27. Bölüm

Bölüm 27 "CANIM ANNEM"

Lotus
a_lotus_1

Sabahın ilk ışıkları camdan içeriye girmiş ve beni uyandırmıştı. Yan tarafıma dönüp baktığımda oranın boş olduğunu görmüştüm. Yataktan doğrulurken Arat'a seslendim. "Arat neredesin?" dedim. Banyodan gelen su sesi bana cevap olmuştu. Yataktan çıkıp kıyafetlerimi giymeye başladım. Odanın içinde yankılanan telefon sesiyle gözlerimi komodinin üstünde duran telefonlara çevirdim. Arat'ın telefonu çalıyordu. Telefonu elime aldığımda ekranda Asmin'in adını görmüştüm. Telefona cevap vereceğim sırada telefon susmuştu. Telefonu tekrar komodinin üstüne koyduğum zaman bir mesaj gelmişti. Mesajı açıp okuduğum da başımdan aşağıya bir kova sıcak su dökmüşler gibi başım yanmaya başlamıştı.

 

Titreyen ellerimden düşen telefonla beraber bende yere dizlerimin üzerine düşmüştüm. Gözlerimde biriken yaşların yanı sıra boğazıma yerleşen yumru nefesimi kesmişti. Telefon ekranında gördüğüm mesajın içeriği gözlerimin önünden bir türlü gitmek bilmiyordu. «Arat abi Nazen'in annesi kalp krizi geçirmiş şuan yoğun bakımda yatıyor.» yazıyordu. "Annem canım annem." diye bilmiştim. Benim yüzümden kalp krizi geçirmişti ve ben onun yanında değildim. Gözlerimde biriken yaşlar gözlerimden kayıp giderken hıçkırıklarım ona eşlik etmeye başlamışlardı. Banyonun kapısı açılmış ve Arat odaya girmişti.

 

"Bitanem ne oldu?" diyen telaşlı sesini duyduğumda ona baktım. "Arat, annem kalp krizi geçirmiş. Benim hemen onun yanına gitmem lazım." dedim ve ayağa kalktım. "Şimdi oraya gidemezsin. Devran seni görürse sana zarar verebilir." dediğinde ıslak gözlerle ona bakıp "Hiç bir şey umurumda değil. Benim annemin yanında olmam lazım." dedim. Arat'ın kolları beni sararken başımı çıplak göğsüne yerleştirmişti. "Lütfen sakin ol. Oraya gideceğiz ama şimdi değil." demişti. Kollarının arasından çıkıp öfkeyle ona baktım. "Ya sen anlamıyor musun? Benim annem orada canıyla uğraşıyor ve ben burada oturup hiç bir şey olmamış gibi mi davranacağım!" diye sitem ettim.

 

Arat üzerindeki havluyu bir kenara atıp hızla üstünü giyinirken bende yatağın üstüne oturup ağlamaya başladım. "Arat lütfen annemin yanına gidelim." dediğimde "Ben Asmin'i arayıp annenin durumunu öğreneyim." demiş ve yerdeki telefonunu eline almıştı. Arat, Asmin'le konuşurken ben ağlamaya devam ediyordum. Anneme bir şey olursa ben yaşayamazdım. "Hangi hastane? Tamam şimdi durumu nasıl? Bir şey olursa bana haber verirsin." demiş ve telefonu kapatmıştı. Yatağın üstüne yanıma oturan Arat'a baktım. "Bir kaç gün önce kalp krizi geçirmiş. Şuan durumu hakkında hiç bir şey bilmiyor." dedi. "Benim evden kaçtığımı duymuş ve benim yüzümden şuan ölümle pençeleşiyor." dedim.

 

İçim şuan alev almış, o alev gözlerimden süzülüyordu. Gözlerimdeki yaşların ardı arkası kesilmiyordu. "Arat beni annemin yanına götür." dedim. Boğazımdaki yumruya rağmen zorda olsa yutkundum. "Bitanem böyle yapma sende biliyorsun Devran seni görürse hiç iyi olmaz." demiş ve kolunu bana sarıp başımı omzuna yaslamıştı. "Annem ya benim güzel annem hep benim yüzümden." dedim ve hıçkırdım. "Kendini suçlama sende böyle bir şey olsun istemezdin." dedi ve gözlerimin önüne düşen saç tutumlarımı geriye doğru taradı. Göz yaşlarımı elimin tersiyle silip başımı kaldırdım. "Arat lütfen." diye bildim. Arat'ın da gözleri hafiften dolmuştu. "Tamam seni götüreceğim." demiş ve ayağa kalkmıştı.

 

****

 

Islak gözlerle önümde uzayıp giden yola bakıyordum. Yol sanki uzadıkça uzuyor ve hiç bitmiyordu. İçimde yer eden huzursuzluk şuan beni yiyip bitiriyor kalbim deli gibi göğüs kafesinin içinde atmaya devam ediyordu. "Arat hızlı sür şu arabayı hemen annemin yanına gitmek istiyorum." dedim. "Bitanem zaten son gaz gidiyoruz. Sen merak etme annene bir şey olmadan orada olacağız." demiş ve gaza yüklenmişti. Karnım açlıktan zil çalarken midem kazınmaya başlamıştı. "Önce bir yere gidip yemek mi yesek?" demiş ve bana kısa bir bakış atmıştı. "Hayır sadece annemin yanına gitmek istiyorum." dedim.

 

"Sen iki canlısın kendini düşünmüyorsan karnındaki bebeği düşün." demiş ve arabayı yavaşlatmıştı. "Ben aç falan değilim." dediğimde karnımdan gelen sesler aksini iddia eder gibiydi. "İtiraz istemiyorum. Bir şeyler yiyeceksin ondan sonra yola çıkacağız." demiş ve bir büfenin önünde durmuştu. "Ben şimdi sana bir şeyler alıp geliyorum." dedi ve arabadan indi. Başımı yan tarafımdaki cama çevirip onu izlemeye başladım. İçimden de anneme bir şey olmasın diye dua ediyordum. Elinde torbalarla büfeden çıkan Arat arabaya doğru gelmiş ve arabanın ön tarafından dolanıp direksiyonun başına geçmişti.

 

Elindeki poşeti bana uzatıp "Bunlar bitecek." dedi ve poşeti elime tutuşturdu. Poşeti açtım ve içindeki sandviçi elime alıp zar zor bir kaç lokma yedim. Arat'ta kendi sandviçini yerken arabayı çalıştırmıştı. Araba tekrar yola çıkarken poşetin içindeki meyve suyunu alıp içmeye başladım. Karnım artık guruldamayı kesmişti.

 

****

 

Hastanenin kapısından içeri girdiğimde bacaklarım titremeye başlamıştı. Yoğun bakım ünitesinin önünde perişan halde oturan ailemi görünce gözlerime yaşlar birikmişti. Yanımda yürüyen Arat beni kolumdan tutup durdurmuştu. "Onlarla yüzleşmeye hazır mısın?" diye sorduğunda bir şey diyemedim. Boğazıma takılı kalan yumru sesimin çıkmasına engel oluyordu. Başımı evet anlamında salladım ve dolan gözlerimdeki yaşları serbest bıraktım. Yoğun bakımın oraya gidince bizi gören babamın gözlerinde öfke belirmişti. "Hangi yüzle geldin!" diye sitem etmişti.

 

"Annemi görmeye geldim." dediğimde "Şimdi mi annem aklına geldi." diyen abimin gözleri ağlamaktan kızarmıştı. "Nazen" diyen ablam bana doğru gelmiş ve bana sarılmıştı. "Ablam" dedim ve onunla beraber ağlamaya başladım. "Evin bırak onu o artık senin kardeşin değil." diyen babamın sesini duymuştum. Ferman abim ablamı kolundan tutmuş ve bizi ayırmıştı. "Ferman bırak kız kardeşime doya doya sarılayım." diyen ablam ağlıyordu. "O artık bizim kardeşimiz değil." diyen Ferman abim bakışlarını Arat'a çevirmiş "Her şey senin suçun! Bir de utanmadan buraya mı geliyorsun!" diye sitem etmişti.

 

"Nazen'in annesini görmeye hakkı var. Buna engel olmaya çalışmayın." diyen Arat'a baktım. "Git anneni gör." dediğinde orada bulunan hemşirenin yanına gittim. "Hemşire hanım ben annemi görmeye geldim. Onu görebilir miyim?" diye sordum. "Tabi ben size yardımcı olayım." demiş ve bana bir önlük vermişti. Önlüğü üstüme geçirip açılan kapıdan içeri girmiştim. Yatağın üstünde boylu boyunca yatan annemin ağzında oksijen maskesi vardı. Sol tarafındaki monitörden gelen ses odadaki tek sesti. Yavaş adımlarla yatağın yanına gittim. Titreyen ellerimle annemin elini tutup öptüm. Göz yaşlarımın arasından ona bakıp "Annem ben geldim. Ne olur beni affet." dedim.

 

Dışarıdan gelen seslerle oturduğum yerden kalkıp kapıya gittim. Otomatik açılan kapıdan dışarıya çıktığım zaman Devran'ı karşımda görmeyi beklemiyordum. Gözlerindeki öfkeyle bana bakıyordu. "Yine karşılaştık bu sefer kendi ayaklarınla geldin." demiş ve sırıtmıştı. Gözlerim Arat'a kayınca ona doğru gitmek için hamle yaptım. Kolumdan tutan Devran bana engel olmuştu. "Bırak lan kızı." diyen ve beni çeken Arat'a abim engel olmuştu. "Nazen senin hiç bir şeyin değil. O Devran'ın resmi nikahlı karısı." dediğinde "Yakında boşanacaklar." diyen Arat'a "Kim demiş? Ben öyle bir şey dediğimi hatırlamıyorum." diyen Devran olmuştu.

 

Devran beni kolumdan tutup çekerken Arat onu kolundan tutmuş ve ona yumruk atmıştı. Devran'ın burnundan kan gelince mecburen beni bırakmak zorunda kalmıştı. "Sana onu bırak dedim! Sen kağıt üzerinde onun kocası olabilirsin ama onun yanında olması gereken kişi değilsin!" diye sitem eden Arat'a bakıyorduk. Devran burnundan akan kanı silmiş, yumruk yaptığı elini Arat'a savurmuştu. Arat'ın yanağına değen yumruk onu sadece hafiften sendeletmişti. "Bırakın kavga etmeyi! Bir de sizinle uğraşamam!" diye sitem edip avazım çıktığı kadar bağırdım. Her ikisi de durmuş, bana bakıyordu. "Yeter ya yeter ben artık kavga istemiyorum!" diye sitem edip kendimi orada bulunan sandalyeye atmıştım. Şuan sinirden elim ayağım titriyordu.

Bölüm : 11.12.2024 19:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...