@a_lotus_1
|
Gözlerimdeki ışıltı içimdeki mutluluk şuan tarif edilemez bir güzellikteydi. Artık kendime ait bir mağazam vardı ve ben patrondum. Bana böyle bir şeyin olacağını söyleselerdi hayatta onlara inanmazdım. Ama şuan gerçek olamayacak kadar gerçekti. Boran'ın kolları beni sarınca içimdeki mutlulukla başımı omzuna yasladım. "Yeni iş yerin hayırlı olsun." demiş ve alnıma öpücük kondurmuştu. Hafiften dolan gözlerimi kaldırıp ona baktım. "Teşekkür ederim her şey senin sayende." dedim. Dudaklarımın kenarı yukarı doğru kıvrılınca Boran bir kez daha alnımdan öpmüştü.
"Yenge burası gerçekten çok güzel." diyen ve etrafına gözlerini gezdiren Kader'e bakmıştık. "Ne sandın benim karım en güzellerine layık." diyen Boran bana göz kırpmıştı. Bir kaç çalışan vitrini ve etrafı düzenliyordu. "Açılış yapacaksınız değil mi?" diye soran Harun'a "Evet tabiki." diyen Boran olmuştu. "Rojin hayırlı olsun." diyen ve bana doğru gelen Kürşad'a hafiften tebessüm edip "Teşekkür ederim." dedim. Kürşad elini uzatınca Boran benden önce davranıp onun elini tutmuş "Sağol." demişti. Kürşad'ın biraz suratı değişse de belli etmemişti. "Bunu kutlamamız lazım." diyen Harun bizlere bakmıştı. "Evet güzel bir restoranta gidelim." diyen Kader'di.
Herkes evlerine gitmiş ve restoranta gitmek için hazırlanmaya başlamıştı. "Gülüm sence bu kravat bu gömleğe uydu mu?" diye soran Boran'a bakışlarımı çevirdim. "Bence kravatsız daha güzel." dedim. Kaşlarını kaldırıp bana bakmış "Öyle mi diyorsun?" diye sormuştu. "Evet hem iş yemeği değil bu kadar ciddi olma." dedim. "Tamam o zaman." demiş ve elindeki kravatı askısına asmıştı. Üzerimdeki elbiseye son bir kez gözlerimi gezdirdikten sonra elimde tuttuğum parfümü üzerime sıktım. Siyah bir elbise tercih etmiştim. Üst kısmı pullarla kaplı etekleri saten kumaştan çok şık ve rahat bir elbiseydi. Boran'ın elleri beni sarmış ve bedenimi göğüs bölgesine yaslamıştı. "Bundan sonra hep mutlu olacağız sana söz veriyorum." demiş ve boynuma uzun bir öpücük kondurup kokumu içine çekmişti.
İçimdeki kelebekler ayaklanmış, içimi kıpır kıpır etmişti. Her şeye rağmen böyle mutlu olacağımı tahmin bile etmezken şuan o mutluluğu yaşıyordum. Ben buralara her şeyi atlatarak gelmiştim. Bazen ağlamış bazen gülmüş bazen de çile çekmiştim. Yaşadığım onca şey şuan bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu. Gözlerimi kapatınca göz yaşlarım bağımsızlığını ilan eder gibi dökülmeye başlamıştı. "Bundan sonra ağlamak yok. Artık mutluluktan ağlayacaksın." demiş ardından beni kendine çevirmişti. "Rojin seni seviyorum." demiş ve gözlerimdeki yaşları parmaklarının ucuyla silmişti. "Bende seni seviyorum." dedim.
Dudakları içimdeki buzları eriten bir ateş gibiydi. Çölde susuz kalmış bedevi gibi o dudaklarını bir su misali içiyordum. Nefes bile almak aklımıza gelmiyordu. Boran'ın elleri saçlarımı okşuyordu. Benimde ellerim omzularından tutuyordu. Nefesim artık bana yetmediği zaman dudaklarının arasındaki dudaklarımı ayırdım. "Gülüm sana doyamıyorum." demiş ve nefesini düzene sokmaya çalışmıştı. "Gece doyarsın ama şimdi gitmemiz lazım." dedim ve nefesimi düzenlemeye çalıştım. "Acaba iptal mi etsek? Bence burada göreceğim manzara oradaki manzaradan çok daha güzeldir." dediğinde yanaklarım alev almıştı.
Boran suratında oluşan tebessümle bana bakıyordu. "Ne dersin?" diye sormuştu. "Bende isterdim ama söz verdik." dedim ve çantamı elime aldım. "İyi bakalım öyle olsun." diyen Boran'da arkamdan geliyordu. Merdivenlerden indiğimiz sırada elinde İnci'yle merdivenlerden çıkan Zilan'a "Bir şey lazım olursa ararsın." dedim. "Tamam ararım. Size iyi eğlenceler." demişti. İnci'nin küçük parmaklarını okşayıp öpmüştüm. "Anne ve baba geri gelecek." dedim. Oturma odasından çıkan Can'ı Boran kucağına almış ve öpmüştü. "Hadi bitanem gidelim." diyen Boran'a başımı sallayıp arkasından evden çıktım. Ben arabaya binerken Boran'da direksiyonun başına geçmiş ve arabayı çalıştırmıştı.
"Boran bak bizimkiler şu tarafta." dedim ve o tarafa doğru gitmeye başladım. "Hoş geldiniz." diyen Kürşad'a "Hoş bulduk." dedim. Boran'ın elini elimde hissedince biraz ürpermiştim. "Abi hoş geldiniz." diyen Harun'a "Hoş bulduk." demiş ardından "Hadi gülüm oturalım." demiş ve benim oturmam için bir sandalyeyi çekmişti. Boran'ın çektiği sandalyeye oturduğum da Boran'da yanımdaki boş sandalyeye oturmuştu. Gelen garson siparişlerimizi alıp gitmiş ve bizleri yalnız bırakmıştı. "Yeni gelen çocuktan memnun musun?" diye soran ve Kürşad'a bakan Boran'a baktım. "İyi çocuk fişek gibi ne öğrettiysem hepsini kısa sürede kaptı." demiş ardından arkasına yaslanmış ve elindeki şampanyayı yudumlamaya başlamıştı. Kürşad'la arada göz göze geliyorduk.
"Rojin'in yeni işine." diyen ve kadehini kaldıran Boran'a bakıp gülümsedim. Herkes tek tek ellerindeki kadehleri tokuşturmaya başlamıştı. Benim, Ruken'in ve Kader'in ellerinde alkolsüz şampanya vardı. Ama erkeklerin içtiği şampanya alkollüydü. "Allah utandırmasın." diyen Ruken'e bakıp "İnşallah." dedim. Garsonlar masamıza gelip bizlere servis yapmaya başlamıştı. Enfes kokular eşliğinde iştahım daha çok kabarmıştı. "Herkese afiyet olsun." diyen Harun olmuştu. Elimdeki çatalı yemeğime batırdım ve büyük bir iştahla yemeye başladım. Artık o utangaç ve başını önüne eğen kız yoktu. Ben Boran'ın karısıydım ve onun bir zamanlar bana dediği gibi başım dik duracaktım.
Bol kahkahalı masa bir tek bizim masamızdı. Hayatımda ne zaman bu kadar çok güldüm hatırlamıyorum. Ama ben artık ağlamak ve üzülmek istemiyordum. Gözlerimden yaşlar geliyordu belki ama bu sefer ki yaşlar mutluluk göz yaşlarıydı. Omzumdaki Boran'ın kolu ve beni sahiplenişi nedense hoşuma gidiyordu. Aramıza giren ve çıkanlar yine bizi ayıramamıştı. "Senden çok güzel bir patron olacak." diyen ve elindeki kadehi masaya bırakan Kürşad'a baktım. Tam ağzımı açıp konuşacağım sırada Boran'ın sesi beni susturmuştu. "Evet benim karımdan çok güzel bir patron olacak ama bu seni ilgilendirmez." diyen Boran'ın sesindeki tını bir bomba etkisi yaratmıştı. "Bir şey demedim sadece gerçekleri söyledim." diyen Kürşad'a "Sanırım ufaktan sarhoş olmaya başladın." demişti.
"Mağaza ne üzerine olacak? Erkek mi kadın mı?" diye soran Erdem konuyu hızla değiştirmişti. "Karışık hem erkeklere hemde kadınlara hitap edecek." diyen Boran ona bakmıştı. Elimdeki kadehte ki şampanyadan bir kaç yudum içtim. Ortam tekrar eski havasına dönünce yeniden kahkahalar havada uçuşmaya başlamıştı. Bol kahkahalı bir yemeğin ardından herkes evlerine gitmek için mekandan ayrılmıştı. Nedense Boran'ın beni kıskanması hoşuma gitmişti. Boran'ın açtığı kapıdan arabaya bindim. Boran'da arabaya binmiş ve arabayı çalıştırmıştı. Başımı cama çevirip dışarıya baktım. Turuncu sokak ışıkları arabanın içine girip çıkıyordu. Arka planda çalan şarkı aramızda ki atmosferi değiştirmişti. Elimin üstünde elini hissedince başımı ona çevirdim.
İkimizde bir şey demeden birbirimize bakmıştık. Daha sonra Boran yola bakmak için bakışlarını önündeki cama çevirmişti. Başımı omzuna yatırdım ve bende önümüzde uzayıp giden yolu izlemeye başladım. Mutluluk şuan bedenimden dolup taşmak istiyordu. Birbirimize şuan bir şey demesekte ikimizde çok mutluyduk. Araba ne zaman evin önüne geldi onu bile fark etmemiştim. Başımı omzundan kaldırdığım da Boran bana dönmüştü. Elini çeneme koyduğunda ona gülümsedim. Dudaklarının kenarı yukarı doğru kıvrılınca gözlerimi kapatmıştım. Sıcacık ve arzu dolu dudakları dudaklarımla buluşmuştu. Parmakları saçlarımı tararken bende onun saçlarını okşuyordum.
Boran'ın kucağında eve girdiğimde kahkahalarla gülmeye başlamıştım. "Alkolsüz şampanya ile sarhoş olan ilk kadın diye tarihe geçeceksin." dediğinde "Ben aşk sarhoşu olmuşum." dedim. Odaya girdiğimiz zaman beni kucağından indirmişti. Ayaklarım yere değince düşmemek için ona tutundum. Üzerimdeki kıyafetlerimi onun yardımıyla çıkardıktan sonra bu sefer onun üstündeki kıyafetleri çıkarmaya başlamıştık. Orası mı çok sıcaktı bilmiyorum fakat bedenim şuan alev almış gibi yanıyordu.Üzerimizdeki kıyafetler yerde ayaklarımızın altında pas pas olmuştu. Dudaklarımız birleşince içimdeki zevk dalgası beynimi ve bedenimi esir almıştı. Elleri vücudumun her yerini okşarken kendimden geçiyordum.
Sırtım yatağa değince Boran'ın dudakları bedenimde gezintiye çıkmıştı. Parmaklarımın arasındaki siyah saçlarını okşuyor, kafasını bedenime resmen bastırıyordum. O da bu uyarımı dikkate alarak beni adeta kendimden geçiriyordu. Alt tarafıma basan alev şuan aklımdaki tek düşünceydi. "Boran seni istiyorum." derken ağzımdan çıkan iniltiler Boran'ın yüzündeki gülümsemesini iyice yaymıştı. "Sana öyle bir gece yaşatacağım ki ne zaman aklına gelse yanakların kızaracak." demiş ve dudaklarımdan öpmüştü. Daha sonra dudakları göğüslerime inmişti. Meme uçlarını ağzına alınca dilini etrafında dolaştırmıştı. Yavaş yavaş karnıma inen öpücükleri değdiği yerleri alev topuna çevirmişti. Bacak arama gelince nefesimi tutmuştum. Küt küt atan kalbimin sesi kulaklarımda yankılanıyordu.
Bacak aramda hissettiğim haz beni bulutların üstüne çıkarmış, yumuşacık dil darbeleri beni kendimden geçiriyordu. İniltilerim duyulmasın diye elimi ağzımla kapatmıştım. Bu yaşadığım his bana kocaman bir pastanın verdiği mutluluktan daha çok mutluluk vermişti. Boran geri çekilmiş ve dudaklarını yalayıp üzerime gelmişti. "Uçuşa hazır mısın?" diye sormuştu. "Evet hemde hiç olmadığım kadar çok hazırım." dedim. Bacak arama giren erkekliği ile ikimizi tarifsiz bir mutluluğa sürüklemişti. İkimiz de şuan terden sırılsıklam olmuştuk. Boran'ın saçları terden suratına yapışmıştı. Gözlerimizdeki arzu ve zevk karışımıyla birbirimize bakıyorduk.
|
0% |