
1 AY SONRA
1 ay geçmişti olayların üzerinden. Bu süre zarfında Burak sürekli benle konuşmak istiyordu, çiçekler, sürprizler yapıyordu. Çok vicdan azabı çekiyordum ölen sevgilisine benzeyen birini bulmuşken bizse onu kandırmaya çalışıyoruz. Sadece seviyor ve ben bunu kötüye kullanıyorum. Burak'la mesajlaşıyorduk mecburen cevap veriyordum ben de. Üniversiteye başlamıştım birkaç arkadaş bile edinmiştim hatta. Evde olan herkesle iyice kaynaşmış herkesin hayat hikayesini öğrenmiştim. Mesela Emre'nin babasını uyuşturucu satmakla suçlamış ve ailesinin batmasına sebep olmuştu Burak. Sedat abinin de aynı şekilde iflas etmesine sebep olmuştu. Karan'a gelince kimse tek kelime etmiyordu. Neden Karan bu kadar istiyordu Burak'in evindeki bilgileri...
Gözlerimi açıp saate baktım 8.30 du ve benim 9 da dersim vardı. Hızlıca duş alıp çıkmam gerekiyordu ama benim odamdaki dus sistemi bozuktu hala yaptırmadı Karan sözde yaptıracağım demişti. Hemen alt kattaki banyoya koştum. Kilitliydi kapı icerde kim vardı acaba. Her neyse diyip üst kattakine çıktım kahretsin bu da dolu. Yahu beni mi beklediniz duşa girmek için ya. Napsam napsam diye düşünürken aklıma bu evde kendine özel banyosu olan tek kişi geldi Karan.
Hiç sevmesem de Karan'ı şu anda mecburdum onun odasına gitmeye hem dün sabah erkenden çıkacağını şirkette işleri olduğunu gün boyu gelmeyeceğini söylemişti. Evet güzel bir fırsattı bu odama dönüp Karan'ın bana aldığı kiyafetlerden ve iç çamaşırlarından alıp onun odasına yöneldim. Evet iç çamaşırı almış ya sen benim bedenimi nerden biliyorsun da alıyorsun diye sorduğumda çok da önemli vücut hatların yok ben anlarım dedi pis pis sırıtarak gıcık şey. Tabii konuşuyor muydum onunla asla hala aklımda bana dedikleri dönüyordu. Karan' in odasına geldim hemen duşa girip üzerimi çıkardım. Elime biraz sampuanindan döküp saçlarıma götürdüm ellerimi. Saçımı köpürtüp bu işlemi bir iki defa daha tekrarladım. Duş jelini de kullandıktan sonra havluya sardım kendimi. Tam o esnada banyonun kapısı açılınca neye uğradığımı şaşırdım. Gelen kişiye baktım Karan karşımda öyle durmuş beni inceliyordu o da şaşırmıştı burada olmama e hani gelmeyecekti bu adam.
"Ne dikizliyorsun beni sapık diye bağırdım ikinci havluyu da açıkta olan yerlerimi kapatarak. Yüzünü buruşturup bana baktı.
"Sapık mı farkındaysan bücür burası benim odam ve şu anda sen de benim banyomdasın. Üstelik yarı çıplak halde karşımdasın" dedi üzerime doğru yavaş adımlarla gelerek. O bana doğru geldikçe ben de geriye doğru kaçıyordum. Sonunda gidecek yerimin olmadığını soğuk duvarı sırtımda hissetmemle anladım. "B-ben sen yoksun diye bir de diğer duslar şey banyolar doluydu ben buraya geldim" ne diyorsun elfida ya ne saçmalıyorsun neden kekeliyorsun diye kızıyordum içimden. Sırıttı Karan
"Sen niye kekeliyorsun" dedi tam dibimdeyken. Beni duvarla kendi bedeni arasına sıkıştırmıştı. Kafamı kaldırmaya, gözlerine bakmaya cesaret edemiyordum. Burnumun göğsüne değmesine ramak kalmıştı. Sigara kokuyordu buram buram ama rahatsız edici bir kokusu yoktu. 10 saniye kadar öylece durdu durduk. Bir ay önceye kadar nefret dolu olduğum adama neden bana yaklaşınca gardımı indirdim?
"Ben gideyim dersi kaçıracağım yoksa" diye sıyrıldım aradan. Kalbim niye böyle çarpıyordu, ne oluyor bana?
Odanın kapısını açıp dışarı çıktım evet kendime sardığım havlu ve kıyafetlerimle tam çıktığım esnada Deniz kapıda belirdi. Sırıtarak bana bakıyordu "Siiiiiz " dedi uzatarak kahkaha atıyordu. "Ay tamam devam edin ben yokum" elleriyle gözlerini kapattı.
"Deniz sacmalama düşündüğün gibi değil banyolar doluydu bende mecbur buraya geldim abin evde olmayacağını söyledi o yüzden geldim" dedim telaşla. Banane der gibi omzunu indirip kaldırdı. "Banane banane ben gördüm artık ne yaptınız içeride "
"Şu an oturup senle muhabbet etmek isterdim ama yarı çıplak bir şekilde abinin odasının önünde ve en önemlisi 10 dakikaya dersim varken bu pek mümkün görünmüyor " odama doğru koştum hemen. Deniz'in kahkahasını duydum"Evet işte ben de onu diyorum niye yarı çıplaksın" dedi bağırarak. Bu kızın işi gücü yok muydu?
Hızlıca siyah yüksek bel bir kot pantolon, üzerime beyaz gömlek ve üstüne siyah süveter giyinip çıktım. Saçlarımı kurutmaya fırsat bulamadan çıktım gelişi güzel havlu doladım kafama botlarımı da giyince masanın üstünde duran çantamı aldım ve aşağı koştum. "Elfida neye koşuyorsun böyle " diye bağırıyordu Sedat abi.
"Abi akşam konuşalım sunumum var" dışarı koştum hemen Karan tam gitmek üzereydi hemen kendimi arabanın önüne attım. Arabadan inip bana baktı "Ne yapıyorsun bücür sen" dedi.
"Noolur noolur sunumum var derse yetişmem lazım beni bi atıver ya üniversiteye kadar" dışarı çok soğuktu ve ben kafamda havluyla duruyordum.
"Bela mısın ya gel hadi" dedi heyecanla ellerimi çırpıp ön koltukta yerimi aldım. Klimayı açıp içerinin ısınmasını sağladı. Gerçekten çok soğuktu. Ben son kez ezberimin üzerinden geçiyordum. Artık tamamdım her sey hatırladığım gibiydi. Kampüsün girişini görünce hemen dosyayı çantama attım telefonum da aynı yeri boylayınca kapıyı açtım inmek için. Karan kolumu tuttu geçen sıktığı yeri tutmuştu tenim hassastı ve ağrıyordu.
"Ah" dedim inleyerek kaşlarını çatıp koluma baktı sonra sıktığı aklına gelmiş olacaktı ki hemen geri çekti elini. "Kolum hala sızlıyor morlugu da geçmedi. Tenim biraz hassas " diye açıklama yaptım. Üzerime doğru eğilip ellerini saçlarıma götürdü nefesimi tuttum kalbim küt küt atıyordu.
"Havluyla mi sunum yapacaksin? " diye sordu. Ha evet havlu ne düşünüyordun ki Elfidacım salak Elfidacım. Teşekkür edip aynadan hemen saçlarımı düzelttim hala yaştı ama sunum daha önemliydi şu an. Koşarak içeri girdim hızla sınıfların olduğu yere doğru ilerledim...
Sunumum bitmiş çok güzel bir şekilde heyecanlanmadan her şeyi söylemiştim. Şimdi de kantinde arkadaşlarımla keyif kahvemi içiyordum. Saçlarım kurumuştu
" Kızıl afet yaa" dedi koluma yumruk atarken Arda. Aynı bölümdeydik birkaç arkadaş edinmiştim burda.
"Ablan star ya" dedim saçlarımı savurarak. Gülüşürken telefonum çaldı arayan kişi Burak'tı. Gülüşüm hemen soldu. " Geliyorum hemen" diyip uzaklaştım oradan.
"Alo " dedim telefonu açıp.
"Günaydın prenses" dedi Burak
"Günaydın Burak" dedim düz bir şekilde.
" Nasılsın neredesin "
"Kantindeyim arkadaşlarla oturuyoruz"
"Hangi arkadaşlarla " bu ne böyle sorguya çekiliyorum be
"Arda Eda falan var. "
"Hmm iyi. Bir dışarı kapının oraya gelebilir misin ?"
"Neden" Ne çeviriyorsun sen yine dedim içimden.
" Sen bir gel ben bekliyorum"
"Tamam geliyorum" diyip telefonu kapattım arka cebime sıkıştırdım hemen. Ne verecekti yine ya gerçekten artık çok sıkılmıştım hayır yani evine de yaklaştırmıyor bir girsem evine her şeyi halledeceğim ama giremiyorum. Kapıda onu görünce gülümseyerek yanına gittim. Yanındaki çalışanı elinde koca bir kutuyla bekliyordu.
"Merhaba " dedim gülümseyerek
"Merhaba " diye karşılık verdi Burak.
"Bu ne "dedim kutuyu göstererek.
"Aç bak" dedi. Kutunun kapağını kaldırınca beyaz askılı, saten bir elbise duruyordu hemen yanında da yine siyah ince topuklu bir ayakkabı.
"Bu ne için " dedim. Burak gülümsüyordu
"Akşam bir parti var ve benimle gelmeni istesem çok mu şey istemiş olurum?"
"Akşam mı bir düşüneyim " ne diyecektim şimdi Karan'lara danışsam mı? Off ya
"Tamam gelirim tabii ki" diye cevap verdim benden ona yakın olmamı istiyorlardı bende olacaktım.
"Süper seni gelip alırım öyleyse saati sana mesaj atarım. Arkadaşının evinde kalıyorsun değil mi hala " Evet bir de bu yalanım vardı ev bulamadığımı şu süreçte arkadaşımın evinde kaldığımı söyledim. Karan'la yaşıyorum diyemezdim herhalde.
"Evet hala çıkamadım eve ya ev bulmak zor şu an"
" Sıkıntı yok ya " dedi
"E ben alayım o zaman çok güzelmiş teşekkür ederim" dedim
"Bıraktırayım istersen eve " dedi Burak
"Yok ben alayım kuaföre falan da giderim bende de kalsın " Öyle boş bir ev kiralamıştı Karan. Burak beni eve bırakmak istiyordu sürekli şüphelenmesin diye de böyle bir yöntem bulmuştuk. Burak tamam diyip arabaya bindi bende elimde koca kutuyla onların gidişini izledim. Telefonumu çıkarıp Karan'ı aradım.
"Ne var bücür " diye acti telefonu
"Sana da merhaba şeytancım"
"Sadede gel isim var"
" Burak geldi yanıma aksam bir parti tarzı bir şey mi ne varmış elbise falan getirmişti ben de kabul ettim."
"Haberim var " dedi Karan
"Nereden haberin var "
"Bende geleceğim icin olabilir mi bizim tayfa parti veriyor"
"Ha sizin mafya tayfayı kastediyorsun "
" Çok konuşma bücür bin hadi arabaya" hızla bir araba yanaştı kapıya. Pencereyi havalı bir şekilde indirdi. Kafasını bana çevirip "Seni bekleyemem bücür 5 dakikan var" dedi.
"Esyalarim kantinde kaldı ." dedim
"Söyle birine getirsin " kafamı salladım. Arda'yı aradım "Efendim eloş" dedi
"Arda ya benim işim çıktı da eşyalarımı çıkışa getirebilir misin"
"Tamam canım getiriyorum" iyi insandı da çok insanlarla samimiydi Arda. Birkaç dakika sonra Arda görüş açımda belirdi ellerinde esyalarımla. Arabaya bakıyordu aslında arabanın içindekine bakiyordu Karan da aynı şekilde Arda'yı süzüyordu.
"Arkadaşım sorun yok " diyince sarıldı bana. Beklemediğim bir hareketti
"Tamam öyleyse görüşürüz" dedim ondan ayrılarak normalde böyle bir hareket yapmazdı ne olmuştu acaba? Her neyse el sallayıp arabaya yöneldim yerdeki kutuyu alarak. İnsan biraz yardım eder öküz müsün ya hiç mi centilmen olmak nedir bilmiyorsun Burak kadar bile gelemiyorsun diye soylendim içimden. Sonuçta yardım etse yıldızları dökülmesi. Kutuyu arka koltuğa bırakıp ön koltuğa geçtim kemerimi de taktım. Telefonumu açıp gelen mesaja baktım Burak atmıştı
BURAK KAYAHAN: AKŞAM SENİ GÖRMEK İÇİN SABIRSIZLANIYORUM
yazmıştı. Ben de diye kısaca cevap vermiştim.
"Arkadaşlarınla bu kadar samimi misiniz?" diye sordu Karan. Bu soruyu beklemiyordum
"Nasıl yani "
"Şöyle yani kimdi diyorum o sana sarılan çocuk. Arkadaslar birbirine iyle sarılır mi diyorum"
"Hesap mı soruyorsun bana " dedim kaşlarımı catarak.
"Ya ne yaparsan yap sakın Burak görmesin yoksa beni ne ilgilendirir."
"Korkma Burak bana olan aşkından gözleri kör olmuş. " dedim saçlarımı savurarak.
"Sana değil aptal ölen sevgilisine aşık. Emin ol ona benzemesen seni kapısında köpek bile yapmayacak " yetti artık ama ha. Derdi neydi benle
"Derdin ne senin " dedim ciddi bir ses tonuyla. Kafasını bana çevirdi ben de gözlerinin en içine baktım. Bin tane duygu geciyordu çözemiyordum. Bedenimi de ona döndürdüm
"Bütün bu öfkenin sebebi ne. Ben naptım sana. O kaza gününden bahsediyorsan eğer ben zaten şu anda onun bedelini ödüyorum ve ilk fırsatta senin benim yüzümden kaçırdığın şansı vereceğim sana " bir şey söylemedi ben de daha fazla konuşmak istemedim çünkü onunla konuşmak duvarla konuşmaktan farksızdı. Eve gelince günün kritigini yaptık hep beraber Karan hariç o dışarıda bir sigarayı bitirip diğerine geçiyordu. Parti saati yaklaşınca Deniz ile yukarı odama çıkıp hazırlanmaya başladık onlar da orada olacaktı. Gölgeli bir makyaj ve kıpkırmızı bir ruj sürmüştü Deniz. Bu gece Burak'ın aklını başından alacakmışım. Getirdiği beyaz elbiseyi giyindim açıktı fazla açıktı. Sırt ve göğüs dekoltesi oldukça iddialıydı. Her şey tamam olunca odadan çıktım Karan beni boş eve götürecekti sonra eve gelip hep beraber gideceklerdi davete. Onlarla birlikte gitmek isterdim. Merdivenlerden inerken bir ıslık sesi duydum alık Emre'den başkasına ait değildi ıslık sesi.
" Vay anam vayyy. Yahu bizim evde ne güzel kızlar yaşıyormuş ben bunların kız olduğunu bile bilmiyordum"
"Aaa ne tesadüf bizde senin bir beynin olduğunu bilmiyorduk ama dur " dedi Deniz " Zaten yoktu ki" Ben kahkaha atarken Emre de Deniz'in taklitini yapıyordu. Gözlerim Karan'ı aradı ama yoktu. Sokak kapısı aralanınca içeri Karan girdi beni görünce duraksadı. Baştan aşağı süzdü gözlerindeki beğeni ifadesiyle görünüşe göre gerçekten güzel olmuştum.
"Elfida artık Burak değil tüm erkekler senle yatmak isteyecek " gözlerimi ayırıp alık Emre'ye baktım ne diyordu bu aptal herkesin önünde eminim yanaklarım pespembe olmuştur.
"Emre oha yani" dedi Deniz
"Ne abi ben olanı söylüyorum ama korkma benim gözüm senden başkasını görmez bebeğim " dedi Deniz'e öpücük atarak. Deniz utançtan renkten renge girdi ah alık Emre ah ne zaman anlayacaksın Deniz'in sana olan aşkını ben bile anlamıştım. Göz devirip dışarı çıktım üzerime Deniz'e ait olan siyah kürkü giydim, Karan ile beraber dışarı çıktık arabaya ilerledik. O hızla kendi koltuğuna geçerken ben de yanındaki yerimi aldım sonra da boş eve doğru yola koyulduk. Hiçbir şey söylemiyordu insan bir güzel olmuşsun falan der ama işte dediğim gibi insan olan der. Boş eve gelince önce etrafa bakındım Burak yoktu tam arabadan inecektim ki "Dikkatli ol" dedi Karan bu zamana kadar hiç bunu söylememişti. Kafamı çevirip ona baktım "Tamam " dedim sadece ve arabadan indim. Hızla apartmana girdim. İki dakika sonra Burak aradı aşağıda beklediğini söyleyip kapattı. Biraz oyalanip aşağı inmiş gibi yaptım. Burak'in beni görünce gözlerinin içi parladı. Gülümseyerek ona doğru gittim. Hala beni süzüyordu baştan aşağı yanına vardığımda " Ne kadar doğru bir elbise seçimi yapmışım çok güzel olmuşsun" dedi hayranlıkla.
"Teşekkür ederim gerçekten zevkin çok güzelmiş "
" Ne teşekkürü canım asıl ben teşekkür ederim hayatımda olduğun icin" ne dedim kendi kendime" yani benimle davete geldiğin için "
"Kıramadım seni " bir şeyler mırıldandı cevabıma karşı ne dediğini duyamadım. " Efendim " dedim
"Yok bir şey üşüme arabaya geçelim. " kafamı sallayıp arabaya geçtim bu defa şoför yoktu kendisi gelmişti. Yan koltuğa geçip oturdum. Uzun olan elbisemi birazcık yukarıya bileğime kadar çektim çünkü takılıp düşerdim kendime o kadar güvenim yoktu. Birkaç dakika sonra davet verilen yere geldik. Salondan klasik müzik sesleri yükselirken filmlerdeki şeyler gerçekmiş diye güldüm içimden. Burak arabadan inip kapımı açtı elini uzatarak uzattığı eli tutup arabadan indim. Elbisenin etek ucunu düzeltip Burak'ın uzattığı koluna girdim. Çok büyük bir salondu garsonlar vızır vızır servis yapıyorlardı benimse gözüm sadece Karan'ı arıyordu benden nefret ediyordu ama ben ondan edemiyordum yani artık etmiyordum Burak'ın yanında kendimi huzursuz hissediyordum ama onun burda olduğunu bilmek huzur veriyordu o kişi yani Karan niye güveniyorum bilmiyordum ama kara bir kutu gibiydi hiçbir şey göstermiyordu. Burak'ın elini sırtımda hissedince irkildim parmakları elbisemin açık kısmından tenime degiyordu kendimi hiç bu kadar rahatsız hissetmemiştim.
"Gel şu masaya bir selam verelim arkadaşlarım var orada"
"Tamam " dedim 3 tane takım elbiseli adamın yanına gelince Burak beni tanıştırdı onlarda. Ne kadar çok memnun olduklarını bizi ne kadar çok yakistirdiklarini vesaire vesaire dinlemekten sıkılmıştım artık. Bir an önce şu gece bitsin istiyordum. Kenarda kendi kendime dururken garsonun önüme bıraktığı bardağa baktım iyi de ben alkol içemem ki. Etrafıma bakındım tanıdık bir yüz görmek için. Sağ tarafıma dönünce direkt tanıdık gözleri gördü gözlerim. Kahverenginin en güzel tonu olabilirdi gözleri. İkimiz vardık iki beden ve iki çift göz kimse konuşmuyordu etrafta uğultular oluştu sonra sadece sessizlik...
Gözlerle anlaşabilir miydi insanlar? Herkes susmuş sadece gözlerimiz konuşuyordu benim mavilerim onun elalarında dolanıp durdu tıpkı onun elalarinin benim mavilerimde dolanıp durduğu gibi. Zamanın durmasını hiçbir zaman istememiştim tam şu an durabilir çünkü ben onun gözlerini izlemeye doyamıyordum. Elimin üzerinde bir el hissedince gercek dünyaya döndüm. Burak kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Kime bakıyorsun öyle " dedi sinirle.
"Öyle gözüm dalmış kimseye baktığım yok nerden çıkardın. " dedim. O ise Karan'a öyle bir odaklanmış bakıyordu ki ikisinin arasında sanki sessiz bir savaş oluyordu.
"O tarafa sakın bir daha dalma " dedi yine sinirle. Anlamsız bir şekilde kaşlarımı catarak ona baktım.
" Ne demek bu şimdi. Ne demek istiyorsun sen bana, karışmak yeni modamiz mi oldu" sahteden tripli bir ses tonuyla. Anında gözleri beni buldu yumusamıştı bu defa gözleri.
"Ben özür dilerim öyle demek istemedim biliyorsun seni asla kısıtlamam sadece şu karşında gördüğün adamdan hiç haz etmem"
" Lütfen beni alet etmeyin bunlara " dedim aslında trip yapmak güzelmiş.
" Çok özür dilerim bir daha olmaz " dedi yalvarır gibi. Gülümsedim ve başımı tamam dercesine salladım.
"Birazdan seni bir yere götürmek istiyorum lütfen itiraz etme " dedi Burak
"Nereye gidiyoruz " diye sordum.
"Surprizim var senin için " diyince huysuzlandım ne planlıyordu?
"Tamam öyleyse ben bir tuvalete gideyim makyajımı tazeleyeyim çıkarız öyle " kafasını sallayınca telefonumu alıp tuvalete doğru ilerledim yoldayken de Karan'a mesaj attım tuvaletlerin olduğu kısma gelmesini belirten bir mesaj. Gözleri gözlerimle buluşunca tuvaletleri işaret ettim anlamıştır diye umuyorum mesajı görmeme ihtimali de vardı. Tuvaletin önüne geldiğimde Karan'ın gelmesini bekledim tuvaletin önünde durmuş volta atıyordum. Çabuk gelsene be adam geldiğini görünce hemen kolundan tutup bir tuvalet kabinine soktum. Daracık yerde iki kişi olmuyormuş Karan sırtını tuvalet duvarına yaslamıştı benim de bir elim kapıda bir elim onun göğsündeydi dışarıda kimse var mı kontrol ettim kendimce kulağımla.
"Tamam tek biz varız" dedim Karan'a dönerek o kadar yakındık ki birbirimize vücutlarımız birbirine yapışık dudaklarımız arasında sadece 1 milimetrelik mesafe vardı. Odaklan Elfida dedim kendime boğazımı temizleyerek söze başladım " Burak beni bir yere goturecekmis nereye bilmiyorum sürpriz dedi ve sana bakarken yakaladı beni senden ölesiye nefret ediyor bu arada şey dedi bana bir daha sakın o tarafa bakma diye. Benim içimde bir sıkıntı var bugün de bir tuhaftır bir şeyler mırıldandıyordu sürekli. Ben şimdi gidiyorum sen bana göz kulak ol tamam mı sakın da mesaj atma görebilir. " konuşmasına fırsat bile vermedim. Lafımı söyleyip çıktım tuvaletten. Salona dönünce Burak'ın saatine bakıp söylendiğini gördüm. Yanına gidince "Tamamdır çıkabiliriz kusura bakma isim uzun sürdü biraz " dedim. O da "Önemli değil hadi çıkalım " dedi ve çıktık bizimkilerin gözü benim üzerimdeydi biz çıkarken Karan iceri giriyordu Burak'la bakıştılar 2 saniye sonra ikimizde gitmesi gereken yere gittik. Arabaya bindik Burak arabayı çalıştırdı ve oradan uzaklaştık biraz gittikten sonra ağaçlık bir yola girdik. Nereye gidiyorduk büyük bir villanın önünde durduk. Hayır hayır evine gelmiş olamazdık.
"Evet prenses evimde seni bir sürpriz bekliyor" diyince vücudum karıncalanmaya başladı. Karan'ın beni kurtarabilmesini ümit ediyordum...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |