@_yildizcik_
|
Merakla ne diyeceklerini bekliyordum.Onlar ise hala söylememeye inat ediyorlardı.Artık beklemekten masada parmaklarımla ritim tutmuştum.En sonunda yine Yusuf ciddi ve olgun bir şekilde cümlesine giriş yaptı,"Tansu,bize kızabilirsin,haklısın da ama benim bunu söylemem gerek." derin bir nefes aldı.Arel'e baktı Arel de kafasını aşağı yukarı sallayınca konuşmasına devam etti,"Bundan sonra,bizim lojmanda kalıyorsun.".
Ha?Ne?Sizin lojman mı?Lojman ne?Sormak istediğim bir sürü soru vardı.Hayır yani öncelikle,neden?Ayrıca lojman neredeydi?Kafamın içindekileri duyan Arel sorularımın hepsine cevap verdi,"Evet Tansu,bizim lojman.Askeriyede ki lojman.Neden diye soruyorsan,biz yakın zamanda göreve gitmek zorunda kalacağız.Senide burada tek bırakamayız.Komutanımdan izin aldım bizim lojmanlarda bir daire boşmuş,orada kalacaksın."
Sustum,ağzımı bıçak açmıyordu.Ne yapacağımı bilmiyordum.Kabul etmek zorundaydım,başka şansım yoktu çünkü.Ben gitmesem bile o kadar komutanlarından izin almışlar yani.Ayıp olur sonuçta.
"Olur,gelebilirim.Ama..." orası bir askeriyeydi ve herhangi bir yüksek ses duyduğumda kriz geçirme oranım çok fazlaydı.Arel devam etti,"Biliyorum endişelisin ama,nolur kabul et şu teklifi.Komutandan izin alana kadar canım çıktı."
Yani bu kadar uğraştıysa bana da kabul etmek düşerdi,"Olur,kabul." dedim gülümseyerek.Aslında hafiften sevinçliyim.Çünkü,babamın beni bulması neredeyse imkânsızdı.O da benim bu cevabıma sevinmiş olacak ki otuz iki diş sırıttı.Yusuf ise hala ciddi bir ifade ile bizi izliyordu.
Bu ciddiliği benim içimde ki merakı uyandırmıştı,"Yusuf,bir sorun mu var?" dedim bedenimi ona doğru çevirirken.Kafasını iki yana salladı,"Hayır,sorun yok.Sadece senin eşyalarını evden nasıl alacağımızı düşünüyorum." düşünceli bir ifadeyle masanın bir köşesine bakmaya devam etti.
Arel basit bir şeymiş gibi anlatmaya başladı,'Ya abi,zaten adamı biz o evin içinde pert ettik.Belki de hala öyle duruyordur." bunu dedikten sonra alaycı bir tavırla güldü,"Biz bence rahatça Tansu'nun eşyalarını alıp geliriz.Bu kadar basit." dedi ve ellerini bir kez birbirine vurdu."Hadi bakalım,Yusuf.Hadi!"
Ayağa kalktı ve kapıya doğru yürüdü.Arkasından da Yusuf takip etti Arel'i.En son bana çıkarken seslendiler aynı anda,"İlaçların mutfakta." onlardan kalan son şey bir kapı kilitleme sesi oldu.
Ben daha demin ne yaşamıştım?Her şey bir an o kadar hızlı gelişti ki,ben bile ne olduğunu anlamamıştım.Ayağa kalkıp kendime bir bardak soğuk su aldım.En azından birazcık kendime gelmiştim.
Yine kendimi salondaki kanepeye attım.Bugün ayrı bir şekilde yorulmuştum.Nedenini de bilmiyordum.Kanepenin en köşesine geçtim,dizlerimi kendime çektim dirseklerimi de dizlerime koydum.Kafamı koltuğun başına yasladım.Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu.Uyumamak için ne kadar dirensemde kendimi uykudan alıkoyamadım...
***
Arel ve Yusuf aşağı kattan Tansu'nun eşyalarını almışlardı.Bu onlar için çok kolay olmuştu,çünkü babasının gücü sadece Tansu'ya yetiyordu.O da sırf Tansu güçsüz olduğu içindi.
Zaten sadece minik bir sırt çantası vardı.Bunu görünce Arel gülümsemeden edememişti.İçindekileri ne kadar merak etse de açıp bakmamıştı.Ayıp olur diye.
Eve geldiklerinde ikiside endişeyle bekleyen bir Tansu beklerken,karşılarında koltukta uykuya dalmış bir Tansu görmeyi beklemiyorlardı.Onu ilk defa bu kadar sakin ve masum görüyorlardı.Gerçekten babası Tansu'ya nasıl kıymıştı ki?
Sessizce fısıldaştılar,"Uyuyor mu?" dedi Yusuf Tansu'ya bakarken.Arel tüm dikkatini Tansu'ya vermiş bir şekilde kafasını aşağı yukarı salladı."Ne yapacağız?" sanki gizli görevdeymişlercesine sessizdiler.Sonra Arel'in aklına ani bir fikir geldi,"Odasına götürelim,en iyisi o."."Sen al." dedi Yusuf imalı,imalı bakarak.Arkadaşının Tansu'ya karşı olan hislerini biliyordu.
Arel anlamamış bir şekilde kaşlarını çattı,fakat sonra pek de önemi olmadığını anladı ve yavaşça elindeki siyah,minik sırt çantasını Yusuf'a vererek,Tansu'nun yanına gitti.
Tansu ilk defa bu kadar huzurlu uyuyordu.Kahverengi uzun saçları yüzünün önüne düşmüştü.Uykusu hafif gözüküyordu,bu yüzden Arel onu uyandırmamaya çalışarak belinden ve bacaklarının altından kollarını dolayarak,Tansu'yu kucağına aldı.
Tansu'nun bedenini sanki kırılgan bir cammış gibi tutuyordu kucağında.Tansu önce biraz hareketlenmişti fakat sonra yeniden durdu.
***
Hafifçe gözlerimi açmaya çalıştığımda kanepede değildim ama en az kanepe kadar yumuşak olan kolların arasındaydım.Gözlerimi açmaya çalıştım fakat beni geri yatırarak,benim bile zor duyabileceğim bir sesle konuştu,"Şşt,uyumaya devam et.Sorun yok."
Sözleri beni çok fazla mayıştırıyordu,zaten ağır basan uykum bu sözler karşısında karşı koyulamaz bir hal alıyordu.
En sonunda dayanamadım ve kendimi Arel'in kollarının arasına bıraktım.Benim kendimi ona bıraktığımı görünce belimdeki tutuşu sıkılaştı.
Ayağıyla kendi odasının kapısını açtı.Görmedim ama sesini duymuştum.Arel'e daha fazla sokuldum.Korkuyordum,her şeyden.Yapabileceğim bir şey yoktu.Diyarbakır'da sığınacak tek yerim ya Arel ya da Yusuf'du.
Hafifçe kıkırdama sesini duydum,fakat ona herhangi bir tepki veremedim.Yavaşça yumuşak bir yere bırakıldığımı hissettim.Muhtemelen yataktı.
Kendimi en köşeye getirdim,biraz zorlanarak.Dizlerimi kendime çektim ve alabileceğim en küçük şekli aldım.O sırada kulağıma birinin sesi ilişti,"İyi geceler,Çimen kız." sonra da kapının kapanma sesi.Sonrası dememe gerek yok,sadece derin bir uyku.
***
Yavaşça ayağa kalktım.Gözlerimi kapatıp "Umarım bulaşmamıştır." dedim ve gözlerimi korkarak açtım.Hayır,hayır resmen bembeyaz yatak örtüsüne bulaşmıştı.Hem de Arel'in yatak örtüsü.Ben ne diyeceğim ki?Tek diyeceğim şey Allah sonumuzu hayır etsin.
İçeriden Arel ve Yusuf'un konuşma sesleri geliyordu.Fazla yüksek sesli konuşmuyorlardı ama ev küçüktü bu yüzden kolaylıkla duyabiliyordum.
Kapının kulpunu tuttum ve yavaşça aşağı indirerek açtım.Açtım dediğimde sadece aralık bırakmıştım.Tabii benim uyanmamı bekleyen komando,bordo bereli Yusuf ve Arel anında gözlerini kapıya dikmişti.Masum bir bakış atmak istedim ama sanırım daha çok çaresiz bakışları atıyordum.
Şimdi,Ya Arel'i çağıracaktım ya da Yusuf'u.İkisine de güveniyordum ama birini seçmem gerekti,yani birine bunu söyleyecek kadar güveniyor olmam lazımdı.Birden ağzımdan "Arel," kelimesi çıktı.Arel kaşlarını çatarak anlamadığını belirtmek istedi.Sonra benim bir şey söylemediğimi fark edince Yusuf'un yanından ayrılıp kendi odasının,kapısının önüne geldi.
"Ne oldu,Çimen Kız?Bir değişik gördüm seni." belli etmemeye çalışıyordu ama endişeliydi,anlamamak için sağır olmak gerekirdi.Çekingen bir tavırla konuşmaya başladım,"Şey,Arel," biraz durup nasıl söylemem gerektiğini düşündüm,sonrasında "Aman ne olacak sanki?" diyerek konuya girdim."Arel,yatak örtüsı var mı yeni?" ellerim titriyordu.Bu panik atak her duygunun abartı olması yönünde de oluyordu.Yani şuan utançtan bile krize girebilirdim.
Ellerimi kapının arkasına sakladım ve kafamı,kapının aralık bıraktığım kısmından çıkartıp,yüz ifadesine baktım."Ne?" dedi anlamayarak."Örtü biraz şey oldu," ay niye söyleyemiyordum ki?Her kız yaşıyordu bunu."Ne oldu?" sanırım biraz sabırsızdı,benim cümlemi devam ettrmemi bekliyordu.Bende "Allah ne verdiyse." diyerek yine konuştum,"Kan oldu." dedim sessizce.Yusuf'un duymaması için.
"Kan mı?" dedi kaşlarını çatarak."Bir yerine bir şey mi oldu,Tansu?Aç şu kapıyı." dedi ve kapıyı ittirdi.Tabii ki benim cüssemin neredeyse iki katı olduğundan kolaylıkla kapıyı açtı.Ben ise titreyen ellerimi kendi arkama saklayarak.Hem titreyen ellerimi,hem de pijamamın arkasındaki kan lekesini gizlemeye çalıştım.
Bakışları benden önce yatak örgüsüne gitti,ortada biraz büyük bir kan lekesi vardı.Gözlerinin büyüdüğünü anlamam için yüzüne bakmama gerek yoktu."T-Tansu sen," bir süre boyunca tuttuğu nefesi bıraktı.Bakışları ve bedeni bana doğru döndü,"İyi misin?" kendi endişesini gizlemeye çalışıyordu."Ne oluyor?" anlaşılan kafasını allak bullak etmiştim.
Üstüme gelip beni kontrol etmeye çalıstığında,konuşmam gerektiğini anladım,"Arel ben," dedim ve derinbir nefes aldım,sonra devam ettim,"Ben,regl oldum.Yani endişelenecek bir şey değil ama.."beni susturdu ve kendisi,kendi kendine konuşmaya başladı,"Regl mi?Regl.Hiç duymadım ki.Kesin kötü bir şey ama sen söylemiyorsun.Gerçi,sen yalan söylemezsin ki.Ayrıca neden söylesin yani?" kendi kendine regl hakkında çıkarımlar yaparken onu durdurmam gerektiğini anladım.Yoksa şuan "Neden erkekler regl olmuyor?" diye düşünüyor olurdu.
"Arel,Bak regl gayet normal bir şey tamam mı?Her ay oluyor kızlar bunu.Olmazsan da sıkıntı oluyor işte anladın mı?Şimdi konu bu değil ama,bir şey isteyebilir miyim?" Arel'in biraz sakinleştiğine kanaat verip sormuştum bu soruyu.Hala şaşkınlıgını atlatamamış bir şekilde kafasını aşağı yukarı salladı,"Tabii.".
Utana sıkıla konuşmaya başladım,"Evde,pamuk var mı?" neredeyse her kelimemin arasında beş saniye duraklama vardı."Pamuk mu?" dedi kaşlarını çatarak.Ah,cidden Arel hiç mi bir şey bilmiyordu?Kafamı aşağı yukarı salladım.Ne yapacağını bilemez bir şekilde,"Anladım,pamuk var.Ben getireyim mi?" sanırım olayı daha yeni kavrıyordu.Hızlı bir şekilde kafamı aşağı yukarı salladım.Arel tam odadan çıkacakken durdurdum,"Arel," dedim sessizce."Ne var?" dercesine kaşlarını kaldırdı,"Eşofmanlarından birini giyebilir miyim?".Kafasını salladı ve odadan çıktı.
İçeriden Yusuf'un sesleri duyuluyor,"Yine başladı bizim deli koşuşturmaya.Boşu boşuna demiyorum deli diye." sustu ve bir kaç dakika sonra bana seslendi,"Tansu,hadi kahvaltı hazır.Of size noluyor bugün?" diye iç çekti.İç çekişini odadan bile duymuştum.
Ah,Arel nerede kalmıştı?Bunu dememle beraber Arel geldi.Elinde bir yatak örtüsü,birde pamuk paketi vardı.Erkek evinde ondan ped istemem doğru olmazdı bu yüzden pamuk istemiştim.Bu da olurdu sorun değil.
Pamuk paketini bana doğru uzattı,hızlıca onun elinden çekip aldım."Arel,iki dakika çıkar mısın?" elini ensesine götürdü ve hafifçe saçlarını karıştırdı.Sonrasında durumu anladı ki kafasını aşağı,yukarı sallayıp odadan çıktı.
Arel gittikten sonra hemen yapmam gereken şeyi yaptım ve gri eşofmanı giydim.Bana biraz büyük olmuştu fakat şu an bundan daha iyi bir çözüm yoktu.Onu bu kadar yormuştum,bende hediye olarak yatak örtüsünü çıkartıp yenisini taktım.Elimden gelen buydu,yoksa bende isterdim Arelle bir akşam yemeği ama ortam el vermiyor işte.
Yatak odasının kapısını açtığımda Arel'in hala kapıda beklediğini gördüm.Ben odadan çıkınca bakışları telefonundan bana doğru kaydı."İyi misin?" dedi telefonu cebine koyarken.Kafamı aşağı yukarı salladım.Uzun süre sessiz bir bakışma oldu.Bu bakışma Yusuf'un bize seslenmesiyle sona erdi,"Ay,napıyorsunuz anlamıyorum ki!Gelin işe kahvaltıya.İlla salatıklar ağlayarak sizi bekliyor mu diyeyim?" diye bağırarak bize baktı.
Ne kadar çok gülmek istesem de gülmedim.Bir tık sinirli duruyordu çünkü.Arel de,bende birbirimize bakıp kahvaltı masasına yürüdük.Masaya geldiğimde kıkırdamadan duramadım.Yusuf,salatalıkların üstüne su serpmişti."Ağladılar işte.Kıyamam ben size." dedi ve eliyle bir tane salatığı alıp okşadı.Sonra ise ağzına attı.Bu sefer kıkırdamakla yetinmedim ve kahkaha attım.Arel de aynı şekilde kahkaha atıyordu.Yusuf'un bize olan bakışlarını görünce ikimizde yaramaz çocuklar gibi sustuk,ve uslu,uslu masaya oturduk.
Ben pek bir şey yemedim ama,Arel neredeyse masayı yemişti.Yusuf Arel'e gülümseyerek bakıyordu.İki saattir bizim o dakikalar süren sessiz bakışmamızı anlatıp gülüyordu,"Abi,bak şimdi,sen böyle odanın kapısındasın,Tansu odadan çıkıyor ve bir an da büyüleniyor Arel'in yakışıksızlığı karşısında." dedi ve büyük bir kahkaha patlattı.Ben buna nazikçe gülümserken,Arel benim kadar mutlu değildi,"Yusuf sus." dedi ağzının içinde.
Arel'in bakışları pek olumlu değildi.Bu yüzden Yusuf kahkahasını durdurdu.Bende gülümsememi yüzümden sildim.Arel ciddi bir tonla konuşmaya başladı,"Kahvaltıdan sonra lojmana gideceğiz,haberiniz olsun." bu ciddiliği karşısında dudak büktüm.Ciddilik ona yakışmıyordu.Arel'in bana baktığını hissettiğimde dudaklarımı geri düzelttim.
Ben ona baktığımda zaten çoktan bana baktığını gördüm.Benim ona baktığımı görünce dudağının bir kenarı yukarı doğru kıvrıldı.
Masadan kalktım,çantamın nerede olduğumu sormak için Arel'e döndüm,"Çantam nerede acaba?" dememe kalmadan,sanki benim düşüncelerimi okuyormuş gibi konuştu,"Telefonun burada,çantan da koltuğun üstünde." dedi ve tek gözünü kırptı.
Gülümseyerek teşekkür ettiğimde,o da bana gülümsedi.Ben salonda ki koltuğun üstünde duran siyah çantamı aldım.İçindekileri kontrol ettim.Her şey tamamdı.Tekrardan onların yanına gittiğimde ciddi bir şeyler konuşuyorlardı.Ben gelince ikiside sustu.Kaşlarımı çatarak onlara baktım,"Bir sorun mu var?" dedim endişeyle.Yusuf kafasını iki yana salladı.Arel'den de onay almak istercesine ona baktım.Hiç bir şey söylemedi veya hareket etmedi.Bana bakmadığı için ona seslenmek zorunda kaldım,"Arel?" bu bir uyarı gibi değildi,daha çok soru sorar gibiydi.
Bir şey demeden masadan kalktı,bakışlarını bana çevirdi,"Hadi güzelim,çıkalım artık.Geç kalmayalım." beni belimden tutarak kapıya doğru yönlendirdi.Arel'e şaşkınlıkla bakıyordum.Ben tam ağzımı açmış bir şey diyecekken kendisi konuşmaya başladı,"Yusuf abi,hadi sende koş gel." kaşlarımı çattım.Onu ilk defa böyle görüyordum.
Benim bir şey dememe izin vermeden kapıyı açtı ve ayakkabılarını giymeye başladı,arkasından da Yusuf ayakkabılarını giydi.İkiside kapının dışında benim gelmemi beklediler.Bir iki dakika böyle geçtiğinde mecburen onların yanına gidip ayakkabımı giydim.İkiside tatmin olmuş bir şekilde gülümsediler.
Merdivenlerden aşağı inerken benim dairemde oturan ve her zaman karşımıza çıkmasını bekleyen bir kişiyi gördüm.Babam ve sevgilisi.
B Ö L Ü M S O N U
bitttiii
Evet 6. Bölümün de sonuna geldik.
Şimdi size bir haber ile geldimmm
Yeni bir kurgu yazmaya başladımmmm
Bir hafta sonra falan onu da atmaya çalışırım.
Yıldıza basmayı unutma😻😻
|
0% |