Yeni Üyelik
85.
Bölüm

Bölüm 85

@a_lotus_1

Boran'ın anlatımıyla bu bölümü yazacağım..

 

Herkesten ihanet yiyen ve ihanetle sarsılan biri istese de başkasına güvenemiyor, güvense de içinde hep bir şüphe kalıyordu. Çevrenizde başına gelenlere rağmen ders çıkarmamış ve yine aynı hataya düşmüş bir insan varsa işte o zaman onu bazen kendi haline bırakmak gerekiyordu.

 

Parmaklarımın arasında duran kalemi karşıdaki duvara fırlatıp atmıştım. Kalem duvara çarpmış sonra da yere düşmüştü. "Rojin neden bu kadar aptalsın!" diye kendi kendime söylendim. Gerçekten neden bu kadar aptal biriydi. Ofisin kapısı açılmış, Harun içeri girmişti. "Halı sahaya gidiyoruz, geliyor musun?" diye sormuştu. "Kim kim gidiyorsunuz?" diye sordum. "Ben, Berzan, Erdem, Kürşad ve bir kaç arkadaş." demişti. "Tamam bende geliyorum. Ama önce eve gidip üstümü değiştirmem lazım." dedim. "Tamam bende üstümü değiştirmek için eve gideceğim. Halı sahada görüşürüz." dedi. "Görüşürüz." dedim ve ofisten çıkan Harun'un arkasından bende ofisten çıktım.

 

Eve gelince direkt yatak odasına girdim ve takım elbisemi çıkarmaya başladım. Fenerbahçe formasını ve kramponlarımı giyip ardından odadan çıktım. Merdivenlerden inerken kucağında İnci'yle mutfaktan çıkan Rojin bana bakmıştı. Gözleri üzerimde dolaştıktan sonra yüzümde durmuştu. "Ne oldu?" diye sordum. "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. "Sence bu halimle nereye gidebilirim." dedim. "Bilmem." dediğinde "Halı sahaya gidiyorum." dedim ve yanından geçtim. "Yemek yemeyecek misin?" diye sormuştu. "Aç değilim." dedim. Kapıdan çıktığım sırada arkamdan gelmişti. "Ne zaman beni affedeceksin." dedi.

 

"Ben çıkıyorum." dedim ve Rojin'i arkamda bırakıp evden çıktım. Onu ne zaman affedeceğimi bile bilmiyordum. Arabama atladım ve halı sahanın yolunu tuttum.

 

Harun'un pas verdiği topa vurduğumda top fileye girmiş ve gol olmuştu. "Golll." diye bağıran Erdem koşup bize doğru gelmişti. Hep beraber birbirimize sarılmış, gol sevincini yaşamıştık. Berzan'a pas verdiğim zaman Berzan topa vurmuş, top direkten dönmüştü. "Hadi be!" diyen Berzan sitemle nefesini vermişti. Maça ara verdiğimiz zaman telefonum çalmıştı. Telefonu çıkarıp arayana baktım. «Zilan» arıyordu. Telefonu yanıtlayıp kulağıma götürdüm. "Efendim Zilan ne oldu?" dedim. "Boran bey acilen eve gelmeniz lazım. İnci ateşlendi." dediği zaman şok oldum. "Rojin, İnci'yi hazırlasın ben hemen geliyorum." dedim.

 

"Beyler benim acilen gitmem lazım kızımın ateşi çıkmış." dediğimde "Bizde gelelim mi?" diye soran Harun'a "Onu alıp hastaneye götüreceğim. Bir şey olursa ben size haber veririm." dedim. "Tamam." demişti. Halı sahadan apar topar çıkıp arabama atladım.

 

Son sürat eve doğru arabayı sürmeye başladım. Evin önüne geldiğim de arabanın kapısını açıp arabadan inmiştim. Evin kapısı açılmış, ağlayan İnci'yi kucağında tutan Rojin dışarıya çıkmıştı. "Çok mu ateşi var?" diye sordum. "Evet ne yaptıysak düşmedi." dedi. İnci'nin alnına dudaklarımı bastırdım. Ateşini kontrol ettiğimde ateşler içinde kaldığını görmüştüm. "Hemen arabaya bin hastaneye gidiyoruz." dedim ve Rojin'in binmesi için kapıyı açtım. Rojin arabaya binince bende direksiyonun başına geçmiştim. Rojin, İnci'yi emzirince İnci biraz sakinleşmişti.

 

Hastaneye geldiğimiz gibi acil bölümüne girdik. "Doktor yok mu? Kızım ateşlendi." dediğim zaman nöbetçi doktor yanımıza gelmişti. "Hemen ilgileniyorum." demiş ve İnci'yi almıştı. Orada bulunan bir Hemşire, İnci'yle ilgilenmeye başladı. İnci'ye serum için kelebek taktıklarında ciyak ciyak ağlamaya başlamıştı. Rojin, İnci'ye bir şeyler söylüyor, onu sakinleştirmeye çalışıyordu. "Bitti kızım iyi olacaksın." dedim ve minicik ellerini tuttum. İnci'ye serum takmışlar ve bizi bir odaya almışlardı. İnci biraz kendinden geçince uyuklamaya başlamıştı.

 

Rojin'in ıslak gözlerine baktım. Elinin üstüne elimi koyup parmaklarımla hafiften elini sıktım. "Merak etme o iyi olacak." dedim. "İyi olacak değil mi?" diye sormuş ve burnunu çekmişti. "İyi olacak gülüm." dedim. Rojin elinin üstündeki elime diğer elini koymuştu. "Boran lütfen beni affet." diye fısıldamıştı. "Şimdi bunları konuşmayalım." dedim. Başını sallamış ardından başını İnci'ye çevirmişti. Onu affetmeyi istiyordum ama o görüntüler bir türlü aklımdan çıkmıyordu.

 

İnci'nin ateşi düşünce, Doktor'un yazdığı reçeteyi almış, hastaneden çıkmıştık. Arabanın oraya gelince Rojin'e baktım. "Artık üzülme kızımız iyi." dedim. Rojin bana sokulunca ellerim bedenini sarmıştı. "Hadi artık eve gidelim." dedim. Arabaya bindik ve yola çıktık. İçimden ona kızsam da şuan bu olayı bir kenara bırakmak istiyordum. Sessiz geçen yolculuğun ardından eve gelmiştik. Arabadan inip eve girmiştik. Rojin, İnci'yi odasına çıkardığında bende mutfağa girmiştim. Buzdolabını açıp içinden bir elma çıkardım ve yemeye haşladım. Dolabın kapağını kapatıp orada bulunan masaya geçip oturdum. Karnım açtı ama iştahım yoktu. Elimdeki elmayı yerken "İstersen sana bir şeyler hazırlayayım." sesiyle ona dönmüştüm. "Canım istemiyor." dedim ama Rojin buzdolabını açmış, kalan yemeği ısıtmak için çıkarmıştı.

 

Önüme konan yemek, karnımın açlıktan zil çalmasına sebep olunca elimdeki çatalı tavuk soteye batırmış ve yemeye başlamıştım. "Eline sağlık." dedim. "Afiyet olsun." demiş ve yüzündeki gülümsemeyle yanımda duran sandalyeye oturmuştu. "Nereden anladın benim yaptığımı?" diye sordu. "Çünkü senin elinin lezzetini biliyorum." dediğimde daha çok mutlu olmuştu. "Ben çay suyu koyayım." demiş ve masadan kalkmıştı. Rojin çaydanlığa su koymuş, çaydanlığı ocağın üstüne koymuştu. Tekrar eski yerine geçip oturduğunda yemeğim bitmişti. "Boran seni kaybetmek istemiyorum." dediğinde ona dönmüştüm. "Aslında ne yalan söyleyeyim, bende seni kaybetmek istemiyorum. Ama sen o adama her seferinde kandın. O yüzden seni affedemiyorum." dedim.

 

Çay hazır olunca Rojin bardakları doldurmaya başlamıştı. Çayıma şeker atıp karıştırdım. Rojin elindeki bardaktan bir yudum almış, bardağı masaya bırakmıştı. "Bundan sonra böyle bir aptallık yapmayacağım." dedi. "Seni affetmemi istiyorsun ama hiç çaba göstermiyorsun." dedim. "Çayımızı içelim sana bir sürprizim var." dediğinde şaşırmıştım. "Ne gibi bir sürpriz?" diye sordum. "Sürpriz bu söylenmez." demiş ve çayından içmeye başlamıştı. Bende bardağımdan bir kaç yudum içmeye başladım. Acaba bana ne gibi bir sürpriz hazırlamıştı. İlk defa bana sürpriz hazırlıyordu. İçime doğan heyecan bedenimi esir almıştı.

 

Odamıza geldiğimiz zaman Rojin bana bakmış "Ben birazdan gelirim." demiş ve banyoya girmişti. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Geçip yatağa oturmuştum. Şimdiden sürprizi benim heyecanlanmama sebep olmuştu. Geçen bir kaç dakika sanki bana bir kaç saat gibi gelmişti. Banyonun kapısı açıldığı zaman Rojin kapıda belirmişti. Üstündekileri görünce gözlerim kocaman olmuştu. O an nefesim kesildi diyebilirdim. "Rojin böyle bir şey beklemiyordum." derken sesimin titremesine engel olamamıştım. Yüzündeki memnun kalmış bir ifadeyle odaya girmişti. Bir bacağını yatağın üstüne atmış, önümde durmuştu. Gözlerimi üstünde gezdirmeye başladım. Her yerinde deri şeritler ve zincirler vardı.

 

Saçını at kuyruğu yapmış, yüzüne de makyaj yapmıştı. Ayağındaki topuklu ayakkabının topuğunu bacağımdan aşağıya doğru gezdirince içimde patlamaya hazır bir şeyler oluşmuştu. "Nasıl buldun?" diye sorduğunda yutkundum. "İtiraf edeyim beni çok şaşırttın." dedim. Nedense böyle giyinmesi açıkcası benim çok hoşuma gitmişti. Dilini dudaklarının arasında gezdirince, gözlerim dudaklarında takılı kalmıştı. Bende dudaklarımı istemsizce yaladım. "Üstünü çıkarmayacak mısın?" diye sormuş ve geri çekilmişti. "Zevkle çıkarırım." dedim ve formayı çıkarmaya başladım. Formamı çıkardığım zaman Rojin boxerimi tutup çıkarmış, yerdeki formanın üstüne atmıştı.

 

"Yatağa geçer misin?" diye sormuş ve dudağını tekrar yalamıştı. İçimde oluşan volkan erkekliğime doğru hücum etmişti. "Nasıl istersen leydim." dedim. "Ah lordum sizi üzdüğümün farkındayım ama sizi geri kazanmak için elimden ne gelirse yapacağım." dedi. "Bakalım ne yapacaksınız leydim. Biliyorsunuz ki yaptığınız hatanın bir telafisi yok." dedim ve oyununa oyunla karşılık verdim. "Var mı yok mu? Şimdi belli olacak lordum." demiş ve arsız bir şekilde gülmüştü.

 

Yatak başlığına sırtımı dayamış, ne yağacağına bakıyordum. Rojin avının peşine düşmüş bir kedi gibi sinsi bir şekilde bana yaklaşmıştı. Nedense bu görüntüsü kalbimin deli gibi atmasına neden olmuştu. Şuan o avcıydı bende avdım. Diliyle, erkeklik organımla oynamaya başladığı zaman kafamın içindeki düşünceler bir bir uçup gitmişti. Şuan kafamın içi zevk dalgasıyla dolmuş ve taşmıştı. Ağzımdan çıkan iniltileri duyan Rojin dilini ustaca kullanıp beni zevkin doruklarına çıkarmaya başlamıştı. Siyah ve ipek gibi saçları parmaklarımın arasındaydı.

 

Rojin bana doğru dönmüş ve kucağıma oturmuştu. Erkeklik organım onun içinde derinlerindeydi. Üstümde zıplaması göğüslerinin aşağı yukarı hareket etmesini sağlıyordu. Rojin'i ensesinden tutup, dudaklarını dudaklarıma bastırdığım zaman ağzını açtı. İki elini omuzlarıma koymuştu. Dillerimiz içeri de sevişirken, alt tarafımız alev almış gibi yanıyordu. Dudaklarını dudaklarımdan ayırıp "Sürprizini beğendin mi?" diye nefes nefese sordu. "Evet bayıldım." dedim. Bende onun gibi nefes nefese kalmıştım.

 

Loading...
0%