Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Bölüm 5 "RUHSUZ BEDEN"

@a_lotus_1

Gözlerimi açtığım zaman gözümdeki bir damla yaş başımın altındaki yastığa düşmüştü. Yanımda uyuyan adama baktım. Abim Ferman kadar Devran'da benim için suçluydu. Keşke onun yerine şuan Arat'la evli olsaydım. Burnumun direği sızlayınca göz yaşlarım akmaya başlamıştı. Yataktan doğruldum ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. "Ne oluyor lan sabah sabah!" diye sitem eden Devran'ın sesiyle ona dönmüştüm. "Ağlamayı kes!" diye bağırmış ve yataktan çıkmıştı.

 

Üzerimdeki örtüyü çekince çarşaftaki kanı görmüştüm. "Nazen buraya gel." diyen sesiyle bedenim ürpermişti. Yataktan çıktım ve banyoya girdim. Banyonun soğuk havası çıplak tenime değince bedenim yine ürpermişti. "Durma orada yanıma gel." demişti. "Senden sonra ben banyo yaparım." dediğim zaman beni kolumdan tutup yanına çekmişti. Tepemizden akan suya göz yaşlarım da karışıyordu. "Dua et şuan sana iyi davranıyorum. Ama bundan sonra benden iyilik bekleme." demişti.

 

Elleri vücudumun her yerinde gezerken gözlerimi kapatmıştım. O kendini mutlu ederken benim mutsuz olduğum zerre umrunda değildi. "Hadi sende bana dokun." demiş ve elimi tutup çıplak göğsüne koymuştu. Elim çıplak göğsüne deyince içim ürpermişti. İlk defa ona dokunuyordum. Elimin üstündeki eliyle elimi kendi vücudunda gezdirmeye başlamıştı. Suyla iyice kayganlaşan göğüs kasları elimin altındaydı. Devran suyu kapatmış "Gözlerimin içine bak." demişti. Ben başımı kaldırıp bakmayınca elini çeneme koymuş ve başımı yukarı kaldırmıştı. "Demek sevdiğin var. Peki şimdi nerede?" diye sormuştu.

 

Kahverengi gözlerim onun siyah gözleriyle buluşmuştu. Kaşları çatıldığı zaman içinin o an öfkeyle dolduğunu anlamıştım. Çenemde ki eli çenemi sıkınca "Bir daha böyle bir şeyi senin ağzından duyarsam, o ağzını dağıtırım." demiş ve beni orada bırakıp banyodan çıkmıştı. Korkudan bedenim titriyordu. Evet ondan korkuyordum. Çünkü onun nasıl bir insan olduğunu bilmiyordum. "Çık artık şu banyodan!" sesiyle yerimden adeta sıçramıştım. Orada bulunan bir bornozu üstüme geçirip odaya girmiştim. "Üstünü giyin kahvaltıya iniyoruz." dediğinde başımı salladım.

 

Devran üzerindeki takım elbiseyi son bir kez düzeltmiş ve odadan çıkmıştı. Yerdeki kıyafetleri banyodaki kirli sepetine atınca odaya geri girmiştim. Dolabı açmış tam içinden elbise alacağım sırada kapı çalmıştı. "Kim o?" diye sorduğumda "Gelin hanım çarşafa bakmaya geldim." diyen sesi duymuştum. "Tamam getiriyorum." diye seslendim ve yatağın üstündeki çarşafı toplayıp kapıyı açtım. Kapıya gelen kadına çarşafı uzattım. Kadın çarşafa bakmış ve zılgıt çalmaya başlamıştı. Ellerim titriyor ve kendimi şuan çok kötü hissediyordum. Kadın gidince kapıyı kapattım ve elimdeki çarşafı banyodaki kirli sepetine attım.

 

Üzerime giydiğim siyah uzun bir elbiseyle merdivenlerden aşağıya inmiştim. Artık bundan sonra hep siyah giyecektim. Beni madem ölüme mahkum ettiler o zaman bende yaşayan bir ölü olacaktım. Salona girdiğim zaman bütün gözler bana çevrilmişti. Benim asık suratımı gören Devran nefesini sesli bir şekilde vermişti. "Ben doydum, size afiyet olsun." demiş ve masadan kalkmıştı. "Gel kızım şöyle otur." diyen Şehnaz hanıma baktım ve dediği yere oturdum. Aynı anneme benziyor ve annem gibi kokuyordu. Burnumun direği sızlayınca yine gözlerim dolmuştu. Ama biliyordum ki o benim annem değildi. Elime çatalımı almış bir kaç lokma yemeye çalışmıştım ama lokmalar bir taş misali boğazımda sıralanmıştı.

 

"Nazen bana kahve yap." diyen Devran'ın sesiyle elimdeki çatalı tabağın üstüne bıraktım. Masadan kalktım ve mutfağa girdim. Kahve yapmam için gerekli olan malzemeleri orada çalışan bir kadın tezgahın üstüne koymuştu. Kahveyi yapmış ve tepsiyi elime almıştım.

 

Titreyen bacaklarımla mutfaktan çıkmış ve oturma odasına girmiştim. Ellerim titrediği zaman kahve biraz dökülmüştü. Tepsiyi ona uzattığım zaman yüzündeki gülümsemeyle fincanı almıştı. "Gel yanıma otur." demişti ve kahvesinden bir yudum içmişti. Elimdeki tepsiyi sehpanın üstüne koydum ve yanına oturdum.

 

"Ellerine sağlık." demiş ve fincanı sehpanın üstüne koymuştu. "Afiyet olsun." dedim. Başını bana doğru çevirmişti. Şuan beni izlediğini biliyordum. "Başını kaldır ve bana bak." dediğin de başımı ona çevirmiştim. "Ben aslında kötü bir insan değilim. Sana nasıl davrandığımı senin bana davranışın belirliyor. Kötü bir adam mı yoksa iyi bir adam mı olmamı istediğin sana kalmış." dedi ve ayağa kalktı. "Hadi odamıza çıkalım." demiş ve beni de ayağa kaldırmıştı. Onun arkasından merdivenlerden çıktım. Odanın kapısının önüne gelince kapıyı açmıştı. Açtığı kapıdan içeri girince arkamdan girmiş ve kapıyı kapatmıştı.

 

Elleri bedenimi sararken boğazımda bir şeyler takılı kalmış gibi yutkunamadım. Ona karşı hiç bir şey hissetmiyordum. Sanki onun kuklası olmuştum. Nereye yönlendirirse oraya gidiyordum. Neyi yapmamı isterse onu yapıyordum. Üzerimdeki elbise yere düşünce gözümden de bir damla yaş kayıp düşmüştü. Devran'ın her yerimi öpmesini ve okşamasını bile hissetmiyordum. "Yatağa geç." dediği zaman ona itaat etmiş ve yatağa uzanmıştım.

 

Üzerindeki takım elbiseyi çıkarmış ve üstüme uzanmıştı. "Böyle olman aslında benim işime geliyor." dedi. "Çünkü seni sevmiyorum." dediğim zaman elleri hareketsiz bir şekilde kalmıştı. Aklımdaki düşünceyi sesli bir şekilde mi söylemiştim? Elini saçlarıma geçirdiği zaman canım acımıştı. "Demek öyle." dedi. Saçlarımdaki elini çeneme getirip sıkmış ve dudaklarımı öpmeye başlamıştı. Öpücükleri daha sertti ve dokunduğu yerleri acıtıyordu. Elimi göğsüne koymuş, ona engel olmaya çalışıyordum ama o benden daha güçlüydü. "Devran lütfen yapma canımı acıtıyorsun." diye bilmiştim.

 

Biraz geri çekilip gözlerimin içine bakmıştı. "Sevsen de sevmesen de şuan benim altımdasın!" diye sitem etmiş ve elini göğüslerime koyup onları sıkmıştı. Ağzımdan acı dolu bir çığlık koptuğu zaman bacaklarımı açmıştı. "Bana böyle davranma!" diye sitem ettiğim zaman bacak arama girmiş ve canımı yakmıştı. Bana hiç acımadan benimle birlikte olmuş ve bundan zevk almıştı. Gözlerimdeki yaşlar başımın altındaki yastığı ıslatırken, Devran'da benim canımı yakıyordu. Odadaki tek ses onun nefes sesleriydi. Boynuma dokunan dudakları bile şuan bana acıdan başka bir şey vermiyordu. Sanki ben acı çektikçe o zevk alıyordu. Ama biliyordum ki öyle değildi.

 

Bana böyle davranmasına neden izin veriyordum ki? Daha doğrusu herkesin bana kötü davranmasına neden müsaade ediyordum?

 

Devran banyodan çıktığı zaman ona bakmadan banyoya girdim. Banyonun kapısını kilitleyip duşun altına girmiştim. Onun öptüğü yerleri kazımak ister gibi banyo lifini bedenimin her yerine sert bir şekilde sürtüyordum. Gözlerimdeki yaşlar aktıkça daha hızlanıyor ve bu sefer ben kendi canımı yakıyordum. İçimdeki yangını söndürmek ister gibi soğuk suyun altında duruyordum. Dışımda akan soğuk su bile içimdeki yangını söndürmeye yetmiyordu. Omuzlarım boynum her yerim kıpkırmızı bir renk almıştı. Başımı havaya kaldırdığım da duş başlığından akan su yüzümü yalayıp geçiyordu.

Loading...
0%