Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@_zehraaa00

Manisa 2001


-Aaah suyum geldi!

Süleyman Ağa daha hızlı bastı gaza, karısının sancısı başladığı gibi hemen arabaya binip hastaneye gidiyorlardı ama karısının sancısı şiddetlenmiş suyu gelmişti .


"Tamam tamam dayan geldik ." Kadın çığlık çığlığa arabada kıvranırken adamın sesini fazla anlayamıyordu .


"Geldik ." Hemen arabadan inip karısının yanına koştu,hastaneye doğru bağırıp yardım isteyip karısının koltuk altına girdi ve yürütmeye başladı, gelen tekerlekli sandalyeye binip ameliyathaneye götürüldü.


Yaklaşık 6 saatir karısı ameliyathanedeydi hemşirelerden aldığı bilgi kadarıyla zorlu bir doğumdu,Süleyman dua ediyordu çocuğuna ve karısına birşey olmasın diye. Yanında kardeşi Ahmet Demirel vardı ve yaşça küçüktü.


Kapının açılma sesiyle iki adam oraya döndü. Küvetin içinde minicik bir kız çocuğu vardı,Süleyman hemen yanına gitti, bebeğine baktı.


Hemşireler bebeği odaya götürdü . Doktor, Süleyman'a bakıp tebessüm etti " Çok inatçı ve baya güçlü bir kız çocuğunuz oldu, güzelliğini söylemiyorum bile ." Süleyman gülerek doktora teşekkür etti.


1 saat sonra...


Ahmet Demirel bebeğe bakmalara doyamıyor, dünyalar güzeli bir bebek doğmuştu güzelliği nadir taşlardandı. Süleyman'a dönüp " Ağabey çocuk doğduğunda ismini ben koyacaktım, sen demiştin." Süleyman gülüp" Söz verdik ya sen koyacaksın." Ahmet önüne dönüp yeğenine baktı ve " Bu dünyalar güzeli kızımızın ismi, Delal olsun dedi.


"Delal,çok güzel isimdir ."


"Tamam o zaman. Bebeğin ismi Delal Demireldir. " Herkes memnuniyetle karşılarken birden odada çalan telefonun sesi yankılandı, Ahmet hemen telefonu açıp kullağına koydu, önce dinledi sonra hiçbir şey demeden abisine verdi. Yüzü düşmüştü Ahmet'in,Süleyman bir şey anlamasada aldı telefonu.


" Alo." 


-Süleyman oğul!

Torunum dünyaya gelmiştir? Süleyman gülümsedi.


" Erê bavo ( evet baba) "


"Erkek torunum nasıldır?" İşte bunu beklemiyordu Süleyman. Gülümsemesi yüzünde soldu, babası erkek torun diyordu ama onun kız torunu olmuştu.


" Erkek torunum olduğuna göre bundan sonra ağalık senindir oğul ." Süleyman bu sözü beklemiyordu . Babası ağalığı vermek için erkek torun olmasını bekliyordu . Eğer ki kız olsa ona ağalığı vermezdi ve onun kızı olmuştu. Sesini çıkarmadan kapatı telefonu ona merakla bakan karısına döndü Süleyman.


" Hatun, biz bu çocuğu eve götüremeyiz !" Kadın şaşırdı ne demek bu bebeği eve götüremeyiz? Ne saçmalıyordu bu adam ?


" Ne dedin sen ? Ne demek bu bebeği eve götüremeyiz? "


"Babam erkek torun isti.Bizim bebeğimiz kızdır."


"Kız çocuğudur diye ne yapak peki ? Çöpe mi atağ."


"Siye çöpe atağ mı dedim ben?Evladımdır.

Atamam çöpe ama evede götüremem. Ağalık senindir dedi babam,kız çocuğunu babama götürürsem ağalık gider ."


Kadın ağlamaya başladı,ağalık için kocası bebeğinden vazgeçiyordu.


" Burada doğan bir erkek bebekle değiştiririz, doktorlara söyleriz, iyi bir aile olsun diye ."


"Olmaz ! Çocuğumu veremem olmaz!"


"Ne demek olmaz, ağalık gidi diyem siye!"


"Vermem çocuğumu!

Sen bir ağalık için kendi çocuğundan vazgeçebilirsen ama ben vazgeçmem"


Karısının bu kararlı halini görünce son hamleyi yaptı " Öldürürüm ! Yemin bilah öldürürüm ikinizi, vereceksin bebeği ."


Kadın şok oldu . Kocasının bu sözleri onu daha fazla ağlattı. Süleyman hemen bebeğe doğru ilerleyip bebeği aldı, kadın çığlık çığlığa yerinden kalktı kocasının elindeki bebeğini almaya çalıştı. Ama Süleyman karısını itekleyip odadan çıktı .

-Günümüz-

"Babası onu çok severmiş öpermiş , annesi onu hiç sevmemiş öpmemiş." Kedi yavrusu gibi annemin dizinin dibinde oturmuş babamın bana küçükken söylediği şarkıyı söylüyorum,kadın olanları öğrenmiş şuan terör estiriyordu .


" Hiç bana öyle bakma Aden hanım!"


Aden'in iç sesi;

(Ulan Yusuf senin kelenini kesip kendime akşam yemeği yapmazsam-)


"O aklından geçenleri hele bir yap,bak kapının önünü görebiliyor musun? " Annemin sesi ile düşünceler puf oldu uçtu. Babama yardım et diye bakış attım,adam kaş göz işareti ile bana bulaştırma diyordu,oflayıp önüme döndüm.


"Yaa anneeee" bana kaşını kaldırıp sen bekle bakışı atıyordu,bu kadın artık hep konuşurdu .


" Milletin kızına bak,gider alışveriş merkezlerine , güzellik salonlarına , tatillere ama benim kızıma bak,elinde bıçakla ölüme atlayıp kasap gibi adam deşiyor. Ey Allah'ım! Neydi günahım?" Kafasını ellerine alıp konuşmaya devam ediyordu ama bu hali çok komikti .


Babama dönüp " Hepsi senin yüzünden bu kızı sen böyle yaptın!" Sıra babama gelmişti babam ayıplarcasına bakıp " Yahu ben ne yaptım? Dün senin yanında televizyon izliyordum ." Gülmemek için kendimi zor tutuyorum sanki dün adamlara meydan okuyan o değildi .

" Ertal !" 

" Hatun." 

"Bu saatten sonra ben değil veliahtım olacak diyen benim babam mı ?" Evet bunuda duymuş, Yusuf hazırlan koçum seni ben değil babam mumbar yapacak.

" Baban harbi nasıl Hatun?

En son hakka yürüyordu Allah korusun." Ben gülmemek için kendimi öyle bir sıkıyordum ki şuan içim dışıma çıkarsa şaşırmam .


Annem;

" Seni bekliyormuş , damadım gelmeden gitmem diyor,diye cevap verdi. Babam yine şakaya vurup ve bir o kadar ciddi sözleriyle;beni beklemesin. Yazık,adam yaşlı gitsin. Ben arkasından bi 30 yıl sonra gelirim." Annem daha fazla dayanamayıp arkasında bulunan yastığı ona fırlattı.


"Siz beni çıldırtırsınız !!"


"Yaa Allah aşkına anne, bunu dedemin veliahti mı söylüyor? " Evet,doğru duydunuz annem de benim gibi babasının tek vârisi.

" Duru!"

"Sustum." 

"Hatun yeter da vala yeter,kızımız tehlikede değil. O kendini nasıl koruyacağını iyi biliyor merak etme sen,bak korumaların hemen hemen hepsi onunla beraber." Babam yine kurtarıcı meleğim olarak araya girdi ama annemin ikna olmaya hiç niyeti yoktu .


" Ya bir şey olursa?

Ya ona korumalar yokken bir şey yaparlarsa?

Ben kızımı asla buna alet edemem!Asla kabul etmiyorum, asla anladınız mı ?" Annem artık ağlayacak duruma gelmişti. Ateşim çıktığında hüngür hüngür ağlayıp bir şey olacak diye baygınlık geçirirdi.

1 hafta önce ellimi kestim diye ambulansı arayacaktı ki zor durdurduk.


"Bebeğim bize biraz müsade eder misin?" Babamın bana söylediği sözle ayağı kalkıp annemin yanağından öptüm ve odama çıktım.


-Yazar anlatımıyla-


Ağlayan kadına sarıldı Ertal. Karısının ve onun göz bebeğiydi Duru .


" Nasıl böyle bir şeyi istersin sen ?

Nasıl böyle her şeyi onun boynuna yüklersin? " Ağlayarak soruyordu kocasına,Ertal daha fazla dayanamayıp...


" O benimde kızım benimde canım ama hatun;

onu böyle şeylere hazırlamalıyız,onu uzak tutamayız bunu sende çok iyi biliyorsun, kızımı veliahtım olarak duyurdum ama bu onun iyiliği için bundan sonra, herkes daha dikkatli atacak adımlarını."


"Hasta ama,o kriz geçiriyor biliyorsun ."


"Biliyorum ama sende bunu unutuyorsun, bizim kızımız çok güçlü."


-2001 Manisa-


"Dediğim gibi doktor, iyi birine vereceksin bebeği."


Doktor aldığı parayla memnuniyetle kabul etti. Süleyman hastanede annesi doğumda ölmüş erkek çocuğunu alıp onun yerine kızını vermişti ağalık için, kendi kanından vazgeçmişti.


Süleyman Demirel kucağındaki bebekle kapıdan çıkarken,son kez arkasında çığlık çığlığa ağlayan bebeğe bakıp " Affet evlat, umarım hayatın bundan sonra yüzün gibi güzel olur." Hiç beklemeden kapıyı kapatıp çıktı .


Koridorda bebek kucağında memnuniyetle çıkan adamın arkasından baktı Ertal Şanlıkan. Giden adam içeride kızını mı bırakmıştı? Yıllarca bebek sahibi olmak için gitmedikleri doktor kalmamıştı ama bir türlü bebek sahibi olamamıştı. şimdi bu adam kendi bebeğini buraya mı bırakmıştı?


Hiç beklemeden ağlayan bebeğin odasına girdi. Ağlayan bebeğe doğru yavaş yavaş adımlarla ilerledi. Küvetin yanına geldiğinde ağlayan ama bir o kadar güzel olan kız çocuğuna baktı Ertal. İçinde sanki bir şey kopmuştu. yıllardır ağlamayan Ertal Şanlıkan ilk defa bebeğin güzelliği ve ağlamasıyla gözünden yaş gelmişti.


Bebeği yerinden kaldırıp kucağına aldı ve o an dakikalarca ağlayan bebek onun kucağına almasıyla susmuştu . Ertal, bebeğe şaşkın bakışlar atıyordu kucağında, dakikalardır hastane de ağlayarak ayağı kaldıran bebek susmuştu. Tebessüm etti ve o an parayı alan doktor, içeriye girdi girmesiyle kucağında bebek olan Ertal'la karşılaştı, doktor yutkundu bu adamı tanıyordu.


Ertal yürüyüp korkudan titreyen doktorun önünde durdu " Bu bebeğin bundan sonra ki ailesi benim ve sen bunu birisine söylersen seni öldürürüm." Adam korkudan titreyerek başını aşağı yukarı salayıp kimseye söylemeyeceğim diyip susmuştu.


Koridorda kucağında bebekle dışarı çıktı Ertal Şanlıkan, onu gören karısı kaşını çattıp ona doğru yürüdü anlamsız bakışlar eşliğinde bir kocasına birde bebeğe bakıyordu.


"Ertal bu bebek? " 


" Bundan sonra bu bizim bebeğimiz!"


Kadın şaşkınlık içinde kocasına bakıyordu. Onları pencereden ağlayarak izleyen kişiden habersiz...


🥲


"Nerde bu Sertar ? Arıyorum arıyorum açmıyor köpek."


"Kızım bir sakin ol ya,işi çıkmıştır ."


"Sikerim onun işini. Kaç defa dedim benim telefonum açılacak diye ."


"Aden Allah aşkına çocuk kaçmışsa bile haklı yani ." Meltem'in bu sözüne karşılık hemen yanımda duran yastığı fırlattım .


Sözde bir sevgilim vardı ama yoktu en nefret ettiğim şey birinin benim telefonumu açmamasıydı.


"Aden hadi kızım gidiyoruz." Annemin sesiyle oflayıp çantamı alıp dışarı çıktım altımda siyah pantolon üstünde beyaz crop vardı, ayakabı. olarak da spor giymiştim. Merdivenlerden inip annemin yanına ilerledim.Kadın zorla dışarı çıkarıyordu neymiş efendim bundan sonra o nereye ben oraya. Beni böyle tutacağını düşünüyor ama unuttuğu bir şey var ben onun kızıyım rahat duramıyorum.


"Anne gerçekten bunu yapacak mısın ? " Kafasını telefondan ayırmayıp "sen akılanıncaya kadar evet bunu yapacağım."


"Yani bir asır boyunca." Yanımda duran Meltem'in bu sözüne onu çimcirdim ama o oralı olmadı .


"Hadi hadi düş önüme gidiyoruz ." Gözümü devirip kapıdan dışarı çıktım sanki küçük çocuktum bana yaptığı muameleye bak , Allah'ım dün adamlara meydan okuyup depo patlatan ben değilmişim gibi şuan annemin peşinden kuyruğu gibi ilerliyorum, kadın resmen ayarlarımla oynuyor.


"Yusuf.! 

Oğlum hadi gidiyoruz." Annemin seslenmesiyle hain kostok Yusuf'ii,bize doğru geldi arabaya ilerledi ve ben öldürücü bakışlarımı ona gönderiyordum eğer ki ben şuan bu haldeysem hepsi bu hain kostok yüzünden. Ona bakarak sen bekle bakışı attım, annem bunu görmüş olacak ki " O aklından geçenlerin 1 tanesini yap bak ben ne yapıyorum sana ."


Arabaya binip yola çıktık, annem önede ben ve Meltem arka koltuğa oturduk arkamızdan 3 koruma aracı ile malum heran birşey olabilirdi .


"Uff şarkı açın bari ya ." Sıkılmıştım gerçekten araba böyle sesiz gitmiyordu ellini radyoya attıp rastgele bir şarkı açtı Yusuf "buray senin yüzünden çalıyordu" güzel şarkıydı ama sırf Yusuf yorulsun diye değiştir dedim ard arda 4 şarkı seçti ve ben sırf o uğraşsın diye beğenmediğimi söyleyip değiştirmesini istedim. Annem araya girip Rojda 'Ax le Gidyê 'açtı bu şarkıyı hayran olduğumu biliyordu canım annemmmm.


Ben hemen şarkı moduna geçip şarkıya eşlik etmeye başladım .


Ax le gidye le gidye we

Le gidye le gidye we

Ax lê gidyê lê gidyê wê

Can cane Zekirya


Belek berfa li çiya wa

Lê gidyê lê gidyê wê

Li ser singa helîya wa

Can canê Zekirya


Annem ve diğerleri bana gülerek bakıp,deli kız diyorlardı ama ben öyle bir coştum ki, kendimi camdan dışarı çıkardım.


Av li deşta kişiya wa

Lê gidyê lê gidyê wê

Zeko berjêr meşîya wa

Can canê Zekirya


Ax le gidye le gidye we

Le gidye le gidye we

Ax lê gidyê lê gidyê wê

Can cane Zekirya


....


💃🏻


"Anne ne olursun. Bak vala bir şey yapmayacam bırakta gideyim lütfen."


"Olmaz otur oturduğun yerde."


"Nazan bırak bu kızı artık ya saatlerdir tuvalette gitmesine bile izin vermiyorsun. Bu kızı böyle tutamazsın bugün tutun tamam peki ya yarın ? Diğer günler? Genç kızı dizinin önünde oturtmak nedir ya?" Konuş be Büşra teyze.

Saatlerdir dil döktüğüm doğrudur,kadın küçük çocuk muamelesi yapıyordu.

Tuvalete bile benimle geldi,aaa abart anne yani .


" Benim kızım eğer ki tehlikeli yerlerde dolaşıp başına buyruk hareket edip beni dinlemezse bu yaptığım çok normal bence ." Bi başıma buyruk değil be annem ... Ona Yavru kedi bakışı attım sonunda dayanamayıp " sadece birkaç saat aradığımda açacaksın korumaları al sakın onların yanından ayrılma, Yusuf'u da al yanına ." Ohhhhh be sonunda bakışı attıp yanından hemen jet hızıyla uçtum .


Alışveriş merkezinden çıkıp hemen malların geldiği yere gitmek için minibüse bindim,annemin bundan tabii ki haberi yok ve ben bu işi hemen hal edip bir şey çaktırmadan eve geçecektim .


💙


"Yusuf şimdi bu silahı senin götüne sok-."


"Abla vala ayıp oluyor,bi baksana korumalar hepsi bize gülüyor."


Korumalara baktım harbi hepsi bize bakıp gülüyordu . Onlara bakmam ile daha fazla gülmeye başladılar bunlar beni ciddiye almıyorlar .


"Bir daha beni anneme ispiyonlarsan var ya yemin billah,hamsi diye kızgın yağda pişiririm seni ." Tam cevap vereceği sırada karşımızda izlediğimiz ambar açıldı . İşte şimdi başlıyorduk hehehe(kısık sesle güldüm). Kafamı hadi diye salladım ve yanımda bulunan adamlar oraya doğru koşmaya başladı,dakika kala sonra silah sesi ile ortalık inliyordu.


~


"Abi bu neydi şimdi ? " Yanında duran korumaya baktı genç adam şoktaydı o'da günler önce öğrendiği gerçekle Urfa'dan Manisa'ya gelmişti ilk başlarda bulamamıştı ama hastane kayıtlarından Aden'in yeri bulmuş günlerdir evi gözetleyip onu takip ediyordu.


Geldiği günden beri hiç dışarıya doğru düzgün çıkmayan çıksada kafeye gidip orada kız arkadaşı ile oturup yarım saat sonra tekrardan eve geçen bir kızdı. Evde camdan dışarı izler ya da balkonda yaşlı bir adam ile beraber bir şeyler konuşup gülümsüyordu. Geçen gün evde ki korumaları toplayıp halı saha maçı yapmıştı ama şuan gözlerine inanamıyordu .


"Abi o kızın içinden şuan ne çıktı? " Şaşkınlık içinde konuşan adamına birkez daha baktı o'da anlam veremiyordu günlerce gördüğü şeylerden dolayı Aden'nin saf ve masum olduğunu sanan adam şuan aynı kızı çatışmanın içinde,kurşun sıkarken görüyor ve bu kurşunlar daha çok öldürmek için değil süründürmek için atılıyordu.


"Bilmiyorum Ahmet bilmiyorum." Genç adam hem şaşkın hemde hayran bakıyordu karşısındaki kıza, dakikalar sonra silah sesleri susmuş herkes bahçenin ortasında toplamıştı. Arkada onları izleyen kişiden habersiz...

- Genç adam dikkatli bakıyordu ne yapacağını merak etmişti genç kızın.


~


"Siz iflah olmazsınız valla bak ciddiyim, bu konuda." Karşında adamlarının tuttuğu 30 adama bakıyordu Aden. Daha geçen birini uyarmışken şuan başka bir düşmanını uyarmak onun için zordu salağa laf anlatmak, koyuyordu ona.


"Bizi öldürürsen yaşatmazlar seni ." Konuşan adama döndü gülümseyerek, o'na yaklaştı genç kız " sizi öldüreceğimi kim söyledi?" Korkunç ama bir o kadar sakin bir şekilde sordu. Karşısındaki adamdan cevap gelmeyince sinirleniyordu en nefret ettiği şeylerin başında gelirdi, birine soru sorduğunda cevap verilmemesi .


-"Oruspu!!"

İşte bu bardağı taşıran son cümle oldu . Yavaşça ellini cebinde koyup bıçağını çıkardı, boynunu çıtlatıp adamlara doğru yürüdü,ona oruspu diyen adamın karşısına geçip çenesini sert şekilde tutup elindeki bıçağı yanağına sürdü ." Bana ne dedin sen ?" Adam yutkundu çünkü ne yapacağını kestiremiyordu şuan. Cevap gelmeyince yanında duran diğer adama döndü.


"Sen söyle bu arkadaşın bana ne dedi ? " Adam ona korkuyla bakıp konuştu " oruspu dedi ." Kadın bakışını tekrardan çenesini tuttuğu adama çevirdi ve elindeki bıçakla sağ yanağına O şekli çizdi ve adam öyle bir bağırdi ki onun sesinden her yer yankılandı, durmadı Aden. Bu sefer sol yanağına A çizdi bu onun her adamda bıraktığı bir izdi .


--(Aden Duru Şanlıkan Yeraltı dünyasında Acımasız kraliçe olarak geçiyordu.)


30 adamın yüzüne tek tek A harfini çizip elindeki bıçağı temizleyip cebine koydu .Ellini temizlemek için su aradı ama suyu bulamayınca arkada bulunan çeşmeye doğru ilerledi,Yusuf ona eşlik edeceği sırada ona dönüp " sen kal burayı temizle ben hemen gelirim ." Diyip ilerlemişti.


Ellini temizce yıkayıp yüzüne de su vurdu . İşini bitirmiş arkasını dönüp ilerleyeceği sırada karşında ona bakan bir çift ela gözle yerinde durdu .


"Merhaba Duru. Ya da Aden mi demeliyim ?"


Karşısında ellini uzatan adama ters ters bakıyordu(kendi iç sesiyle. Aden, bu adamda kimdi?) İlk defa görüyordu bu adamı. Gözleri ela boyu neredeyse 1.95 Altında siyah kot pantolon ve siyah tişört giyen bir o kadar yakışıklı olan adama ters ters bakıyordu..


Adam onun bu haline gülüp " kusura bakma kendimi tanıtmadım ." Öne daha fazla gelip elini tekrardan kaldırdı.


"Ben (Âhi Özoğul) . Senin için Urfa'dan Manisa'ya geldim tanıştığıma memnun oldum Acımasız kraliçe."


O'na yaklaşıp ellini uzatan adama,o'da yaklaştı ve uzattığı ellini kendine çevirip arkasından boğazına yapıştı.Hemen cebindeki bıçağı çıkarıp Ahi' nin boğazına dayadı .


"Kimsin lan sen ? " Bıçağı boğazına daha fazla bastırdı, adam aldığı şokla neye uğradığını şaşırsada bu hareket baya hoşuna gitmişti . " Dedim ya ismimi. Şu kesici aleti de çeksen mi boğazımı mı keseceksin?

." Aden daha fazla bastırdı ki Âhi'nin boğazı Ufak çizildi.


" Ne oluyor burada ? " Gelen sesle arkasını döndü. Gelen Yusuf ve adamlarıydı . (Âhi'yi) bırakmadan onlara doğru döndü. Yusuf şaşkın şekilde bir Aden'e bir de (Âhi ' ye)bakıyordu.


(" Âhi .")Yusuf'un sözüyle Aden bir Yusuf'a bir boğazını tuttuğu adama bakıyordu. " Kim lan bu ? Sen nerden tanıyorsun Yusuf ?"


" Abla bırak adamın boğazını baksana zaten kanamış . Tanıyorum onu düşman olamaz." Yusuf'un sözüyle,Aden tuttuğu adamı adeta fırlattı.


"Bu kim ? Ve bana neden senin için Urfa'dan Manisa'ya geldim diyor? " Bunu Yusuf ' da bilmiyordu. (Âhi) Yusuf'un askerlik arkadaşıydı askerden sonra bir iki kere görüşmüş sonra iletişimi kesmişlerdi.


" Boğazıma bıçağı dayamadan konuşmayı deneseydin şimdiye çoktan öğrenirdin ." (Âhi)yara olan boğazına cebinden çıkardığı mendille Tampon yapıyordu.


" Bana ukala ukala konuşmayı kes ,yarım bıraktığım işimi tamamlatma bana ." Aden'nin sert sesiyle Yusuf araya girip " bu böyle olmayacak bir yerde oturalım orada konuşalım en iyisi."


🍬


"Konuş ."


"Tamam anlatacağım." (Âhi) derin nefes alıp konuşmaya başladı.


" Gerçek aileni biliyor musun? " Aden gözlerini sinirle kapattı, evet biliyordu bunu acı bir şekilde öğrensede, bir süre sonra onun için anlamsız olmuştu .


"Evet biliyorum. Bunun onlarla ne alakası var ve sen niye buraya geldin? "


" Abin veya kardeşin olacak it! Benim kardeşimi vurdu ve şuan kardeşim hastanede.Bizim oralarda bunu ya kan la çözerler ya da ..." Devamını getiremeden Aden araya girdi .


"Ya da berdel' le ." Ama bu adamın bilmediği bir şey vardı o çocuk onun kardeşi ya da abisi değildi, babasının yıllar önce söylediğine göre, o adam evlatlıkmış. Ama belki bunlar bilmiyorlar.


"Evet ." 


"Berdeli benimle yapmayacaksınız öyle değil mi? O kadar canlarına susamamışlardır . "


"Seninle yapılacak denildi çünkü o ailenin senden başka kız çocuğu yok."


"Ben onların kızı değilim!" Dişlerini sıktı konuşurken,çünkü kan beynine sıçrayacaktı.


"Sakin ol, lütfen. 

Buraya seninle bir anlaşma yapmaya geldim . Gel Urfa'ya bunu kabul etmediğini söyle, bende sana destek olurum. Zaten belli ki elin kolun uzun. Çatışmalara katıldığına göre. "

(Âhi'nin) bu imasiyla kaşlarını kaldırdı Aden .


"Gelmezsem ne yaparsın?"


"Hiçbir şey. Benim için bir şey değişmez.

Ama, Seni bir erkek çocuğu için kurban verdiler. Peki sen bunu sindire bilecek misin? "


İşte bu söz ağırdı yıllar önce olduğu gibi bugün de aynı durum yaşanıyordu. O zamanlar bebekti Aden, hiçbir şey ellinden gelmiyordu peki şimdi ? Ellinde güç vardı,onlara haddini bildirecek büyük bir güç .


"Bir şartla . "


"Nedir ?"


...


"Sen beni ne zamandan beri takip ediyorsun? " Ellindeki çorba kaşığını indirip ona soru soran kıza döndü bakışları.


"Yaklaşık 2 haftadır."


"2 haftadır beni takip ediyorsun ? "


"Evet . Ve bayağı şaşırttın beni ."


"Neden ki ?"


"Senin saf ve masum olduğunu sanıyordum."


Bunu duyan Yusuf gülmeye başladı hahaha masum ve Aden ? Hadi canım.


"Aaaa! Ben çok masum bir kızım,hep çevrem beni bozuyor." Ciddi bir şekilde şakaya vuran tavırla konuştu, bunu duyan Yusuf'un boğazına içtiği çorba kaçtı öksürmeye başladı.


Tabi canımm çok masumsun sen.

Zaten az önce adamların götüne silah sıkıp yüzlerini bıçakla deşen ebemdi . " (Âhi)konuşurken bir yandan Yusuf kıpkırmızı olmuştu öksürmekten...


"Ölmüş kadını karıştırma lan!

Bak akşam musallat olur sana . Adam gitti tıkandı yavrucak." Yusuf'a bakıyordu harbiden gidiyordu.


"Kimin yüzünden acaba ? Adamın sebebi olacaksın. Helal Yusuf'ii helal." Yusuf daha fazla öksürüyordu .


"Al su iç ." (Âhi'nin) uzattığı suyu anında çekip kendi içmeye başladı Aden . (Âhi)ne yapıyorsun dercesine baktı. Ona dönüp " kısmi tıkanma yaşıyor böyle durumlarda yiyecek ve içecek verilmez hata sırta bile vurulmaz sadece helal demen ve onu daha fazla öksürtmen yeterli ." Bu bilgiyi verdikten sonra Yusuf'a dönüp " öksür lan ."


Yusuf'un artık öksürüğü kesilmişti Adene bakıp " masumlukta üstüne yoktur onun. Masum denildiği zaman sıranın başına gelir, halay başıdır kendisi." İmayla konuştu.


"Bazıları halay mendilini götünde görmek istiyor galiba ha Yusuf ? " Diye yapıştırdı cevabı Aden.


😂


Rıha~(Şanlıurfa)


" Götünü balıklara yem edeyim mi lan ? "


"Abla kurbanın olayım bırak valla bu işin şakası olmaz ."


"Şaka yaptığımı kim söyledi? Ağla bide Yusuf'ii."


3 gündür Urfa'daydık . (Âhi'nin)yanından ayrıldıktan sonra eve geçmiştim, Urfa'ya gideceğimi onlara söyleyemezdim çünkü, babamda annemde katliam çıkarırlardı onlara arkadaş grubuyla birlikte gezmeye gidecez demiştim ve tabii ki annem inanmamış ve izin vermemişti. Tam tamına 6 saat aralıksız lütfen demiştim ve en sonunda babamın yardımıyla izin vermişti.


Şuan Balıklı Göl' de Yusuf'u arka kısmı,balıklara çevrili bir şekilde tutuyordum. Beni ispiyonlamak neymiş görecekti. Bana yapılanı asla unutmam ben.


"Siz ikiniz ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden kaçmadığınıza emin misiniz ? "


Yusuf efendinin yakasını bırakmadan bize gülerek bakan( Âhi ağaya) baktım.Beyimiz bayağı eğleniyordu.


"Yusuf'un yerinde olmak istiyorsun her halde ? "


"Yoo tövbe ben almayayım ."


"Abla ne olur bırak ya ."Yusuf'un sözüyle bıraktım ve balıkların üzerine düştü.


(Âhi) ve korumalar gülme krizine girdiler . Yusuf şaşkın şekilde, bir bana bir etrafına bakıyordu. Etrafımızda insanlar toplamıştı .


"Gülmeyi bırakın yürü gelin çıkarın lan beni." Korumalara bakıp yardım istemişti . Hemen iki adam kolundan tutup çekti. Sırılsıklam bir şekilde karşımda duruyordu . Ben gülmemek için dişlerimi sıktım ama, yanımda duran (Âhi) krize girmişti . Yusuf, bana ters ters bakıyordu.


"Sen dedin bırak beni ."


"Ben balıkların üzerine mi bırak dedim?"


"Yer belirtmedin bende bıraktım."


"Allah'ım sabır ver."


"Tamam yeter bu kadar."


Gülmesini bitirmiş olmalı ki (Âhi)bana doğru adım attı " Aden, aşiretler toplanmış hazırsan gidelim ."


"Hazırım."


🔥


Arabadan inip 20 adamla yürümeye başladım.( Âhi) önden gitmişti bende onun dediği gibi 1 saat sonra gelmiştim. Kafamı kaldırıp dik yürüdüm. Konağın önüne geldim,kapı açıldı içeri adım atmak için hareket edeceğim sırada,Yusuf ellini omuzuma attı ona döndüm bana güven veren bakışını yolladı ve ihtiyacım olan desteği verdi ona tebessüm edip ilk adımı kocaman konağa attım...


İçerisi bayağı büyüktü, konağın ortasında en az 100 kadın vardı ve hepsi büyük görünüyordu içeriye girmemle bakışlar bana döndü. Ben onlara odaklanmayıp bahçenin ortasına doğru yürümeye başladım,içlerinden bir kadın gözlerindeki yaş ile ayağı kalktı bana bakıp " Delalam'ın tu hatî ? ( Delal sen geldin mi ?) " Kaşlarımı çattım bu kadın... Bana doğru yürüyünce önüme korumalar geçip onu durdurdu .


Ona bakmaya bile utanıyorum, kendisi beni yıllar önce bırakıp giden kadındı.


Onu görmezden gelerek,bahçenin ortasında bağırdım " Süleyman Demirel çık dışarı!" Sesimle konak yankılandı ve durmadan belimden silahı çıkarıp havaya 5 el ateş açtım ve bunu yapmamla dışarda bulunan adamlarla beraber bütün korumaları bana silahı çekti ve tabiki onların bu hamlesi ile benim adamlarımda .


"Ne oli orada ? ." İşte beklenen kişi yani Süleyman Demirel dışarı çıkmış aşağı bakıyordu, beni görmesi ile yutkunması bir oldu .


"İn lan aşağı ! Konuşacaz seninle ." Ona bağırmamla, sinirli bir bakış attı bana ve merdivenlerinden inmeye başladı, arkasından 60 adam çıktı hepsi bir bir merdivenleri inerken en arkadan (Âhi )geldi.Bana kafasını salladı ve gülümsemesini yoladı.


Süleyman Demirel karışıma geçti ve bana sinirle bakıp " bu ne terbiyesizliktir ? " Ona bir adım attım " sizin asıl yaptığınız terbiyesizlik ve şerefsizliktir ."


Bana sinirle bakıp yaklaştı ve ellini kaldırdı,hemen bana kalkan ellini hava tutup ve öyle bir sıktım ki koparmak ister gibi .


" Bir daha o ellini bana kaldırırsan senin o ellini .."


"Yeter bu kadar!"

konuşan yaşlı adama baktım, ikimize bakıyordu bana doğru yürüyüp" kızım bırak babanın elini ."


"Bu adam benim babam falan değil !" Dişlerimi sıkarak konuştum.


"Bu kız ne eder Süleyman Ağa ? "

-Süleyman Demirel bana bakarken adeta ateş saçıyordu.


"Beli değil mi ne dediği kız istemiyor işte evlenmek . Kızın rızası olmadığına göre bana o itti verin ." (Âhi) araya girdi ve Süleyman Demirel " onun rızasını isteyen yoktur, bu evlilik olacak."


"Senide oğlununda şerefini siktirme bana Süleyman Ağa. " Sinirle bağırmaya başladı. (Âhi) bu adam benim tanıştığım adam mı? Ulan bu böyle sinirli mi ?


"Hadini bil (Âhi Ağa !)" Başka bir adam konuştu .


(Âhi)o adama dönüp " sizin gibi soysuzlar mı bildirecek bana haddi mi? Sizi burada mermi manyağı yapmamam için bana o şerefsizi getirin !"


"Berdel olacak mı olmayacak mı Süleyman Ağa? " Bu sefer başka bir adam konuştu.


Süleyman Demirel bana bakıp

" evlenecek! İster zorla ister güzelikle ."


Ona gülerek bakıp ellini bıraktım ve anında silahı çıkarıp ona doğru tutum . Bir adım geriledi ve ben tam tetiğe basacağım an bir ses balta gibi araya girdi...


"Duru indir o silahı babamın kafasından!" Adımı söyleyen adama döndüm..

Bu adam...


"Sertar?"


Loading...
0%