@a_lotus_1
|
Gözlerimin önündeki Arat'ın gözleri bir türlü gitmek bilmiyordu. Devran'ın ona tekrar zarar vermesinden korktuğum için ona gidemiyordum. "Yenge daha hazır değil misin?" diyen sesle gözlerimi kapı tarafına çevirmiştim. "Ben gelmesem." dedim. Serap bana doğru gelmiş ve tam önümde durmuştu. "Olur mu öyle? Belki biraz kafan dağılır." demişti. "Hadi hanımlar gidiyoruz." diyen ve içeri giren Dündar yüzündeki gülümsemeyle bize bakıyordu. "Hadi yenge." diyen Serap'a baktım. "Tamam hemen giyinip geliyorum." dedim ve odama gitmek için merdivenlere yöneldim.
Bugün teleferiğe binmek ve kayak yapmak için kayak merkezine gidecektik. Üzerime siyah kabanımı giydikten sonra odadan çıkmıştım. Siyah dar paça pantolonum bacaklarımı sardığı için üşümüyordum. Merdivenlerden inip onlara seslendim. "Hadi ben hazırım." dedim ve siyah botlarımı ayağıma geçirdim. Dündar ve Serap oturma odasından çıkıp botlarını giymeye başlamışlardı. "Müjgan hadi gidiyoruz." diyen ve Müjgan'a seslenen Serap'tı. Bir kaç dakika içinde merdivenlerden inen Müjgan'da bize katılmıştı.
Dündar'ın arabasıyla yola çıkmıştık. Yolda Devran ve Civan'da bize katılmıştı. "Heyecanlı mısınız?" diye soran ve bize bakan Civan'a bakışlarımı çevirdim. "Ben heyecanlı değilim çünkü bu halde nasıl kayacağım." dediğimde "Sende teleferiğe binersin." diyen Devran arkaya kısa bir bakış atmıştı. Sesindeki tını nedense tüylerimi diken diken ediyordu. "Şimdi yengem kayak keyfinden mahrum mu kalacak? Yenge biraz yavaş kayarsın sorun olmaz." diyen Civan'a bakıp tebessüm etmiştim. "Bende sana yardım ederim." diyen Serap'a sarılmıştım. Dündar bir müzik açıp ortamı daha da şenlendirmişti. Müjgan şarkıya eşlik edince çok güzel bir sesi olduğunu fark etmiştim.
"Müjgan sesin çok güzelmiş." dediğimde utançtan yanakları kıpkırmızı olmuştu. "Gerçekten sesin çok güzel." dedim. Yüzünde oluşan tebessümle bana bakmış "Çok teşekkür ederim." demişti. "Abi daha gelmedik mi?" diyen Serap öne doğru hafif bir şekilde eğilmişti. "Az kaldı." diyen Dündar ona kısa bir cevap vermişti. "Bu yol bitmez." diyen Civan cebinden telefonunu çıkarıp oynamaya başlamıştı. Öndeki cam açılmış ve Devran bir sigara yakmıştı. "Abi gerçekten sigaramı içeceksin?" diyen Serap'a "Evet" demişti. "Biliyorsun ki yengem hamile ve sigara dumanı bebeğe zarar verebilir." dediğinde "Umurumda değil." dediğinde şok olmuştum.
Kayak merkezine geldiğimizde arabadan inmiştik. Müjgan, Serap ve Civan etrafına mutluluk ve heyecanla bakarken ben ise hiç mutlu değildim. "Gidip kendimize kayak malzemesi alalım." diyen Dündar ve Devran önden gitmişti. Bizde onların peşinden gidiyorduk. "Yenge sen üzülme." diyen Serap elimden tutmuştu. Gözlerimin dolduğunu o an fark etmemiştim. "Üzülmüyorum." dediğim an gözlerimdeki yaşlar süzülmeye başlamıştı. Kalbim şuan kırk parçaydı ama bunu kimse bilmiyordu. Bir insanı bir sözü ve hareketiyle kırk parçaya bölen insanlar neden hiç bir şey olmamış gibi gülebiliyordu? Şuan Dündar'ın dediği bir şeye gülen Devran'a gözlerimdeki nefretle bakıyordum.
Herkes üzerine kayak kıyafetlerini giymiş ve kaymak için hazırda bekliyordu. Az ileride iki çocuğuyla gelen ve kayan aileyi görmüştüm. Çocukların kahkahaları kulağıma kadar geliyordu. Gözlerimin önüne bir hayal gelince kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Adamın yerine Arat'ı kadının yerine kendimi koymuştum. "Bakıyorum da az önce ağlayan sen şimdi gülüyorsun." diyen sesiyle gözlerimin önündeki hayal uçup gitmişti. "Aklıma bir şey geldi o yüzden mutluydum." dedim. Gözlerindeki ifadenin yerini yavaş yavaş öfke kırıntısı almıştı. Yüzümde oluşan tebessümle ona nispet yapar gibi bakıyordum. Öfkeden suratı kızarmıştı ama şuan bana hiç bir şey yapamayacağını biliyordu. "Seninle evde görüşeceğiz." diye resmen kulağıma tıslamıştı.
Devran gidince bile söylediği sözler kulağımın dibinde asılı kalmıştı. Şuan o sözler bedenimi etkisi altına almıştı. Bedenim ürpermiş, tüylerim diken diken olmuştu. "Hadi yenge kayalım." diyen Serap koluma girmişti. Onunla yavaş yavaş kaymaya başlamıştık. Az ileride kayan Dündar ve Civan'ın yanındaki Devran şuan onlara gövde gösterisi yapıyordu. Bu şartlar altında onunla tanışmasaydım belki şuan yaptıklarından etkilenirdim. Müjgan kayarak bize doğru gelmiş ve yanımızda durmuştu. "Sesin kadar kayak performansın da çok güzelmiş." dedim. "Ya beni şımartıyorsun." demiş ve gülümsemişti. "Hadi gençler yarışalım." diyen Civan'ın sesini duyunca o tarafa doğru bakmıştık.
Üçünün yanında bir kaç kişi daha vardı ve yarış pozisyonu almışlardı. "Üç iki bir başla." diyen Civan'ın sesiyle kaymaya başlamışlardı. Orada bulunan bir kaç kişi de onlara ıslık çalıp tezahürat yapıyordu. Yarış sonunda bitmiş ve yarışı Devran kazanmıştı. Sanki savaşı kazanmış gibi havalara girmesi beni sinir ediyordu. "Kaybedenler bana birer içki ısmarlıyorsunuz." demişti. Onlar orada bulunan kayak merkezinin barına giderken arkalarından bakmıştım. Şuan beni yok sayması nedense zoruma gitmişti. "Hadi bizde gidip sıcak çikolata içelim." diyen Müjgan diğer koluma girmişti.
Avuçlarımın arasına aldığım kupaya bakıyordum. Sıcak çikolatanın üstünde dumanlar tütüyordu. "Abimler sarhoş olmaya başladı." diyen Müjgan elindeki kupayı önümüzdeki masaya koymuştu. O tarafa göz attığımda kahkahalarla gülen erkeklerin yanı sıra bir kaç kızda onlara eşlik etmeye gelmişti. İçime dolan kıskançlıkla gözlerimi dikip onlara bakıyordum. "Bu kızlar da nereden çıktı?" diyen Serap onları gördüğüne memnun olmamıştı. "Teleferiğe binmiyor muyuz?" diyen Dündar, Devran'ı ve Civan'ı oturdukları yerden kaldırmıştı. Şuan nedense bu gezi beni hiç mutlu etmiyordu.
Ben ve Devran ayrı Serap ve Müjgan ayrı Dündar ve Civan ayrı birer teleferiğe binmiştik. "Her yer bembeyaz karlarla kaplı." diyen Devran benimle değil de daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi. "Beyazlar içinde kara bir leke gibisin." dediğinde şaşırmış bir ifadeyle ona bakmıştım. "Ne?" dediğimde "Duydun işte." demişti. "Neyden bahsediyorsun?" diye sordum. "Her şeyden mahrum kalmak istemiyorsan hamile kalmayacaktın." dediğinde başımdan başlayan bir soğukluk bedenime yayılmıştı. "Ben şuan buraya gelmek için can mı attım sanıyorsun?" dedim. "Umurumda değil." dedi. "Devran beni burada zorla tutan biri var o da sensin." dedim. "Evet çünkü o adama ve sana mutluluk yaşatmayacağım." demişti.
Sanki hiç bir şey dememiş gibi keyifle etrafına bakmaya başlamıştı. Burnumun direği sızlayınca gözlerimden akan yaşlar bir bir yanaklarımı yakıyordu. "Lütfen bana böyle davranma." diye bilmiştim. "Hakediyorsun" demişti. Suratım şuan bu sözleri yüzünden asılmıştı.
Teleferik durunca inmiştik ve bizi bekleyen diğerlerinin yanına gittik. "Kar topu savaşı." diyen Civan eline aldığı karları Serap'a ve Müjgan'a atmaya başlamıştı. Ailedeki en haylaz olan kişi sanırım Civan'dı. Müjgan ve Serap'ta ellerine aldıkları kar toplarını ona atmaya başlamıştı. Onlar kahkahalarla gülerken benimde suratımda kocaman bir tebessüm oluşmuştu. "Yenge sende gel." diyen Civan'a bakıp elime kar aldım ve ona attım. Biz çocuklar gibi gülüp eğlenirken Dündar ve Devran kenarda durmuş, bize bakıyordu. Elimdeki top şeklini verdiğim karı Devran'a atınca kaşlarını çatmış daha sonra yerden kar alıp bana atmıştı. Civan'da Dündar'a elindeki kar topunu atınca o da oyunumuza dahil olmuştu. Etraftan bir kaç kişi de oyuna dahil olunca büyük bir kar topu savaşı oyunu başlamıştı.
Hem gülüyor hemde birbirimize kar topu atıyorduk. Devran yanıma gelmiş ve beni karların üstüne düşürmüştü. Yüzüm gözüm hep kar olmuştu. "Ne yapıyorsun?" dediğimde kendi de yere yanıma düşmüştü. Dizlerimin üstüne kalkıp her iki elime aldığım karları yüzüne atmaya başladım. "Tamam pes ediyorum." dese bile onu duymamış gibi yaptım. Onun bu haline gülmekten karnıma ağrılar girmişti. Yerden kalkmış ve yüzündeki karları temizlemeye başlamıştı. Serap'ın yardımıyla bende ayağa kalkmıştım.
|
0% |