Yeni Üyelik
14.
Bölüm
@_yildizcik_

Herkes eğleniyordu.Bende onlar eğlenirken onları izliyordum.Tek ben değil,Arel'de izliyordu.Ayrıca şuan bu kadar yakın durmamıza gerek var mı?Benim nefeslerim biraz hızlanıyor gibi de.

 

Tüm tim halay zincirinin içine girmiş ayaklarını bir sağa bir sola savuruyorlardı.

 

Arkadan Mert gelip Arel'e seslendi,"Komutanım,sizde gelin hadi!" Arel tam gidecekken ani bir hareketle bileğinden tuttum.Yaptığım yanlışı görünce elimi buza değdirmiş gibi hızlıca çektim.O an anlamıştım,ben korkuyordum,korkularımı ise Arel gizliyordu.

 

Bana kaşlarını çatıp baktığında,dudaklarımı hissettiğim utanç ile birlikte birbirine bastırdım."Tansu,sen korkuyor musun?" dedi kulağıma yaklaşıp.Rahatsız olabileceğimi düşünüp Mert'e gitmesini işaret etti.Mert komutanını dinleyip halaya geri döndü.

 

"Tansu," iç çekti."Ellerin titriyor." o söyleyene kadar ellerimin titrediğini fark etmemiştim."Sorun yok," derin bir nefes aldım.Bunu ona değil de daha fazla kendime söylüyordum."Öğrenmişsin artık." Sırıttığını hissettim.Biraz daha derin nefes almaya devam ettiğimde sakinleşmeyi başarmıştım.

 

"Aferin kızıma." dedi saçlarıma doğru.Nefesinin saçlarıma değmesi hafiften ürpermeme sebep olsada sustum.Hoşuma gitmişti.

 

​​​​​​Etrafta babamı aradım ama göremedim.Demek ki burada değildi.Peki ya,benim zorla evlendiriliceğim çocuk neredeydi?O da vaz mı geçmişti yoksa?Bu düşünceler içimi rahatlatırken Arel'in bana seslenmesiyle durdum,"Ben hava alıp geliyorum burada bekle." çapkın sırıtışını yapıp dışarıya çıktı.

 

Masada tek başıma oturuyordum ki yanıma birinin geldiğini hissettim."Selam," dedi neşeli bir sesle.Kaşlarımı çattım ve ona baktım."Buyrun?" dedim kibarca.O ise iğrenilesi bir sesle,"Çok güzel olmuşsunuz." Bir şeyi eksik anlattığını anlamış olacaktı ki durdu.Bir an düşündü ve tekrardan konuşmaya başladı,"Ben Samet."

 

İşte bu olamazdı.Babamın dediği adam buydu ve benim yanımda arkasına sığınabileceğim kimse yoktu.Arel'in dediği gibi sakinleşmek için derin nefes alıp verdim.Uzun süre sessiz kalmam onu şaşırtmış olacak ki sordu,"İyi misin?" ağır hareketlerle kafamı salladım.Elimden geldiğince yüzüne bakmamaya çalıştım.Fakat fazla başarılı olamadım.Tam önümde duruyordu ve normalde kahverengi olduğunu bildiğim ama beni görünce siyaha dönen gözleri tam dibimdeydi.

 

Rahatsız olmuşçasına geri çekildim.Bana kaşlarını çatarak baktığında daha fazla geri çekildim.Yüzündeki ifade gülümsememe sebep olurken,birden duyduğum metal sesle kafamı aşağıya eğdim.Bilekliğim düşmüştü.Sandalyemden kalkmadan eğilip bilekliği aldım ve tekrardan bileğime geçirdim.Doğrulduğumda yüzünde olursa değişik duyguyu anlayamasam da umursamadım.

 

Önümdeki bardaktan büyük bir yudum aldığımda yüzümü ekşittim.Tadı çok değişikti.Sanırım direkt olarak kuyudan çıkartıp önümüze koymuşlardı.

 

Bana gülümseyerek bakmaya devam etti.Gülümsemesi bir zaman sonra artık beni rahatsız etmeye başlamıştı.

 

On dakika sonra ayağa kalkıp gitti.O gitmişti,o zaman ben neden hâlâ kendimi bu kadar kötü hissediyordum.Terlediğimi hissettiğimde sağ elimle kendime yel yaptım.Yanıma birinin geldiğini hissettim.Gözlerim buğuluydu kim olduğunu anlayamıyordum.İçimden dua ettim,umarım Arel'dir.

 

"Tansu," dedi tanıdık bir ses.Arel değildi,Yusuf'tu."Hı?" sesim benim düşündüğüme göre daha güçsüz çıkmıştı"Üşüyor musun?" dediği şeyle kaşlarımı çatmam bir oldu.Onun söylediğinin aksine yanıyordum.Kafamı iki yana salladım."Korkuyor musun?" İçimde herhangi bir korku da yoktu.Kafamı iki yana salladım yine.Ceketini çıkartıp omzuma koydu."En azından içim rahat etsin." dediğinde gülümsediğini anlamak için görmeme gerek yoktu

 

Bunu dedikten sonra geri timin yanına döndü.Ben yine yapayalnız kalmıştım.Arel gelmemeye devam ediyordu.

 

Gittikçe daha da halsizleşiyordum.Yanıma birinin geldiğini hissettim.Artık gözümü açamıyordum."Tansu!" dedi endişeli bir ses.Yusuf gelmişti.Dışarıdan nasıl gözüküyordum bilmiyorum ama içtende hiç iyi değildim.

 

Karşılık vermeye çalıştım.Boğazımdan çıkacak tek bir sese muhtaçtım ama o da çıkmıyordu.Ne yaptığını görmesemde birkaç hışırtı sesi duydum."Su mu içtin?" dedi kulağımın dibinde sessizce.Kafamı zayıfça aşağı yukarı salladım."Peki,en son kim oturdu buraya?" sesi birazcık da öfkeli geliyordu.Zorlukla cevap verdim,"S-S-Samet." Sesimin bu kadar titreyeceğini ben bile düşünmemiştim."İki dakikaya geliyorum.Bekle beni." uzaklaşan adım seslerini duymayı bıraktığımda asla bana ait olmayan bedenimi kasmaya devam ettim.

 

 

😿

 

Yusuf,Tansu'yu orada bırakıp Samet denen adamı bulmaya gitti.Kendi bile tahmin etmiyordu içinden bu kadar fazla öfke çıkabileceğini.Anlamıştı Samet denen ​​​​​​adam Tansu'nun suyuna bir şeyler katmıştı.Böyle şeyleri çok görmüştü.Bu yüzden de tahmin etmesi zor değildi.

 

"Hoşgeldin,Samet." diyordu tanımadığı bir adamın sesi.Samet ismini duyduğu gibi oraya koştu.Karşısında kulakları büyük,esmer,gözlüklü bir adam gördü.Samet'ti.Sormasına bile gerek yoktu.

 

Samet'in omzuna kolunu atıp,"Kardeşim,gel biz senle bir konuşalım." Sesi sakindi ama tehditkârdı.Samet kaşlarını çatarak Yusuf'un bedeni altında ezilmeye başladı.Yusuf onu dışarıya kadar sürüklediğinde durdu.

 

Onu hızla duvara çarparak bıraktı.Samet'ten bir inleme sesi duyduğunda kibirli bir gülüş takındı.Anında ciddileşip bir tekme attı karnına ve yere düşmesini sağladı.Tekrardan attı,tekrardan ve tekrardan."Hiç mi utanmıyorsun lan?" dedi bağırarak.Samet yerde acıyla kıvranıyordu."Kız daha on sekiz yaşında.On sekiz." Üzerine basarak söyledi.

 

 

"Ben bir şey yapmadım." dedi Samet acıyla.Yusuf inanmış mıydı?Hayır.İnanacak mıydı?Hayır.İnanmak istiyor muydu?Hayır.

 

Tekrardan bir tekma attı.Bu sefer Samet'in kafası pürüzlü duvara çarptı.Samet birkaç dakika hareketsiz kaldığında,Yusuf onun bayıldığına kanaat verip içeri girdi.Fakat içerideki manzara daha kötüydü.Tansu'nun gözleri artık tamamen kapalıydı.Yuusf bu kadarıyla ilgilenemezdi.Telefonunu çıkarttı ve Arel'i aradı.Yanıt yoktu.

 

Fazla vakit kaybetmeden Tansu'nun yanına gitti.Onu önce sarsmaya çalıştı ancak temastan hoşlanmadığını hatırlayınca elini geri çekti."Tansu," dedi fısıltıyla.Peki Yusuf Tansu'yu uyandırmaya,bu durumdan kurtarmaya çalışırken Arel neredeydi?

 

Arel annesi ve babasından gelen acil çağrı nedeniyle bahçede onlarla konuşuyordu.Bir yandan hemen konuşmayı bitirip Tansu'ya kavuşmayı istiyordu,Bir yandan da ailesiyle özlem gidermek istiyordu.O da biliyordu Tansu savunmasız bir kızdı.Küçücük bir şeye ağlar,korkardı.Hemen birinin arkasına sığınmak isterdi.

 

Birde hastalığı vardı;Panik atak.Bu en büyük sorunuydu.Psikolojisi çok kötüydü.Tansu belli etmesede Arel anlayabiliyordu.Hastanede onunla beraber kalırken,görmüştü gözlerinin içindeki korkuyu.Tansu her gece ağlarken Arel onun yanındaydı.Tansu gece korkudan titrerken Arel onu sakinleştirmişti.Arel düğüne gelmek istemesede Tansu'nun orada yalnız kalmaması için gelmişti.

 

"Anne,tamam yerim sarmaları." oldukça acele etmeye çalışıyordu ama ailesi ona asla yardımcı olmuyordu."Baba,evet dikkat ederim.Mayına basmam.Bir dakika askeriyede neden mayın olsun ya?Ayrıca şuan terör bölgesinde değilim." Arel kamerayı kendinden uzaklaştırıp vücudunu gösterdi.Annesi birden,"Hihh,oğlum yoksa damat mı oluyon?" dedi şiveyle.Sakin kalmaya çalıştı ve derin nefes aldı,"Hayır annecim arkadaşımın düğünündeyim ve kapatıyorum." Hızla telefonu kapatıp düğün salonuna girdi.

 

İçindeki kötü histen kurtulamıyordu.Tansu'nun sandalyesine baktı.Onun yanında Yusuf'u görünce rahatladı ve yanına gitti.Fakat daha da şok oldu.Tansu baygın bir halde yatıyordu."Lan Yusuf!" dedi endişeyle."Abi,bak sen sormadan anlatayım..." Sustu.Nasıl söylese bilmiyordu.Bunu söyledikten sonra Arel kesinlikle o adamı düğünde değilde cenazede karşılayacaktı."Eee?" dedi sabırsızlıkla.

 

"İşte biri ilaç katmış." Yusuf'un tahmin ettiği gibi olmamış yerine aksi olmuştu.Arel Tansu'nun önünde eğildi,"Güzeli-" diyecekti durdu.Tansu bu kelimeden hoşlanmıyordu.

 

"Yeşilim," diye mırıldandı.Sanki sihirli sözcüktü.Tansu zorlukla bir şey demeye çalıştığında Yusuf şaşkınlığını gizleyemedi,"Sihir mi bu amına koyayım?"

 

Arel Yusuf'u takmadan devam etti,"Yeşilim," dedi tekrardan.Tansu sadece saçma sapan şeyler eveleyip geveledi.

 

Tansu çok fazla terlemişti,aynı zamanda çok fazla titriyordu.Arel elini uzattı ve Tansu'nun ateşini çözmeye çalıştı.Çok yüksekti."B-b..." Acıyla inledi."Tamam,tamam.Ne yapıyoruz?Sakin oluyoruz" Arel kendini bir bebekle konuşuyormuş gibi hissediyordu.O an pek de umurunda değildi.

 

Alevler içinde kalan kadını kucağına alıp arabaya götürdü."Yusuf,bizim time haber ver ben gidiyorum." Sustu ve kucağındaki kadına baktı,"Eyvallah." Tansu'yu yolcu koltuğuna oturttuktan sonra kendide şöfor koltuğuna geçti.Gaza ayağını öyle sert basıyorduki kırılacaktı.On beş dakikada geldikleri yolu beş dakikada gelmişlerdi.

 

Tansu'yu kucağına alıp hemen lojmana girdi.Onu,kendi yatağına yatırdıktan sonra hemen bir ateş düşürücü aldı eline.Tansu'nun yanına gittiğinde minik bedeni hâlâ titriyordu,çok fazla."A-A...".Arel demeye çalıştı ancak başaramadı.

 

Arel bunun bir hapla geçebileceğini sanmıyordu.Uyuşturucu,en ağırlarındandı.Tansu'nun bünyesi ise oldukça zayıftı.Arel sevdiği kadına içi acıyarak bakıyordu.Kafası yastıktan düşecek gibi olduğunda Arel belinden tutup onu kaldırdı."Tansu," dedi.Kendini onaylayan bir mırıltı çıkardığında Arel rahatladı.En azından dış dünyayla ilişkisi devam ediyordu.

 

😿

 

Tansu'ya ne vermişlerdi bu kadar?Çok acı çekiyordu.Duş aldırsam geçer miydi?Nasıl duş aldıracaktım ki?

 

Denemekten zarar gelmezdi."Tansu,bak duş alacağız tamam mı?Yemin ederim bakmayacağım sana." Bir şey demedi inlemeye devam etti.Belkide kabus görüyordu.Hayır,hayır hâlâ uyanıktı.

 

Üstünde duran Yusuf'un ceketini çıkarttım.Elbisesinin arkasındaki fermuarı yavaşça açtım.Yüz ifadesine baktım bir şey değişmemişti.Ben tutmasam düşecekti."Tansu,biraz daha dik ve düz durur musun?" beni duyup duymadığını bile bilmiyordum.Fermuar tamamen açıldığında elbiseyi omuzlarından indirdim.Ne kadar yemin etsemde bakıyordum.Elimde değildi ki.

 

Üstünde sadece beyaz bir sütyen vardı.Sırtı,beli,karnı,boynu,göğüsü her yeri morluklarla kaplıydı.Tansu çok fazla titriyordu.Duş aldırmamaya karar verdim."Tansu,hadi sakinleşelim." derin nefes alıp verdim.Onun da yapmasını bekledim.Bir kaç sefer uğraştı ve yapamadı."Tamam,sorun yok." Ayağa kalkıp onun ilaç poşetini aldım.İçerisinden yatıştırıcı iğnesini aldım ve anında koluna batırdım.

 

Uyuması gerekiyordu.Böyle durduğunda daha fazla acı çekiyordu.

 

En sonunda uykuya daldığında titremeleri,ateşi durmamıştı ama sorun değildi.Acı çekmediği sürece sıkıntı yoktu.

 

Telefonumu şarja taktım.Şarjı bir olduğunda şarj kablosundan hiç çıkarmadan tanıdığım bir doktoru aradım.Doruk'u.

 

Beş dakika sonra kapı çaldığında ayağa kalkıp kapıyı açtım.Elinde minik bir çanta.Sırtında ise dev gibi bir çanta vardı."Kim hasta?" dedi içeriye geçerken."Yatak odasında." diyerek uyardım.Salona doğru ilerleyen ayakları bir kaç saniye durdu,adamları sağa doğru döndü ve yatak odasına girdi.

 

Bende arkasından girdiğimde hemen Tansu'nun üstünü yanındaki yorganla örttüm."Oha!O neydi lan?" kaşlarımı çatarak biraz daha anlatmasını istedim."O göğü-" ne diyeceğini anladığımda elimle ağzını kapatarak susturdum."Sadece hangi uyuşturucu onu söyle!" dedim emir vererek.Kaba olmak veya olmamak umurumda değildi.Nedenini anlayamadığım bir şekilde Tansu'ya zarar geldiğinde sinirleniyordum.

 

 

"Tamam." dedi ve minik çantasından bir şırınga çıkarttı.Tansu'nun üstündeki örtüyü kaldırıp titreyen kola baktı."Çok titriyor,yapamam ki." Tansu'nun koluna bastırarak titremesini durdurmaya çalıştı.Tansu acıyla inlediğinde,"Hey!" diye Doruk'a bağırdım."Sakin ol şampiyon." dedi gülerek."Aşıksın sen belli."

 

"Lan senin aşkını alır götüne iki kez sokarım sonra da sana o aşkı sana yediririm.Anladın mı?Kız ölüyor burada." Bağırmam yüzünden irkilmiş olacak ki sessizce işini yaptı.

 

Otuz dakika sonra bana döndü,"Adrenochrome." Bu muydu aldığı uyuşturucu?Ben tam olarak anlayamadığım için devam etti,"En ağır uyuşturuculardandır ve adrenalin türevi ilacı arak biliniyor.Dünyada bulunması çok zor."

 

"Nasıl?Ne zaman geçer?Etkileri bu kadar büyük mü?" Kafasını iki yana salladı,"Bilmiyorum,bilmiyorum,bilmiyorum." dedi.

 

İşte ben o an çaresizliğe kapıldığımı hissettim.Kendi kendime dibe battım.Pişmanlığımı da içinde yaşadım,sinirimi de.Her şeyimi içimde yaşadım.

 

B Ö L Ü M S O N U​​​​​

 

SELAM 14. BÖLÜMMM.

VE BUNDAN SONRA GELECEK 15. BÖLÜMM

 

​​​​​​ayayay sınavlar başlıyor ifff

 

Bu yüzden sanirim iki hafta bölüm yazamayacağım

 

oylamayı unutmayın yorum atmayı da

 

Öpüldünüzzz

 

 

Loading...
0%