Yeni Üyelik
22.
Bölüm

Bölüm 22 "SORU İŞARETLERİ"

@a_lotus_1

Her şeye rağmen yine onun yanındaydım. Bir şekilde yolunu bulmuş ve yanıma gelmişti. Şuan ona karşı hissetiğim duyguları anlatmak imkansız gibi bir şeydi. Karnımdaki elleri omzumdaki çenesi bana huzur veriyordu. "Bizim bebeğimiz." diye fısıldadığın da içimde bıraktığı his tarif edilemezdi. "Evet bizim bebeğimiz." dedim. Gözlerimden akan yaşlar yanağımda sıcak izler bırakıp kayıyordu. Kollarının arasından sıyrılıp ona baktım. "Gitmem lazım Devran yokluğumu fark etmeden gitmeliyim." dedim. Evden çıkmak için hamle yaptığım sırada kolumdaki eli beni durdurmuştu. "Gitme." dediğinde boğazımda bir şeyler düğüm düğüm olmuştu.

 

Başımı kaldırıp dolan gözlerinin içine baktım. "Lütfen Nazen gitme." demiş ve beni kendine doğru çekmişti. Kollarını bana sarınca tuttuğu göz yaşları bir bir akmaya başlamıştı. Benimde gözlerimden akan yaşlar onun üstündeki kıyafetini ıslatıyordu. "Sana yine zarar verir." dedim ve yutkunmaya çalıştım. Ne kadar yutkunsam da boğazıma takılan yumru geçmek bilmiyordu. "Senin o adamın yanına gitmeni istemiyorum." demiş ve dudaklarımdan öpmüştü. Sıcacık dudakları özlem ve arzu doluydu. Ağzımdan kaçan iniltilere dudakları engel oluyordu.

 

Arat'la konuşmamızın ardından bir kaç gün geçmişti. Bugün evde kimse yokken kapı çalmıştı. Kapıyı açtığımda karşımda Arat'ı görmeyi beklemiyordum. Beni kolumdan tutup bu eve getirmişti. Şuan da onun yanındaydım. "Arat gitmem lazım." dedim ve bir şey demesine fırsat vermeden oradan çıktım. Onu arkamda gözü yaşlı bir şekilde bıraktığımın farkındaydım. Benimde şuan gözlerimden akan yaşlar görüşümü engelliyordu. "Nazen lütfen." dediğini duysam da duymazdan geldim ve orada bulunan bir taksiye gidip bindim. İçim ve kalbim bir kor gibi yanıyor gözlerimden yaş olarak süzülüyordu.

 

Gözlerimin önüne onunla yaşadığım anılar hücum etmişti. Bana dokunurken ve beni öperken beni incitmekten korkuyordu. Devran'ın aksine Arat bana dokunmaya bile kıyamıyordu. Karnımı defalarca kez okşamış ve öpmüştü. Sanki bebek onu anlayacak gibi bebekle konuşmuştu. Ona zarar gelmesin diye onun aşkını içime gömüp gidiyordum. Kaç kere bana yalvarmış hatta dizlerinin üstüne çöküp bana engel olmuştu. Ben artık onunla mutlu olamazdım ki. Devran'ın bana ona ve ailelerimize yapacaklarından korkuyordum.

 

Evden içeri girdiğim zaman salonda Devran'la karşılaşmayı beklemiyordum. Kalbim korkuyla küt küt atmaya başlamıştı. "Nereden geliyorsun?" diye sormuş ve gözlerimin içine bakmıştı. "Komşuya kadar gitmiştim." dedim ve yutkundum. Gözlerimin içine yalanımı ortaya çıkarmak ister gibi bakıyordu. Başını sallamış ve gidip orada bulunan koltuğa oturmuştu. "Annem de yok. Nereye gittiğini biliyor musun?" diye sormuştu. "Bilmiyorum kız kardeşlerin de onunla gitti ama nereye gideceklerini söylemediler." dedim. "Otur ayakta durma." demişti. Kanepeye otururken gözlerini bir saniye bile üzerimden ayırmamıştı. Şuan nedense kendimi diken üstünde hissediyordum.

 

"Yanıma gel." dediğinde şok olmuştum. Kalbim küt küt atarken ayağa kalkıp onun yanına gittim. Bileğimdeki eli beni kendine doğru çekmiş ve kucağına oturtmuştu. Önüme düşen saç tutamlarını kulağımın arkasına sıkıştırmış ardından çenemden tutup başımı yukarı kaldırmıştı. "Benden korkuyor musun?" diye sordu. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan ona bakıyordum. "Söyle benden korkuyor musun?" diye bir kez daha sormuştu. "Evet." dedim ve başımı önüme eğdim. "Neden?" diye sormuştu. Şuan ondan o kadar çok korkuyordum ki bedenim titriyordu. "Aslında senden bazen korkuyorum." dedim ve başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım.

 

Suratında oluşan gülümseme yüzüne daha çok yayılmıştı. "Benden korkma sadece bana yanlış yapma yeter." demiş ve yutkunmuştu. Yutkunduğunu adem elmasının hareketinden anlamıştım. Dış kapının açılma sesiyle, onun kucağından kalkmıştım. Kendimi şuan yaramazlık yapıp yakalanmış bir çocuk gibi hissediyordum. Gözlerimizi salon kapısına çevirdiğimiz de Devran'ın babası ve erkek kardeşleri odaya girmişti. Devran ayağa kalkmış ve babasına saygısını böyle belli etmişti. "Baba hoş geldin." dediğinde "Hoş buldum." diyen Ferzan ağa geçip kanepeye oturmuştu. "Nazen kızım bana bir kahve yapar mısın?" diyen Ferzan ağaya bakıp "Hemen." dedim ve salondan çıktım.

 

Cezvenin içine kahve şeker ve suyu katıp ocağın üstüne koymuştum. Bugün Elif abla yoktu çünkü yıllık izne çıkmıştı. O yüzden her şey bana kalmıştı. "Bana da kahve yapar mısın?" diyen sesiyle tüylerim nedense diken diken olmuştu. "Tamam yaparım." dedim ama dönüp ona bakmadım. Şuan gözlerinin sırtımda olduğunu biliyordum. Ayak sesleri uzaklaşınca mutfaktan çıktığını anlamıştım. Cezvenin içindeki kahve pişince önceden hazırladığım fincana kahveyi döktüm. Cezveye yine kahve için gerekli malzemeleri koyduktan sonra kahveyi pişirmeye başladım. Tepsideki kahve soğumadan onu elime alıp mutfaktan çıktım. Kahveyi Ferzan ağaya uzattığım da "Sağol." demişti. "Afiyet olsun." dedim ve oradan çıktım.

 

Diğer kahve de hazır olunca onu da bir fincana döküp tepsiye koydum. Tepsiyi elime alıp tekrar oturma odasına girdim. Devran ve babası beni görünce aralarındaki konuşmayı kesmişti. Devran'a doğru gittim ve tepsiyi ona uzattım. Tepsideki kahveyi alan Devran "Teşekkür ederim." dediğinde "Afiyet olsun." dedim ve kapıya yöneldim. Ben odadan çıktığım da yeniden konuşmaya başlamışlardı. Ne hakkında konuştuklarını merak bile etmiyordum. Elimdeki tepsiyi tezgahın üstüne koyup orada bulunan masaya geçip oturdum.

 

Şehnaz hanım ve kızları gelince masayı kurup yemeğe oturmuştuk. "Şehnaz bugün sen nereye gittim dedin." diyen Ferzan ağaya baktık. "Kız kardeşime gitmiştim." dediğinde "Şükran teyzeme mi?" diye soran Civan'a "Evet ona gittim." demişti. Devran'ın elindeki çatal tabağa düşünce tok bir ses çıkarmıştı. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda kaşları çatılı bir şekilde annesine baktığını görmüştüm. "Durup dururken neden oraya gittin?" diyen sesindeki tını adeta bir bıçak kadar keskindi. "Kız kardeşim değil mi? Ona gitmek için sizden izin mi isteyeceğim." diyen Şehnaz hanımın da kaşları çatılmıştı.

 

Ortamda bir gerginlik vardı ama ben sebebini bilmiyordum. "Bir daha onların evine gitmeyeceksin!" diye sitem eden Devran masadan kalkıp gidince kimseden bir çıt bile çıkmamıştı. Şuan ne olduğunu o kadar çok merak ediyordum ki. "Hadi yemeğinizi yeyin." diyen Ferzan ağa gözlerini hepimizde tek tek gezdirmişti. Benim şuan iştahım nedense kaçmıştı. "Size afiyet olsun." dedim ve ayağa kalktım. Oradan çıkıp merdivenlere yöneldim ve üst kata çıktım. Yatak odasının önüne gelince kapıyı açtım ama oda boştu. Biraz ilerideki kapıya gözlerim kayınca odanın kapısını kapatıp oraya doğru gittim.

 

Kapıyı bir kaç kez tıklatıp beklemeye başladım. "Gel." diyen sesiyle kapıyı açtım ve içeri girdim. Devran ayakta durmuş, dışarıyı izliyordu. "Neden böyle bir tepki verdin ki?" diye sorduğumda bana doğru dönmüştü. "Boşver." demiş ardından orada bulunan masaya geçip oturmuştu. Kapıyı arkamdan kapatıp içeri girdim ve masaya doğru bir iki adım attım. "Annenin teyzene gitmesinde neden bir sakınca var merak ettim." dedim. Gözlerimin içine bakmış ama bir şey dememişti. "Beni yalnız bırak." dediğinde bakışlarını başka tarafa çevirmişti. Tam ağzımı açıp konuşacakken "Lütfen." demişti. "Tamam." dedim ve odadan çıktım.

 

Odama gideceğim sırada Civan merdivenlerden çıkıp odasına doğru yönelmişti. Bana olanları anlatsa anlatsa Civan anlatırdı. "Civan beklesene." dedim ve onun yarı yolda durmasına neden oldum. "Ne oldu?" demiş ve bana doğru dönmüştü. "Teyzen size ne yaptı da Devran ona kızgın." dediğimde "Yenge sen bunları bilmesen senin için daha iyi." demiş ve odasına girmiş, beni de kafası karışık bir şekilde arkasında bırakmıştı. Acaba teyzesi onlara ne yapmıştı da Devran o kadar sinirlenmişti. Şuan içimde büyük bir merak vardı. Kafamdaki sorulara şimdi kim cevap verecekti? Bunu bile biliyordum.

Loading...
0%