Yeni Üyelik
14.
Bölüm

Bölüm 14 "ATEŞ VE BARUT"

@a_lotus_1

Mutfaktan gelen mis kokular karnımın daha çok acıkmasına sebep olmuştu. Annemin ben çocukken yaptığı krep kokusu şuan başka bir evin mutfağında tütüyordu. Yanımda oturan Arat ve Hasan amca kendi aralarında konuşuyordu. Bende etrafıma göz gezdiriyordum. "Bir kaç gün burada sizi misafir ederiz. Sonra size bir ev tutarız." diyen Hasan amcaya baktım. "Olur öyle yapalım." diyen Arat arkasına yaslanmıştı. Arat benim evli olduğumu onlara söylememişti. Onlar Arat'ın sevdiği kızı kaçırdığını sanıyorlardı. Evli olmam dışında aslında dediği her şey doğruydu.

 

"Buyurun sofra hazır." sesiyle gözlerimi kapı tarafına çevirdim. Saniye teyze gülen yüzüyle bize bakıyordu. "Size de zahmet verdik." dediğimde "Olur mu öyle siz tanrı misafirisiniz." demişti. Hasan amca kalkınca bizde kalkmış, onun arkasından mutfağa girmiştik. Sofrada resmen bir ziyafet havası vardı.

 

"Ellerinize sağlık her şey çok güzel olmuş." dedim. "Afiyet olsun hadi soğutmadan yeyin." demiş ve bize servis yapmaya başlamıştı. Bıçak yardımıyla kestiğim krebi ağzıma atmıştım. Krebin ağızda dağılan hamuru enfes tadını damağımda bırakıyordu. "Size yukarıda oda hazırladım." diyen Saniye teyzeye bakmıştık. "Benim de çok uykum vardı iyi oldu." diyen Arat çatalındaki krebi ağzına atmıştı. "Şimdilik ayrı yatarsınız, nikah kıyıncaya kadar." diyen Hasan amca Arat'a bakmıştı. "Nikah kıymayı düşünüyorsun değil mi?" diye sormuştu. "Evet tabiki." diyen Arat göz ucuyla bana bakmıştı.

 

Yatağın içine girdim ama hiç uykum yoktu. Arabada az da olsa uyuduğum için uykumu almıştım. Odanın kapısı açıldığı zaman Arat'ı kapının girişinde gördüm. Yatakta doğrulup yatağın başlığına sırtımı dayadım. "Uyuyamadın mı?" diye sormuş ve içeri girmişti. "Hayır uyku tutmadı." dedim. Kapıyı arkasından kapatıp yanıma gelmişti. "Arat annemler sence benim kaçtığımı duymuşlar mıdır?" diye sordum. "Bilmem ama yakında öğrenirler." demiş ve yatağın üstüne karşıma oturmuştu. "Seni seviyorum nazende sevgilim." dedi. "Bende seni seviyorum sevgilim." dedim. Elini çeneme koymuş, dudaklarıyla dudaklarımı kapatmıştı.

 

Dudakları susuz kalmış bedeviler gibi dudaklarımın tadını çıkarıyordu. Elleri saçlarıma gelince parmakları saçlarımda gezmeye başlamıştı. Bende ellerimi omuzlarına koymuş, parmaklarımla ensesini okşuyordum. Nefes almaya ihtiyaç duyunca dudaklarımı ayırıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım. "Arat lütfen duralım." diye bildim. Şimdi durmazsak hiç iyi şeyler olmayacaktı. "Ne zaman tam anlamıyla benim olacaksın?" diye sormuş ve nefesini düzenlemeye çalışmıştı. "Nikah kıydığımız zaman." dediğimde "O zaman en kısa zaman da nikahımızı kıyacağız." demişti. "Sen yorgun değil misin? Git biraz uyu istersen." dedim. "Beni kovuyor musun?" diye sordu.

 

"Kovmuyorum, ama git biraz uyu." dedim. "Tamam şimdilik gidiyorum." demiş ve ayağa kalkmıştı. Arat odadan çıkınca küt küt atan kalbime elimi koymuştum. Onun her dokunuşunda kalbim küt küt atıyordu. Sırt üstü kendimi yatağa attım ve gözlerimi kapattım. Gözlerimin önüne Arat'la tanıştığım anılar hücum etmişti. Arat'la bir düğünde tanışmıştık. Onunla göz göze geldiğimiz zaman hiç vakit kaybetmemiş ve benimle tanışmak için yanıma gelmişti. İlk başlar da onu peşimde koşturmuştum. O anlar gözlerimin önüne gelince yüzümde tebessüm oluşmuştu. Midemdeki kelebekler ayaklanınca gözlerimi açtım. Şuan onun yan odada olması bile benim içimdeki kelebeklerin uçuşmasına neden oluyordu.

 

"Nazen sizinkiler bizim eve gitmişler." diyen Arat'a bakıyordum. "Annem nasılmış?" diye sordum. İlk aklıma gelen kişi nedense annem olmuştu. "Perişan haldeymiş, ağlıyormuş." demişti. "Çok üzülmüştür, değil mi?" diye sorup dolan gözlerimdeki yaşları elimin tersiyle sildim. "Baban küplere binmiş." dedi. "İnşallah bunun hırsını annemden çıkarmaz." dedim. "Bilmiyorum ama seni bulursa bir kaşık suda boğacak kadar öfkeli olduğu kesin." demişti. "Devran'da annenlere gitmiş mi?" diye sormuştum. "Beni gördüğü yerde öldüreceğini söylemiş." dedi. "Arat parça parça anlatma ne olduğunu anlat." dedim.

 

"Şimdi Devran annenlere gitmiş ve ortalığı ayağa kaldırmış. Anne ve babanı alarak bizim eve gitmişler. Tabiki benim evde olmadığımı anlayınca beraber olduğumuzu anlamışlar. Devran bizi bulmak için taş üstünde taş bırakmayacağını söylemiş" dedi. Şuan Devran'ın gazabından korkuyordum. "Baban da benim Nazen diye bir kızım yok. Buraya gelirse onu kendi ellerimle öldüreceğim demiş." dediğinde gözlerimdeki korkuyla ona baktım.

 

Ellerini bana sarınca başımı omzuna koyup gözlerimdeki yaşları serbest bıraktım. "Ben senin her zaman yanındayım, bunu unutma." demişti. Başımın üstüne konan öpücüğü hissedince az da olsa içimdeki endişe geçmişti. "Arat biz şimdi ne yapacağız?" diye sordum. "Evleneceğiz." dediğinde başımı kaldırıp suratına baktım. Kararlı bir şekilde bana bakıyordu. "Seni bırakmaya hiç niyetim yok." demiş ve burnumun üstüne öpücük kondurmuştu. "Sen bundan sonra hiç üzülme olur mu?" dediği zaman başımı sallamıştım. Biz bu durumda nasıl mutlu olacaktık? İşte onu hiç bilmiyordum.

 

Güneş batmış, yerini aya bırakmıştı. Akşam yemeği hazırlayan Saniye teyzeye yardım ediyordum. "Kızım patlıcanları dolaptan çıkarır mısın?" demişti. "Tamam." dedim ve buzdolabın kapağını açtım. Poşetin içinde olan bir kaç tane patlıcanı alıp ona verdim. "Patlıcan musakka yapacağım." demişti. "Annem de patlıcan musakka yapardı." dedim. "Annenin yaptığı kadar güzel olmaz belki." dediğinde ona gülümsedim. "Rica etsem patlıcanları soyar mısın? Ben kıymayı hazırlayayım." dedi. "Tabiki." dedim ve patlıcanların kabuklarını soymaya başladım. Anneme mutfakta yardım ettiğim zamanlar aklıma gelince gözlerim dolmuştu.

 

"Ellerine sağlık Saniye yemek çok güzel olmuş." diyen Hasan amcaya "Afiyet olsun bey, Nazen kızımda bana yardım etti." diyen Saniye teyzeye baktım. "Seninde ellerine sağlık kızım." diyen Hasan amcaya "Afiyet olsun." dedim. Arat'a baktığım zaman yüzündeki gülümsemeyle bana baktığını gördüm. "Ellerine sağlık." dediğinde "Afiyet olsun." dedim. "Arat oğlum yarın imamı getir. Ne kadar erken o kadar iyi." diyen Hasan amca elindeki peçeteyle ağzını silmişti. "Acelesi yok, bir kaç gün daha geçsin." diyen Arat elindeki çatalı tabağın kenarına koymuştu. "Bu işleri fazla uzatmamak lazım." dedi. "Tamam yarın gidip imamı getiririm." diyen Arat nefesini sesli bir şekilde vermişti.

 

Saniye teyze bulaşıkları köpüklüyor, bende duruluyordum. "Arat oğlumla nasıl tanıştınız?" diye sormuştu. "Bir düğünde tanıştık." dedim. O anlar tekrar gözlerimin önüne gelince yüzümde oluşan tebessümü görmüş olacak ki onunda yüzü gülmüştü. "Bizde Hasan'la kaçarak evlendik." demiş eskileri yad eder gibi uzaklara dalıp gitmişti. "Aileniz vermediği için mi kaçmak zorunda kaldınız?" diye sormuştum. "Evet ailem beni başkasıyla evlendirecekti. Hasan'a haber saldım. O da gelip beni telli duvaklı gelin olurken kaçırdı." demiş ve gülümsemişti. Arat mutfağa girince ona dönmüştük. "Benim bir kaç işim vardı." diyen Saniye teyze bizi yalnız bırakıp mutfaktan çıkmıştı.

 

"Hasan amca tutturdu nikah diye, ne yapacağız?" diyen Arat'a başımı çevirip baktım. "Ne yapalım, o da haklı." dedim. "Yani gerçekten nikah kıyacak mıyız?" diye sordu. "Ne o yoksa benimle evlenmek istemiyor musun?" diye sordum ve suratımı astım. "Olur mu öyle, ben yıllardır bu anı bekliyorum." demiş ve arkama geçmişti. Beni mutfak tezgahıyla arasına almıştı. Kollarını belime sarınca, burnunu boynuma gömmüş ve bedenimin ürpermesine neden olmuştu.

 

Onun dokunuşuyla küt küt atan kalbim ve içimdeki heyecan birbirine karışmıştı. "Arat şimdi biri gelir ve bizi böyle görürse ayıp olur." dedim. "Kimse gelmez." diye fısıldamış ardından kokumu içine çekmişti. Boynum gıdıklanınca huylanmıştım. Sırtımda onun bedenini hissetmek bana huzur veriyordu ama mutfağa Saniye teyze veya Hasan amca gelirse ve bizi böyle görürse hoş olmazdı.

 

Şuan ikimizde aslında ateş ve baruttuk. O yüzden Hasan amca nikah işi için bu kadar ısrar ediyordu. "Arat lütfen bırak beni." diye bildim. Arat'ın elleri beni kendine çevirmişti. Gözlerinin içine baktığımda gözlerindeki şehvet ve arzuyu görmüştüm. Yüzüme ve boynuma değen nefesi beni kendimden geçirmeden, göğsüne ellerimi koydum. "Arat lütfen." dedim. "Nazenim seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?" demişti. "Evet biliyorum, bende seni seviyorum." dedim.

 

Boynuma değen dudaklarıyla alt tarafıma sıcak basmış ve alev almıştı. Kalbim göğüs kafesinin içinde çırpınırken sanki Arat bu sesi duymuş ve sesin artması için arsızca dudaklarıyla boynumu esir almıştı. Göğsünün üstündeki ellerim öylece aramızda duruyordu.

 

Loading...
0%