bilincimi zor açık tutsam bile gitmeyecektim hastaneye.
Ölsem bile kimin umurunda?
10 dakika...
Sadece 10 dakika içinde Berkin silüeti göründü kapıda.
İlk Adaya baktı. Sonra bana.
Uzun uzun baktı...
"Rengin bembeyaz olmuş"
Yanıma geldi. Eğildi.
"Hastaneye gitmen gerek. Ben olmayacağım her zaman"
"Zaten yoksun"
"Güneş yapma nolur kalk"
Kafamı iki yana salladım. Dokunmuyordu. Zaten özür dilemişti bana dokunduğu her an için.
Bu bilinç kaybımı krizden değil,
Duygusal çöküntüden olduğunu düşünüyordum.
Çünkü oturduğum yerde kafam sağa düşmüştü.
Uyuduğum yerde uyanmayadabilirdim. Ve keşke öyle olsaydı.
(Ağır geldiyse ara verin çünkü bu bölümü uzun yazmaya karar verdimm)
~•~ ~•~ ~•~
Gözümü açtım. Ağzımda nefes almamı sağlayacak buhar aleti vardı. Kendi hastanemde hatta kendi odamdaydım. Bu kadarda vicdansız olamazsın Berk...
Ayağa kalktım. Serum zaten bitmişti.
Ada geldi odaya.
"Berk nerde ? Gitti değilmi geri ?"
"Evet gitti. Bir daha öyle bir şey yaparsa karışma sen ne olursa olur dedi ama.."
Kolumdaki serumu çıkardı.
"Teşekkürler "
Dedim. Hastane odamdan dışarı çıktım. Hastanedende dışarı çıktım.
Eve yürüyerek gitmenin bir zararı olmazdı bence.
Temiz hava gökyüzünü temizlediği gibi ruhumuda temizlerdi belkide ?
2 saat yürüdüm. Belki daha fazla. Eve yaklaştığımda bir yerde durdum ve 4 şişe alkol aldım.
Bunu yapmamalısın mira
-Sanane iç ses
Harika. İç ses ve en iç sesim konuşmuştu.
Deliriyordum galiba.
Eve girdim. üstümü değiştirme gereği duymadım.
Salona girdim. Akşam olmuştu zaten. Aldığım 4 şişe alkolü yanıma koydum. Lambayı kapattım. Sonra geri açtım. Burda oturmam yanlış olurdu. Ya Berk gelip beni burda görürse?
Yalnız ruhlar odasına saygısızlık yaptığımı düşünürdü.
Yalnız ruhlar odası kendimizi hiç bir yere ait hissetmiyorsak oraya girip kafamızı dinlediğimiz bir yerdi. Evin en alt katındaydı. Havuz ve spor salonu katının 1 alt katı. Daha önce bahsetmedim çünkü daha önce terk edilmedim. Poşetle beraber o odaya indim. İçeri girdim. Burayı özel olarak Berk ve ben hazırlamıştık.
Ayrı ayrı uzun uzun bir sürü renkli ışıklı led lamba vardı. Duvarlara yapıştırmıştık. Yerde 2 tane puf koltuk vardı.sarı ve beyaz. Güneş ve Ay.
Beyaz olan Berkindi. onun koltuğuna oturmama hiç izin vermezdi. Onun koltuğuna oturdum.
"Berk gelsene hadi senin koltuğuna oturdum. Kız bana"
"Geliyorum. Kalk benim yerimden"
Diye bir ses geldi. Bu kadar neşeli olması saçmaydı. Aklımdan kurmuştum...
Cenin pozisyonunda yattım koltuğa. Sonra kalktım ve ilk şişe alkolü açtım. İlk şişeyi 3 içişte bitirdim. 2. Şişeyi de öyle. Sarhoş olmuştum. Ama unutmamıştım. Aklıma gelen şarkıyı mırıldanmaya başladım.
Bazen geceleri
Oturup ağlıyorum
Yorganın içine girip
Karalar bağlıyorum
En yakın dostum şişelerin dibi
Onun da bi' sonu var, tıpkı senin gibi
Bitmesin istedim, uğraştım deli gibi
Hâlâ son bi' sözüm var, dinlersin beni di' mi?
Neden ikimizi anlatmak zorundaydı şarkı bile ?
Gitme buradan sen olmadan ben asla yaşayamam kesmiyor ne ilaç ne antidepresan çözemedim valla çok enteresan...
Galiba gerisini getiremezdim. Getirmezdim ki...
Yalvarıyorum, gitme bur'dan
Sen olmadan ben asla yaşayamam
Kesmiyo' ne ilaç ne antidepresan
Çözemedim valla', çok enteresan
Kafayı yiyorum...
Her türlü yaşanır
Bensiz de iyi biliyo'sun
Biraz ağla, geçer
Biraz da tutmalı yosun
Bu sesede yalan sahte diyecek kadar delirmemiştim daha. Berk kendine ait olan kısımı söylemişti.
"Her türlü yaşanmaz sensiz Berk olmuyor yaşayamam. Geçmedi çok ağladım. Daha 1 gün oldu ve ben kendimi bitik hissediyorum. Lütfen geri gel n'olur"
Yine ağlamaya başladım.
"Özür dilerim. Ama ben geri gelmem. Sadece iyi olduğunu öğrenip geri gidicem"
"Kötü olduğumu gördün şimdi gidebilirsin"
Yanıma geldi. Benim puf koltuğuma oturdu.
Elimdeki şişeyi aldı.
"İçme artık yeter. Sen sevmiyosun"
"Ben sevmiyorum ama içirenler utansın"
"Banamı geldi bu laf ?"
Cevap vermedim.
Arkama yaslandım.
"Gitsene. Yanlışlıkla dokunmak üzeresin çünkü "
"Ben dokunursam bilerek dokunurum..."
"GİT ARTIK YAA GİT! ÖLDÜRMEK İSTEDİN BENİ YOKLUĞUNLA VE ÖLDÜRDÜN DEFOL GİT"
Dedim ağlamaya devam ederek.
"Bana git git diyip durma! Mecburdum tamammı gitmeye başka çarem yoktu "
"Ne başka çaren yoktu biz beraber her şeyi aştık bunuda aşardık. Ama sen aşmak yerine gitmek istedin"
"ben sözümü tutamadım ve gitmem gerekiyordu"
"Ne sözü Berk ? Sıkıntı olmazdı. Ben affederdim. Söyleseydin anlardım seni "
"Anlayamazsın çünkü anlayışla karşılanıcak bir şey yok"
"Ben seni, sadece seni anlarım hep. Ama sen anlattığın sürece"
"Anlatamam. Anlatırım ama anlamazsın beni ve kökten biter bu sefer"
"Bizi bitiren sendin"
"Bizi bitiren sendin güneş"
"Beni,sevgimi,hayatımı bitiren sendin ve buna tek inanmayan sensin"
"Söylicem ama şimdi değil. Eğer söylediğim zaman beni anlayışla karşılarsan eve geri dönerim.. "
"Şimdi söyle ve geri dön eve"
"Şimdi değil. Zamanı değil gerçekten.."
"Git Berk. Ölsem bile umrunda olmasın tamammı aynen senin dediğin gibi 'Bir daha böyle bir şey olursa kimsenin karışmaması gerek'
Değilmi? Umrunda olmadığımı bana çok iyi anlattın"
"Güneş yapma lütfen"
"Sen beni inandırmıştın. Güneş olacaksın demiştin. Şimdi ben yine Mira oldum"
"Özür dilerim iyileştiremedim..."
"Çıkmalısın odadan. Burası yalnız ve kimsesiz kaldığımızda geleceğimiz odaydı. Ben şuan hem yalnız hem kimsesizim. Sebebi sensin.Ama sen kimsesiz değilsin"
odadan çıktı. ben istemiştim çıkmasını. zamanında onun beni istemediği gibi.Eski yaşamıma gerimi dönmeliydim? yapamazdım.Tüm acıları meteyle yaşadığım ama aynı zamanda tüm güzel ama eski şeyleride meteyle yaşadığım şehire... berk vardı? o beni kolay kolay bırakmıştı. Ağlamamıştı hatta belkide. Ben o değildim onu bırakmazdım. bırakamazdım. ama o gelmediği sürece anlamıda yoktu kalmamın. aklımda artık tek bir şey var...
2 gün 16 saatin var Berk... gelirsen bizi kazanırsın.
gelmezsen beni kaybedersin.Zaten kaybettin. senin gidişin gibi koymaz benim gidişim.
2 gün 16 saat...
çok anlayışlı bir yazarım yaaa okulda bile bölüm yayınlıyorum kshjshdhsh
Arkadaşlar bu arada ders işlenmiyo diye yayınladım her gün olmaz yaniii <33