51. Bölüm

Bölüm 51 "KINA GECESİ"

Lotus
a_lotus_1

Türküler söyleyerek etrafımda dönen insanlara bakıyordum. Kırmızı örtünün izin verdiği ölçüde yüzlerini izliyordum. Gözlerimden bir kaç damla düştüğünde örtüyü kaldırıp "Gelin kızımız ağlıyor." diyen ve yüzünde tebessüm oluşan yengeme baktım. Gözlerimi ellerime çevirdim. Asiye yengem elimi avuçlarının arasına almıştı. "Gelin kızımız elini açmıyor." dediğinde gözlerim onun gözleriyle buluştu. Bana göz kırptığında ona tebessüm ettim. "Şimdi belki açar." diyen ve elinde tuttuğu büyük altını yengeme uzatan Asmin olmuştu.

 

Asiye yengem avucumun içine altını koyup üstüne kınayı yakmıştı. Öteki elime de yakılan kınadan sonra ellerime eldivenleri geçirdi. Kırmızı ve pullu eldivenler göz kamaştırıyordu. O an büyük bir boşluk hissettim ve annemin yüzü gözlerimin önüne geldi. Gözlerimden daha çok yaş akmaya başladığında ablam elindeki peçeteyle yaşlarımı sildi. "Keşke annem de burada olsaydı." dedim ve akan burnumu çektim. "O hep yanımızda." diyen ve gözleri dolan ablam kolumu hafiften sıkmıştı.

 

Herkesin yüzü gülüyor benim ise şuan içim kan ağlıyordu. Annesizliğimi şuan ileklerime kadar yaşıyordum. Odanın kapısı açılmış ve Arat içeriye girmişti. Yanıma onun için bir sandalye koymuşlardı. Arat sandalyeye oturduğunda, Asiye onun omuzlarına yeşil bir örtü örttü. Onunda avuçlarına kına yaktıklarında başımı çevirip ona baktım. Şuan onunda yanında annesi yoktu. Ablası Asmin dışında kimse kına gecesine gelmemişti. Arat'ın benimle evleneceğini duyan annesi bize cephe almıştı.

 

"Her şey istediğin gibi olacak, hiç bir şey içinde kalmayacak." dediğinde yüzümde hafifte olsa bir tebessüm belirdi. "Ben sadece mutlu olmak istiyorum. Seninle ve oğlumuzla birlikte." dedim. Buket'in kucağındaki Miran'a baktım. İçime işte o zaman kocaman bir sevgi doldu. Miran meraklı gözlerle etrafını izliyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

 

Bir kaç gün önce Arat gelmiş ve benimle evlenmek istediğini söylemişti. Beni ve oğlumuzu artık kaybetmek istemiyordu. Ve şuan da onunla kına gecemiz oluyordu. Yarında düğünümüz olacaktı ve artık tamamen karı koca olacaktık. Bu sefer gerçekten mutlu olabilecek miydim? "Ben artık erkeklerin yanına gideyim." diyen Arat odadan çıktığında "Artık bu kadar ağlamak yeter. Hadi bir müzik açında oynayalım."diyen Asiye elimden tutup beni ayağa kaldırmıştı. Odada yankılanan müzikle herkes oynamaya başlamıştı. Oynamayı bilmediğim ve biraz da utandığım için oturmak istedim. Ama Asiye bana engel olup beni zorla oyuna dahil etmişti. Hamile olmasına rağmen benden daha kıvraktı. "Artık oturmak istiyorum." dedim ve orada bulunan koltuğa kendimi attım.

 

Erkeklerin sesi dışarıdan geliyordu. İçeride ise sadece biz kadınlar vardı. Miran mızmızlanmaya başlayınca ayağa kalktım ve onu kucağıma aldım. Minik ellerini boynuma doladığın da yanağına öpücük kondurdum. Miran üzerimdeki bindallının pullarıyla oynamaya başlamıştı. Tekrar eski yerime oturduğumda Buket'te yanıma oturdu. Onu gördüğümden bu yana çok değişmişti. Sanki bir anda büyümüş ve genç bir kız olmuştu. Yüzünden de ne kadar mutlu olduğu anlaşılıyordu. Odadaki kadınlar oynarken bizde Buket'le onları izliyorduk. "Buket sen nasılsın?" diye sorduğumda bana bakıp "İyiyim beni merak etme." dedi. Ona defalarca kez aynı soruyu sorduğumdan ne demek istediğimi anlamıştı.

 

Odanın kapısı açıldığında ablamın oğlu ve kızı içeriye girmişti. Gözlerim ablama kaydığında yüzündeki şaşkın ifadeyi gördüm. Ama hemen sonra o şaşkın ifade yerini mutluluğa bırakmıştı. "Anne biz seni çok özledik." deyip ablama sarılmışlardı. Ablamın gözlerinden süzülen yaşlar mutluluktan akıyordu.

 

***

 

Ellerimdeki kınayı yıkadıktan sonra Miran'ı uyutmuştum. Şuan beşiğinde mışıl mışıl uyuyordu. Parmak uçlarım tel tel olan saçlarının arasında dolaşıyordu. Arada nefes alış veriş sesleri duyuluyordu. Elimi yanağına koyup yanağını okşadım.

 

Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve herkes odasına çekilmişti. Yerimden kalktım ve odadan çıktım. Kimseyi uyandırmak istemediğim için parmak uçlarında yürüyordum. Dış kapının oraya geldiğimde biraz bekledim. Dışarı çıkıp çıkmamakla kararsız kalmıştım. Kalbim nedense o an küt küt atmaya başlamıştı. Kapının kolu elimin altında duruyordu. Kapı kolunu aşağıya indirip kapıyı açtığımda soğuk hava yüzüme çarptı. Temiz havayı içime çekip dışarı çıktım. Cır cır böceklerinin sesi dışında etraf sessizdi. Ay ışığının aydınlattığı bir ağacın altına gittim. Orada bulunan hasır koltuğa oturdum. Gözlerimi kapatıp temiz havayla ciğerlerimi doldurmaya başladım. Son zamanlar da ne çok şey yaşamıştım. Tek tek hepsi bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu.

 

Dal çatırdama sesiyle gözlerimi açtığımda içim korkuyla dolmuştu. "Nazen burada ne arıyorsun?" diyen ve kaşları havaya kalkmış, yüze bakıyordum. "Abla sen misin? Ödümü kopardın!" diye küçük bir sitem ettiğimde ablam gülümsemiş ve diğer koltuğa geçip oturmuştu. "Seni de mi uyku tutmadı?" diye sorduğunda başımı salladım. Başını havaya çevirip nefesini içine çekmiş daha sonra bana bakmıştı. "Nazen ben ne yapacağım? İki arada bir derede kaldım." dedi. O an çocuklarından ve eşinden bahsettiğini anlamıştım. Ben bir şey diyemeden konuşmaya devam etti. "Cahit'ten boşansam çocuklar orta da kalacak. Boşanmasam da olan bana olacak." demişti. Gözlerinden bir kaç damla yaş süzüldüğünde hemen sildi.

 

Elimi elinin üstüne koyup parmaklarını hafiften sıktım. "Sen ne karar verirsen ver. Ben hep senin arkanda olacağım." dedim. "Sağol." demiş ve zoraki de olsa tebessüm etmişti. Ablamın eşini çok sevdiğini biliyordum. Her ne kadar görücü usulü evlenmiş olsa da zamanla sevmişti. Tabi zamanla güzel giden evlilikleri monoton bir hal almıştı. Aslında belki de kabul etmek istemesekte bu evlilik çocukların hatrına devam ediyordu.

 

Eniştem ve Müjgan çocukları göndermişti ama kimse onların nerede olduğunu bilmiyordu. Çocuklara sorduğumuz her soru cevapsız kalmıştı. Çünkü onlar da nerede olduklarını bilmiyordu. Belki de biliyorlardı ama babalarının korkusuna söylemiyorlardı. "Hadi yatalım." diyen ve ayağa kalkan ablama baktım. Arkasını dönmüş ve eve doğru yürümüştü. Oturduğum yerden ayağa kalktım ve bende onun peşinden eve girdim. "İyi geceler." demiş ve çocuklarla kaldığı odaya yönelmişti. Şuan içinde ne fırtınalar koptuğunu kimse bilmiyordu.

 

Odama girip, yatağıma girdim ve başımı yastığa koydum. Yarından sonra artık bu odada kalmayacaktım. Bir an da nedense içim sevinçle dolmuştu. Ellerimi havaya kaldırıp avuçlarımda ki kınalara baktım. Turuncu bir tonla şekiller vererek, ellerime sanki resim çizmişlerdi. Nedense gözüme bir türlü uyku girmiyordu. Sağıma da dönsem soluma da dönsem bir türlü uyuyamıyordum. Yarının heyecanı mı bilmiyorum ama içim içime sığmıyordu. Bu sefer gerçekten mutlu olmak istiyordum. Arat'la mutluluğu hakediyorduk. Ben o ve oğlumuz bir aile olmalıydık. Annemin bana gülümsediğini ve beni izlediğini biliyordum. Yanımda olsaydı o da benim mutlu olamamı isterdi. Yarın mezarına beyaz gelinlikle gitmeyi kafamın bir köşesine not ettim. Daha sonra yüzümde oluşan buruk tebessümle gözlerimi kapatmıştım.

Bölüm : 25.10.2025 13:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...