@a_lotus_1
|
Boran'ın anlatımıyla bu bölümü yazacağım...
Biz planlar yaparken hayatın bizim karşımıza çıkardığı şeylere razı gelmek zorundaydık. Sevdiklerimiz hep yanımızda olsun ve onlara hiç bir şey olmasın isteriz. Ama bazen hayat bizi öyle bir yere getiriyordu ki şaşırıp kalıyorduk. Bugün de onlardan biriydi. Rojda ve Berzan boşanmıştı ve bu kara haber bomba gibi bir etki yaratmıştı. Onlarla beraber bizim yuvamızda yıkılmıştı. İlk başta olduğu gibi onların hayatıyla bizim hayatımız da savruluyordu.
Sanki bir deprem olmuş ve ben o yıkıntının altında kalmış gibi hissediyordum. Kolum kanadım kırılmıştı. Ne zaman mutlu olsam hayatın acı tarafı bir tokat gibi yüzüme çarpıyordu. Ölüm gibi bir şey olmuştu ama kimse ölmemişti.
"Ben karımdan ayrılmam!" diye sitem ettiğimde "Berdel bozuldu." diyen babama öfkeyle bakmıştım. "Töre gereği berdel yapan çiftlerden biri ayrılırsa öteki çiftte ayrılmak zorunda." diyen aşiretin ağası Mehmet ağaya bakıyordum. "Bu evliliğe zamanında mahkum oldum. Şimdi neden ayrılmak zorundayım." dedim. Rojin'in babası başını çevirip bana bakmıştı. "Oğlum Berzan kız kardeşinle boşandı. Sende mecbur Rojin'den ayrılacaksın." demişti.
"Senin oğlun ve kız kardeşim zamanında hayatımızı mahvettiler. Şimdi de hayatımızı mahvediyorlar ama ben artık buna müsaade etmeyeceğim." dedim ve oturduğum koltuktan ayağa kalktım. Kapıya gitmek için hamle yaptığım sırada Hüseyin amcanın sesiyle olduğum yerde durdum. "Berdel bozuldu ben kızımı alıp eve götüreceğim." demişti.
Öfke dolu bakışlarımı ona çevirip bakmıştım. "Eğer öyle bir şey yaparsan burada kan çıkar!" diye sitem ettim ve kapıdan çıktım. Mutfakta olan Rojin'e "Rojin çocukları al eve gidiyoruz." diye seslendim. Rojin kucağında kızımla kapıdan çıkmıştı. Rojin'in gözleri ve burnu ağlamaktan kızarmıştı. Yanıma koşan Can'ı kucağıma aldım ve evden çıktım. "Boran berdel bozuldu diyoruz anlamıyor musun?" diyen babamın sesini bile duymuyordum.
Tepemizde kara bulutlar dolaşıyordu bunu biliyordum. Tam arabaya bineceğimiz sırada Hüseyin amca Rojin'in kolundan tutmuştu. "O senin artık kocan değil." demişti. "Hüseyin amca kavga çıksın istemiyorum! Bırakın bizi gidelim!" diye sitem ettim. "Sen git, Rojin benimle gelecek." demişti. Rojin'in kucağında ağlayan İnci'yi Zilan kucağına almıştı. "Babam yaşında adamsın sana saygısızlık yapmak istemiyorum ama sen çok ileri gidiyorsun." dediğimde "Boran!" diye sitem eden babama öfkeyle baktım. "Ben çocuklarımdan ve kocamdan ayrılmam!" diye haykıran Rojin kolunu babasının elinin arasından çekmişti.
Rojin'i zorla arabaya soktuğum zaman Hüseyin amca bana engel olmuştu. "Berdel bozuldu! Ben kızımı sana bırakmam!" diye sitem etmişti. "Şimdi mi bir kızın olduğu aklına geldi!" diye bağırdım. Hüseyin amca beni duymamış gibi Rojin'i arabadan indirmişti. "Şu oğluna verdiğin değerin yarısını kızına göstermedin!" diye bağırdım ve onun üstüne yürüdüm. Orada bulunan aşiret üyeleri beni tutmuşlardı. Rojin'i yaka paça götüren Hüseyin amca sanki bir şey olmamış gibi sakindi. Öfkeden şuan içim kaynıyordu. "Bırakın lan beni!" diye bağırdım.
Rojin'in kolundan tuttum ve arkama çektim. Hüseyin amca gözlerindeki öfkeyle bana bakıyordu. "Siz ne derseniz deyin, Rojin benim karımdır." dedim. "Boran oğlum bırak onları gitsinler." diyen babam elini koluma koymuştu. "Ben hayatta olduğum sürece Rojin benim yanımda kalacak." dedim. Rojin ağlıyor, ıslak gözleriyle bana bakıyordu. "Berzan al kardeşini eve götür." diyen Hüseyin amca nefesini burnundan vermişti. Berzan, Rojin'i kolundan tutup sürüklemeye başlamıştı. "Berzan bırak onu!" diye bağırdım. "Boran zorluk çıkarma." dediğinde "Zorluğu ben değil siz çıkarıyorsunuz." dedim.
Berzan beni dinlememiş ve Rojin'i sürüklemeye devam etmişti. İçimdeki öfke kabardıkça kabarmıştı. "Bırak lan kızı!" diye sitem ettim ve onun yanına gittim. Sinirden elim ayağım titriyordu. Yumruk yaptığım elimi Berzan'ın suratına indirmiştim. "Delirtmeyin lan beni!" diye bağırdım. Berzan'ın burnundan akan kan dudaklarının kenarından süzülmeye başlamıştı. "Sen ne yaptığını sanıyorsun!" diye sitem etmiş ve o da bana vurmuştu. Yumruğu yanağımda acı bir darbe bırakmış ve benim geriye doğru sendelememe sebep olmuştu.
Rojin'in bir kolundan Berzan diğer kolundan Hüseyin amca tutmuştu. Babam da benim kolumdan tutmuş, bana engel olmuştu. "Baba bırak beni!" diye sitem ettim. "Boran ağa sen aşiretin kurallarını bilmiyor musun?" diyen Mehmet ağaya gözlerimdeki öfkeyle baktım. "Sizin aşiretinize de size de!" diye bağırdım. Zilan çocukları almış ve eve sokmuştu. "Ben çocuklarımdan ayrılmam!" diye bağıran Rojin'i kimse duymuyordu. Mehmet ağada diğer koluma girmiş ve beni zorla eve sokmuşlardı.
"Abi böyle olmasını istemezdim." diyen Rojda'ya içimdeki öfkeyle tokat atmıştım. "Benim senin gibi bir kardeşim yok!" diye sitem ettim. Rojda elini yanağına koyduğunda gözlerindeki yaşlar yanaklarından süzülmeye başlamıştı. "Defol git, gözüm seni görmesin!" diye bağırdım. Rojda bir şey demeden merdivenlerden yukarıya çıkmıştı. "Gerizekalı kendi yuvasını ve benim yuvamı yıktı." diye dişlerimin arasından konuştum. "Boran oğlum sakin ol." diyen babama başımı çevirdim. "Sakin falan olamam!" diye bağırdım. Sesim odanın duvarlarında yankılanmıştı. Şuan içimdeki öfkeyle her şeyi dağıtmak bütün evi alt üst etmek istiyordum.
Her yeri savaş anlanına çevirmiştim ama yine de içimdeki öfke geçmemişti. Babam ve Mehmet ağa bir şey demeden bana bakıyorlardı. "Abi burada ne oldu?" diyen sesle başımı kapıya çevirdim. Harun gözlerindeki şok olmuş ifadeyle bana bakıyordu. "Harun, Rojin gitti." dediğim zaman sesim titremişti. Harun'un gözlerindeki ifadenin yerini hüzünlü bakışlar almıştı. "Duydum." diye bilmişti. "Baba." diye ağlayan Can koşup yanıma gelmiş, bacağıma sarılmıştı. Eğildim ve onu kucağıma aldım. "Harun çocukları al Rojin'e götür." dediğimde "Kimse bir yere gitmiyor." diyen babamın öfke dolu sesini duydum. "Sen karışma!" diye sitem ettim ve Can'ı Harun'a verdim.
"Ben ditmicem." diyen Can ağlamaya başlamış ve küçük kollarını bana uzatmıştı. Onu tekrar kucağıma aldım ve başının üstüne öpücük kondurdum. "İnci'yi al götür, o daha bebek Rojin'siz yapamaz." dedim. Harun başını sallamış ve odadan çıkmıştı. "Oğlum sen ne yapmaya çalışıyorsun?" diye soran babama "Çocukları annelerine veriyorum." dedim. "Sen bizim kuralları da unutmuşsun Boran ağa." diyen Mehmet ağaya öfkeyle bakıp "Senin kuralın sende kalsın." dedim. "Ben artık gideyim." demiş ve ayağa kalkmıştı. Mehmet ağa ve babam oturma odasından çıkmışlardı.
Can'ı kucağımdan yere indirdim. Elime telefonu alıp Rojin'e mesaj yazmaya başladım. «Bu gece oraya geliyorum. Seni bırakmaya hiç niyetim yok.» diye yazıp gönderdim. Telefonu cebime soktum ve orada bulunan tekli koltuğa geçip oturdum. Can'da kendi kendine bir şeylerle oynuyordu. Beş dakika sonra telefonum mesaj sesiyle titremişti. Mesaj Rojin'den gelmişti. «Tamam bekliyorum.» diye yazmıştı. Bizden habersiz Rojda ve Berzan boşanmıştı. Bunu da bize gelen bir kağıtla öğrenmiştik. Ardından Rojda çocuğunu bırakıp baba evine dönmüştü. Boşanma sebepleri de aldatmaydı. Rojda'nın dediğine göre Berzan onu aldatmış. Oysa ki Rojda ona kendi ayaklarıyla gitmişti.
Kendi hayatlarını mahvettikleri yetmezmiş gibi bizim hayatımızı da mahvetmişlerdi. Rojin'i onlar yüzünden bırakmaya hiç niyetim yoktu. Kim ne derse desin onu ve çocuklarımı alacaktım. Şuan içim içimi yiyordu. Telefonu bir kenara bıraktım. Can yanıma gelince onu kucağıma aldım. "Annem ditti." demişti. "Yakında gelecek merak etme." dedim ve yanağından öptüm. "Ben acıttım." demiş ve kucağımdan inmişti. Bende ayağa kalktım ve onu mutfağa götürdüm. "Zilan, Can acıkmış." dedim ve mutfakta olan Zilan'a Can'ı teslim ettim. "Paşamız acıktı mı?" diyen Zilan, Can'ı kucağına almıştı. |
0% |