Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm

@_zehraaa00

Seçimlerimizin arkasında dimdik durmalıyız ki asla pişman olmayalım.

Karar verildiğinden bu yana 3 gün geçmişti. Ve ben şuan Demirel konağında oturmuş karşımdaki manzaraya bakıyordum. Karşımda ki manzara ne mi ?

Demirel ailesi tam karşımda duruyordu. Ellerinde Çay, önlerinde çerezlikler vardı . Kahkaha atarak gülen aileye baktım yabancıydım bu aileye , her ne kadar aramızda bir kan bağı olsada ben asla onlardan değildim.

Karar verildiğinde bana, Özoğul konağına gitmemin doğru olmayacağını, burada olmam gerektiği söylenmişti. İlk önce kabul etmedim ama sonra düşününce onalara,bu kaç günü zehir edeceğim aklıma gelince seve seve gülerek kabul ettim .

" Öldürücü bakışlar atmayı bırakıp bize katılacak mısın? Yoksa odana mı çıkarsın? " Süleyman Demirel elindeki çayla arkasına yaslanarak konuşuyordu .

" Sivri sinek Urfa'da çok demişlerdi de inanmamıştım gerçekten de öyleymiş sesi çok geliyor" dedim . Bu sözüne sinirlenmişti ama beli etmemeye çalıştı.

" Delal abla bir şey sorabilir miyim? " Konuşan çocuğa döndüm adı Süleymandı ve kendisi biyolojik olarak benim amca oğlumdu. Sevimli bir çocuktu aslında iyi anlaşabilirdik ama ismi olmasaydı...

"Sor " dedim soğuk çıkan sesimle.

" Sen ne iş yapıyorsun ?" Diye sordu .

-Süleyman Demirel onun sorduğu soruyla bana baktı beliki oda merak ediyordu ne iş yaptığımı .

" Yer altı dünyasında acımasız kraliçeyim herkesin korkulu rüyası mafya liderinin tek veliahtı " demeyi çok isterdim fakat bunu söyleyemediğim için sustum ve okuduğum bölümü söyledim.

" Mimarım ben, iç mimar " dedim .

" İlk seneden mi kazandın yoksa mezuna kaldın mı ?" dedi ve bana doğru geldi . Yanıma gelip sandalyeye oturdu. Ona doğru döndüm " evet ilk seneden kazandım, gerçi üniversite babamın olduğu için direk aldılar " dedim.

" Nasıl yani Baba'nın üniversitesi mi var ? " Şaşkınlıkla sormuştu . Kafamı olumlu anlamda sallayıp evet dedim.

"Peki sen ne olmak istiyorsun?" Diye bu sefer ben konuştum bu sene yks sınavı vardı .

" Doktor olmak istiyorum ben, Âhi abi gibi gerçi,Sertar abim mimarlık sana daha fazla yakışır demişti de ben doktorluk istediğim için hayır demiştim " dedi .

"Abin de seni, kendi gibi mimar yapmak istiyor beliki ama sen onu dinleme eminim ki çok iyi bir doktor olacaksın" dedim . Kan bağından mı bilmiyorum ama,sevmiştim bu çocuğu, gerçi nefret etsem ne elime geçecek ki ? Onun bir suçu bile yok.

" Delal abla keşke önceden tanışmış olsaydık seninle. Ben, seninle daha iyi anlaşıyorum,Sertar abimle hep kavga ettiğimiz için pek anlaşamıyoruz onunla" dedi . Tebessüm ettim sadece çünkü söyleyecek sözüm yoktu.

"Senin ders çalışman gerekmiyor mu ? Hadi bakalım naş naş derse bakalım " dedim ve gülerek yukarı çıktı.

"Süleymanla iyi anlaştınız bakıyorum" diye Süleyman Demirel konuştu ona gözlerimi devirip telefonumu çıkardım, oynamaya başladım. Bu adama ne kadar katlanamasam da sabretmek zorundaydım.

" Sertar daha gelmedi çocuk 3 gündür eve gelmiyor,nerde bu çocuk? "

-Süleyman Demirel'in annesi Ayşe hanım konuşmuştu. Bu kadın da aynı oğlu gibi erkek torun düşkünüydü.

" Merak etmeyin gebermemiştir , çıkar bir yerden gelir sevgili torununuz" dedim ve hepsinin bakışı bana döndü.

"İnsan kardeşi hakkında böyle şeyler söyler mi ? Sen ne biçim konuşursun?" Anzılha,Ahmet Demirel'in karısı yani yengem konuşmuştu.

Ona dönüp" kardeş?

Ne kardeşi?" Dedim. Bana şaşkın şaşkın bakıp; "Sertar ve sen ikiz kardeşsiniz ya " dedi .

Süleyman Demirel'e dönüp

" öylemiymiş? " Dedim.

Yutkunarak bana baktı

( şimdi elime düştün sen. )

" Bak kızım bize kızgınsın haklısın ama tek suçlu baban değil ki . Seni büyüten aile seni vermemiş " dedi ve benim şaşkınlığım gittikçe artıyordu. Bu adam ne anlatmıştı da bu kadın suçu babamlara atıyordu.

" Öyle mi? Neden vermemişler peki " dedim ciddi tutmaya çalıştığım sesimle .

" Tamam kızgınsın ama bir dinle bizi önce. Bak kızım, sen doğduğunda doktorlar senin öldüğünü söylemişler doğumda sadece Sertar'ı getirmişler babanlara . Sonradan peşine düştüklerinde senin yaşadığını öğrenip seni evlatlık alan aile ile konuştular ama onlar seni vermedi hata babanı bile vurmuştular " dedi ve ben onun söylediği hikâyeyi pür dikkat dinliyordum .

"Eee sonra ne olmuş?

Bırakmışlar mı beni orada?" Dedim .

" Hayır tabiki istediler ama gizlilik kararı almışlar diye devlet seni vermedi. Annen günlerce tedavi gördü, iyi değildi baban da aile iyi dedi içini öyle rahatlatı" dedi Anzılha hanım .

Sözünü bitirdikten sonra ben kafamı salladım,kendimi tutamayıp güldüm. Gülmelerim kahkahalara karşıtı. Bana deli görmüş gibi baktılar,ben ise gülmemle konağı inletiyordum . Hepsi susmuş bana dikkatle bakıyordu.

"Ö- öy- öyle mi olmuş?" Dedim karnı mı tutarak. Gülmem devam ederken Süleyman Demirel , elindeki çayı indirip

" herkes odasına yarın büyük gün erken yatıp erken kalkacağız daha " dedi ve ben halen gülüyordum.

Onun sözü ile herkes ayağı kalkıp odalarına geçerken Süleyman ve Züleyha hanım kalmıştı.

"Çok iyi hikayeymiş gerçekten tebrik ediyorum sizi " dedim gülmemi durdurup sert bir şekilde durarak.

" Herkes böyle bilecek! Kimse gerçeği asla bilmeyecek! Anladın mı beni ?" Dedi Süleyman Demirel.

Ayağı kalkıp" bu hikayeyi bildiğim iyi oldu eğer ki bende Aden Duru Şanlıkansam bu hikâyenin gerçeğini, sizin asıl yüzünüzü göstermezsem sizin gibi şerefsiz olayım " dedim ikisine bakarak.

Züleyha hanım ağlamaklı gözlerle bana doğru geldi" yavrum " dedi ve ben sözünü kesip" sakın! " Dedim ve merdivene doğru ilerledim. Aklıma anlatılan hikâye geldi, merdivenlerden yukarı çıkarken bir yandan gülmeye devam ettim .

🌊

Âhi Özoğul;nasılsın?

Telefonuma gelen mesajla oturduğum sandalyeden doğruldum. Konağın üst tarafında bulunan çardakda oturuyordum.(Gece saat 12.23'tü)

Ben;iyiyim Âhi, az önce sordun ya 1 saate kötü olamam herhalde.

Âhi Özoğul; pansuman yaptın mı ?

Ben; yaptım annecim pansumanımı, birazdan süt içip yatacağım.

Âhi Özoğul; merak ediyorum Aden. Zaten orada kalman hiç içime sinmiyor. Karışmıyorlar sana değil mi ?

Ben: hiç kimse bana karışamaz! Aklını alırım aklını.😉

Âhi Özoğul; vala bila alırsın beklerim senden 😅

Ben ; Âhi.

Âhi Özoğul; efendim?

Ben; benim canım sıkılıyor 🥲

Âhi Özoğul;Kalk oynayalım .

Ben; dalga geçme ya vala canım sıkılıyor,birazdaha burada kalırsam kafayı yiyecem.

Âhi Özoğul; sende haklısın geldiğinden beri evin içindesin. Yarın sabah erken geleyim dolaşalım olur mu ?

Ben: olurrrrrr 🤓 tamam o zaman .

Âhi Özoğul; tamam 😅

Ben : iyi geceler o zaman tatlı rüyalar 🤍

Âhi Özoğul; sanada iyi geceler

huzurlu rüyalar 🌝🌜

Telefonu kapattım yanıma indirdim.Tuhaf bir şekilde içimde bir heyecan oldu. Nedeni ne bilmiyorum ama hayra alamet değil gibi .

"Hayrola yüzün gülüyor bakıyorum?" Gelen sesle derin nefes alıp ona bakmadan konuştum.

" Sanane ."

" Delal yapma " ağlamaklı çıkan sesiyle konuştu Sertar. Tekrardan derin nefes alıp ayağı kalktım bu böyle olmayacaktı.

"Delal" kolumdan tuttu ve kendine çekti burun buruna geldik,dudaklarıma doğru baktı sonra gözlerime bakışlarını tekrardan dudaklarıma çeviridi,tam öpeceği sırada onu ittim .

" SAKIN! " Dedim sesim yüksek çıkmıştı. Birde leş gibi alkol kokuyordu beliki sarhoştu.

" Sen benim sevgilimsin , sen benim kız arkadaşımsın , sen benim kalbimsin ne olur böyle yapma . Nolur sana yalvarıyorum vazgeç bu karardan. " Gözlerinden yaşlar akarken konuşuyordu . Bu adam şaka mı ? Ne kafası yaşıyor lan bu ?

" Bak sarhoşsun, beliki kafan yerinde değil , zırlamayı kes! Yürü git uyu milleti başımıza toplama,benide katil etme akşam akşam." Arkamı döndüm odama doğru yürüdüm ama beliki durmayacaktı.

" Benimle evlen ! Gel,evlenelim kimse birşey yapamaz biliyorum sende beni seviyorsun şuan kızgınlığından dolayı böylesin ama bunun şakası olmaz o adamla evlenemezsin !" Bağırarak konuşuyordu . Sabır çektim içimden bu adam beliki bugün beni katil yapacaktı.

"Ne oli orda ? Ne bu ses akşam akşam?"

-Süleyman Demirel bize doğru geliyordu. Ona dönüp;

" Al şu oğlunu başımdan, beni katil yapacak akşam akşam " dedim bana ne oluyor bakışı atıyordu, ama sormadı Sertara dönüp;

" Bu ne hal böyle? içmiş birde . Yürü banyoya gir, hade hade "

"Öldürürüm! O adamla evlenirsen öldürürüm! Delal duydun mu? "

"Sen dua et ben senin canını almadım ama yakındır o günler " dedim

"Çek vur beni, vur hadi " belinden silahı çıkarıp bana doğru uzatı. Süleyman Demirel araya girip elinden hızla silahı aldı.

" Ne oli bilmiyem ama bu saçmalığa son ver Sertar! " Dedi Süleyman Demirel.

" Bavo görmimisen yüreğim nasıl yani ? Görmimisen nasıl cayır cayır yandığımı ? Dedim siye, ben evleneyim dedim ama sen sırf söz olur diye kabul etmedi" Sertar'ın sözüyle dondum kaldım ne yani Süleyman Demirel biliyor mu ?

"Sus sus " diyip onu kendiyle sürükledi . Ben arkamı dönüp odama çıktım.

odama çıkarken arkamdan bağırıyordu. Odaya geçip kapıyı hızla kapatım beni gerçekten katil edecek.

....

Yaklaşık 2 saattir bir sağa bir sola doğru dönüyordum, uykumu zehir etti şerefsiz herif.

-Ne yapacağım ben ya ?

Elime telefonu alıp oynamaya başladım,belki kafam dağılır diye ama yok olmuyor of.!

Zaten babamı da özlemiştim, şimdi burada olsaydı yanına kıvrılır kucağında uyurdum. Gerçi onsuz geçen günlerde uyuduğum söylenemezdi, ilaç içtiğim günler hariç tabi .

Telefonum birden çalmaya başladı. Ekrana baktığımda gülmeye başladım. Beliki bizim reiste uyuyamıyordu .

" Hayrola reis uyumuyoruz ? " Dalgalı çıkan sesimle konuştum.

" Bana diyene bakın hele kendisi de uyumuyor nedense ." Dedi..

Dudaklarımı büzdüm

" uyuyamıyorum ki,baba ben senin kollarında olmadan uyuyamıyorum " dedim.Sıkıntılı nefes aldı.

" Bilmez miyim bilmez miyim üniversiteyi bitirmen için üniversite satın aldım resmen zili,benide kendine benzettin. Sen gittiğinden beri uyuyamıyorum Annan kızıyor senin yüzünden " dedi . Onun bu sözlerine güldüm.

" Özlemişem lo " dedim.

" Vala bende özledim. Durum , gel artık bırak orayı ben hal edeyim, sen zaten ne yapıyorsun orada ? " Dedi. Onun bu sözüne karşılık yutkundum eğer ki gerçeği öğrenirse var ya o zaman bütün Urfa ateş hattında kalırdı.

" Ne yapacağım baba ya ? Ne yapabilirim ki zaten sadece göz korkutuyorum yani,başka birşey yok ki ." Dedim

" Benden ne saklıyorsun sen ? " Diyince öksürmeye başladım babam kahin olacak adam vesselam.

" Ne saklıyor olabilirim ki ? " Dedim kısık sesle.

" Onu sen söyleyeceksin eğer ki benden birşey saklıyorsan var ya ."

" Yaa ama,Allah Allah ne saklıyor olabilirim ki ben ? Yani baba, annemle takılmak hiç sana iyi gelmemiş haberin olsun ne bu böyle ya ?"

"Benden ne saklıyorsun dedim konuyu değiştirme!"

"Hiç bir şey" dedim .

" Aden Duru Şanlıkan, sen Ertal Şanlıkan'nın tek çocuğusun unutma, sen babanın kızısın baban herşeyi kabul eder ama asla neyi affetmez? "

"İhaneti "

" Aferin sende babanın kızı olduğuna göre asla ama asla ihaneti kabul etmeyip boyun eğmeyeceksin, babanın kızı olduğunu göster herkese. Unutma ihanet asla kabul edilemez bir suçtur!"

Başımı dik tutup" ihanet asla kabul edilemez bir suçtur!" Diye tekrar etim babamı.

" Şimdi telefonu indir ve uyu geç oldu sabah sabah baş ağrısı çekme " dedi . Tebessüm ettim sanki sabah onun başı ağrımayacaktı .

"Tamam reis iyi geceler benli rüyalar " dedim. Gülme sesi geldi .

" Tatlı rüyalar bebeğim öpüyorum seni" dedi ve telefonu kapattım.

Kendimi uykunun kollarına bıraktım ...

🗻

"Bu kadar sıcak olması normal mi? " Sorduğum soruyla gülmeye başladı Âhi.

" Çok ama çok normal" dedi .

Sabah erken saatlerde kalktım. Âhi mesaj attıp kahvaltıyı dışarıda yapalım mı demişti,konaktan kaçmak için hemen kabul etmiştim. Şuan Balıklı gölün üzerinde bulunan lokantalardan birindeydik ve burası çok sıcaktı.

" Hadi sıcağı bırak da yemek ye.

Bugün bayağı yorulacaksın " dedi Âhi ve yemeğine başladı.

"Sizin buralarda sabahları ciğer yiyilmiyor muydu ya ? " Sorduğum soruyla elindeki ekmeği ağzından çekip ağır ağır kafasını bana doğru kaldırdı.

" Ne o canın ciğer mi çekti? " Dedi .

" Ne alaka be? Sadece merak ettim genellikle böyle söylerler "

"Başka şeyler de söylerler burada .

O yüzünden çok aldırma sen.

Ha bu arada evet yeriz ama genellikle kahvaltı yaparız "

"Ne gibi başka şeyler " dedim kaşımı kaldırarak.

" Misal evlilik olmasa buralarda gezmek yasaktır,nişanlı olsan bile ! Açık giyinmek yasaktır çünkü ayıptır bizim buradaki açık kızlarımızın giyebileceği tek şey pantolon ve tişört onun haricinde giymek doğru görülmez. Misal okumak kız çocuğu okuduğunda iyi gözle bakılmıyor bir kısım tarafından "

Söylediklerine şaşırdım böyle bir yerde böyle bir şehirde yaşamadığım için şaşırmıştım.

" Şaşırman çok normal çünkü burası senin büyüdüğün yerlere benzemiyor . Ha hep kötü tarafımı var dersen hayır tabiki iyi taraflarıda var . "

" Anladım " dedim .

Sessiz kalıp kahvaltımızı yaptık çay falan içtikten sonra Balıklı göle indik .

" Buraya her geldiğimde,Yusuf'un düşmesi gelecek aklıma " dedi Âhi .

Güldüm bende , Yusuf'u buradan atmıştım ama kaşındı yani .

" Şu puşiden takalım mı? " Dedim

-Baktığım yere bakıp kafasını salladı.

"Ooo hoş geldiniz sefalar getirdiniz " diye bizi bir adam karşıladı. Âhi'nin elini sıkıp tokalaştılar.

"İbrahim ağabey bize puşi bağlasan " dedi Âhi, adam gülerek bana baktı .

" Gel bakalım " dedi kafamı ona doğru eğdim puşi'yi taktı.

" Yengeye de çok yakıştı ağam " dedi adının İbrahim olduğunu öğrendiğim adam.

"Bazen Süleyman Ağa bana iyilik mi yaptı kötülük mü diye düşünüyorum " dedi sessizce ona baktım şaşırmış bir şekilde ama o bana hayran hayran bakıyordu. Elimde olmadan sırıtım .

" Hadi bakalım gidiyoruz" dedi Âhi.

Aşağı tarafı indik baharat, çeyiz vs satan bir kapalı çarşıya girdik . Buranın havası mükemmeldi. Yöresel ürünler,el sanatları ve bir çok şey vardı gözüm büyülenmişti.

" Almak istediğin şeyler varsa söylemen yeterli " dedi Âhi . Ben ise onu algılayamayacak kadar kendimi kaptırmıştım .

Çarşının içinden gerçeken herkes,Âhi'ye hayırlı olsun diyip selam veriyordular .

Çarşıdan bir kaç tane hatıra kalsın diye eşya aldık ve esnafların hediyesiyle oradan çıktık.

Küçük bir meydana geldik Âhi'nin dediğine göre burası (bakırcılar çarşısıymış .)

Etrafıma baktım bir göz gezdirdim, sağ tarafımda yöresel kumaşlar, sol tarafımda bulunan yerde ise bakırdan eşyalar gözüme çarptı.

Burada da Âhi'ye selam verip hayırlı olsun denildikten sonra çıktık çarşıdan.

Göbekli Tepe, Halfeti, derken akşam olmuştu.Âhi sıra gecesisiz olmaz diyip beni güzel bir sıra gecesine getirdi.

Burada türküler söylenip çiğ köfte yoğruluyordu . Âhi, ben ve Âhi'nin bir çok arkadaşları gelmişti. Yanlız olmazmış.

"Yenge sen ne iş yapıyorsun?" Âhi'nin arkadaşı Mehmet'ti soruyu soran.

" Mimarım ben" dedim . Kafasını salladı.

"Ya sizin bugün kınanız yok muydu ? " Başka bir arkadaşı konuştu.

Ben ve Âhi birbirimize bakıp gülmeye başladık, evet bugün kınamız vardı ve şuan kına yakılması gerekiyor ama biz burada sıra gecesinde türkü söylüyorduk.

"Bize bir türkü söyler misiniz Aden hanım?" Âhi'nin sözüne karşılık ona döndüm.

"Ne ? Ben mi ? " Dedim. Kafasını evet anlamında salladı.

"Aaa olmaz öyle yengeyi tek başına bırakma hadi sende onunla birlikte söyle bugün sizin gününüz" dedi Mehmet.

" Lan yürü git söylemem ben türkü falan" dedi Âhi ,ona sinsice güldüm.

" Kabul o zaman, Âhi söylerse bende söylerim " dedim. Bana baktı inanamıyorum dercesine omuz silktim .

"Söylemem ben türkü "

"Söyleyeceksin "

" Hayata söylemem " dedi inadını sürdürerek.

" Söyleyeceksin " dedim gülümseyerek.

" Hayır "

"Evet "

'Hiç bir Allah'ın kulu beni ikna edemez !'

30 dk sonra

Hele ninnа olаsın, Allаh'ındаn bulаsın

Hele ninnа olаsın, Allаh'ındаn bulаsın

Eğer аnаn vermezse evde bekаr kаlаsın, ninnа ninnа...

Âhi'nin söylediği nakarat bittikten sonra ben söyleyecektim bir kıta benim bir kıta Âhi'nin olarak anlaşmıştık. Şuan ki kıta benim di .

Evlerinin önü yoncа

Yoncа kаlkmış dаl boyuncа, diz boyuncа

Boyu uzun beli ince

Nnnа yаrim ninnа, esmer yаrim ninnа

Ninnа ninnа

Omuzlarımı oynata oynata söyledim . Âhi kendini türküye nasıl kaptırmışsa boynunda siyah beyaz puşi elleriyle alkış tutarak kendinden geçmişti.

Hele ninnа olаsın, Allаh'ındаn bulаsın

Hele ninnа olаsın, Allаh'ındаn bulаsın

Eğer аnаn vermezse evde bekаr kаlаsın, ninnа ninnа

Eğer аnаn vermezse evde bekаr kаlаsın, ninnа ninnа

"Hadi sizde söyleyin hep beraber" diye içeride bağırdı Âhi.

Hele ninnа olаsın, Allаh'ındаn bulаsın

Hele ninnа olаsın, Allаh'ındаn bulаsın

Eğer аnаn vermezse evde bekаr kаlаsın, ninnа ninnа

Eğer аnаn vermezse evde bekаr kаlаsın, ninnа ninnа

Türkü bitmişti ama bizde bittik.

Âhi'nin arkadaşları türkü bittikten sonra tezahürat yaptılar.

"Bravooo"

"Helal olsun size be "

"Yengemeee bakın bee ,has Urfalı Urfalı "

Şuan tribünde kendi takımını destekleyen taraftar gibiydiler.

Âhi'ye döndüm bana bakıyordu.

Ona bakmamla gülümsedi.

" Ne oldu niye öyle bakıp gülüyorsun? "

" Beni her geçen gün biraz daha şaşırtmaya devam ediyorsun"

Onun bu sözüne gülümsedim sadece, eee banada hayran olmamak elde değil be .

"Arayan oldu mu seni?"dedim beni +99 defa aramışlardı da .

" Arayan arayana " dedi .

"Yenge hadi daha gece yeni başlıyor " dedi Mehmet yanıma gelip ayağı kaldırdı beni . Diyarbakır yoluna çalıyordu.

Mehmet elime mendili verip beni halay başı yaptı. Arkadan Âhi'nin "yok artık " sözünü duydum ama çok geçti kendimi kaptırdım bile .

Mendili sallayıp ayaklarımı 3 adım öne,

3 adım arkaya giderek oynamaya başladım.

Siverek sularına le, Siverek sularına

Bak gözümün yaşına le, bak gözümün yaşına

Bu sevdalar boşuna le, bu sevdalar boşuna

Delalım, delalım, delalım, delalım, delalım

Bu sevdalar boşuna le, bu sevdalar boşuna

Delalım, delalım, delalım, delalım, delalım

Elimdeki Mendili sallayıp,son ses türküye eşlik ediyordum . Mehmet hızını alamayıp bir arkadaşıyla ortaya çıktı.

Ben mendili başımın üzerinden geçirip hızımı artırdım . Birden başımdan aşağı para dökülünce neye uğradığı mı şaşırdım. Âhi elinde bulunan deste paraları başımdan aşığı atıyordu.

"Tilililililili " birden Mehmet'in zılgıt çalmasıyla yerimden sıçradım .

"Ki buke ki buke " Sadık , Âhi'nin arkadaşı bağırmaya başladı. Onun arkasından diğerleri " Aden buke Aden buke " dedi ve Mehmet tekrardan zılgıt çalmaya başladı.

Ben ve Âhi gülerken bu sefer " ki Zava ki Zava" dedi Mehmet , diğerleride " Âhi Zava Âhi Zava tilililililili" dediler oynamaya devam ettik.

Akşam böyle eğlenceli geçerken, bir ara benim boynumda davul elimde tokmakla ,Âhi mendil salarken önünde buldum kendimi.

Zaman bir bir akarken artık geç olmuştu ve bizim eve gitme vaktimiz gelmişti. Kapıdan çıkıp arabaya ilerledik .

" Yenge yarın halı saha maçı yapıyoruz değil mi ?" Arkamdan bağırdı Mehmet, ona döndüm " tabi oğlum gömecez onları" dedim .

"Tabi canım gömersiniz , Âhi bak bizi gömeceklermiş duydun mu ?" dedi Âhi'nin arkadaşlarından Yunus.

" He he de geç Yunus " dedi Âhi.

" Görüşürüz yarın, hadi bakalım " dedim ve arabaya geçtim.

Âhi de şoför koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı istikamet konaktı.

💙💙

"Bu ne terbiyesizlik bu ne vurdum duymazlıktır ? Sizin hiç mi saygınız yok " Süleyman Demirel konağın ortasında ben ve Âhi'ye bağırıyordu. Konağa yaklaştığımızda Âhi'nin arabasından son ses "Bertaraf"açmıştım.

Büyüdüm mahallede, İstanbul ne ki?

Karakol, adliye ömrümüzü yedi

Müziği kolpa boş konuşanların

Bi' gece düşürüp hepsini yedik

Şarkının bu kısmına eşlik etikten sonra radyoyu

kapatım devamı yarındı.

"Neredeydiniz siz ? Misafirler geliyor ama bizim ağamız ve mejestelemiz ortalıkta yok " Süleyman Demirel'in kız kardeşi Arife konuşmuştu. Bu kadını geldim gelesi hiç sevmemiştim.

" Majeste " dedim onun yanlışını düzelterek.

"Ne ?" Dedi anlamaz bakışlarla.

" Mejeste dedinya onun doğrusu majeste"

" Bak bak birde benimle dalga geçiyor terbiyesiz " dedi.

-Bu kadar yeterdi çok bile dayandım.

Bana terbiyesiz diyorsunuz ama siz ,kendinizden bihabersiniz .Büyüğümsünüz diyorum sesimi çıkarmayayım diyorum ama taşıyorum. Eğer ki terbiyesizlikten , ahlaksızlıktan bahsedeceksek daha 15 yaşında ki bir kız çocuğunu zorla evlendirmeye çalışan sizlerden başlamalıyız . Siz sanıyorsunuz ki ben bu hatanızı sineye çekip susuyorum,bu yaptığınızı canınızla ödeyecek hesabını tek tek vereceksiniz. " Dedim gözlerinin içine bakarak.

Arkamı dönüp odama gideceğim sırada,durup tekrardan onlara döndüm" ha bu arada nerede olduğumu çok merak etmiştiniz değil mi ? Söyleyeyim ben hemen size CEHENEMİN 7 KAT ALTINDA sizin gibilerin gideceği yerde " dedim .

Onları es geçip gülümseyerek Âhi'ye döndüm

" Huzurlu geceler ağam "

"Huzurlu geceler senin olsun hanım ağam"

Gülmemek için dudağını ısırıyordu. O konaktan çıkarken, ben herkese arkamı dönüp odama çıktım. Erken yatıp erken kalkmam gerek çünkü, yarın halı saha maçımız var ...

🌜

"Yenge vur vur vur gollllllllllllllllllll gollllllllllllll " Mehmet arkamdan bağırıyordu. Ben 2 . Golü atmıştım bu konuda benden üstünü yoktu .

"Aden'nin takımı 2, Âhi'nin takımı 1"

Hakem konuştu, hakemimiz bir kadındı Âhi'nin iş arkadaşlarından Esraydı .

"Abi hile yapıyor ya " Âhi'nin isyanına göz devirdim.

" Mızmızlanma , oynayacaksan oyna, oynamayacaksan çık oyundan" dedim. Hile yapıyormuşum bak hele bak bak bak .

Ben hiç öyle şeyler yapar mıyım ya ?

(Tabi canım yapar mısın sen öyle şeyler tövbe hâşâ)

"Ulan ayağıma 5. Vuruşun ayağım sakatlandı senin yüzünden "

" Aaaaa bana iftira atıyor hakem hanım, bakın bakın şahitsiniz " dedim masumu oynayarak.

" Âhi hile falan yok ben görmedim " dedi Esra.

" Gözlerini Mehmet'en alıp bize odaklasan görürsün de " dedi Yunus.

O an Esra ve Mehmet birbirlerine bakıp kızarmaya başladı belli ki aralarında bir şey vardı.

Âhi'nin takımı ; Âhi, Yunus, Murat, Mustafa , Cumali , Atilla, Kaya, Bora ve bir kaç kişi daha .

Benim takımım; ben , Mehmet , Akif, Cüneyt, Akın , İlyas, Alparslan, Ali , İsmaildik.

-Benim takımım da Mehmet hariç hepsi benim korumalarımdı. Hepsini bilerek seçmiştim .

"Her neyse, hadi devam devam durmak yok"

Topu biz başlattık. Mehmet pası bana , ben Alparslan'a , Alparslan Ali'ye verdi . Paslaşmalar devam ederken Esra'nın baktığı yöne baktım bize bakmıyordu.

Âhi arkamda topun bana gelmesini engellemek için duruyordu. Ona döndüm bana (sakın) bakışı attı sinsice güldüm ,Esraya bakıp sesleneceği sırada ayağına vurdum ve yere düştü. Onun yere düşmesi ile Akif topu bana attı bende kaleye ve tam 12 den isabet yani gollllllllllllllllllll

" Gollllllllllllllllllll gollllllllllllll gollllllllllllllllllll" Mehmet bana doğru koşup beni havaya kaldırdı .

"Lan oğlum yaram var açılacak şimdi " dedim . Ne yaptığını anlayıp yavaşça beni aşağı indirdi .

"Âhi iyi misin "Murat'ın sorusuyla Âhi'ye döndüm yerde kıvranarak ayağını tutuyordu.

"Ayağımmm " dedi kıvranarak. Kaşlarımı çatıp ona doğru yürüdüm, o kadar hızlı da vurmamıştım aslında ama.

"Âhi iyi misin?" Sorduğum soruyla daha fazla kıvranmaya başladı.

"Ayağımı kırdın zalım "

" O kadar da hızlı vurmamıştım aslında" dedim ve o an ayağını bırakıp kalktı.

" Esra duydun itiraf etti bana vurduğunu" dedi. Ben şok bir şekilde ona baktım lan bu beni mi kaldırmıştı?

"Lan sen beni mi kandırdın?"

" Başka yol mu bıraktın?"

"Lan sen şimdi görürsün kandırmayı " dedim ve ona yaklaşıp ayağına hızlı bir şekilde vurdum. Bu sefer kesin olarak sakatlandı.

"Yenge ne yaptın? "

- Yunusun sesiyle ona döndüm " oh olsun bir daha insanların duygularıyla oynamaz " dedim.

"Ulan Aden seni bir tutayım var ya " ayağını tutup bana atıldı ama ben Mehmet'in arkasına geçip onu öne attım.

"Yenge , aşk olsun yani beni niye öne atıyorsun? "

-Mehmet isyan ederek konuştu.

" Memoli gün yengeni koruma günüdür, hadi yengesinin gülü göster kendini " dedim .

" Ağğğ ulan, Aden seni varya, ağğğ " ayağını tutup kıvranmaya devam ediyordu Âhi.

" Abart sende yani iki vurduk sanki öldü" dedim .

'İki mi vurdun ? Lan sabahtan beri yorgan döver gibi vuruyorsun insafsız"

'Amannnn yarabimmmm, hiii Allah, insana müstakbel eşin bile hayırlısını versin bu ne be böyle yalancı ağa "

"Ulan senin-" tam üstüme atılacağı sırada Mehmet önüme geçti. Aferin yengesin biriciği nasılsa koruyor beni.

"Gençler sizi bölüyorum ama şuan büyük bir düğün var ve bu düğüne yüzlerce kişi katılmış en önemli konusu ise gelin ve damat burada top oynuyor" diye araya girdi Bora.

" Aman be Bora seninde taktığın konuya bak ne yapalım yani eğlenmek de mi yasak ?" Dedim pişkin pişkin.

" Öyle bir eğleniyoruz hiç söyleme. Maşallah çokk eğleniyoruz" dedi Âhi . Göz devirdim bu nasıl doktor lan ?

"Harbiden haa, Bora doğru söylüyor saat geç oldu artık gitsek mi düğün yerine?" Akif'in sözüyle Âhi ve ben birbirimize baktık kafamı olumlu anlamda salladım.

Gitme vakti gelmişti.

🏟️

Düğün yerine gelmiş karşımızda bize şaşkın bakışlar atan kalabalığa bakıyorduk . Üstümüzde gelin ve damatlık yerine halı saha forması vardı.

Âhi'nin üzerinde Galatasaray forması benim üzerimde Fenerbahçe forması vardı. Diğerlerini söylemiyorum bile.

"Bu ne hal? " dedi Âhi'nin annesi. Şok olmuş bir şekilde bir bana bir Âhi'ye bakıyordu.

Kimseden çıt çıkmıyor, herkes pür dikkat bizi izliyordu.

"Valla ben dedim " ellerimi havaya kaldırıp masum benim rolünü oynayarak .

" Neyi dedin?" Dedi Âhi ne saçmalıyorsun der gibi bakıyordu.

" Ama Âhi , ben sana dedim Galatasaray forması yerine Fenerbahçe forması giy diye,bak annen bizi farklı takım taraftarından yargılayacak."

"Delal !" Züleyha hanımın sesiyle göz devirdim.

"Aden Duru!" Dedim . "Aden Du- ru" dedim tekrardan üstüne baskı yaparak.

" Bu ikinci terbiyesizliğiniz ! ' dedi Süleyman Demirel.

Bana doğru yürüdü tam karşımda durdu. Parmağını bana sallayarak " senin başının altından geçiyor değil mi? " dedi .

Ona bir adım atıp yaklaştım " evet" dedim .

" Bunun sonucuna katlanırsın öyleyse" dedi . Kendinden emin konuşuyordu. Ona gülüp biraz daha yaklaştım. Tam önünde durdum .

" Ne yaparsın?

Bana ne yapabilirsin ki ?

Sen kimsin?

Senin bir hükmün mü var?

-Ne bileyim bir sözün geçerli mi ki bu topraklarda? Anca böyle boşa atarsın sen, kendini ağa zanneden ama aslında züğürt ağa olan Süleyman Demirel" dedim.

Bana hızla gelip elini kaldırdı,ben gözlerimi kapatmadan ne yapacağına baktım. Tam vuracağı sırada Âhi öne atladı, bana vuracağı elini tutup havada çevirdi " bir daha benim karıma el kaldırırsan senin o elini sana geri iade ederim ! Haddini bil karşında senin esirin yok,karşında bir hanım ağa var!" Dedi Âhi.

-Onun beni korumasıyla içimde bir yerlerde heyecan oldu içim bir tuhaf oldu .

"Siz ikiniz haddininizi fazla aştınız ! Belki size ders vermek şart " dedi Süleyman. Hâlen konuşmaya devam ediyordu.

"Ne yaparsın?

Yıllar önce,kız çocuğu olduğum için beni hastane odasında terk edip millete de benim kızım öldü mü dersin? Tüh ben bunu söylemeyeceyik değil mi ? Ağzımdan kaçtı görüyor musun? " Dedim rahat bir o kadar yüksek sesimle.

Söylediğim sözün şaşkınlığı ile herkes-

" Ne ? Nasıl? " Gibi sesler çıkarırken. Süleyman Demirel gözlerini kocaman açıp söylediğim gerçekler nedeniyle yutkunamıyordu . Beliki sözlerim çivi olup çaktı...

"Senin dilin ne söyler Aden kızım? " Gelen sesler arasından çıkaramadığım bir isim konuşmuştu.

"Yalan ! Yalan söylüyor" dedi Süleyman Demirel. Ona güldüm sadece, arkamı dönüp Züleyha hanıma baktım.

"Kocanın söylediği gibi yalan mı söylüyorum Züleyha hanım? " Dedim bağırarak. Herkes ona baktı . O ise kafasını dik tutup " doğru söylüyor! Delal kız çocuğu olduğu için Süleyman Ağa hastane odasında terk etti" dedi.

Herkes ölüm sessizliğine girerken,Süleyman Demirel sinir krizi geçirmek üzereydi. Ona döndüm önüne geçtim

" pim 1 " dedim göz kırparak.

Süleyman Demirel,bu gerçeğin ortaya çıkmasını kaldıramayacak ki kalbini tutup yere düştü. Ben bir adım geriledim,ayağımın ucuna düşen adama baktım yukardan.

Gözlerimin içine baktı, ona eğilip " aynı bu şekilde ayağıma kapandığın , bana yapma diye yalvardığın , canını almamam için af dileyeceğin günlerde gelecek !

Ertal Şanlıkan'nın selamı var Süleyman Demirel!" Dedim ve o gözlerimin içine baka baka kıvranarak gözlerini yumdu.

Demirel aşireti onun başına toplandı. Bir anda ortalık bir birine girerken ben diğer misafirlere bakıp " ee hani benim altınlarım ? " Diye sordum . Herkes cin görmüş gibi bakarken, Âhi'nin babası gülerek bana bakıyordu.

" Takın güzel gelinimin takılarını" diye emir verdi . Onun sözüyle bir grup kız gelip kollarıma ve boynuma altın taktı. Kaç kilo altın takıldığıni anlamadım ama yüküm fazla olmasın diye geri kalan onlarca altını takmamalarını istedim . dediğimi yapıp geri kalan altınları geri götürdüler.

Ben kolarımda bulunan 20'den fazla altını sallayarak şarkı söyleyen Adama döndüm " abi çal şuradan bir Rojda " dedim adam bir bana bir Âhi'nin babasına baktı. Âhi'nin babası " ne duruyorsun Kazım? Gelinimin dediğini yapsana" dedi . Adam kafasını salayıp Rojda Delaleb ho Delale açtı. Ben kolarımdaki bilezikleri salayıp Âhi'nin karşısında oynamaya başladım.

Âhi şok bir şekilde bana bakıyordu. Ben onun bu haline gülüp " ki Buke ki Buke 'dedim .

Ona birazdaha yaklaşıp" ez bukem loo " dedim . Âhi bu halime gülüp, kafasını sağa sola salladı.

" Sen adamın ayarlarını bozarsın " dedi . Onu umursamayıp Mehmet'e döndüm" yengesinin biriciği gelsene hem zaferimizi hemde zaferimi kutlayalım " dedim . O'da büyük şokta olacak ki dediğim sözle, önce bir durdu sonra yanıma gelip oynamaya başladı.

Biz oynarken ambulans gelip, Süleyman Demirel'i alıp götürdü, onun arkasından tüm Demirel aşireti araçlarına binip uzaklaştı.

Biraz oynadıktan sonra Âhi'ye döndüm,kucağında Agir vardı. Bana gülerek bakıyordular . Onlara yaklaşıp Agir'i aldım Âhi üstündekiler zaten ağır desede ona aldanmadım kucağımda Agir kolarımda ve boynumda kilolarca altın üstümde Fenerbahçe formasıyla ortaya çıktım .

Ellerinde erbane olan kızlar,etrafımızı sarıp erbane çalmaya başladılar,onlar oynarken Özoğul aşireti şoktan çıkmış olacak ki bize doğru gelip zılgıt çaldılar.

Büyük teyiplerden EDLÊ çalıyor kızlar ben ve Agir'in etrafında dönüyor misafirlerde elirindeki mendileri salayıp zılgıt çalıyordular .

"Ki buke ki buke " Mehmet'in sesiyle misafirler hep bir ağızdan " Aden Buke Aden Buke " diyip zılgıt çaldılar. Biz oynarken Âhi birden ortaya geldi yanımıza gelip bize alkış çaldı.

" Ki Zava ki Zava" Mehmet'in sesiyle misafirler tekrardan " Âhi Zava Âhi Zava" diyip zılgıtlarını artırdı .

" Ben seninle ne yapacağım acaba ? "

-Âhi'nin yaklaşıp kulağıma fısıldamasiyla ona doğru yaklaşıp " şükret ''dedim ve göz kırptım, benim sözümle kahkaha attı.

O gülerken ben gülüşüne takıldım,bu adam niye bu kadar güzel gülüyordu ki?

Kendi mi toparlayıp Mehmet'i çağırdım. Yanıma geldi kulağına doğru fısıldadım tamam diyip yanımdan ayrıldı. Âhi ne oluyor derken birden meydanda,

Bertaraf şarkısı yükseldi .

Agir'i ,Âhi'ye verip yerimde oynamaya başladım. Âhi delisin diyip bir tık geriledi.

Yanıma Mehmet ve Âhi'nin diğer arkadaşları geldi ve karşı karşıya geçip sözleri bağıra bağıra söyledik ...

İstanbul okyanus, attım bi' olta

Finali belli, avluda volta

Sizden birisi kalana kadar rush

Kurtaramaz sizi illegal kontak

Hiç fark etmez

Size dönse de devran

Yansa da Dünya, düşse de kullar

Bu başı önümüze eğdirme Ya Rab

Hiç fark etmez

Size dönse de devran

Yansa da mahalle, düşse de kullar

Bu başı önümüze eğdirme Ya Rab

Nakarata geldiğimizde bizimle beraber misafirlerin arasında bulunan gençlerde gelip büyük bir daire oluşturdu .

Hep bir ağızdan son sesle son kıtayı söyledik.

Bu kez olmadı Ya Rab bertaraf

Çile, gam, keder; hepsi bi' ara

Hey canan, bertaraf

Giden de geri gelmedi hâlâ

Olmadı Ya Rab bertaraf

Çile, gam, keder; hepsi bi' ara

Hey canan, bertaraf

Giden de geri gelmedi hâlâ

😎😎😎

"Eşinden bir isteğin var mıdır kızım?" İmamın sorusuyla Âhi'ye döndüm. Şuan imam nikahı kırılıyor du. Resmi nikah biz geç kaldığımız için ve Süleyman Demirel'in kalp krizinden dolayı olmadı. İmam nikahından sonra resmi nikah kıyacaktık .

" Söyleyin bakalım Aden hanım ne istersiniz? Araba , holding, arsa , ev , konak? " Âhi'nin sözleriyle gözlerinin içine baktım .

" Çok birşey de gözüm yok bana canını versen yeter de artar " dedim. Bu sözüme kafasını aşağı eğip güldü.

" Maalesef onu veremiyoruz . Malum isteyen çokkk , sıra sana gelene dek ohooo " dedi .

" İstediğin bir şey var mıdır kızım" imamın sorusuyla önüme döndüm

" Hayır " dedim sonra aklıma talak hakkı gelince ne olur olmaz onu isteyeyim dedim " talak hakkı istiyorum sadece " dedim .

İmam Âhi'ye döndü"kabul mü?" Dedi . Âhi kafasını salladı ama ekleme yaparak " Demirel şirketi %54 hisse ile beraber" belinden bir silah çıkardı , o kadar güzel ve zarif tasarımdı ki gözlerimi alamadım

" bu silahı veriyorum " dedi .

"Âhi bu ?" Demirel şirketini biliyordum da bu silah sürpriz oldu.

" Kullandıkça beni hatırla " dedi ve göz kırptı.

İmam nikahı kıydıktan sonra herkes dışarı çıkıp bizi tek bıraktı . Odanın içinde yanlızdık elimdeki silahı incelemeye başladım. O kadar büyülendim ki elimde titriyordu . Âhi bana yaklaştı tam önümde durdu .

" Büyülenmiş gibisin ?"dedi.

Ona bakışları mı kaldırıp yaklaştım. Aramızda neredeyse hiç mesafe yoktu . Silahı kaldırıp tam kalbinin üzerine koydum şuan aramızda ki tek şey bu silahtı.

Âhi silaha bakmadan gözlerimin içine baktı. Kafamı dik tutum " hani dedinya canımı isteyen çok sana sıra gelmez diye ?"

"Evet " dedi hiç beklemeden.

" Eğer ki bana bir yanlışın olursa,hiç kimselere bırakmam seni tam kalbinin ortasından vururum kocamm" dedim gözlerinin içine bakarak.

Bana bir adım attı,elliyle silahın üzerinde bulunan elimi tuttu ve silahı tam hizaya, kalbinin attığı yere koydu .

Ben onun ne yaptığına bakarken Âhi

" buradan " dedi biraz daha bastırarak. Kalp atışı silaha bile etki ediyordu, tuttuğum silah onun kalp atışı ile titriyordu .

" Belkide çoktan vurdun " dedi gözlerimin içine bakarak...

Loading...
0%