Yeni Üyelik
37.
Bölüm

34. Bölüm

@_yazarayl_

Güneş Kumsal Yerel*

Günlerden Perşembe,
Yer? Bir araba içi mavi, koyu mavi.
Durum? Eller kelepçeli.
Ruh hali? Suçluluk duygusu..

Neden peki?

Bilmem.. neden? Annemin kızının kendini korumak adına katil olmasımı?
Yoksa,
Berkin adının katilin arkadaşı'na çıkacağımı?

Berke sarılmamıştım bile.
Neden?
Çünkü vedalar ona acı veriyor..

Özür dilerim Berk Apak seni kendimden uzak tuttuğum ve tutacağım için.. özür dilerim.

Araba çoktan yola çıkmıştı. Cezaevine doğru. Sol Yanımda duran jandarma ve sağ yanımda duran jandarma beni oldukça geriyordu.
Uzun boyluydu birisi, renkli gözü vardı saçı tabiki kısaydı. Onu incelediğimi fark etti bana döndü. Küçümseyen bakışlarıyla beni süzdü.
Üzerimde bir siyah pantolon ve siyah tişört vardı. Üzerinede resmi gösterecek bir ceket. Ama ceketi çıkarmıştım.
"Hikayesini bilmediğiniz kişilere hep böyle küçümseyerek mi bakarsınız?"

Cevap verdi,
"Genelde ortada oturan kişiler katil oluyor, ya katil ya hırsız yada başka pis işler diyelim. Sende onlardansın"

"Bilmeden yargılamak tam sizlik davranış"
"Ve ayrıca madem suçluyum bir suçluyla muhabbet etmek yasak diye biliyordum?"

Sustu. Bir kaç dakika sonunda ön koltuk bölümünden bağrışma sesleri duyuldu.

"Kızı tut kaçmasın."
Dedi biri. Kendisi ayağa kalkıp ortadaki ön tarafı gösteren pencereyi açtı.

"Noluyor?"
"Şoföre bir şey oldu kolunu tutup duruyor kaza yapacaktık"
Şoföre döndü.
"İyimisiniz?"
Göremedim ama kafasını sallayıp pencereyi kapatıp yanıma tekrar oturacaktı ki araba ani bir frenle durdu ve galiba bir yere çarptı. Yanımda duran jandarma son anda düşmekten kurtulmuştu.
O kadar sert vurmamıştı ama sertliği de yüksek gibiydi işte. Nolmuştu acaba?
Bu sefer beni orda bırakıp ikiside kapıyı açıp ön tarafa gitti. Bağırış sesleri gelse de anlamıyordum.
Arabadan bende indim. Etrafı kolaçan ettim. Bağrışma sesleri yükselince hızlı adımlarla ön tarafa yürüdüm. Adam koltukta geriye yatmış hareketsiz duruyordu.
Olamaz!? Kalp krizi geçiriyor adam!?
Jandarmanın Biri bana bağırdı.

"Kaçmaya mı çalışıyordun!?"

"Hayır tabiki! Şoföre bakmaya geldim ve iyiki de gelmişim arabadan indir. Adam kalp krizi geçiriyor olabilir müdahele etmeliyim!"

Anlamaz gözlerle bana baktı.
"YA CERRAHIM HİÇ Mİ BİLMİYORSUN SİCİLİMİ! İNDİR ARTIK ADAMI ARABADAN ÖLECEK YOKSA!"

Hızlıca indirdi ve yere yatırdı. Ama böyle müdahele edemezdim ki lanet olsun!
"Ellerimi çöz"
"Oldu başka?"
"Ya adam ölecek diyorum sen halâ kaçacağımı düşünüyorsun. Adama müdahele etmem için 15 bilemedin 20 saniyem var"
Nabzına bakıp devam ettim.
"Nabzı yavaşlıyor"
Gelip ellerimi çözdü.
Ben kalp masajı yaparken bir araba sesi geldi. Kim olduğuna bakamazdım.
Kalp masajından sonra işe yaramadığını anladım ve durdum.
"Kesici bir şey lazım. Birde kolanya"
Sivri bir şey getirdi neşter gibiydi ama değildi. Bir sürü insan toplanmıştı.

"AÇILIN BIRAZ NEFES ALMASI LAZIM"
bilincine baktım. Bunu yapmam ne kadar doğruydu bilmiyordum ama galiba açık ameliyat yapacaktim burda. En azından Ambulans gelene kadar yaşatırsam kurtarabilirdim.
"KOLANYASI OLAN VARMI?"
diye bağırdım ortaya. Umarım vardır.. hadi hadi hadi hadi
Biri çıktı ve verdi.
Kesici aleti aldım ve temizledim.
Polis gömleğini elimle yırttım.
Ne yapacağımı anlayan insanlar arkalarını döndü ve bazıları da izlemeye devam etti. Göğsüne neşter gibi olan şeyi bastırdım ve aşağı kalbine ulaşabileceğim kadar kestim.
Arkamda kim varsa seslendim.
"Saçımı topla. Herhangi bir engel olmamalı. Zaten hijyenik bir ortam değil"
Bir lastikle saçım toplandı. Bakmadım arkama. Elimi düşünmeden kestiğim yerin içine soktum.
(Midenizin bulanmaması adına daha fazla detay vermicem burdan sonra)

Nabzına baktım tekrar. İşte bu.. nabzı eskisi gibi atıyordu. Ama elimi kalbinin yakınında nabzının atmasını sağladığım yerden çekersem tekrar değerleri düşerdi.
Ambulans gelene kadar elim öyle kaldı.

Arkadan bir ses geldi.

"Nabzını tekrar kontrol et. Eğer yavaşsa her an değerler düşebilir. Normalse başardın demektir"

Lan!?
Berk!?
Arkamı dönecektim ki o olup olmadığını anlamak için hareket etmemem gerektiğini hatırladım. Dönemedim. Nabzını kontrol edemezdim. Çünkü artık iki elimde aynı yere baskı uyguluyordu.
"Ben bakamam. Eğer elimi çekersem ölür "
Biri geldi ve nabzına baktı.

"Stabil. Başardın"
Berk..

Ambulans geldi. Sedyeyle beraber benimde gitmem gerekti. Adamı sedyeye aldılar. Berk benim sedyeye çıkabilmem için elini aşağı indirip basmama yardımcı oldu. Basıp sedyeye çıktım ellerim hala sabitti. Acil teknisyenlere durumu anlattım.
Bir jandarma durdurdu.

"Sen tutuklu bir suçlusun böyle nereye gidiyorsun?"

"Ha pardon yaa ben unutmuşum tutuklu olduğumu. Çekeyim ellerimi hemen ölsün bir şey olmaz"
Diyip elimi çekmek için hamle yaptım

"DUR!?"
Jandarma bağırdı.

"Sen dalgamı geçiyorsun bin ön tarafa!? Şurada bir polisin hayatını kurtarıyorum bin ve gel güvenmiyorsan!"
Ambulans kapısı kapandı ve hareket edip en yakın hastaneye sürdüler.
Geldiğimizde indirdiler aynı şekilde.
Hastaneye baktım.
Tugayın hastanesi..
Şaşırmıştım açıkçası.
Sedyeyi çok hızlı sürüyorlardı.
"Koşarak değilde hızlı adımlarla gitmelisiniz. Benim elim kayarsa hasta ölüm riskine girecek"
Daha dikkatli adımlarla sürdüler. Bir kaç doktor geldi. Ameliyat doktoru. Bunların içinde tugay vardı tabiki adam kalp cerrahı sonuçta ben beyin. Ama ona rağmen halledebilmiştim.
Ameliyathane katına geldik başka bir doktor benden devraldı. Ellerimi doktor katana kadar çekmedim ve o kattığı anda çektim. Ve sedyeden indim.
Ameliyathaneye alındı. Tugay geldi yanıma. Ellerim sadece kıpkırmızı kandan oluşuyordu. Saçım hafif dağılmıştı ve terlemiştim.
Konuştu.

"Nerden geldi aklına?"
"Ne nerden geldi?"
"Bu müdahaleyi yapmak? Yani bu eskilere dayanan bir yöntem ve daha kolayları vardı ama yaşama ihtimalini düşüren onları yapabilirdin"
"Cerrahlığımı küçümseme Tugay Başol. O an sadece böyle yaşayacaktı. Elbette yapabilirdim dediğin diğer basit yöntemleri. Ama direksiyon başında ve hareket ederken geçirdi. Lakin evde durduk yerde geçirseydi hareketsiz durumda, işte o zaman senin dediğin yapılırdı."

Biraz uzaklaştı ve peçete alıp geldi. Alnıma, boynuma nazik hareketlerle dokundurup ıslak yerleri sildi. Sonra arkama geçip saçımı daha sıkı olacak şekilde ama canımı yakmadan topladı.

"Ellerini yıka hadi sende"
"Teşekkür ederim"
Gülümsedi.
Gidip ellerimi yıkadım iyice ve kuruladım. Bir can alan el bugün bir can vermişti..
Jandarmalar ve berkler geldi bulunduğumuz kata. Onları gördüm ama onlar benim onları gördüğümü görmedi. Ellerimi yıkadıktan sonra ameliyat koridorunda bir duvara geçip yaslanıp yere doğru süründüm ve oturdum.
Kafamı dizime koyacaktım ki bir el beni göğsüne çekti.
Kafamı hafif kaldırıp baktım. Tugay olduğunu gördüm.
Acaba ne düşünüyordu? Katil olmam hakkında..
Ağzımı açtım konuşmak için ama ben başlamadan o konuştu.

"Hayır kötü düşünmüyorum. Sadece kendini korudun ve sen öldürmesen ya ben ya berk öldürecekti adamı. Senin suçun yok ve gözümdende düşmedin merak etme"

Lafı ağzıma çok güzel tıkamıştı.
Gözümü biraz kapadım ki jandarmanın sesi duyuldu.

"Gitmemiz gerek artık"
Tugay girdi araya,
"Bırakta kız azıcık gözünü dinlendirsin"
Sesini çıkarmadı. Bende gözümü açmadım. Biraz öyle kaldım sonra kalktım.

"Teşekkür ederim tugay.."
"Rica ederim.. kendine dikkat et olurmu? Çıkarıcaz seni ordan en kısa sürede"
Burukça gülümsedim.

"Gidebiliriz"
Ellerimi uzattım kelepçeyi takması için.
Bir ses duyuldu arkadan. Tanıdık gibiydi.
"O kelepçe takılmayacak."
Kesin ve net bir şekilde söylenmişti. Kim mi söyledi? Sorguma giren Mert denilen polis.
"Takılması lazı-"
Lafını kesti.
"Takılmayacak dediysem takılmayacak. "
Acaba sadece polismiydi yoksa bu jandarmalarlada ilgisi varmıydı?
Berk dikkatimi çekti
Ah be beko..
Ona baktım. Bana baktı. Jandarma
Koluma girip yürüttü. Kafami berkten çevirdim. Tugaya sarılmışken berkle göz temasından bile kaçınıyordum.
Kendimden soğutursam acaba ben hapisteyken daha az acı çekermiydi?
Arabaya tekrar aynı şekilde bindirdiler. Cezaevine sürdüler içeri nihayet girdik. Çok karanlık ve kötü bir yerdi. Koridorda bir sürü kapı vardı biz geçtikçe kapanıyordu arkamızdan.
Bir kapı daha açıldı o kapıdan girildi ve tekrar kapandı yürüdüm.
Bu sefer gireceğim odanın kapısında durduk.
Bir kapı daha açıldı içeri girdim ve o kapı bu sefer üstüme kilitlendi.
İçeri çekingen bir şekilde girdim. Boş bir ranzaya oturdum. Herkes sorgulayarak bakıyordu. Açıkçası kimseyle de konuşmak istemiyordum zaten. Duvarda ki saate baktım kaç olursa olsun fark etmeksizin yatağa uzandım ve gözlerimi kapattım.

*2 Ay sonra*

Bugün 2. Ayım olmuştu. Berk bir çok kez gelmiş ti görmeye. Ama ziyaretçi kabul etmediğimi yani istemediğimi söyleyip geri göndermiştim.
O pes etmemişti her gün gelmişti görmek için.. 30 günün 30 unda da yani gelmiş ti. Yada sadece 1 ay mı demeliyim?
Görmüşmüydü bir kez bile?
Hayır.
Arada bir karnımda olan yara için revire gidiyorduk orda ki kremler daha da kötü yapmıştı. Şuan mosmor bir şekilde siyah dikiş iplikleri gevşemiş şekilde duruyordu. Karnım mor dikiş üzeri kırmızı.
Şuan ise yatakta oturmuş berkin fotoğraflarına bakıyordum.
Madem özledin niye görüşmeyi kabul etmedin salak güneş..
Kapı yine açıldı içeri gardiyan girdi
"Güneş Kumsal Yerel, tahliye kararın çıktı. Eşyalarını topla."
"Ne?"
Devam ettim.
"Diliniz sürçtü galiba? 4 yıl ceza verildi bana?"
"Anlamıyormusun!? Çıkabilirsin işte."
Kafami salladım. Ama bu nasıl olmuştu?
Eşyalarımı topladım
Kapıya tıklattım. Gardiyan açtı
Dışarı yürüttü ve çıktım.
Temiz havayı içime çektim. Psikolojim en dipteydi.
Bir araba gördüm. İçinden biri indi.
Tugay..
Yanıma geldi.
"Senmi çıkmamı sağladın?"
Kafasını evet anlamında salladı.
"Nasıl yaptın?"
"Kefaret"
Kısaca cevap verdi.
"Teşekkür ederim.. ama neden böyle bir iyilik yaptın?"
"Hastanemin adının kirlenmesini istemedim."
Devam etti.
"Berk 'in haberi yok eve bırakayım seni"
Kafamı salladım.
Senin için bir şey yapmamış güneş:)
Umutlanman boşuna çıktı.
Eve geldik.
Teşekkür edip arabadan indim. Telafi edeceğimi söylediğinde ise gerek yok diyip kestirip atmıştı.
Zile bastım uzun süreden sonra.
Kapı biraz beklenip açıldı.
"Gel Ada gel. Daha dün kavga ettik hala rahat bırakmıyorsun anlamıyorum senin şu üzerimde ki baskını yeter!"
Adaya söylenerek içeri yürümüştü. Kapıyı kapattım.
"Hayır konuşmuyorsun da gidermisin lüt-"
Sonunda döndü bana.
Dondu. Baktı baktı baktı. Sanki şey gibi hani bir eşyanızı kaybedersiniz çok ararsınız ama çok ta değerlidir o aynı zamanda. Bulamazsınız çok uzun süre sonra karşınıza çıkar.. onun gibi bakıyordu.
"Sen.."
Yanıma geldi. Omzuma kafama koluma saçıma en son yüzümde gezdirdi elini. Yanağımda durdu. Okşadı.
"Sen gerçeksin?"
Kafamı salladım.
"Özür dilerim"
Bir anda belimden tutup kaldırdı. O bana sarılıyordu bende ona.
Kokusu...
Çok özlemiştim.
"Şimdi konuşmayalım hiç birini birtanem.. Sadece beraber uyusak? Olurmu?"
Kafamı salladım.
Bacaklarımı beline ellerimi boynuna dolayıp sarıldım. Yürüdü. Odama çıkardı.
"Duş al kendi evinde odanda.. rahatla biraz sonra benim odama gel ben bekliyorum seni tamammı?"
"Tamam.."
Banyoya girdim yüzüme baktım. Zayıflamıştım. Saçlarım bakımsız görünüyordu.
Suyu açtım. Küveti doldurup içine girdim. Bir süre öyle kaldım. Sonra en dibine girdim. Biraz da öyle kaldıktan sonra bir ses geldi.
"Bebeğim iyi misin?"
Berkin sesi..
"İyiyim çıkıcam 10 dakikaya"
"Tamam güzelim"
Bornozuma sarıldım saçıma bakım yağından sürdüm. Sonra dışarı çıktım.
Uzun bir tişört ve kısa bir şort giydim.
Sonra berkin odasına gittim. Kapıyı tıklattım.
"Gel"
İçeri girdim. Yanına gidip oturdum yatağına. Ayağa kalktı bir tarak alıp yanıma geldi. Arkama geçip saçımı narince canımı yakmadan taradı. Sonra fön makinesiyle biraz kuruttu.
Yanıma gelip uzandı.
"Sende uzan"
Uzandım. Ben ona o bana döndü. Eliyle saçımı okşuyordu.
Çok yorgundum...
Direk uyumuştum zaten..

🌙🌙🌙🌙💛💛🌙🌙🌙🌙

Gözümü açtım. Berk hala beni izliyordu. Şimdi sırasımıydı? Soylesemmi?
"Özür dilerim.."
Nefes alıp devam ettim.
"Beni görmene izin vermediğim için, evleri ayırmak istediğim için, seni kendimden soğutmak istediğim için.."
O konuşmaya girdi.
"Herşeyi anlarım ama beni kendinden nasıl soğutmayı becerecektin güneş? 2 ay.. koskoca 2 ayda da seni görmeye geldim. Sen sadece 1 ay geldiğimi sanıyorsun. 2 ayda geldim hâlbuki.. "
"Özür bir şeyi değiştirmez ama yapmamalıydım.. Biz yarım kalamayız. Sen yoksan bende yokum."
Devam ettirdi beni
"Sen yoksan bende yokum."
"Barıştıkmı? Affettinmi piremsesini?"
"Küs değildik hiç"
Ona yaklaşıp sarıldım.
Konuştu,
"Bitkin görünüyorsun.. zayıflamışsın psikolojik çöküşte gibisin aynı zamanda"
"Beni düşünme artık.."
"Güneş"
Ne diyeceğini bekledim. Konuşmayınca ben konuştum.
"Efendim?"
"Oturur pozisyona gelir misin?"
Yatakta oturdum.
"Yaran vardı? Dikişli olan. Ona baktılar değilmi?"
"Evet baktılar"
"Şimdi izin verirsen 1 kere de ben kontrol etmek istiyorum?"
"Veririm ama.. kötü görünüyor yalana hiç gerek yok nasıl olsa göreceksin"
"Olsun.. kötüyse iyi yaparım olmaz mı?"
Gülümsedim kocaman.
"Sen yapınca zaten iyi olur"
Oda gülümsedi. Tişörtü onay alıp biraz kaldırıp karnıma baktı.
"Çok kötü görünüyor ama bu.."
Hiç bozuntuya vermeden devam etti.
"Enfeksiyon kapmış olmalı"
Ayağa kalktı. Bir şeyler alıp geldi.
"Sen uzan ve gözünü kapa acırsa dizimi sık olurmu?"
Kafami salladım. Uzandım. Tam başlayacakken 1 elini tuttum.
Bana baktı.
"Güneş.. 2 elimi de kullanmam gerekiyor dizimi tutabilirsin ama"
Elimi alıp dizine koydu.
Dikişleri aldı ilk. Sonra yarayı temizledi. Merhem sürdü.
"Baştan dikişe gerek yok diye düşünüyorum?"
Dedi bana.
"Bencede yok"
Karnımı kapattı.
"Yanıma yaatt"
"Çatlama kızım gelicem 2 dakikaya bekle azıcık"
"Ay tamam bee"
Odadan çıktı arkasından söylendim.
"Varoooooşşhh"
Oda bana seslendi ve odaya girdi.
"Besle kargayı oysun gözünü şuna bak"
Devam etti.
"Lan karga mı!? Bundan olsa olsa fare olur abi"
Kahkaha attı.
Bense ağzım açık kalmış şekilde onu izliyordum.
"Sensin fareee?"
"Valla ben değil sensin boy desen yok yüz desen ufacık. Bakayım?"
Eliyle yüzümü avuçları arasına aldı.
"Aaa yüz yok! Yüzsüz güneş"
"LAN!?"
O bir kahkaha daha attı.
"Ayağa kalk bakayım"
Ayağı kalktım.
Etrafı inceledi bir süre.
"Yok!?"
"Ne Yok?"
"GÜNEŞ NERDESİN GÖREMİYORUM SENİ?"
biraz daha inceledi yere doğru baktı.
"Güneş abicim ses ver bulamıyorum seni"
"Yaa berk yaa!"
Bana baktı.
"Aha burdaymış"
Kahkaha atmaya devam etti.
Ağzına evkelenip konuştum,
"Sen çok biliyorsun gerizekalı. Devede de boy var eşeğin arkasından geliyor berkcim"
Sustu.
İŞTE BÖYLE ŞOK EDERLET ADAMIII.
"Çok konuştun sen sus sus. Uyu hadi yanındayım ben"
Eğilip yanağımdan öptü.
Gözümü kapattım bende.

 

son sahnede ki düşünceleriniz neler ajvdhsbsbs

Loading...
0%