@a_lotus_1
|
Elleri bu soğuk havaya göre sıcacıktı. Etraf karanlığa, ev ise sessizliğe gömülmüştü. Arka bahçe de Arat'ın yanında duruyordum. "Seni götürmeye geldim." demiş ve parmaklarımı hafiften sıkmıştı. "Arat ben gelemem." dediğimde gözlerindeki hayal kırıklığı canımı yakmıştı. "Nazenim lütfen benimle gel." demiş ve elimden tutarak beni bahçeden çıkarmıştı. "Arat lütfen." diye fısıldamıştım. Ayağımın altındaki erimiş karlara basarken çıkan sesler gecenin sessizliğini kırıyordu. Arkamı dönüp eve baktığımda mutfak kapısının orada duran Elif ablayı görmüştüm. Kalbim deli gibi çırpınmaya başladığı zaman Elif abla bana gülümsemiş ve perdeyi kapatmıştı.
Arka bahçeye hava almak için çıktığımda Arat'ı bahçe duvarının arkasında görmüştüm. Hem korku hem heyecan bedenimi esir alırken Arat yanıma gelmişti. Kalbim küt küt atarken bana sarılmış, yanağıma öpücük kondurmuştu. Devran'a bu şekilde yakalanacağız diye çok korkmuştum ama korktuğum olmamıştı.
Arat'ın elinin arasındaki elimi ondan kurtardım. Arat dönüp bana bakmış "Ne oldu?" diye sormuştu. "Arat ben gelemem. Devran yine sana zarar verir." diye bildim. "Ben ondan korkmuyorum sende korkma." dedi. Burnundan nefesini vermiş ve tek kaşını kaldırmıştı. "Sen yoksa ona aşık mısın?" dediğinde "Aşık falan değilim." dedim. Ellerimi ellerinin arasına alıp tam önümde durmuş "Ee o zaman sorun ne?" diye sormuştu. "Tamam geliyorum." dedim. Yüzümde oluşan gülümsemeyle onunda yüzünde tebessüm oluşmuştu.
Arat'ın açtığı kapıdan arabaya binmiştim. Arabanın ön tarafından dolanıp direksiyonun başına geçen Arat arabayı çalıştırmıştı. Emniyet kemerini bağlarken ona bakıp "Arat nereye gidiyoruz?" diye sordum. "Buradan çok uzaklara gideceğiz." demiş ve gaza basmıştı. "Nereye?" diye bir kez daha sorduğum da "Fark eder mi?" diye o da bana sormuştu. "Seninle olduktan sonra hiç bir yerin önemi yok." dedim ve arkama yaslandım. "Bebeğimiz nasıl?" diye sormuş ve göz ucuyla bana bakmıştı. Elimi karnıma koydum ve parmaklarımla karnımı okşayıp "İyi çok iyi." dedim.
Sabahın ilk ışıkları arabanın camından girmiş ve yüzümüze vurmuştu. Gözlerime vuran güneş ışınlarıyla gözlerimi açmıştım. Yan tarafıma başımı çevirdiğim de benim gibi yeni uyanan Arat'a "Günaydın" dedim. Yüzündeki gülümsemeyle bana bakmış "Günaydın bitanem." demişti. Gece arabayı tenha bir yere park etmiş ve arabada uyumuştuk. Arat arabayı çalıştırmış ve yola çıkmıştık. Araba ağaçların arasındaki toprak bir yola sapmıştı. "Torpidoyu açar mısın?" dediğinde bakışlarımı ona çevirdim. "Telefonunu vermeyi unuttum." dediğinde torpido gözünü açtım. Yüzümdeki gülümsemeyle telefonumu elime aldım.
"Arat o eve ne oldu?" diye sordum. "Boşver orayı kendimize yeni bir ev buluruz." demişti. "O değil de Jale hanımı özledim." dedim. Jale hanımın yüzü gözlerimin önüne gelince nedense burnumun direği sızlamıştı. "Çok iyi bir kadındı." dediğimde "Öyleydi." demişti. "Sence bu sefer Devran bizi bulur mu?" diye sordum. "Bilmem umarım bulamaz." dedi. Toprak yoldan çıkıp asfalt yola girmiştik. Susuzluktan dilim damağıma yapışmış, açlıktan midem kazınıyordu. "Susadım ve acıktım." dedim. "Dayan bitanem az ileride petrol ofisi var." demişti.
Petrol ofisinin tabelası görününce altın bulmuş gibi sevinmiştim. Araba yavaşlamış ve petrol ofisine giriş yapmıştı. Arat arabayı park edince arabadan inmiştik. Petrol ofisinin yan tarafındaki dinlenme tesisine girip bir masaya oturmuştuk. Masamıza gelen garsona siparişlerimizi verip bekleye başladık. Elimin üstüne elini koyan Arat'a bakmıştım. "Yeniden birlikteyiz." demiş ve gülümsemişti. "Evet yeniden bir aradayız." dedim ve elimin arasındaki parmaklarını sıktım. "Bundan sonra bizi kimse ayıramayacak." demiş ve o da parmaklarımı hafiften sıkmıştı.
Garson siparişlerimizi getirip masaya dizmiş ve gitmişti. Tabağıma masadaki her şeyden alıp yemeye başladım. Arat'ın telefonu çalınca masadan kalkmıştı. "Ben bir telefonla konuşup geliyorum." demiş ve masadan uzak olmayan bir mesafeye geçmişti. Çatalımdaki salatalığı yerken gözlerimi bir saniye ondan ayırmıyordum. Annesi veya babası aramış olabilir miydi? Arat'ın kaşları çatıldığın da bana kısa bir bakış atmıştı. Şuan kiminle konuştuğunu o kadar çok merak ediyordum ki. Telefon konuşmasını bitiren Arat masaya gelmiş "Doyduysan kalkalım mı?" diye sormuştu. Elimdeki çatalı tabağın kenarına koyup masadan kalkmıştım.
Arabaya binmiş ve yeniden yola çıkmıştık. "Kim aradı?" diye sordum. Arat nefesini sesli bir şekilde vermiş "Babam aradı." demişti. "Ne diyor?" dediğimde hiç bir şey dememiş ve arabayı sürmeye devam etmişti. Babasının ne dediğini az çok zaten tahmin etmiştim. Arkama yaslandım ve yolculuğumun keyfini çıkarmaya çalıştım. Ağaçlar hızla arkamızda kalıyordu. Devran bu sefer beni göremeyince acaba ne yapacaktı? Belki de bizi bulduğu zaman bu sefer ikimizi de öldürürdü. Arat bir müzik açınca kafamın içindeki düşünceler bir bir uçup gitmişti.
Gözlerimin önüne Arat'la evin bahçesinde yaşadığımız o kısacık an gelmişti. Beni görünce hiç tereddüt etmeden bahçe kapısından içeri girmişti. Birbirimize öyle bir aşkla sarılmıştık ki. Kalbim heyecandan küt küt atarken onun sarılışıyla kalbim sakinleşmişti.
"Ne düşünüyorsun?" diye sormuş ve elimin üstüne elini koymuştu. "Bizi düşünüyordum." dedim. "Bende öyle bir an bile aklımdan çıkmadın." dedi. Bana doğru kısa bir bakış atmış ve elimi tutup dudaklarına götürüp öpmüştü. Başımı ona çevirip bende yanağına öpücük kondurmuştum.
**
En fazla dört katlı bir pansiyona gelmiştik. Pansiyonun dışı içeriye oranla biraz güzeldi. "Buyurun efendim bu taraftan." diyen pansiyon sahibi kadının arkasından merdivenleri çıkmaya başladık. Her katta altı oda vardı. İkinci kata gelince kadın sol tarafa sapmış ve bir kaç kapı geçtikten sonra en son kapıya gelmişti. Elindeki anahtarla kapıyı açmış ve bize bakmıştı. "Bir şey lazım olursa oda da ki telefonla ararsınız." demiş ve elindeki anahtarı Arat'a uzatmıştı. Arat kadının uzattığı anahtarı almış "Teşekkürler." demiş ve kadına bir miktar para vermişti. Parayı alan kadın yüzündeki kocaman gülümsemeyle oradan ayrılmıştı.
Odaya girdiğim de temiz ve düzenli bir oda görmeyi beklemiyordum. "Bir süre burada kalırız sonra başımızın çaresine bakarız." diyen Arat'a bakıp başımı salladım. Arat daha sonra orada bulunan yatağa kendini sırt üstü atmış "Çok yoruldum." demişti. Yatağa gidip bende yanına uzanmıştım. Bana dönmüş ve elini koluma koymuştu. Biraz bana doğru yaklaştığında kalbim yeniden küt küt atmaya başlamıştı.
Yattığı yerden doğrulmuş ve karnıma dikkat ederek üzerime gelmişti. Üzerimde onun varlığını hissetmek kalbimin deli gibi atmasına ve bedenimin alev almasına sebep olmuştu. Parmakları saçlarımı okşarken dudakları dudaklarımı öpmeye başlayınca gözlerimi kapatmıştım. Önce masum olan öpücüğü git gide şehvetli bir hal almıştı. Parmakları yanağımın iki yanını tutunca öpücüğümüz derinleşmişti. Nefes almayı bile kısa süreliğine unutmuştuk.
Yavaş yavaş üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp yere atmıştı. Oda biraz soğuktu ama bedenim alev alev yandığı için odanın soğukluğunu bile hissetmiyordum. "Nazenim" diye fısıldamıştı. "Aratım" dedim ve ellerimi ensesine koyup parmaklarımla saçlarını okşadım. Arat geri çekilmiş ve üzerindeki kıyafetleri çıkarıp tekrar üzerime gelmişti. Benim ellerim onun omuzlarını ve sırtını okşarken, onun dudakları benim boynumu ve omuzlarımı öpüyordu.
Onunda bedeni şuan alev alev yanıyordu. Bacaklarımı açıp onu içeri davet ettiğimde yavaş bir şekilde içime girmişti. Terden ıslanan vücutlarımız bir bütün olmuştu. Odanın soğuğu artık etkisini kaybetmişti çünkü içimizdeki alevler dışımıza kadar vurmuştu. Odanın duvarlarına çarpan inleme ve nefes seslerimiz havaya karışıp kayboluyordu. Arat'ı omuzlarından tutup kendime çektiğim de dudaklarımızı birleştirmiştim.
|
0% |