Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Bölüm 3

@a_lotus_1

"Hadi kızım kalk" diyen annem odamın perdelerini açtığında güneş ışığı yüzüme, gözlerime vurmuştu. Yataktan doğruldum ve ellerimi iki yana açmış ve gerinmiştim. "Günaydın" dedim ve yataktan kalktım. Odadan çıktım ve ağır adımlarla lavaboya doğru ilerledim.

 

Aynadaki yansımamı görünce nedense biraz ürkmüştüm. Gözlerim ağlamaktan şişmişti. Elimi yüzümü yıkadım ve lavabodan çıktım. Tam odama girecekken salonda gördüğüm kişiyle olduğum yerde dona kalmıştım. Bana doğru gelmiş, beni baştan aşağıya süzmüştü. Düşmemek için arkamdaki duvara tutunmuştum. Bacaklarıma değen serin esintiyle iliklerime kadar üşümüştüm. O an fark ettim ki geceliğimleydim. Nefesimi bir an veremedim. "Böyle bir manzarayla karşılanacağımı beklemiyordum." diyen adamın gözlerine bakıp yutkundum. O kahve gözlerde öfke mi arzu mu yoksa başka bir şey mi vardı bilmiyordum. "Git giyin üşüyeceksin." diyen Boran ağa nefesini sesli bir şekilde vermişti.

 

Başımı önüme eğdim ve odama girip kapıyı kapattım. Başımı çevirip komodinin üzerindeki çalar saate göz attım. Bunun sabahın köründe burada ne işi vardı? Dolabımı açtım ve elime ilk gelen elbiseyi alıp giydim. Oturup saatlerce kıyafet seçmezdim. Zaten saatlerce karar verilmeyecek kadar çok kıyafetimde yoktu. Üstümü giyindikten sonra tekrar salona çıkmıştım. "Hadi kızım çıkalım." diyen anneme baktım. "Kahvaltı yapmayacak mıyız?" diye sordum. Annem daha bir şey söyleyemeden "Dışarı da yeriz." diyen Boran ağaya bakmıştık. Bir şey demeden kapıdan çıktım.

 

Dışarı da gördüğüm araba son model bir Dacia'dı. Gözlerim kocaman olmuş bir şekilde arabaya bakarken arkadan "Çok mu beğendin." diyen sesini duydum. Açık olan ağzımı kapatmayı başardım. Ona bakmadan açtığı kapıdan arabaya girdim. Annem de arabaya binmişti. Boran ağa da arabaya binmiş ve arabayı çalıştırmıştı. Arabanın ön tarafında oturmuş, bizi bekleyen annesi "Hoş geldin kızım" demişti. Başımı kaldırıp Berfe hanıma baktım. "Sizde hoş geldiniz." dedim. Ardından kafamı cama çevirdim ve dışarıyı izlemeye başladım.

 

Azad'ın onun kadar imkanı yoktu. Ama güzel ve temiz bir kalbi vardı. Azad'ın yüzü gözlerimin önüne gelince yüzümde tebessüm oluşmuştu. Ağaçlar hızla arkamızda kalırken gözlerimi önüme çevirmiştim. Dikiz aynasından Boran ağanın beni izlediğini görünce başımı hemen önüme eğdim ve ellerimle oynamaya başladım. Parmaklarımı kanatıncaya kadar tırnaklarımı etime bastırıyordum. Araba durmuş, kapılar açılmıştı. Önce annem sonra ben arabadan inmiştik. Araba bir cafenin önüne gelmişti.

 

Boran ağa ve annesi de yanımıza gelince içeri girmiştik. Boş olan bir masaya geçip oturduk. Annem benim yanımda, onun annesi, annemin karşısında, Boran ağa ise benim karşımda oturuyordu. Kafamı kaldırıp suratına bile bakamıyordum. Biz nasıl aynı yatağı paylaşacaktık? Bu düşünceyle tüylerim diken diken olmuştu. Karnım gurulduyor, yemek için resmen yalvarıyordu. Boran ağa gelen garsona sipariş vermişti. Sonunda yemeklerimiz gelince yemeye başladık. Ellerim titreyerek masanın üzerindekilere uzanıyordum. Kafamı kaldırıp ona bakınca kahve gözlerinin üzerimde olduğunu gördüm.

 

Ağzımdaki lokmayı yutunca lokma boğazımda kalmıştı. Nefes borumu açmak için öksürmeye başlamıştım. Ama bir işe yaramamıştı ve ben nefessiz kalmış, nefes alamıyordum. Annem sırtıma vurunca bile geçmemişti. Boran ağa hemen ayağa kalkmış, beni de ayağa kaldırmıştı. Arkama geçip kollarını belime sarmış, karın boşluğuma baskı uygulayıp bir kaç defa bastırmıştı. Boğazıma takılan lokma çıkınca rahat bir nefes almıştım. Boran ağanın bana bu kadar yakın olması kalbimin küt küt atmasına sebeb olmuştu. "İyi misin?" diye soran Boran ağaya bakmadan başımı salladım. "Al kızım su iç." diyen annesi bana bir bardak su uzatmıştı. Uzattığı bardağı elime almış, sudan ufak bir yudum içmiştim.

 

Şimdi de büyük bir mağazaya gelmiştik. Annemi, annesi alıp başka yere götürmüştü. Bizde onunla baş başa kalmıştık. Boran ağa önde ben arkada yürüyorduk. Azad olsaydı koluma girer, yüzümüzdeki mutlulukla mağaza vitrinlerine göz gezdirirdik. Başım önde yürüdüğüm için durduğunu görmedim ve ona çarptım. "Pardon" dedim. Elini çeneme koyup yüzümü kaldırılmıştı. Siyah gözlerimi yüzüne diktim. "Neden hep başın önde yürüyorsun?" diye sormuş, tek kaşını kaldırmıştı. Çenemdeki eli bir ateş gibi beni yakmıştı. Yutkundum ama bir şey demedim.

 

Kahverengi gözleri dudaklarıma kaymıştı. Yutkununca adem elması aşağı yukarı hareket etti. Kolunu tuttum ve elini çenemden çektim. "Telefonun var mı? " diye sordu. Bir şey diyemedim çünkü telefonum yoktu. Ama bunu ona söyleyemedim. Başını salladı ve kolumdan tuttu. "Gel önce sana telefon alalım." dedi ve beni telefon satan bir mağazaya soktu. Bir tane telefon beğendim onu ve bir hat aldı. Artık benimde kendime ait bir telefonum vardı. Numarasını kayıt etmiş, telefonu geri bana vermişti.

 

Ardından kıyafet mağazasına girmiştik. Boran ağa bir elbise beğenip bana uzatmış "Hadi bunu dene." demişti. Elbiseyi elime almış orada bulunan kabine girmiştim. Üzerimdekileri çıkarıp getirdiğim elbiseyi giymiştim. Ama elbisenin fermuarını bir türlü kapatamamıştım. Ne kadar uğraşsam da elim fermuarı kavrayamıyordu. "Hadi daha giyinmedin mi?" diyen sesini duydum. Nefesimi verdim ve yutkundum. "Şey fermuarı kapatamadım." dedim.

 

Boran ağa kabine girip arkama geçmiş, elbisenin fermuarını tutup kapatmıştı. Ensemde sıcak nefesini hissedince ürpermiştim. Ellerini belime koymuş ve beni kendine çevirmişti. Kalbim o an göğüs kafesinin içinde çırpınmaya başlamıştı. Çenemden tutup başımı kaldırdı. Ağzımı açıp bir şey diyeceğim sırada dudaklarıyla beni susturmuştu. Sıcacık dudakları, dudaklarımın üzerinde hareket ediyordu. Nefes almaya ihtiyacım vardı. Ellerimi göğsüne koyup onu ittim. "Ne yapıyorsun!" diye ona kızdım. Gözlerindeki arzuyla gözlerimin içine bakıyordu. Kalbim kulaklarımda atmaya başlamıştı.

 

Orası mı çok sıcaktı bilmiyorum ama beni sıcak basmıştı. "Sana o gün vurduğum için beni affet." dedi. O gün ki adamla, bugün ki adamın arasında dağlar kadar fark vardı. Elbisenin kumaşı da resmen üzerime yapışmıştı. "Elbise çok yakışmış." demişti. Başımı eğdim ve bir şey demedim. Boran ağa kabinden çıkınca rahat bir nefes almıştım. Yanaklarımın alev alev yandığını hissetmiştim. Az önce yaşadığım neydi öyle? Elbiseyi titreyen ellerimle üzerimden çıkardım ve kendi elbisemi giyip kabinden çıktım.

 

Boran ağayı orada göremeyince rahat bir nefes almıştım. Annemler gelince bir kaç kıyafet daha alıp iç çamaşırı reyonuna gittik. Oradan da iç çamaşırı ve gecelik almıştık. Berfe hanım eline siyah saten ve dantelli bir iki tane gecelik almış, satıcı kıza vermiş "Bunları da alıyoruz." demişti. Sonunda mağaza da işimiz bitince çıkmış, arabaya doğru gitmiştik. Boran ağa arabanın yanında ağzında sigarası bizi bekliyordu. Başımı önüme eğdim ve arabaya bindim.

 

Elimdeki paketleri odama götürdüm. Annemde elindeki paketlerle yanıma gelmişti. "Boran ağa yarın bizim beğendiğimiz gelinliği gönderecek." demiş ve gitmişti. Bana gelinlik yerine kefen giydirin dememe fırsat bile vermemişti. Aldıklarımızı orada bulunan siyah bir valize koydum. Gözüm, mor dantelli bir iç çamaşırına kaymıştı. İç çamaşırını elime almıştım. "Ben şimdi o adam için bunları mı giyeceğim." dedim. Elimdeki iç çamaşırını göz yaşları içinde yırtmış, parça pinçik etmiştim.

 

Babam gelince sofraya oturmuştuk. Ama benim yemek yiyecek iştahım yoktu. Tabağımdaki yemekle oynayıp duruyordum. Kimseden ses çıkmıyordu. Sofrada ölüm sessizliği hakimdi. Babam çatalını tabağına sert bir şekilde koymuştu. "Sakın o adamın yanında da böyle suratını asıp oturma. Seni kapının önüne koymasın." demişti. Başımı kaldırdım ve öfkeyle bana bakan gözlerine baktım. Ama hiç bir şey demedim. Babam ayağa kalkıp gitmişti. Anneme baktığımda onunda yemeğiyle oynayıp üzgün gözlerle oturduğunu gördüm.

 

Ortalığı toplayıp odama girmiştim. Bu benim odam da geçireceğim, son gece miydi? Aklıma gelenle gözlerim dolmuştu. Yaşlı gözlerimi etrafımda gezdirince burnumun direği sızlamıştı. Beni orada acaba ne bekliyordu? Boran ağa beni ailesine karşı koruyacak mıydı? Yoksa beni ezdirecek miydi? Geceliğimi giymiş, yatağımın içine girmiştim. Benim son kez bu yatakta yatışımdı. Komodinin üzerindeki yeni aldığım telefonu elime aldım. Azad'ın ezbere bildiğim numarasını tuşlamıştım.

 

Uzun bir çalıştan sonra telefonu açmıştı. "Efendim." diyen sesini duyunca kalbim küt küt atmaya başlamıştı. "Alo sesim geliyor mu?" dedi. "Alo Azad benim Rojin." dedim ve gözlerimdeki yaşları serbest bıraktım. "Rojin!" diyen heyecan dolu sesi kulaklarıma değmişti. "Rojin ben seni çok özledim." demişti. "Bende seni çok özledim." dedim. Nefesimi verip yutkunmaya çalıştım. "Azad beni evlendiriyorlar." diye bildim. "Ne!" diye feryat ettiğini duydum. "Kiminle evlendiriyorlar?" diye sormuştu. Boğazımdaki yumruyla cevap verdim. "Boran ağayla." dedim ve yutkundum. "Peki ama neden?" diye sordu.

 

"Abim onun kız kardeşini kaçırdı, beni de ona verecekler." dedim. Gözlerim hiç durmadan akıyordu. "Azad seni seviyorum." dedim ve telefonu kapattım. Başımı yastığa koyup ellerimi yüzüme kapattım ve hıçkıra hıçkıra ağladım. Gözüm ve burnum hiç durmadan akıyordu. Göz yaşlarımdan sırılsıklam olan yastığı kafamın altından çekmiş, odanın bir köşesine atmıştım. Kafamı yatağa koydum ve yumruk yaptığım elimi kalbime getirip vurmaya başladım. Ne kadar vursam da acısı dinmiyordu.

 

Loading...
0%