Yeni Üyelik
89.
Bölüm

Bölüm 89

@a_lotus_1

Zamanla bizler veya yanımızdaki insanlar değişiyordu. Bazıları bedenen bazıları ruhen değişebiliyordu. Çalışma hayatına sonunda bende atılmıştım. İş kadını olacağımı söyleselerdi inanmazdım. Ama şuan iş kadınıydım ve benim tasarımlarımla yeni kıyafetler dikiliyordu. Ellerim kalem tutmaktan ağrıyınca biraz ara vermiştim. Sandalyeye yaslanmış, yeni biten çizime bakıyordum. Odanın kapısı açılınca gözlerim kapıya kaymıştı. Boran yüzündeki gülümsemeyle kapıyı kapatmış ve yanıma gelmişti.

 

"İşler nasıl gidiyor?" diye sormuş ve orada bulunan bir sandalyeye oturmuştu. "Biraz yorucu ama güzel." dedim. Boran ağzını açıp konuşacağı sırada telefonu çalmıştı. Telefonu cebinden çıkarıp arayana baktı. Yüzüne yayılan tebessümü silip bana bakmış "Birazdan geliyorum." demiş ve ofisten çıkmıştı. Kalbime dolan kıskançlık tüylerimi diken diken yapmıştı. İçim bir anda nedense öfkeyle dolmuştu. Oturduğum sandalyeden kalktım ve pencereden dışarıya baktım. "Acaba kim aradı?" diye kendi kendime sordum.

 

"Benim çıkmam lazım şirket sana emanet." diyen sesle başımı kapı tarafına çevirdim. "Nereye gideceksin?" diye sordum. "Bir işim var. Sonra görüşürüz." demiş ve gitmişti. İçim şuan öfkeyle kaynamaya başlamıştı. Koşar adımlarla ofisten çıkıp onun arkasından gittim. "Boran nereye gidiyorsun?" dedim ve kolunu tuttum. "İşlerim var sonra konuşuruz." demişti. Gözlerinin içine baktığımda yalan söylediğini anlamam uzun sürmemişti. "Beni aldatıyor musun?" diye sordum. Boran'ın gözleri kocaman olmuştu. "Ne alakası var!" diyen sitem dolu sesi koridorda yankı yapmıştı.

 

Oradan geçen bir kaç çalışan o esnada dönüp bize bakmıştı. "Rojin kafanda kuruyorsun." dediğinde "Ben mi kuruyorum?" diye sordum. İçime bir kere şüphe yerleşmişti. "Telefonla son zamanlar da çok vakit harcıyorsun." dedim. "Bu konuyu burada konuşmayalım." demiş ve beni ofisin içine çekmişti. Kapıyı arkamızdan kapattığı zaman ona döndüm. "Söyle beni aldatıyor musun?" diye sordum. Bir şey demeden önce bana bakmış ve yutkunmuştu. Bir şey söylemek için ağzını açtığında telefonuna gelen mesaj sesi onu susturmuştu.

 

"Bu konuları sonra konuşuruz." demiş ve gitmek için hamle yapmıştı. "Boran hiç bir yere gidemezsin!" diye sitem ettim ve onun kapıdan çıkmasına engel oldum. "Rojin saçmalıyorsun." demiş ve beni kapının önünden çekmişti. "O zaman telefonunu ver!" diye sitem ettiğimde "Ben senin saçmalıklarınla uğraşamam." demiş ve odadan çıkmıştı. İçimdeki öfke bütün bedenimi sarmıştı. Masanın üstünde duran çizimlerim şuan yerlerdeydi. Avazım çıktığı kadar bağırıp çağırmak istiyordum. Kalbim kırk parça olmuş gibi acıyor ve ağrıyordu. Bana böyle sanki onun hiç bir şeyi gibi davranması ve benden bir şeyler saklaması zoruma gitmişti.

 

"Yenge ne oldu?" diyen sesle gözlerimdeki yaşları silmiştim. Harun ofisin kapısını kapatıp yanıma gelmişti. "Boran beni aldatıyor." diye bildim. "Ne!" diyen Harun'a ıslak gözlerle baktım. "Seni aldattığını da nereden çıkardın?" diye sormuştu. "Son zamanlarda telefonu elinden düşürmüyordu. Bugün de biriyle konuştu sonra da gitti." dedim. Harun'un gözlerine şok olmuş ifade yerleşmişti. "Buluşmaya gittiği kişi kadın mıydı?" diye sorunca dudaklarımı bilmiyorum diye büzdüm. "Bilmiyorsan nasıl bu kanıya vardın?" dedi. "Hissediyorum." dedim.

 

Gerçekten de ters giden bir şeyler vardı ve ben bunu hissediyordum. "Onunla konuşmadan böyle bir hüküm verme." demişti. "Konuşmak istedim ama o gitti." dedim ve kendimi orada bulunan sandalyeye attım. İçim şuan bir kor gibi yanıyor ve kavruluyordu. Gerçekten Boran beni aldatıyor olabilir miydi? Peki sonra ne olacaktı? İşte onu hiç düşünmek bile istemiyordum. "Ben bir abimi arayayım." demiş ve cebindeki telefonu çıkarmıştı. Gözlerimi kırpmadan ona bakıyordum. "Alo abi neredesin?" diye sormuş ardından bana bakmıştı. "İş görüşmesi peki kiminle?" diye sormuştu. "Yengem seni merak etmiş o yüzden aradım." diyen Harun nefesini vermişti. "Tamam buraya gelince konuşuruz." demiş ve telefonu kapatmıştı.

 

"Ne dedi?" diye sordum. "İş görüşmesine biri gelmiş, onunla buluşmaya gitmiş." dediğinde "İş görüşmesi içinse o kişi neden buraya gelmedi." dedim. "Bilmiyorum." dedi. "Görüştüğü kişi kız mıydı?" diye sordum. Duyacaklarım hoşuma gitmese de sormuştum. Başını olumlu anlamda sallayınca kalbime sanki bıçak saplanmış gibi hissetmiştim. Boğazıma yerleşen yumru nefesimi kısa süreliğine kesmişti. Yanaklarımdan kayan sıcak göz yaşlarını gören Harun "Aklına kötü şeyler gelmesin." demiş ve elini omzuma koymuştu. "Basit bir iş görüşmesiyse neden görüşmeyi burada yapmadı." dedim.

 

Oturduğum yerden ayağa kalkmıştım. İçim yandıkça yanıyor ve huzursuzluk içimi kaplıyordu. Beni neden gelip babamlardan almıştı? Çocuklarına bakayım diye mi yoksa ona karılık yapayım diye mi? Artık Boran'dan nefret ediyordum. İçime yerleşen öfke o kadar büyüktü ki kendime hakim olamıyordum. "Neden gelip beni babamların evinden aldı?" dedim ve masanın üstündekileri yere atmaya başladım. Harun kollarımı tutunca "Bırak beni!" diye sitem ettim. "Yenge ne yapıyorsun? Belki düşündüğün gibi bir şey değildir." demişti. "Kadınlar görmese de hisseder." dedim. Gözlerimi yakan yaşlar, görüşümü engelleyince olduğum yere çöküp ağlamıştım.

 

"Gülüm ne oldu?" diye soran Boran'a gözlerimdeki öfkeyle baktım. "Beni aldatıyorsun değil mi!" diye sitem ettim. "Bu şimdi nereden çıktı?" diye sorduğunda gözlerim arkasında beliren kıza kaymıştı. "O kim?" diye sordum. Boran arkasına dönüp bakmış ardından bakışlarını bana çevirmişti. "Kendisi asistanım olacak." dediğinde kaşlarım çatılmıştı. "Merhaba benim adım Damla." diyen kızın uzattığı eline tiksintiyle bakmıştım. Bakışlarım tekrar Boran'a kayınca kızın eli öylece havada asılı kalmıştı. "Asistana ne gerek vardı?" diye sordum. "Gerek vardı ki onu işe aldım." diyen Boran'a gözlerimdeki şaşkınlıkla bakıyordum. "Bitti buraya kadar." dedim ve askıdaki çantamı aldım.

 

"Nereye?" diye soran Boran beni kolumdan tutmuştu. "Eve gidip eşyalarımı toplayacağım." dediğimde "Hiç bir yere gitmiyorsun." demiş ve bakışlarını kıza çevirmişti. "Damla bizi yalnız bırak." demiş ve tekrar bakışlarını bana çevirmişti. Damla gitmiş ve arkasından kapıyı kapatmıştı. "Benden ayrılıyor musun?" diye sordu. "Evet senden ayrılıyorum." dediğimde "Bir sakin ol." demiş ve nefesini sesli şekilde vermişti. "Sen her iş görüşmesine gelen kızlarla buluşmaya mı gidiyorsun?" diye sordum. "Damla buluşmak istedi." dediği zaman "Onu buraya çağıra bilirdin." dedim.

 

"Biliyorum öyle yapmam gerekiyordu." dedi. "Seni onunla aldattığımı nasıl düşünebilirsin?" diye sordu. "Gizli telefon konuşmaları ve gelen mesajlar ne peki?" dedim. "Onları sana açıklayamam." dediğinde beynimden vurulmuşa dönmüştüm. "Bana her şeyi açıklamak zorundasın!" diye sitem ettim. "Sen beni karın olarak görseydin, benden hiç bir şeyi gizlemezdin." dedim. "O mesajların ve konuşmaların Damla ile bir ilgisi yok." demişti. "O zaman kiminle ilgili söyle de bileyim." dedim. "Rojin uzatma!" diye sitem eden Boran'a gözlerimdeki hayal kırıklığıyla bakmıştım. "Sen söylemesen de biliyorum. Sen beni aldatıyorsun." dedim. Adım kadar emindim benden gizlediği bir şeyler vardı.

 

"Boran telefonunu hemen bana ver." dedim ve cebindeki telefonu almaya çalıştım. "Rojin kendine gel. Ne saçmalıyorsun!" diye sitem etmiş ve beni kendinden uzaklaştırmaya çalışmıştı. "Neden telefonunu benden saklıyorsun!" diye bağırdım. "Yeter artık iyice saçmaladın!" diye bu sefer o bağırmıştı. "Ben hiç bir şeyi sana kanıtlamak zorunda değilim." demişti. Gözlerim istemsizce dolunca göz yaşlarım akmıştı. "Ben senin gibi biriyle evli kalmak istemiyorum." dedim. Artık bana daha fazla yalan söylemesine müsaade etmeyecektim. "Beni babamlardan neden almaya geldin? Çocuklarına annelik sana karılık yapayım diye mi?" dedim. Boran nefesini burnundan vermiş, elini saçlarının arasından geçirmişti.

 

"Abim kız kardeşini aldattı. Sende beni mi aldatacaksın." dediğimde kaşlarını çatmıştı. "Rojin Allah aşkına kendine gel, saçmalayıp durma." dediğinde "Ben mi saçmalıyorum?" diye sordum. "Evet şuan saçmalıyorsun." demişti. Telefonuna gelen mesaj sesiyle cinlerim tepeme çıkmıştı. Boran eline telefonu alınca göz ucuyla ona baktım. İfadesiz bakışlarla elindeki telefona bakıyordu. "Mesaj kimden geldi?" diye sordum. "Al kendin bak." demiş ve telefonu bana vermişti. Bankadan gelen bir mesajdı. Telefonu geri ona vereceğim sırada bir mesaj daha gelmişti. Mesajı gönderen kişiyle gözlerim kocaman olmuştu. Boran elimdeki telefonu aldığında mesajın sadece bir kısmını okuya bildim.

 

En kısa zamanda tekrar yazıyordu. Mesajı gönderen kişi de hiç tahmin etmeyeceğim biriydi. Robin'in kız kardeşi Sevda. "Sevda senden ne istiyor?" diye sordum. "Kendisi avukat ve bazı mahkemelik durumlarda bana yardımcı oluyor." dedi. "En kısa zamanda tekrar ne?" dedim. "Bir mahkeme işimiz vardı. Tekrar ne zaman buluşacağız diye sordu bunda ne var?" dedi. "Onunla görüşmeye bende geleceğim." dedim. "Tamam gel benim için sorun yok." dedi ve ofisten çıktı. Ellerim ve bacaklarım titremeye başlayınca en yakın sandalyeye çökmüştüm. Boran acaba bana doğruyu mu söylüyordu? İçimdeki şüphe geçmek yerine iyice artmıştı.

Loading...
0%