@_yildizcik_
|
Şarkı:Anıları Sakla,Kumralım,İmkansız Bir Aşk,Böyle Sever
Arel,sevdiği kadının ameliyathaneden çıkmasını bekliyordu.İçeride ona ne yapıldığını bile bilmiyordu.Ama bekliyordu işte sevdiceği oradaydı.Kalbine sanki binlerce bıçak saplanıyordu.
Neredeyse bir saat sonra ameliyathaneden bir doktor çıktı.Arel uyuşmuş ayaklarıyla kalktı,doktorun yanına geldi.Doktor,"Merak etmeyin,hanımefendinin durumu gayet iyi.Kızlık zarını diktik.Yumurtalık ve rahime çok fazla zarar gelmemiş ama vajinası aşırı bir şekilde zarar görmüş." derin bir nefes aldı ve devam etti,"Birde hastanın psikolojik sağlığı için isterseniz bir psikolog bulabilirim." Arel sadece kafasını salladı.
"Peki,nerede?Görebilir miyim?" Tansu'yu düşünmek bile gözlerini parlatırken,onu göreceğini düşünmek resmen içinde adını bilmediği bir duygunun kabarmasını sağlıyordu.Doktor kafasını salladı,"Yirmi yedi numaralı odada.Birazdan görebilirsiniz." gülümsedi ve ağır adımlarla Arel'in olduğu bölgeden ayrıldı.
Beş dakika sonra yirmi yedi numaralı odaya gelmişti.Kapının önünde bekliyordu,girmeye utanıyordu.Arel,Tansu'yu bile bile orada bırakıp gitmişti.Tansu,Arel yüzünden şuan hastanedeydi,uyuyordu.Fiziksel sağlığı illaki iyileşecekti ama,ruhen ne olacaktı?Arel Tansu'nun ruhunu nasıl iyileştirecekti ki?
Odanın içinde uyuduğunu bilse de kapıyı iki kere çaldı,yavaşça kapıyı açtı.Tansu'nun uyuyan,masum yüzünü görünce bir kere daha içi acıdı.Nasıl yapmışlardı?Arel dokunmaya bile kıyamıyordu.
Tansu'nun yattığı yerin yanına geldi,oradaki iskemleye oturdu.Böyleyken bile ne kadar güzeldi? diye düşündü.Elini uzattı saçını okşamak için,durdu.Kendine bunu layık göremedi.
"Tansu," diye fısıldadı.Uyandırmak istemedi."Güzelim," dedi tekrardan.Ona böyle seslenmeyi çok seviyordu."Yeşilim," kendi söylediğine gülümsedi ve tekrar etti,"Yeşilim."
Tansu hafifçe gözlerini kırpıştırdığında sustu,onu izledi.Zaten güzelken,gözleriyle beraber çok daha güzeldi.
😿
Gözlerimi açtığımda ilk önce beyaz,parlak floresanları gördüm.Bunlar yüzünden tekrardan gözlerimi kapatıp açtığımda yanımda birinin varlığını hissettim.Korkuyla nefeslerim hızlanırken çok tanıdık bir ses geldi,"Benim,ben geldim.Sorun yok."
Arel'i duymamla nabzım ve nefesim eski haline geri dönerken tekrar konuştu,"Fazla hareket etme, yeni ameliyat oldun."
Kaşlarımı çattım,"Ameliyat mı?" hafiften doğrulmaya çalıştığımda acıyla inledim.Kasığım çok kötü acıyordu."Doktor gelince daha detaylı anlatır ama ben biraz anlatabilirim," derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı,"Sen en son,ben gördüğümde sokağın kenarındaydın..."
Daha anlatmaya bile başlamamıştı ama benim gözyaşlarıma hiçbir engel yoktu.Bir kaç hıçkırıktan sonra belimde iki el hissettim,Arel'di.Bende kollarımı onun omzuna doladım,yani boyumun yettiği kadar."Ağla güzelim,ağla.Hakkındır." hastane kıyafetinin içinde kaybolan belimi okşadı.
İçeriye doktorun girmesiyle ikimizde birbirimizden ayrıldık."Merhabalar,Tansu Hanım.Olay nasıl oldu?Anlatmak ister misiniz?" dedi doktor.Kafamı iki yana salladım.
Doktor bana çok tanıdık geliyordu."Tansu Hanım,sizi zorlamak zorunda kalacağım ama mecbur.Polisler kapıda bekliyor." Polis mi?Arel her şeyi anlamış ve de söylemiş miydi?
Ağzımı açıp bir şey söyleyecektim ki Arel benden önce davrandı,"İyi değil işte.Lütfen bizi rahatsız etmeyin." Bana göre gayet normal bir şekilde konuşmuştu ama doktor kafasını sallayıp öyle bir hızla dışarı çıktı ki ağzım açık kaldı.Arel gülerek elimi çeneme götürdü ve ağzımı kapattım,"Ağzını kapat Tansu,bazıları çok meraklı." alaycı bir tavırla güldü.
Gözyaşlarımı silip gülümsedim."Arel,sen her şeyi öğrendin değil mi?" dedim sessizce.Sanki bir devlet sırrı gibi.İstemeyerek kafasını salladı,"Maalesef." dedi.Dudaklarını birbirine bastırdı."O zaman benden tiksinmen gerek senin ama ben..." diye mırıldandım.
Arel kaşlarını çatarak bana baktı,sert bir ses tonuyla konuştu,"Tansu,sakın böyle bir şey düşünmüyorsun Tamam mı?Senin suçun değildi.Senden asla tiksinmem ben," elimi ellerinin içine aldı."Bunu sen istemedin,yapmadın.Tiksinelecek biri varsa o da adamlar tamam mı?" Temasıyla birlikte midem kasılmıştı.Utanmasam şuracıkta bayılacaktım.
Kendiside yaptığı hatayı fark etmiş olacak ki elimi bıraktı,"Kusura bakma,unuttum bir an." Gülümseyerek kafamı iki yana salladım,"Sorun değil.Dokunuşundan rahatsız olmadım." dudakları iki yana doğru usulca kıvrıldı.Aslında şimdi düşündüm de,dudakları ne kadar güzeldi.
"İstersen ameliyat hakkında bildiğim kadar bilgi verebilirim." güven vermek istercesine gülümsedi.Aslında benim için bilmesem daha iyi olurdu."Çok sağol ama,gerek yok." bende onun gibi gülümsedim.
"İstediğin bir şey var mı?" muhtemelem sohbet açacak konu arıyordu ama benim gibi o da bulamıyordu.Kafamı iki yana salladım.
Odada kısa süreliğine derin bir sessizlik oldu.Sanki bu sessizlikte birbirimizin içini okuyorduk.En sonunda Arel konuştu,"Olay nasıl oldu?" bunu söylerken bile tereddütlüydü.Sonra ekledi,"İstersen anlatmayabilirsin."
"Anlatmasam daha iyi." dedim kibarca.
"Tansu," dedi sessizce.Kafamı kaldırıp ne oldu? dercesine kaşlarımı çattım."Senin gideceğin düğün ne zamandı?" neden sorduğunu anlamamıştım,ama o ne derse cevap vermek istiyordu dilim ve kalbim."Sanırım üç gün sonra."
Tatlı bir şekilde sırıttı,"Biz benim timimle," dedi."Bir şeye karar verdik." ellerini birleştirdi.Kötü bir şey mi söyleyecekti? "Düğüne bizde geliyoruz." ellerini iki kez çırptı.Bunun düşüncesi ne kadar güzel gözüksede,babamın veya oradaki arkadaşlarının gözüne batacaktım.Yüzümdeki ifade onu rahatsız etmiş olacak ki sordu,"İyi misin?Yani,rahatsız olduysan özür diler-" lafımla sözünü kestim,"Hiçbir sorun yok gerçekten.Ben sadece babamın tepkisini düşündüm..." sustum.Konuşmama da gerek yoktu zaten.Anlamıştı.
"Tansu," hafifçe iç çekti."Gerçekten rahatsız olacaksan gelmeyiz." Kafamı iki yana sallayarak onu reddettim,"Arel hen sizin yanınızda gerçekten güvende hissediyorum ama oraya..." Babamın beni evlendireceğini bilmesi zorunlu muydu?Hayır.Sözümü yarıda kestiğim için kaşlarını çattı,"Oraya?" dedi sorgular bir ifadeyle.
"Boşver." diyerek geçiştirdim ve gülümsedim.Hafifçe doğrulmaya çalıştığımda yeniden kasığımda hissettiğim keskin acıyla durdum.İnlememek için alt dudağımı sertçe ısırdım.
İçimden geçenler ve hatırladıklarım susmuyordu.Beynimin içinde hep onların sesi,sözleri,bakışları,yaptıkları geçiyordu.Sanırım artık tamamen deliriyordum.Çünkü susmuyorlardı.Arel konuşsada,bağırsamda ne yaparsam yapayım susmuyorlardı.
Arel bendeki bu değişikliği fark etmişti sanırım,"Güzelim,tutma kendini ciddiyim." yine de hâlâ kendimi tutuyordum.Ne için mi?Ağlamamak için,bağırmamak için,ayrıca şuan midem aşırı bir şekilde bulanıyordu,bu yüzden bunu da ekleyeceğim;kusmamak için.
Arel beni endişeyle izliyordu.Bense hâlâ zorda olsa kendimi tutuyordum."Tansu," dedi.Benim kendimi tutmamı istemiyordu.Her halinden belliydi."Dayanması zorsa,ağla gerçekten sorun değil." Ne kadar istesemde ağlayamıyordum.Kullandığım antidepresanlar bunu engelliyordu.Tek bir sıkıntı vardı ben son bir kaç gündür antidepresan kullanmıyordum.Bu yüzdende hıçkırıklarımı durduramadım.
Arel anlayışlı bir ifadeyle baktı bana sonra,"Tamam,rahatla.Aynen böyle,bırak kendini yeşilim..." kollarını,ameliyat olduğum bölgeye değdirmemeye çalışarak belime doladı.Kendimi onun benden kat kat büyük olan bedenine gömdüm ve gözyaşlarımın göğsüne akmasına izin verdim.
Sol elini kafamın arkasına koydu ve göğsüne daha fazla bastırdı."Geçecek,geçecek,geçti..." yavaş yavaş konuşuyordu.Ben onu,bu kadar yavaş konuşurken bile zor duyuyordum.
"Geçti güzelim,geçti,geçti..." beni teselli etmeye devam etti.Elini çenemin altına koyup başımı kaldırdı.Hâlâ ağlıyordum,umursamadı."Tansu,bak istiyorsan kır,dök,yık ama içindekileri yok et.Biliyorum,anlayabiliyorum senin içinde bir şeyler yok olmuş.Ne kadar çok ağlayabilirsen ağla.Engel olmayacağım,sus demeyeceğim,ağzını kapatmayacağım.Benim yanımda özgürsün sen.Ben senin özgürlüğünü kısıtlayamam."
Ağlamam devam etti,o ise bana sarılıp hıçkırıklarımı dinledi.Dediği gibi,engel olmadı,sus demedi,ağzımı kapatmadı.Midemin bulantısı çok fazlaydı,giderek artıyordu.
İçeriye kapıyı çalmadan bir doktor girdi.Ben yüzüne bile bakmamıştım.Kendi güvenli alanımda,kendi karanlığıma gömülmüştüm."Beyefendi,bir sakinleştirici yapmamız gerek.Neden bizi çağırmadınız?" endişeyle konuşan doktorun sesini duymuştum maalesef.Ve şimdi hatırladım bu adam Yusuf'un da doktoruydu.Muhtemelen genel cerrahtı.
Arel öfkeyle cevap verdi, "Lütfen gider misiniz?Ben onun yanındayım.Eğer bir şey olursa ben haber veririm zaten." Doktorun bir kaç fısıltısını duymuştum.
Neredeyse iki dakika sonra koluma batan keskin şeyle inledim.Kafamı hafifçe kaldırmaya çalıştığımda çok güçsüz hissediyordum."Arel..." diye mırıldandım ağzımın içinde."Geçti güzelim,geçti." dedi sırtımı sıvazlayarak.
Başım çok fazla dönüyordu ve ben artık kendimi dik tutamıyordum.Bedenimi tamamen Arel'in vücuduna bıraktım.Gözlerim kararırken Arel'den duyduğum tek şey,"Özür dilerim yeşilim."
😿
bir saat sonra Tansu kollarımda uyuya kalmıştı.Yine.Doktorlara ben söylemiştim ona yatıştırıcı vermelerini.Biliyordum zaten böyle ilaçlar kullandığını ama resmen gözümün önünde kendini bana bırakmıştı.Bana,Arel'ine,en güvendiğine.
Tansu'ya çok fazla şey söylemem gerekiyordu ama nasıl söyleyecektim bilemiyorum.O minicik kafası bunca şeyi nasıl kaldıracaktı ki,ya da afedersiniz, kaldırıyordu ki?
Uykuya kaldıktan sonra onu yavaşça yattığı yere yatırdım.Bir günde veya bir kaç saatte,nasıl bu kadar değişebilirdi?
Uykusunda bile acı çekiyordu.Onu böyle gördükçe benim kalbim yanıyordu.Eski evinde,babasıyla yaşadığı evde hep böyle miydi?
İçimdeki sorular beynimi kemirirken Tansu çok hafifçe,neredeyse duyulmayacak bir sesle mırıldandı uykusunda,"Arel..." Elleri titriyordu.Uzanıp iki elini de tuttum."Efendim güzelim?" O uyurken ona "güzelim" demek ne kadar da güzel geliyordu.
Gözlerini açmaya çalıştı ama aldığı yatıştırıcı ona göre yüksek dozda kalıyordu,açamadı."Güzelim deme." diye mırıldandı.Dediği şeyle kaşlarımı çattım ama sebep aramadım.O ne derse yapardım.Gülümsedim,"Tamam o zaman yeşilim." dudağı hafifçe iki yana kıvrıldı.Gözlerini hâlâ açamıyordu.
"Messi mi?Ronaldo mu?" dedi birden Tansu.Şaşkınlıkla ona baktım.Ben bir şey söylemeyince o konuştu,"Bana babam sormuştu,Messi diyince kızmıştı bana." uyku mahmurluğuyla anlatıyordu bunları.Normalde olsa asla anlatmazdı.Bundan emindim.Durumdan yararlanarak sordum,"Nasıl kızdı ki Tansu?" yeniden uykuya dalıyordu yavaştan."Kumralım..." dedi ve derin bir uyku onu tamamen sardı.
Üç Gün Sonra
Hastaneden çıkalı daha bir gün bile olmamıştı ama ben yinede düğüne gidiyordum.Zümrüt abladan bir elbise ödünç almıştım.Mükemmeldi.Bembeyaz,ayak bileğinden kalçamın altına kadar bir yırtmacı vardı.Normalde böyle şeyler sevmezdim ama bu elbise tam bir sanat eseriydi.Çok hafif bir göğüs dekoltesi vardı.
Tüm Zifra Timi kapının önünde Zümrüt abla ve beni bekliyorlardı.Biz ise hâlâ elbisemizi düzeltiyorduk."Tansu,yemin ediyorum ağzımın suyunu akıttın." dedi gülerek."Asıl sen kendine bak,benim pabucumu dama attırırsın." Zümrüt abla ile ne ara bu kadar yakınlaştığımızı hatırlamıyordum ama tam benim kafa dengimdi.
Birde Yağız'ın kız kardeşi geliyordu düğüne.O bizden önce hazırlanmış çıkmıştı."Abla çıkalım hadi!" dedim heyecanla.Düğün için heyecanlı değildim sadece Arel'i merak ediyordum.Son olarak iki fıs parfümünü sıktıktan sonra kapıya doğru yürüdü,arkasından ben.
Kapıyı açıp dışarıya çıktığımızda karşımızda dokuz takım elbiseli duruyordu.
Birinci sırada Arel vardı.Ben onu süzerken o da beni süzüyordu.Ben şimdi bu çocuğa aşık olmak dışında ne yapabilirim ki?
Onun yanında Yusuf vardı.Güzel bir takım elbise giymişti.Ama benim gözümde Arel'den başka kimse yoktu.
Sonra Yağız,Halil,Poyraz,Ömer,Ayhan,Mert ve Talha hepsi takım elbise giymişti.Onlarda eh,fena değildi.Gözüm onlara bakarken bile Arel'e kayıyordu.
"E,kızlar hadi gelin!" dedi Talha tahammülsüzce.Sanırım bizi beklemekten yorulmuştu.Arel ona kaşlarını çatarak baktı sonrasında,yavaş adımlarla yanıma geldi.Bir elini belinin arkasına diger elini ise bana uzatarak tutmamı bekledi.Bana uzattığı eli usulca tuttum.Bunu yaptığımı görünce hafiften gülümsedi ve doğruldu.Önceden kendi belinin arkasına koyduğu elini şimdi benim belime koyuyordu.
Ayhan abide aynı şeyi Zümrüt ablaya yapmıştı.Halil kız kardeşinin yanında kolunu,Feyza'nın omzuna atmış bizi bekliyordu.Poyraz ise sevgilisi Esila ile bizi bekliyordu.Talha,Yağız,Ömer ve Mert'in yanında kimse yoktu.Fazla aldırmadan Arel'le birlikte arabaya bindik.
Yine o sürüyordu ve yanında da ben vardım.Arada bir arabayı sürerek bana bakıyordu.Bu bakışlarına anlam veremesem de fazlasıyla hoşuma gidiyordu.Kulağıma eğilip fısıldadı,"Çok güzel olmuşsun,Tansu." beni bir kere daha süzdükten sonra âdemelmasının kavislendiğini fark ettim.
Yusuf boğazını temizledi.Bu,ikisi arasında bir tür anlaşma biçimiydi.Arkadan Yağız'ın sesi geldi,"Komutanım,yine şarkı açmayı unuttunuz." Arel iç çeke çeke elini radyoya uzattı ve rastgele bir şarkı açtı.
Yâr bana düşmanım ol gel,
Düşür beni koynuna boğ ver,
Bu garibin ömrü sensiz geçer mi?
Şarkıyı dinlerken kendimi kaptırmış gibiyim ki,camdan dışarıya baktığımda düğün salonun önündeydik.
Herkes yavaşça çıkarken ben yine en son çıkmayı tercih etmiştim.Arel kulağıma eğildi,"Korkmana gerek yok.Bir şey olmayacak,Tansu." bunu duyana kadar kalbimin atışlarını hissedememiştim.Kafamı aşağı yukarı sallayarak,derin bir nefes aldım.
Usulca içeriye doğru yürüdük.Hepimiz bir film karakteri gibi yürüyorduk.
Arkamızda bir sürü patlamalar oluyordu,oluk oluk kanlar akıyordu,silah sesleri geliyordu,kâbuslar,çığlıklar vardı.Ama biz o filmin kahramanları olarak yürüyorduk.
B Ö L Ü M S O N U
AYAYAYAY geldimmm
Yine güzel oldu bencee
Artık kaos yeter dedim ve biraz cici cic şeyler okuyun istedim
Öpüldünüzzz
|
0% |