@_yildizcik_
|
İlk önce Tansu'nun söylemesini bekledim.O benden daha telaşlı duruyordu.Kim gelmiş olabilirdi ki?Babası.Hayır,hayır.O değildir değil mi?Burayı nasıl bulacak ki?Ah,biliyordu tabii ona adresi vermiştik bizimle konuşmaya gelmesi için.
Allah beni kahretsin."A-Arel," sesi titriyordu bu sefer.Sesindeki dehşet kaybolmuş,yerini korku almıştı.Tahmin ettiğim gibiydi babası gelmişti."Tansu,bak sakin ol.Derin nefes al." ilk önce denedi.Sonra ise derin nefes alıp,verdi.
Kapının önüne gidip kapıyı açtım.Karşımda Tansu'nun babası,yanında da bir kaç arkadaşı vardı."Buyrun?" dedim hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışarak."Tansu'yu çağırır mısın?" beklemeden direkt içeriye girdi.
Gitmem gerekiyordu.Komutan çok kızardı ama Tansu...Ona ne yapacaklardı?Belli bile değildi.Komutanı boşverip içeriye geçtim.Sevdiğim yeşil gözlerin sahibi olan kadının yanına oturdum.Babası ise çatık kaşlarla bana baktı.Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Tansu,konuşabilir miyiz?" sinirliydi.Hatta sinirden sesi titriyordu ama bunu belli etmemeye çalışıyordu.Herkes susmuştu ben ise direkt cevap verdim,"Hayır." Tansu'ya fazla temas etmemeye çalıştım.Sanırım her an panik atak krizi geçirebilir gibiydi.
Tekrardan telefonum çalmıştı.Baktığımda ise yine komutan arıyordu.Tansu'nun kulağına eğildim,"Güzelim benim gitmem gerek.Sakin kal tamam mı?Bir şey yapmayacaklar." kafasını salladı.Bunu yapmasıyla ayağa kalktım ve kapıdan çıktım.Bedenim oradan çıkmıştı belki ama Tansu hâlâ yanımdaydı,kalbimde.
😿
Arel'in çıkmasıyla gerginliğim daha da artmıştı.Üç erkekle bir evde tek kalmıştım.İkisini tanımıyordum,biri ise hiç iyi değildi."Tansu,güzel kızım.Yatak odasında bir şeyler konuşalım mı?Özel" bilerek özel kelimesini bastırarak söylemişti.Kafamı umutsuzca iki yana salladım.Biliyordum yine beni dinlemeyeceklerdi ama Arel demişti "Bir şey yapmayacaklar."
Bedenimin titrediğini hissedebiliyordum.Sakin olmam gerekiyordu ama,olmuyordu.Babamın yanındaki adamlardan birisi konuştu,"Hmm,sence biz seni dinleyecek miyiz,ha güzelim?" güzelim demesi hiç güzel hissetmiyordu.Arel söyleyince daha güzeldi.Beni bir kelimeden daha soğutmuşlardı artık.
Üç kişi birden üstüme yürüyünce geri çekilmeye çalıştım.Ancak,zaten koltukta olabildiğince gerideydim.Hepsi birden pis bir şekilde gülümsedi.
Babamın elinde bir hap vardı.Göremiyordum bile,gözlerim buğuluydu."Aç bakalım,ağzını." ne kadar açmamaya dirensem de,benden kat kat daha güçlülerdi ve açmışlardı ağzımı.Hapı mecburen yutmuştum.Ağlamalarım daha da artıyorken,gözlerim karardı yavaştan.En son hatırladığım şey ise yerde sürüklenerek bir yere götürülmemdi.
Bu kısım bazı kişiler için rahatsız edici olabilir🛑🛑
Gözlerimi araladığımda küf kokan bir yerdeydim.Yerde yatıyordum muhtemelen.Ellerimi kaldırmaya çalıştığımda,olmadı.Kafamı biraz aşağı eğmeye çalıştığımda bağlı olduğunu gördüm.Hayır,hayır olamazdı değil.Hani,bir şey olmayacaktı.
Ellerimi kaldırmak için zorladığımda,zincirle bağlı olduğunu anladım.Bunu zaten çoktan hissetmiş olan kalbim ise,gözlerim ile bir anlaşma yaparak birsürü yaşın yanaklarıma akın etmesine sebep olmuştu.
Benim ağlama sesimi duymuş olacaklar ki,demir bir kapının açılma sesi geldi."Oo,prenses uyanmış." güldü ve ayağıyla karnıma vurdu.Bir hareketiyle bile acıyla inledim."Daha başlamamıştık bile." tekrardan yaptı.Yeniden inlememek için dudağımı ısırdım."Öyle yapmana gerek yok,bağlarız birazdan." anlamamıştım.Bağlamak mı?
Arkasından babam elinde siyah bir kumaş parçasıyla gelip,ağzımı kapattı.Bağırmaya çalıştım ama sesim çıkmadı bile.
En arkadan,sonuncu adam geldi.Üç pantolon fermuar sesi duydum.Sesim çıkmıyordu bile.Çok çaresizdim,savunmasızdım.
Bedenim artık korkudan ne yapacağını bilemiyordu.Sadece zincirlerin altında çırpınıyordu.
İlk gelen adam önümde eğildi.Elinde bir makas vardı.Üstümdeki ince tişörtü makasla tek hamlede kesti.Ağlamakla yetinmiyordum,çığlık atıyordum.Ama duyan olmadıktan sonra,çığlığın ne anlamı vardı ki?
Sonra altımdaki pantolona geçti.Paçalarından başlayarak kalçama kadar olarak kısmı kesti.Tüm bedenim gözlerinin önünde seriliydi şimdi.Artık ağlayamıyordum,sadece gözlerimden yaş akıyordu.
Ellerimi,ayaklarımı hareket ettirmek için zorluyordum ama bu benim canımı daha çok yakıyordu.Yine de durmadım,devam ettim.Canım zaten çoktan yanmıştı.Umrumda değildi.
en sonunda iç çamaşırlarımı makasla koparttı.Bacaklarımı iki yana açtı.Ben ne yapacağımı bilmiyordum?Bir zarar veremiyordum onlara.
Birden içimde hissettiğim acı veren şeyle bağırdım.O kadar güçlü bağırmıştım ki,ağzımı kapatan bir bez olmasına rağmen duyulmuştu.Çok canımı yakıyordu.Adam bağırmamı duymadı bile içimden çıkıp çıkıp giriyordu.Bunu çok hızlı yapmaya başlayınca,çığlık atmaktan sesim kısılmıştı.
İçimde bir sıvı hissedince adam durdu.Benim derin bir nefes almama fırsat vermeden diğer adam geldi.İçime girdi.Bu daha sertti.Ter içinde kalmıştım acıdan.Nefes bile zor alıyordum.
O sırada bacak aramdan sıcak bir sıvı aktı.Kan.Adam önemsemedi bile devam etti.Daha fazla kan aktı.Diğer adam gibi o da içime boşaldı.
Babam geldi önüme.Elinde bir bıçak vardı.Gözlerimin içine bakarak kızlığımın için soktu o bıçağı.Bir şeyleri kesiyordu.İçimde,benim içimde.Benim iznim olmadan.
Bağırmalarım,çığlığa,çığlıklarım artık adlandıramadığım ses seviyelerine dönüşüyordu.O üç vicdansız beni umursamıyordu.Tek umursadıkları karnımın altında olan bölgemdi.
Babam bir anda bıçağı dudağıma getirdi.Kızlığımdan çıkan kan,şimdi dudaklarıma sürülüyordu.Asla ağzımı açmadım.Haykırışlarım,kendi içimdeydi.Hep de öyle olmuştu.Küçükken ve şimdi.Maalesef hayatta bazı şanssızlıkları olurdu insanların ama benim hayatım şansızlıktan ibaretti.
Aynı anda boynumu ısırıyordu.Ben artık ne yapacağıma karar veremiyordum.Korunacak bir tarafım kalmamıştı.
Ayağa kalktı.Erkekliğini,ağzımın içine soktu.Bu durumdan ne kadar iğrensemde hareket etmedim.Hareket edersem zevk alacaktı.Onlara zevk vermek hayatta en son isteyeceğim şeydi.
Sanırım bu durumdan bıkmış olacak ki bıçakla tam elmacık kemiğimin üstüne bir çizik attı.Kan,gözyaşlarımla karışırken konuştu,"Beyler,gidelim."
"Bunu ne yapacağız?" benden bahsediyorlardı.
"Sokağın bir köşesine at gitsin."
"O,senin kızın." galiba içinde azıcık da olsa bir vicdan belirmişti.
"Umrumda mı?" dedi.Güldü,çıktı ve gitti.
Adamların biri,bir kolumdan tuttu beni dışarıya çekti.Sokağın soğuk havasına aldırmıyorlardı.Beni orada bıraktılar gittiler.Ve ne yazık ki,bu benim ilk terk edilişim değildi.
😿
Çaresiz kız sokağın bir köşesinde yapayalnız kalmıştı.Bu çaresiz kıza aşık olan adam ise vatan görevindeydi.
"Demirtaş,durum ne?" Demirtaş,hem hayat dostu hemde komutanı olan Arel'den bunu duymasıyla saklandığı kayanın arkasından çıkıp etrafa baktı."Temiz." kendinden emindi.
"Diğerleri?" diye sordu Akşahin.İlk Yağız cevap verdi,"Temiz." ardından hepsi aynı şeyi söylediler.
Arel ekibinden emindi son olarak onlara gaz vermek amacıyla konuştu,"Ülkemize sataşan anasını siktiğimiz Abbas'ı öldürüyor muyuz?" güldü.Cevap vermelerine bile gerek yoktu.Bir doktoru rehin almışlardı onu kurtarmaları gerekiyordu.
Sessizce küçük,taş evin oraya doğru ilerlediler.Arel telsize doğru fısıltıyla konuştu,"3,2,1 ateş serbest." her yerden kurşun sesleri gelmeye başladı.Zifra Timi evde canlı bırakmayacaklardı.
Keskin nişancı olan Halil nokta atışı yaptı ve Abbas'ı karnından vurdu.Öldürmeyeceklerdi onu,acı çektireceklerdi.Vatanına zarar veren kişiler,Halil için işkenceye mağruz kalmalıydı.
Bunu gören Arel gururla gülümsedi.Talha'dan bir ses geldi,"E bu doktor kız değil ki.Ben o kadar aşk hikayesi düşünmüştüm." Timin hepsi güldü.
Tek bir kişi hariç,Arel.Aklı hâlâ Tansu'daydı.Onu orada tek bırakmıştı.Belkide gerçekten bir şey yapmamışlardı.Yüzde birdi bu ihtimalin gerçekleşmesi.
Telsizden Ayhan Komutanına haber verdi,"Görev tamam.Olduğumuz bölgeye bir helikopter." Cevap beklemeden iletişimi kesti.Sağ elini taş duvara yumruk atmak için kullandı.Kendi kendine sinirleniyordu.Haklıydı.
Neredeyse yarım saat sonra Abbas,rehine doktor ve Zifra Timi helikopterdeydi.Hemen eve gitmek istiyordu hepsi.
"Arel komutanım,iyi misiniz?" bu soru Mert'dendi.Sadece kafasını salladı Arel.Tek istediği Tansu'yu normal bir şekilde bulabilmekti.Son zamanlarda çok fazla kötü olay görmüştü haberlerde,İkbal cinayeti ve aynı gün öldürülen Ayşenur.Umarım Arel'in Tansu'su iyidir.Umarım.
On beş dakika sonra askeriyeye gelmişlerdi.Sevdiğine ne olduğunu merak eden genç koşarak Tansu'nun eski evine gitti.Muhtemelen babası oraya götürmüştü.Tam evin önüne geldiğinde gördüğü manzarayla donup kaldı.
Tansu'su evin önünde,bu soğukta yerde kanlar içinde yatıyordu.Buradan bile titrediğini görebiliyordu.Koşarak yanına gitti ilk aşkının.Diz çöktü,"Tansu,Tansu beni duyuyor musun?" bir yandan onu sarsıyor,bir yandan sesleniyordu.Tansu'nun gözleri çok hafif açıldı.
Öyle bir titriyordu ki doğrulamıyordu bile."Güzelim," dedi.Arel bile zorlanmıştı bunu söylerken.Ne olduğunu az çok tahmin ediyordu.Maalesef.Tansu kafasını kaldırıp başucunda bekleyen adama baktı.Biraz baktıktan sonra gözlerinden tanıdı o adamın Arel olduğunu.
"A-Arel," ya çok üşüyordu,ya da çok korkuyordu.Arel hemen üstündeki askeri ceketi çıkarttı ve Tansu'nun üstüne örttü."Yorma kendini,bak şimdi hastaneye gideceğiz." dokunamıyordu bile.
Tansu cevap veremedi,kafasını bile sallamadı.Arel kucağına aldı bu minicik bedeni.Çok fazla titriyordu.Sanki ellerinden kayıp gidecekti.Hastaneye doğru koştu.Soğuk muydu?Umrunda değildi.Hasta mı olacaktı?Umrunda değildi.Umrunda olan neydi?Tansu.
Hastanenin önüne geldiginde hemen acil bölümüne yöneldi."DOKTOR,LÜTFEN,ACİL!" diye bağırdı.Bir kaç doktor geldi yanlarına.Tansu'yu kucağından alıp,sedyeye yatırdılar.Doktor Arel'e,"Durum ne?" istemeye istemeye,"İstismar..." doktor bundan sonra sustu,sadece tedaviye odaklandı.Biraz incelediler sonra konuştu,"Ameliyata almamız gerek,bir doku yırtılmış yırtılmış,vajinası ağır bir şekilde zedelenmiş.Aynı zamanda hasar yumurtalık ve rahme kadar gelmiş."
Arel bir şey diyemedi.Ne demek onu bile bilmiyordu?Doktor ve yanında bir kaç hemşire ameliyathaneye götürdüler.
Arel ameliyathane kapısının önünde yere çöktü,başını ellerinin arasına aldı,"Ben ne yaptım?"
B Ö L Ü M S O N U
|
0% |