42. Bölüm

Bölüm 42 "AŞKIN MEYVESİ"

Lotus
a_lotus_1

Gecenin sessizliğin de sokakta bir başıma göz yaşları içinde kalakalmıştım. Arat çocuğumu alıp götürmüş ve beni de bir başıma bırakmıştı. "Nazen hadi içeri gir." diyen ve kolumdan tutup beni ayağa kaldıran babama bakıp "Oğlum gitti ve ben onu bir daha hiç göremeyecek miyim?" deyip akan burnumu çektim. Babam bir şey dememiş ve beni içeri sokmuştu. "Baba ben Miran olmadan yaşayamam." dedim. "Elimden bir şey gelmez." dediğinde "İstersen her şeyi yaparsın ama istemiyorsun." dedim.

 

İçim öfkeyle dolarken babam beni bırakıp odasına girmişti. "Abla sen merak etme Miran'ı geri alacağız." diyen ve yanıma gelen kız kardeşim Buket'e baktım. Onunda gözleri dolmuştu. "Alacağız değil mi?" dediğim de gelip bana sarılmış ve göz yaşlarını serbest bırakmıştı. İçim o kadar yanıyordu ki nefes bile alamıyordum. Telefonum sesiyle gözlerim salon kapısına gitti. "Yoksa Arat mı arıyor?" dedim ve hızla salona girip sehpanın üstünde duran telefonu elime aldım. Ekranda gördüğüm isimle kısa süreli bir şok yaşadım. Devran beni şimdi neden arıyordu? Gözlerim Buket'e kayınca meraklı gözlerle bana baktığını gördüm.

 

Nefesimi verdim ve telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Alo Nazen duyduklarım doğru mu? Arat, Miran'ı senden almış." dediğin de göz yaşlarım yeniden akmaya başladı. "Evet doğru." dedim ve sesimin titremesine engel olamadım. "Sen merak etme, Miran'ı en kısa zaman da sana getireceğim." dediği zaman içime yeniden bir umut dolmuştu. "Gerçekten benim için böyle bir şey yapar mısın?" dedim. "Bir bebeği annesinden ayırmak ne demek ona göstereceğim." demişti. Acaba Devran bu olayı nasıl duymuştu? "Devran senin nereden haberin oldu?" dedim. Kısa bir sessizlikten sonra "Sen orasını boşver ben sana çocuğunu getireceğim." demiş ve telefonu kapatmıştı.

 

***

 

Ellerimin arasındaki oğluma bakıyordum. Acaba bu bir rüya mıydı? Şuan hayal mi görüyordum? Miran mız mızlanmaya başladığın da bu ne rüya nede hayaldi. "Rüya görmüyorum değil mi?" dedim. "Hayır rüya görmüyorsun." diyen Devran'a baktım. Bu sefer gözlerimdeki yaşlar mutluluktan dökülüyordu. "Nasıl haberin oldu ve geri aldın?" diye sorduğum da "Çocuğun yanında gerisi önemli değil." demiş ve Miran'ın başını okşamıştı. Aramıza kısa süreliğine rahatsız edici bir sessizlik girmişti. "Duyduğuma göre başka biriyle berabermişsin." diyen ve gözlerini başka tarafa çeviren Devran'a baktım.

 

Gözlerim Miran'a kayınca uyuduğunu gördüm. Ayağa kalktım ve onu beşiğine yatırdım. "Peki onunla mutlu musun?" diye sormuştu. Ona dönüp baktığım zaman göz göze gelmiştik. "Evet mutluyum." dediğim de başını sallayıp ayağa kalkmış "Ben artık gideyim." demişti. "Peki sen mutlu musun?" diye sordum. Acıyla karışık tebessümü dudaklarına yerleşirken gözlerini benden kaçırmıştı. "Mutlu değilsin değil mi?" dedim. Bakışları tekrar beni bulduğun da "Evet değilim ama onunla evlenmeye mecburum." dedi. Kaşlarım şaşkınlıktan havaya kalkmıştı. "Neden mecbursun?" diye sordum. "Bu kadar sohbet yeter ben artık gideyim." demiş ve beni de aklımda soru işaretleriyle baş başa bırakmıştı.

 

***

 

Havada biriken kara bulutlar birazdan yağacak olan yağmurun habercisiydi. Arabanın içindeki sessizliği kırmak ister gibi müziği açmıştı. "Benimle buluşmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim." dedim ve ona döndüm. Civan bana dönmüş hafiften tebessüm etmişti. "Biliyorsun her zaman yanındayım." dedi. Benimde yüzümde o an ufakta olsa bir tebessüm oluşmuştu. "Devran neden o kadınla evlenmek zorunda kaldı." dediğim zaman kaşlarını çatmıştı. "Bu konular da senin bir alakan olduğunu sanmıyorum." dedi. "Lütfen Civan bilmek istiyorum." dedim.

 

Nefesini alıp vermiş ve sonunda ikna olup anlatmaya başlamıştı. "Devran bir gün şirkette olduğu sırada bu kız temizlik işi için başvuru yapmaya gelmiş. Kızı işe almışlar ama kızın niyeti farklıymış." dedi ve sanki o günleri hatırlamak ister gibi durdu. "Kız abimden hamile kalınca adı çıkmasın diye Devran onunla evlenmek zorunda kaldı." dediğin de gözlerim kocaman olmuştu. "Bir kaç gün içinde de düğünleri olacak." demiş ve nefesini vermişti. Açıkcası Devran'ın evlenmek zorunda kalışına üzülmüştüm. Zamanında benimle de evlenmek zorunda kalmıştı. "Dündar ve Asmin nasıl?" dedim ve konuyu değiştirdim. "İyiler onlarda." dediğin de başımı salladım. "Biliyor musun? Evde tek mutlu çift Dündar ve Asmin." demişti.

 

***

Civan arabasıyla beni evin önüne bırakıp gitmişti. Güneş hafiften batmaya başlamış ve hava biraz serinlemişti. Eve gireceğim sırada kapıdan çıkan Berdan'ı görünce ufak çaplı bir şok yaşadım. "Arıyorum telefonlarını açmıyorsun. Eve geliyorum evde yoksun." demişti. "Bir işim vardı. Telefonumu da almayı unutmuşum." dedim. "Seni eve getiren o kişi kimdi?" diye sorduğun da tüylerim nedense diken diken olmuştu. "Eski eşimin kardeşi." dediğim zaman kaşlarını çattı. Soru sorar gibi gözlerimin içine bakıyordu. "Önemli bir şey değil. Hadi eve girelim." dedim.

 

"İyi bakalım öyle olsun." demiş ve açtığım kapıdan içeri girmişti. Salona girdiğimiz de babam onu görünce şaşırmıştı. "Merhaba efendim siz Nazen'in babası olmalısınız?" diyen ve babamın yanına giden Berdan'a baktım. "Evet ben babasıyım. Peki sen kimsin?" diyen babama "Kızınızla niyetim ciddi ve onunla evlenmek istiyorum." demişti. Babam kısa süreliğine bana bakmış ardından bakışlarını Berdan'a çevirmişti. "Ayakta kaldın gel şöyle otur." diyen babamın yüzünde şuan güller açıyordu. Sanırım benim çocuğumla onun başına kalmayacak olmama seviniyordu.

 

Berdan babamın gösterdiği yere otururken bana bakmıştı. "Nazen bize birer kahve yap." diyen sesle bakışlarımı babama çevirip "Hemen yapıyorum." dedim ve oturma odasından çıktım. Kalbim küt küt atıyordu. Şuan ne konuştuklarını o kadar çok merak ediyordum ki. Titreyen ellerime aldırmadan kahvelerini yapıp içeriye girmiştim. Elimde tuttuğum tepsiyi babama uzatıp daha sonra kahvesini alması için Berdan'a uzatmıştım. "Teşekkür ederim." diyen ve yüzünde tebessüm oluşan Berdan'a hafiften tebessüm edip boş olan bir yere geçip oturdum. Babam kahvesinden bir yudum alıp "Demek şirketin var." demişti. "Evet tekstil üzerine." diyen Berdan'da kahvesinden içmişti.

 

Elindeki fincanı sehpanın üstüne koyan babam boğazını temizlemişti. Bunu genel de ciddi bir şey konuşacağı zaman yapardı. "Nazen'in durumunu biliyorsun." deyip bana doğru kısa bir bakış attı. "Evet her şeyden haberim var." diyen Berdan'da elindeki fincanı önünde duran sehpanın üstüne koydu. "Çocuğu olması senin için sorun değil yani." diyen babama "Benim için hiç sorun değil." dedi. "Peki ailenin bu durumdan haberi var mı?" diye sordu.

 

O an Berdan'la göz göz gelmiştik. Ağzını açıp bir şey diyeceği sırada babamın sözleri onu susturdu. "Demek ki ailenin haberi yok. Hem beni de ilgilendirmiyor. Sen kızımı sevip onunla evlenmek istedikten sonra kimseye laf düşmez." dedi ve kahvesini eline alıp içmeye başladı. Berdan ve benim yüzümde tebessüm oluşmuştu. "Berdan oğlum akşam yemeğine misafirimiz ol." diyen babama baktık. Önceki halinden eser kalmamıştı. Önceden bağıran çağıran adam gitmiş yerine anlayışlı bir adam gelmişti. "Size rahatsızlık vermek istemem." diyen Berdan'a "Olur mu öyle ne rahatsızlığı aksine mutlu oluruz." demişti.

 

Bölüm : 23.06.2025 13:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...