Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Bölüm 4 "DÜĞÜN GÜNÜ"

@a_lotus_1

Mutluluk bana neden bu kadar uzaktı? Tam mutlu oldum derken neden mutluluk elimden alınmıştı? Şekeri elinden alınmış çocuklar gibi hayata küsmüştüm. Ciğeri yanan annem dışında bu kimsenin umurunda olmamıştı. Abim sevdiği kızı istemeye gittiği zaman bir şartla vermeyi kabul etmişlerdi. Kızın abisine bizden kız almak şartıyla kızı vermişlerdi.

 

Yani abim beni kurban etmişti. Yüreğimdeki hançeri çevirip yüreğimi dağlamış ve beni yaşayan ölüye çevirmişti. Şuan bu giydiğim gelinlik değil belki de benim kefenimdi.

 

Hiç vakit kaybetmeden bana bile sormadan beni gelin ediyorlardı. Üzerimdeki gelinliği parçalamak istiyordum. "Ben istemiyorum!" diye feryat etsem de fayda etmemişti. Hiç tanımadığım bir adamla evlenecektim.

 

O günden sonra Arat'ı hiç görmemiştim. Kalbimi ateşe atmışlar gibi kalbim acıyordu. "Arat gel beni kurtar." diye içimden çığlık atmıştım. Kaç kere intihar etmeyi denemiştim ama her defasında beni kurtarmışlardı. "Kızım gittiğin yerde inşallah mutlu olursun." diyen annem aslında bu söylediğine kendi de inanmıyordu. "Anne lütfen beni kurtar." diye yalvarsam da onunda elinden hiç bir şey gelmiyordu.

 

Dışarıdan korna sesleri gelince kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Kalbim bu sefer heyecandan değil, korkudan atıyordu. "Baba ben gitmek istemiyorum. Ne olur beni onlara verme." diye feryat edip ağladığım da babam kolumu öyle bir sıkmıştı ki canım yanmıştı. Abim elindeki kuşağı belime doladığı zaman boğazıma kocaman bir yumru gelip oturmuştu. O an nefes bile alamamıştım. Anneme sarılınca göz yaşlarımız sel olup akmıştı.

 

Babam elini uzatınca istemeye istemeye elini tutup öpmüştüm. Ona ve abime çok öfkeliydim. Ablama ardından kız kardeşime sarılmıştım. Onlar da benim gibi ağlıyordu. "İnşallah mutlu olursun." diyen ablam gözündeki yaşlarla bana bakmıştı. Abim bir şey dememe fırsat vermeden beni evden çıkarmıştı. Bedenim titriyor ayaklarım gitmemek için direniyordu.

 

Orada bulunan komşu kadın başıma kırmızı bir örtü örtmüş ve zılgıt çalmaya başlamıştı. Kolumu hafiften sıkan abimin elini hissedince başımı yerden kaldırmıştım. Takım elbise içindeki adamı görünce kafamı hemen yere indirdim. Onu daha önce hiç ama hiç görmemiştim. Bilmediğim ve tanımadığım biriyle evlenmek ölüme gitmek gibiydi.

 

Abimin eli kolumu bırakınca adamın elini kolumda hissetmiştim. O an bedenim korkuyla titremişti. "Kız kardeşim artık sana emanet." diyen abimin sesiyle göz yaşlarım akmıştı. Devran beni arabaya götürmek için resmen kolumdan tutup çekmişti. Son bir kez arkamı döndüm ve evime baktım. "Arabaya bin." sesiyle ona bakmadan arabaya binmek zorunda kalmıştım. Devran yanıma oturmuş ve ön taraftaki arabayı süren adama "Arabayı çalıştır." demişti.

 

Araba hareket edince orası arkamızda kalmıştı. Şuan kendimi kesilmeye giden bir kurban gibi hissediyordum. İçimdeki korku bedenimi ele geçirmişti. Hem neden korkuyordum ki? Ama biliyordum ki onda beni böyle hissettiren bir şeyler vardı.

 

Araba durunca arabadan inmiş ve beni de arabadan indirmişti. Sanki dilimi yutmuştum ve sesim çıkmıyordu. Devran'ın kolunda artık yaşayacağım eve doğru gidiyordum. Bu evde beni neler bekliyordu, hiç bir fikrim yoktu. Arat'ı şimdiden çok özlemiştim. Onun hayali gözlerimin önüne gelince burnumun direği sızlamıştı. Kalbim deli gibi göğüs kafesinin içinde atıyordu. Orada bulunan herkes bütün davetliler çok mutluydu. Bir tek benim gözüm yaşlıydı. Devran'ın kız kardeşi Asiye'yi abim alıp götürmüştü. Abime o kadar öfkeliydim ki bir daha asla onun yüzünü bile görmek istemiyordum.

 

Devran koluma girince bedenim ürpermişti. Beni yukarıda ki yatak odasına çıkarmıştı. Yatak odasından içeri girerken bacaklarım titremeye başlamıştı. "Çabuk ol." sesiyle yatağın üstüne oturmuştum. Devran başımdaki örtüyü kaldırınca gözümden bir kaç damla yaş elimin üstüne düştü. Boğazımdaki yumru nefes almamı engellemişti. "Yüzüme bak!" diye sitem eden sesiyle bir an da irkilmiştim. Bundan keyif almış olacak ki gülmeye başlamıştı. "Ne o yoksa benden korkuyor musun?" diye sormuştu. Hiç bir şey diyemedim. "Benden korkman aslında iyi bir şey." dedi ve elinde tuttuğu altın gerdanlığı boynuma taktı.

 

Gece olmuş ve düğün bitmişti. Yatağın üstünde oturmuş onu bekliyordum. Kapının sesiyle kafamı kaldırmıştım. Devran'ın içeriye girdiğini görünce kafamı hemen indirdim. Bana doğru gelmiş ve yatağın üstüne yanıma oturmuştu. "Aslında çok güzel birisin ama şu gözlerindeki yaşlar olmasa." demişti. Elini çeneme koyduğunda eli bir ateş misali bedenimi yakmıştı. Kafamı kendine doğru çevirmişti. "Artık benim karımsın." dediği zaman yutkunamadım. "Ben senin karın olmayı hiç istemedim." dedim. Eli çenemi sıkınca ağzımdan acı dolu bir inilti kaçmıştı. "İstesen de istemesen de artık benim karımsın." dedi.

 

Üzerimdeki gelinliği çıkarmaya başladığı zaman ona engel olmuş "Lütfen yapma." demiştim. "Neden karım değil misin?" diye öfkeyle bana bakarak sormuştu. "Ben başkasını seviyorum." dediğimde onun tokadıyla kendimi yerde bulmuştum. Yere eğilmiş ve saçlarımdan tutmuştu. "Ne demek lan başkasını seviyorum!" diye sitem etti. Saçlarımı ondan kurtarmaya çalıştıştığım sırada "Sen benim karımsın sadece benim!" diye sitem etmiş saçlarımdan tutup beni ayağa kaldırmıştı. Gözümdeki yaşlar hiç durmadan akmaya devam ediyordu.

 

Bedenimden düşen gelinlikle birlikte bedenim ürpermişti. Vücudumu ellerimle kapatmaya çalıştığım sırada bana engel olmuştu. "Benden utanma ben senin kocanım." demiş ve beni yatağa itmişti. "Lütfen bana bunu yapma." dedim ve örtünün altına girdim. "Sen galiba ilk günden dayak istiyorsun." dedi. Devran üzerindeki takım elbiseyi çıkarırken, bakışlarımı başka tarafa çevirmiştim. Işıkları kapatınca yanıma gelmiş ve beni kendine çevirmişti. Çıplak tenime değen elleri tüylerimi diken diken etmişti. "Ben istemiyorum." dedim ve ellerinin arasından çıktım.

 

"Oyun oynamıyoruz burada!" diye sitem etmiş ve beni kolumdan tutmuştu. Kendimi bir an da onun altında bulmuştum. Dudakları dudaklarımı öpmeye başlamıştı. Elleri vücudumda gezerken gözümden yaşlar akıyordu. Dudaklarımı dudaklarından çekip "Devran yalvarırım yapma." dedim. Devran beni duymamış gibi bu sefer boynumu öpmeye başlamıştı. Dudakları bir ateş misali boynumu yakıyor ve o ateş canımı acıtıyordu. Ona engel olmaya çalıştığım zaman ellerimden tutmuş ve benim acıyla inlememe sebep olmuştu. Ellerimi öyle bir sıkmıştı ki canımı yakmıştı.

 

Üzerimde kalan iç çamaşırlarını resmen yırtar gibi çıkarmış ve yere atmıştı. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve nefesimi tuttum. Göğüs uçlarımda art arda hissedilen ıslaklıkların ne olduğunu biliyordum. Devran'ın parfüm kokusu genzimi yakmaya başlamıştı. "Artık her şeyinle benim olacaksın." demiş ve bacaklarımı açmıştı. Onu üzerimden itmeye çalıştığım sırada yüzüme inen darbeyle afallamıştım. "Kendine gel, ben senin kocanım!" diye sitem etmişti. "Bundan sonra benden iyilik bekleme!" diye bir kez daha sitem etti.

 

Bacaklarımın arasında hissettiğim acıyla sesli bir şekilde bağırmıştım. Canım şuan çok yanıyor ve gözlerimden yaşlar akıyordu. Devran'ın bu zerre umurunda değildi ve hiçte olmayacaktı. O zevkle inlerken ben ise acıyla inliyordum. Dişlerimi sıkmış bir an önce bu eziyetin bitmesini beklemiştim. Gözlerimdeki yaşlar beni terk ederken gözlerimi üstümüzdeki tavana dikmiştim.

Loading...
0%