@a_lotus_1
|
Sandalyede değil sanki diken üstünde oturuyordum. Bütün gözler benim üstümdeydi çünkü nikah memurunun karşısında oturuyordum. "Buraya bu çiftimizin nikahını kıymak için toplandık." diyen nikah memuruna baktım. Ben aslında bu nikahı istemiyorum demeyi o kadar çok isterdim ki. Nikah memuru başını bana çevirmişti. "Sen Ejder kızı Nazen, Ferzan oğlu Devran'ı kocalığa kabul ediyor musun?" diye sormuştu.
Bütün gözler üzerimdeydi ve ne diyeceğimi merakla bekliyorlardı. Boğazımdaki yumruya rağmen zor da olsa yutkundum. "Evet kabul ediyorum." dediğim zaman gözlerim dolmuştu. Alkış sesleri duvarlarda yankılanmıştı. Yanımda oturan Devran'a baktığımda yüzündeki mutluluğu görmüştüm. Benim aksime onun yüzü gülüyordu. "Sen Ferzan oğlu Devran, Ejder kızı Nazen'i karılığa kabul ediyor musun?" diye soran nikah memuru bu sefer ona bakıyordu. "Evet kabul ediyorum." diyen Devran bana kısa bir bakış atmıştı. "Sizlerde bu nikaha şahitlik ediyor musunuz?"
Nikah memuru bu sefer yan tarafda oturan şahitlere bakmıştı. "Evet ediyoruz." diyen şahitlere baktım. Benim nikah şahidim Serap olmuştu. Devran'ın nikah şahidi arkadaşı Asrın olmuştu. Alkış sesleri eşliğinde imzalar atılmış resmen Devran'la artık karı koca olmuştuk. Devran'ın ayağına bastığım zaman acıyla yüzünü buruşturmuştu. Yaptıkları şeylerin intikamını alıyor gibi basmıştım. Nikah memuru ayağa kalkınca bizler de ayağa kalktık.
Nikah cüzdanını elime tutuşturan nikah memuru bizi tebrik etmişti. Devran ellerini yüzümün iki yanına koymuş, alnıma öpücük kondurmuştu. Ellerini yüzümden çektiği zaman gözlerim kapının girişinde durup bize bakan adama kaymıştı. O an nefesim kesilmiş gibi hissetmiştim.
Arat gözlerindeki öfkeyle bize bakıyordu. Gözlerimden düşen göz yaşları elbisemin yakasını ıslatmıştı. Benim baktığım tarafa bakan Devran nefesini sesli bir şekilde verip elimi tutmuştu. Parmakları elimi öyle bir sıkmıştı ki canımı acıtıyordu. Diğer elimin Parmaklarıyla gözlerimi silmiştim. Arat gidince boğazıma takılan bir şey nefesimi kesmişti. Kalbimi de söküp almış gibi hissetmiştim. Başımdan başlayan sıcaklık bedenime çoktan yayılmıştı. Herkesin yüzü gülerken bir tek benim gözlerim yaşlarını akıtıyordu. Canım şuan öyle bir yanıyordu ki ölmek istiyordum.
Elimdeki nikah cüzdanını Serap'a verdim ve dışarı çıktım. Arat biraz ileride durmuş, gözlerindeki yaşlarla gökyüzüne bakıyordu. Elindeki yanmış sigaranın dumanı havaya çıkıp dağılıyordu. Ağır adımlarla yanına gittim. "Aratım beni affet." diye bildim. Sesim çok kısık ve boğuk çıkmıştı. Gözlerim yaşlarını akıtmaya devam ediyordu. Başını bana çevirmiş, ıslak gözlerini gözlerime çevirmişti. "Senin hiç bir suçun yok." demişti. Ona sarılamamak şuan işkenceden başka bir şey değildi. Aramızda bir soğukluk hissediyordum ve bu soğukluk iliklerime kadar işlemişti.
"Nazenim her şey bitti mi?" dediği zaman sesi titremişti. O an hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum ama onun yerine sessizce ağlamıştım. Bedenim titriyor, bacaklarım beni zar zor ayakta tutuyordu. Arat yanıma gelmiş ve bana sarılmıştı. O an tuttuğum hıçkırıklarım ağzımdan bir bir çıkmıştı. Göz yaşlarımın yanı sıra burnumda akıyordu. "Aratım." dediğimde Arat boynuma öpücük kondurmuş ve kokumu içine çekmişti. "Nazenim seni hiç bir zaman bırakmayacağım." demişti. Bende onun kokusunu içime çektim ve yanağına öpücük kondurdum.
"Nazen!" diye sitem eden ve bize doğru gelen Devran burnundan soluyordu. "Burada neler oluyor lan!" diye sitem etmiş ve beni kolumdan tutup Arat'tan uzağa çekmişti. "Nazen artık benim resmi olarak karım." diyen Devran elini yumruk yapmış ve o yumruğu Arat'ın suratına indirmişti. Ağzımdan istemsizce bir çığlık kopmuştu. "Devran bırak onu lütfen." diye bilmiştim. "Nazen benim sevgilim ve hep öyle kalacak!" diye sitem eden Arat'ta ona vurmaya başlamıştı. "Arat lütfen yapmayın." dedim ve onları ayırmaya çalıştım.
İkisi yerde yuvarlanmaya başlamıştı. Yumruklar havada uçuşuyordu. Bu sesleri duyup dışarı çıkanlar kavgayı ayırmaya çalışıyor ama başarılı olamıyordu.
Sonunda olaya polis müdahale edince kavga son bulmuştu. Kimse kimseden şikayetçi olmayınca polisler görevlerinin başına dönmüştü. Ben eve gidince başıma gelecekleri biliyordum. Zorla kolumdan tutup beni çeken elin sahibi sinirden öfke patlaması yaşıyordu. Arkamı dönüp ayakta öylece kalan Arat'a bakmıştım. Devran beni arabaya sokmuş ve kapıyı kapatmıştı. Arat'ın yüzünü camın arkasından görebiliyordum ama o beni görmüyordu. Çünkü camlar film kaplıydı ve dışarısı da karanlıktı. Devran arabayı çalıştırıp sürmüştü. Arat arkamızda kalırken başımı çevirip bakmıştım.
Kolumda hissettiğim acıyla inlemiştim. "Sen benim damarıma basmaya devam et! Eve gidince görürsün!" Sitem dolu sesiyle tüylerim diken diken olmuştu. Burnundan solumuş ve önündeki direksiyona vurmuştu. Korkuyla koltuğa resmen sinmiştim. Araba evin önüne gelince "Arabadan in!" sesiyle arabadan inmiştim. Kolumdan tutup beni eve sokmuş, merdivenlerden çıkarmaya başlamıştı. Odanın önüne gelince kapıyı açmıştı. "İçeri gir." dediğinde odaya girmiştim. Kapıyı arkamızdan kapatmış ardından kilitlemişti. Bunu bize engel olmaya çalışanlara engel olsun diye yapmıştı.
Bedenim korkudan zangır zangır titriyordu. Gözlerimi kapattım ve yiyeceğim tokadı beklemeye başladım. Ama hiç bir şey olmamıştı. "Gözlerini aç." dediğinde yavaş yavaş gözlerimi açtığımda Devran'ın öfke dolu bakışlarıyla karşılaşmıştım. "O piçi senin gözlerinin önünde öldüreceğim." dediği zaman kanım donmuştu. "Lütfen ona bir şey yapma, ondan uzak duracağım." dedim ve gözlerimdeki yaşları serbest bıraktım.
Bana yaklaştığı zaman hiç hareket etmemiştim. Ellerini kollarımın üstünde gezdirmiş, belime koymuştu. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Dudakları boynumda kırmızı izler bırakıyordu. Ellerini sırtıma doğru götürmüş, elbisenin fermuarını tutup açmıştı. Parmakları çıplak sırtıma değince ürpermiştim. Şuan bana böyle işkence ediyordu. Elbiseyi tutup çıkarmış, ayaklarımın dibine düşürmüştü. Nefesimi tutup bana ne yapacağını izliyordum. Geri çekilip beni baştan aşağı süzdüğünde utanmıştım. Gözlerindeki arsız bakışlarla beni süzüyordu. Üzerindeki takım elbiseyi çıkarmış ve yatağa geçip oturmuştu.
"Kucağıma gel." demiş ve sırıtmıştı. Kalbim şuan korku ve heyecan karışımı bir duyguyla savaşıyordu. Kucağına oturduğum sırada kalçamı sıkmış, ağzımdan acı dolu çığlığın kopmasına neden olmuştu. Sütyenin kopçasını açmış ve göğüslerimi serbest bırakmıştı. Saçlarıma ellerini geçirdiği zaman canımı yakmıştı. Saçlarımı öyle bir çekmişti ki saçlarımdan bir kaç telin koptuğunu hissetmiştim. Göğüslerimi öperken bile canımı yakıyordu.
Eli bacak arama geldiği zaman nefesimi tuttum. Onun dokunuşuyla alt tarafıma birden sıcak basmıştı. Kalbim deli gibi atmaya başladığı zaman nefesimi vermiştim. Bacak aramda dolaşan parmakları içime girmeye başladı. Başımı kaldırdığım zaman göz göze gelmiştik. Eliyle bacak aramı öyle bir sıkmıştı ki bağırmıştım. "Burası sadece benim!" diye kulağıma resmen tıslamıştı. Diğer eli saçlarımdan çekerken öteki eli bacak aramı sıkıyordu.
Kucağında havaya yükselmiş sonra bir an da kendimi yatağın üstünde bulmuştum. Devran'ın kaslı vücudu üzerime gelince hareket edememiştim. Dudakları ve elleri vücudumun her yerinde kırmızı izler bırakıyordu. Ağzımdan acı dolu çığlıklar koparken bu çığlıklar onun zevk dolu inlemelerine karışıyordu. "Bana sana merhamet etmem için yalvaracaksın." dedi. İki eli iki göğsümü tutup sıkmış ve meme uçlarını dişlerinin arasına almıştı. Canım yanmaya başlayınca kafasını kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.
Yüzüme yediğim tokadın sesi duvarlar da yankılanmıştı. Yüzümde beş parmağının izinin kaldığına adım kadar emindim. Bacaklarımı açınca içime girmiş ve bu hareketi beni çığlık çığlığa bağırtmıştı. Bacaklarımdaki tırnakları resmen etime girmişti. "Devran yapma bunu bana lütfen!" diye acıyla bağırdım. Üzerime eğildiği zaman dudaklarıyla dudaklarımı kapatmıştı. Bacaklarımdan bir şeylerin aktığını hissediyordum. Elim bacağıma gitmiş ve parmaklarımın üstüne kanın bulaştığını görmüştüm. Tırnaklarının geçirdiği yerler kanamıştı. "Kendini bana bırak." diye fısıldadığında "Hayır." dedim ama alt tarafım bana isyan eder gibi karşı çıkmıştı. Bu sefer onun altında acıyla değil de zevkle inlediğimi fark etmiştim.
|
0% |