Yeni Üyelik
16.
Bölüm

Bölüm 16 "DİKEN ÜSTÜNDE"

@a_lotus_1

Sevdiğim adamla başka bir şehir de kendimize ait bir evde yaşıyorduk. Mutlu olmak için çıktığım bu yolda yıktığım yuvalar vardı. Abimin evlendiği Devran'ın kız kardeşi Asiye hamileydi. Ben kaçtığım için berdel bozulmuş sayılıyordu. Abim, Asiye'yi bırakmak istememiş ama ailesi zorla Asiye'yi geri almıştı. Abim Ferman'da Devran'la bir olup bizi bulmak için yollara düşmüştü. Aklı sıra beni Devran'a teslim edecek ve eşini geri alacaktı.

 

Arat'ın ailesi beni gelin diye kabul etmemişlerdi. Arat'ı annesi arayıp bu yanlıştan dönmesi için ısrar etmişti. Arat annesine beni sevdiğini söylemiş, ailesine rest çekmişti. O olaydan sonra aradan tam bir hafta geçmişti. Biz kaldığımız yerden ayrıldıktan sonra Devran o evi basmıştı. Hasan amca Arat'ı aramış ve olanları anlatmıştı. Devran bizi elinden kaçırınca bir kez daha deliye dönmüş ve bizi bulmak için peşimize adamlar takmıştı. Mümkün olmadıkça evden dışarı çıkmıyorduk.

 

Ben esir hayatından kurtuldum sanırken daha büyük bir esir hayatı yaşıyordum. Devran bu sefer gardiyanım değil, benim celladım olmuştu. "Daha ne kadar saklanarak yaşayacağız?" diye sordu. "Sana zarar vermeyeceğini bilsem onun karşısına çıkardım." dedim. "Hayır seni tehlikeye atamam." dedi. "Böyle de yaşanmaz ama biliyorsun." demiştim. "Böyle yaşanmayacağını bende biliyorum ama ben artık esir gibi de yaşamak istemiyorum." dedi.

 

Kapıyı açtığım zaman gözlerim güneşten kapanmıştı. Gözlerimin güneşe alışması için biraz bekledim. "Hadi sende gel, dışarısı çok güzel." dedim. Devran'a yakalanmayalım diye evden adımımızı bile atmıyorduk. Bahçeye çıkan Arat'ta yanıma gelmişti. Bahçedeki kamelyaya oturup güneşin tadını çıkarmaya başlamıştık. "Benim bir iş bulup çalışmam lazım." diyen Arat'a bakmıştım. "Biriktirdiğin para bize bir kaç ay yetmez mi?" diye sordum. "Yeter ama hazıra dağ dayanmaz ki bitanem." demişti.

 

Elleri saçlarımı okşayınca, koluna yaslanmıştım. "Peki ne iş yapacaksın?" dedim. "Artık ne iş olursa." demiş ve beni kendine çekmişti. "Güzel karımın rahat yaşaması için elimden ne gelirse yaparım." dedi. Gözlerinin içine baktığımda gözlerindeki aşkla bana bakıyordu. Elimi çenesine koyup uzayan sakallarını okşuyordum. "Bende kocam için en güzel yemekleri yapacağım." dedim. Dudaklarının kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı. "O zaman mutfağa gidelim. Güzel karımın ellerinden yemek yemeyi özledim." demiş ve çenesindeki elimi tutup öpmüştü.

 

Yemek yapmak için sebzeleri yıkamış, kesme tahtasına koymuştum. "Bitanem makarna yapalım mı?" diyen Arat'a bakmış "Canın makarna mı istiyor?" diye sormuştum. "Evet hemde uzun makarna." demiş ve elinde tuttuğu makarna paketini açmıştı. "Tamam bitanem yapalım." dedim. Ocağa makarna için su koydum. Makarnanın içine koymak için biber ve domatesleri doğramaya başlamıştım. Arat'ın bedenini sırtımda hissedince içimdeki kelebekler pır pır etmişti. "Güzel karım." demiş ve yanağıma öpücük kondurmuş, kalbimin küt küt atmasına sebep olmuştu.

 

Elimdeki domates parçasını yemesi için ağzına doğru tutmuştum. Arat elimdeki domatesi ağzına atmış "Senin gibi tatlı." demiş ve bir kez daha beni yanağımdan öpmüştü. "Su kaynıyor, makarnaları içine döküyorum." demiş ve beni bırakmıştı. "Tamam içine tuz atmayı unutma." dedim. Arat makarnayla uğraşırken bende domates ve biberleri doğruyordum. Sevdiğim adamla aynı evde yaşamak bana şuan huzur veriyordu. "Lanet olsun!" diye sitem ettiğinde "Ne oldu?" diye sordum. "Elime biraz sıcak su sıçradı" demiş ve suyu açıp, elini altına tutmuştu.

 

Arat'la birlikte yaptığım yemeğe hayran bir şekilde bakıyordum. "İstersen yemeğin fotoğrafını çekelim, doya doya bakarsın." diyen ve sırıtan Arat'ın omzuna hafif bir şekilde vurmuştum. "Gıcıksın." dedim. "Gerçekten çekelim." demiş ve hem yemeğin hemde benim fotoğrafımı çekmeye başlamıştı. "Artık yemeğimizi yiyebiliriz." demiş ve gülümsemişti. Çatalıma doladığım makarnayı yediğimde tadı beni benden almıştı. Belki de hayatımda ilk defa sevgiyle ve aşkla harmanlanmış bir şey yiyordum.

 

"Makarna harika olmuş, ellerimize sağlık." dedim. "Bence de harika olmuş." demiş ve çatalındaki makarnayı ağzına atmıştı. Arat'ın telefonu çalınca cebindeki telefonu çıkarmıştı. Ekrana baktığında kaşları hafiften çatılmıştı. "Kim arıyor?" diye sorduğumda "Babam arıyor." demiş ve boğazını temizleyip telefonu kulağına götürmüş "Efendim baba." demişti. "Ben anneme o eve bir daha geri dönmeyeceğimi söyledim." dedi. "Karımı kabul ederseniz ancak o zaman dönerim." demiş ve nefesini sesli bir şekilde vermişti.

 

"Nazen artık benim karım ve Devran'da artık umurumda değil." demiş ve telefonu kapatmıştı. Gözlerinde oluşan öfkeyle nefesini sesli şekilde verip ayağa kalkmıştı. "Baban ne diyor?" diye sordum. "Yine aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor." demişti. Arat mutfaktan çıktığı zaman bende ayağa kalkıp onun peşinden oturma odasına girdim. Arat'ın öfkeden suratı kızarmıştı. "Seni Devran'a teslim etmemi söyledi." demiş ve kanepeye geçip oturmuştu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Bende gidip onun yanına oturdum.

 

"Seni asla ama asla o adama teslim etmeyeceğim." demiş ve elimi tutmuştu. Gözlerim yaşlarını biriktirdiğin de gözlerim yanmaya başlamıştı. Akmak için direnen göz yaşlarımı silmiştim. "Şimdi ne yapacağız?" diye sordum. İçimdeki bütün duygular birbirine karışmıştı.

 

"Hiç bir şey yapmayacağız. Biz bu yola her şeyi göze alarak çıktık." dedi. Aslında sonuna kadar haklıydı. Bu yola çıktığımız da başımıza gelecekleri az çok biliyorduk. "Canını sıkma bitanem." demiş ve ellerini bana sarmıştı. Başımı boynuna gömdüm ve kokusunu içime çektim. Arat'ta aynı şekilde benim kokumu içine çekmişti.

 

Arat bir film açmış bende mısır patlatmıştım. Ortamın gerginliğini alsın diye komedi tarzında bir film seçmişti. Kahkahalarımız havada uçuyor, odanın duvalarına çarpıyordu.

 

Kapı zili çalınca içimi aniden bir huzursuzluk kaplamıştı. Arat'ın gözleri de benim gibi kocaman açılmıştı. "Kim gelmiş olabilir ki?" diye sordum. "Bilmem kapıya bakmadan bilemeyiz." demiş ve ayağa kalkmıştı. Kalbim şuan kulaklarımda atıyordu. "Arat açma kapıyı lütfen." dedim ve elini tuttum. Kapı zili bir kez daha odada yankılanmıştı.

 

"Nazen benim kapı komşunuz." diyen sesle nefesimi vermiştim. "Jale hanım bu." dedim ve alnımda biriken teri silip ayağa kalktım. Arat'ta nefesini vermiş ve geri yerine oturmuştu.

 

Kapıyı açtığımda bize ilk geldiğimiz gün yardımcı olan kadın karşımda duruyordu. "Size kek yapmıştım." demiş ve elindeki kek tabağını bana uzatmıştı. "Çok teşekkür ederim. Ne zahmet ettiniz." dediğimde "Afiyet olsun. Ayrıca zahmet falan olmadı." demiş ve gülümsemişti. "Buyurmaz mısınız?" diye sordum ve onun içeri girmesi için kenara çekildim. Jale hanım içeriye girince kapıyı arkasından kapatmıştım. "Eşyaları yerleştirmişsiniz." demişti. "Evet az çok bir şeyler yaptık." dedim.

 

Çay bardağını eline alan Jale hanım "Teşekkür ederim." demiş ve çayından bir yudum içmişti. "Afiyet olsun." dedim ve karşısına oturdum. "Buraya alışabildiniz mi?" diye sormuştu ve Arat'la bana bakmıştı. "Evet alıştık sayılır." diyen Arat elindeki çay bardağını sehpanın üstüne koymuştu. "Jale hanım sizin tanıdığınız ve elemana ihtiyacı olan birileri var mı?" diye soran Arat'a bakmış "Bir düşüneyim." demişti. Elindeki bardağı sehpaya koymuş "Aslında bir aile dostumuz teknoloji mağazasına eleman arıyor." demişti.

 

"Benim için onunla konuşur musunuz?" diye soran Arat'a bakıp "Hemen arıyorum." demiş ve telefon etmek için mutfağa girmişti. "Çalışmaya kararlısın yani." dediğimde "Çalışmak zorundayım." diyen Arat arkasına yaslanmıştı. Bir kaç dakika sonra içeri giren Jale hanım Arat'a bakmış "Yarın gelsin, konuşalım dedi." demişti. Arat başını sallamış "Teşekkür ederim." demişti. "Ne demek rica ederim. Bende artık gideyim." diyen Jale hanıma "Her şey için teşekkür ederim." dediğimde "Her zaman yardım etmeye hazırım." demiş ve bana sarılmıştı.

 

Loading...
0%