@a_lotus_1
|
Bir yanda mutluluk diğer yanda korku. İki duyguyu aynı anda yaşıyordum. Saniye teyzenin ısrarla giydirdiği beyaz elbisenin kumaşı parmaklarımın altından kayıyordu. "Çok güzel oldun." diyen Saniye teyzeye bakmıştım. "Teşekkür ederim." dedim. Kapı zilinin o tiz sesini duyunca kalbim heyecanla atmaya başlamıştı. Arat'ın salondan gelen sesi daha da heyecan yapmama neden olmuştu. "Hasan amca imamı getirdim." demişti. "Saniye, gelin kızımızı getir, imam efendi geldi." diye bize seslenen Hasan amcaya "Tamam bey geliyoruz." diyen Saniye teyze kolumdan tutup beni odadan çıkarmıştı.
İmamın karşısına Arat'la oturmuş, imamın dediklerini tekrar ediyorduk. İçimde aslında buruk bir heyecan vardı. Annemin ve kız kardeşlerimin yanımda olmasını çok isterdim. Gözümde düşmek için bekleyen yaşı elimin tersiyle silmiştim. "Allah'ın huzurunda sizi karı koca ilan ediyorum." diyen imama bakmıştık. Acaba imam, benim başkasıyla evli olduğumu biliyor muydu? İmam efendi gidince Saniye teyze ve Hasan amca mutfağa geçmişti.
"Nikahımızı da kıydık." diyen Arat'a bakıp "Evet." dedim. Ama içimdeki burukluk hiç geçmemişti. "Odamıza gidelim mi?" diyen Arat'a şaşırmış bir şekilde baktım. "Karı koca değil miyiz?" diye sormuştu. "Hasan amca ve Saniye teyze buradayken mi?" dediğimde "Yoksa utanıyor musun?" diye sormuştu. "Biraz." diye bildim. "Bak nikahımız da kıyıldı artık karı kocayız, Onlar da bu durumu anlayışla karşılar." dedi.
Merdivenlerden üst kata çıkarken aklıma Devran gelmişti. Neden olduğunu bilmiyorum ama içimde ona karşı şuan belirsiz bir şey vardı. Ona karşı adını koyamadığım bir şeyler hissediyordum.
Kendimi toplamam lazımdı çünkü istediğim olmuş ve sevdiğim adamla evlenmiştim. Ama neden şuan da hissettiğim duygular beni yiyip bitiriyordu. Arat odanın kapısını kapatıp yanıma gelmişti. "Sana küçük bir hediye." demiş ve cebinden çıkardığı küçük kutuyu açmıştı. Kutunun içinde alyanslarımız vardı. O anları hatırlayınca içimdeki kelebekler ayaklanmıştı. "Bunları hep yanımda taşıdım." dedi.
Titreyen parmağıma yüzüğümü takmış ve parmaklarımın üstüne öpücük kondurmuştu. Gözümden düşen yaşların yerine yenisi ekleniyordu. Diğer yüzüğü elime aldım ve onun parmağına taktım. "Aratım." dediğimde "Nazende sevgilim." demiş ve ellerini yüzümün iki yanına koyup, alnımdan öpmüştü. Elleri saçlarıma gidince gözlerimi kapatıp dudaklarımı araladım. Sıcacık dudakları dudaklarımın üzerinde hareket etmeye başlamıştı. Elleri omuzlarıma kayınca bende ellerimi yüzünün iki yanına koydum.
Arat elini sırtıma koyup elbisenin fermuarını açmıştı. Elbise bedenimden kaymış, ayaklarımızın dibine düşmüştü. Odanın içindeki serin hava çıplak bedenime değince ürpermiştim. Arat'ın elleri vücudumda hareket etmeye başladığında tüylerim diken diken olmuştu. Öpücüğümüz bu sefer daha şehvetli bir hal almıştı. Kalbim küt küt atıyor, alt tarafım alev alev yanıyordu. Arat'ın üzerindeki kıyafetleri çıkarmasına yardım etmiştim.
Sırtım yatağa değince, Arat'ta üzerime gelmişti. Dudakları beni öperken, elleri her yerimi okşuyordu. Nefes almaya ihtiyaç duyunca dudaklarımızı ayırdık. İkimizde nefes nefese kalmıştık. "Nazenim ben bu anı yıllardır bekledim." diye fısıldamıştı. "Artık hayallerimiz gerçek oldu." dedim ve onu omuzlarından tutup kendime çektim. Bacaklarımı açmış, nazik bir şekilde beni kendiyle doldurmuştu. İçimde heyecan ve zevk karışımı bir volkan patlamayı bekliyordu. Aşkın en renkli halini şuan yaşıyordum.
Devran'ın bana yaptıklarından sonra Arat'ın bana karşı davranışı beni bulutların üstünde hissettiriyordu.
Başımı onun çıplak göğsüne yatırmış, parmaklarımla göğsüne daireler çiziyordum. Arat'da parmaklarıyla, saçlarımı okşuyordu. "Yataktan hiç çıkasım yok." dedim. "Bende çıkmak istemiyorum." demiş ardından başımın üstüne öpücük kondurmuştu. "Bizi burada bulurlar mı?" diye sordum. "Bilmiyorum ama burada daha fazla kalıp, buradaki insanları da tehlikeye atamayız." demişti. "Bir an önce kendimize o zaman başka bir yer bakalım." dedim. "Hemen yarın bir kaç yere bakacağım." demişti.
Duş başlığından akan su başımızdan ve omuzlarımızdan göğsümüze doğru süzülüyordu. Suyla kayganlaşan omuzlarına ellerimi koymuştum. Arat'ta belimden tutup beni kendine çekmişti. Akan suyun altında öpüşmeye başlamış, anın tadını çıkarıyorduk. Onunla şuan o kadar mutluydum ki bu anın bozulmasını hiç istemiyordum. Aklımdakiler bir bir uçup gitmiş, sadece ben ve Arat kalmıştı. Sırtım soğuk banyo fayansına değince bedenim ürpermişti. Islak dudakları dudaklarımın tadını çıkarıyordu. ***** "Size küçük bir pasta yaptım." diyen Saniye teyzeye bakmıştık. Saniye teyze dolaptan aldığı çikolatalı pastayı masanın üstüne koymuştu. "Çok teşekkür ederim." dedim ve gözlerimdeki heyecanla pastaya baktım. "Saniye teyzem sen bitanesin." diyen Arat, Saniye teyzeye sarılmıştı. Pastanın üstünde benim ve Arat'ın adı yazıyordu. "Size düğün hediyem." demişti. Saniye teyzenin gözleri dolunca ona sarılmıştım. "Tekrar teşekkür ederim." dedim.
Saniye teyze ve Hasan amcanın hiç çocuğu olmamış. Onlarda Arat'ı kendi çocukları gibi görmüşler ve sevmişler.
Arat'ın telefonu çalınca mutfaktan çıkmıştı. Onun arkasından bende mutfaktan çıktım. Arat dış kapının orada durmuş, elindeki telefonla konuşuyordu. Orada bulunan merdivenin köşesine saklanmıştım. Arat'ın şuan ne konuştuğunu duyabiliyordum. "Biz artık evlendik. O benim karım ve seninde gelinin." demişti. "Hiç bir şey umurumda değil. Onun bana ne yapacağından zerre korkmuyorum." demişti. Nefesini sesli bir şekilde vermiş, elini saçlarının arasından geçirmişti. "Anne babama da söyle yakında gelininizi alıp size getireceğim." demiş ve telefonu kapatmıştı.
Yüzümdeki gülümsemeyle mutfağa geri dönmüştüm. Bir kaç dakika sonra da Arat mutfağa girmişti. "Pastamızı keselim mi?" diye soran Saniye teyzeye başını sallamış " Keselim." demişti. Saniye teyzenin verdiği bıçağı elimize almış, pastayı kesmeye başlamıştık. Saniye teyze ve içeriye giren Hasan amca bizi alkışlamıştı. Saniye teyze pastayı dilimlemiş, ve tabaklara dağıtmıştı. Şuan yaşadığım mutluluğu hiç bir şey veremezdi. Arat'ın çatalla uzattığı pastayı yüzümdeki tebessümle yemiştim. Çatalımdaki pastayı ona uzattığım da o da yüzündeki gülümsemeyle yemişti. "İnşallah hep böyle mutlu olursunuz." diyen Saniye teyze akan göz yaşlarını silmişti. "İnşallah." diyen Arat gözlerimin içine aşkla bakıyordu.
Kısa bir an için bu evin dışında neler yaşandığını unutmuştuk. Evin içinde mutluluk rüzgarları eserken evin dışında tehlike çanları çalıyordu. Esen rüzgar camlara vuruyor, sesler çıkartıyordu. Biraz sonra da yağan yağmurun damlaları camlara yapışmıştı. Gök gürültüsünün ardından çakan şimşekler gecenin içine tutam tutam ışıklar saçıyordu. Şiddetli bir gök gürültüsü kalbimin yerinden oynamasına neden olmuştu. Devran'ın eninde sonunda bizi bulacak olması soğuk terler dökmeme neden olmuştu. Sırtımdan bir damla ter kayıp gitmişti.
Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağan yağmur, camları yıkayıp geçerken arada duyulan şimşek sesleri odada yankılanıyordu. "Allah dışarıda olanların yardımcısı olsun." diyen Hasan amca pencereden dışarıyı izliyordu. "Amin inşallah." diyen Saniye teyzeye gözlerim kaymıştı. Elinde tuttuğu Kuranı sessiz bir şekilde okuyordu. "Arat sana öğrettiğim tavlayı unuttun mu?" diyen Hasan amca pencerenin başından çekilmişti. "Hiç unutur muyum? İstersen oynayalım." diyen Arat'a "Tamam neden olmasın." diyen Hasan amca dolaptan aldığı tavlayı sehpanın üstüne koymuştu.
Merdivenlerden yatak odasına çıkacağım sırada gök gürültüsünün sesi beni korkutmuştu. Koşarak odama girdim ve kendimi yatağın içine hapsettim. Ben küçükken annem her yağmur yağdığında yanıma gelir ve bana sarılıp beni sakinleştirirdi. Şuan annem yanımda yoktu ve ben korkuyordum. Burnumun direği sızlayınca dolan gözlerimdeki yaşlar akıp gitmişti. |
0% |