Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Bölüm 6 "İHANET SARMALI"

@a_lotus_1

Odaya geri döndüğümde Devran'ı orada bulunan bir koltukta oturmuş, elindeki sigarasını içerken görmüştüm. Bornozumu çıkardığım zaman gözlerini bana çevirmişti. Elbisemi elime alıp giymeye başladığım sırada oturduğu yerden kalkmış ve yanıma gelmişti. "Sen kendine ne yaptın böyle?" diye sormuştu. "Senin yaptığının yanında hiç bir şey." dedim ve elbisemi giydim. "Bana karşılık verme!" diye sitem etmişti. "Sende bana karışma!" diye sitem ettiğim de yüzüme inen tokatla afallamıştım. "Bir daha bana sesini yükseltme!" diye sitem etmiş ve geçip yerine oturmuştu.

 

Acıyan yanağım göz yaşımın akmasına neden olmuştu. "Senden nefret ediyorum." dediğim zaman kaşları çatılmıştı. "Seni hiç bir zaman sevmeyeceğim." dedim. Elindeki sigarayı küllükte söndürmüş ve yanıma gelmişti. Saçlarımdaki eli saçlarımından bir kaç tel koparmıştı. "Artık senden korkmuyorum!" diye bağırdım. Nefesini burnundan vermiş ve tam ağzımın ortasına vurmuştu. Ağzımın kenarından kan akmaya başlamıştı. "Bırak beni!" diye sitem ettiğimde saçlarımdaki eli daha çok canımı acıtmaya başlamıştı. "Ben senin kocanım kelimelerine dikkat et!" diye sitem etti. "Etmezsem ne olacak?" dediğim de başıma gelecekleri zaten biliyordum.

 

Beni yere düşürmüş ve karnıma tekme atmıştı. Tekmenin etkisiyle acıdan iki büklüm olmuştum. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Şuan kendimi çaresiz ve güçsüz hissediyordum. Ağzıma kan tadı gelince "Yeter artık vurma!" diye avazım çıktığı kadar bağırınca bile durmamış ve bana tekme atmaya devam etmişti. "Devran aç şu kapıyı!" Şehnaz hanımın sesi odada yankılanmıştı.

 

Devran kimse içeri girmesin diye kapıyı kilitlemişti. "Siz karışmayın!" diye sitem etmiş ve beni ayağa kaldırmıştı. "Bana bir daha karşılık verirsen seni öldürürüm!" diye bağırmış ve beni yatağın üstüne itmişti. Ellerimi kendime sardım ve hıçkırarak ağlamaya devam ettim. "Kes artık sesini!" diye bağırmış ve kapıya gitmişti. Devran kapıdan çıktığı sırada "Oğlum ne yapıyorsun!" diye sitem eden Şehnaz hanıma "Ona haddini bildiriyorum." demiş ve gitmişti. Şehnaz hanım yanıma gelmiş ve bana gözlerindeki hüzünle bakmıştı. O an daha çok ağlamaya başlamıştım. "Ne oldu? Neden seni dövdü?" diye sorunca cevap verememiştim. Hem zaten ne diyebilirdim ki?

 

"Ona ne yaptın da seni dövdü?" diyen Şehnaz hanıma gözlerimdeki öfkeyle bakmıştım. "Ben hiç bir şey yapmadım! Beni dövmek için bahane arıyorsa, bu benim suçum mu!" diye sitem ettim. Bu halimi gördüğü halde halen daha oğlunu haklı çıkarmaya çalışıyordu. "Devran böyle biri değildi. Onu kızdıracak ne yaptın!" diye bu sefer o sitem etmişti.

 

Kapıya gözlerim kayınca gözlerindeki hüzünle bana bakan iki kızı görmüştüm. Bunlar Devran'ın kız kardeşleriydi. "Anne kızın ne halde olduğunu görmüyor musun?" diye soran Serap yanıma gelmişti. "Yenge iyi misin?" diye sormuştu. "Hiç iyi değilim." dedim ve daha çok ağladım. "Yenge kalkmana yardım edeyim." demiş ve beni yataktan kaldırmış orada bulunan bir koltuğa oturtmuştu. "Müjgan pansuman malzemelerini getir." demiş ve kapının girişinde duran kıza seslenmişti. Müjgan pansuman malzemelerini almaya gitmişti.

 

Şehnaz hanım odadan çıktığında Müjgan odaya girmişti. Elindeki pansuman malzemelerini ablasına uzatmıştı. Serap elindeki pamuğa tentürdiyotu dökmüş ve ağzımın kenarına bastırmıştı. Yarama değen tentürdiyot canımı yakmış ve ağzımdan acı dolu ufak bir inilti kopmuştu. "Çok özür dilerim." dediğinde "Önemli değil." diye bildim.

 

Şuan onların yüzüne bile bakamıyor, kendimi aciz hissediyordum. "Ben biraz yalnız kalmak istiyorum." dedim. "Nasıl istersen." demiş ve ayağa kalkmıştı. "Hadi Müjgan dışarı çıkalım." dedi. Onlar gidince ayağa kalktım ve aynadaki yansımama baktım.

 

Dudağımın kenarındaki yaradan akan kan çenemde kuruyup kalmıştı. Saçlarımdaki bir kaç tel havaya kalkmış, gözlerimin içi kızarmıştı. Kendimi şuan çok kötü hissediyordum. Yanağımdaki saç tutamlarını kenara çektiğim zaman orada kırmızı bir iz görmüştüm. Yere çöküp avazım çıktığı kadar bağırarak ağladım. Arat bana dokunmaya kıyamazken Devran bana vurmaktan bile çekinmiyordu. "Aratım gel beni nazende sevgilini kurtar." dedim. Ama biliyordum ki gelmeyecekti. Ona haber verecek bir telefonum bile yoktu. Çünkü abim ve babam telefonuma el koymuştu.

 

Kapı zilinin o tiz sesi kulağıma gelince kendimi toplamıştım. Banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Odaya geri döndüğüm zaman kapımın çaldığını duyunca "Yalnız kalmak istiyorum." dedim. Kapı açılmış ve arkadaşım Dicle kapının önünde belirmişti. "Sana ne oldu böyle?" diye sormuş ve yanıma gelmişti. "Devran bana hiç acımıyor, o Arat gibi değil." dedim.

 

Dicle gözlerindeki hüzünle bana bakmış daha sonra bana sarılmıştı. "Hepsi geçecek." demişti. İlk başta neyi kastettiğini anlamasam da beni teselli etmesine izin vermiştim. Aklıma gelenle Dicle'ye bakıp "Dicle telefonunu verir misin?" diye sordum. "Telefonumu ne yapacaksın?" diye sormuştu. "Lütfen telefonunu ver." dedim. Dicle telefonunu verince banyoya girmiştim.

 

Nefesimi verdim ve Arat'ın numarasını tuşlayıp telefonu kulağıma götürdüm. Kalbimin sesi sanki kulaklarımda çınlıyordu. Telefon bir kaç saniye sonra açılınca kalbim küt küt atmıştı. "Alo, kiminle görüşüyorum?" diyen sesini duyunca gözümden bir kaç damla yaş düşmüştü. "Arat benim Nazen." dediğim zaman hattın öbür ucunda bir sessizlik oluşmuştu. "Nazenim." diyen sesi içimdeki kelebeklerin ayaklanmasına sebep olmuştu. "Nazende sevgilim." dediği zaman sesi titremişti.

 

"Nazende sevgilin yok artık." dedim. Boğazımda oluşan kocaman bir yumru nefes almamı engelliyordu. "Hayır o hep var ve öyle kalacak. Ne olursa olsun gelip seni alacağım." dediği zaman içime umut tohumları yerleşmişti. "Seni her zaman sevdim ve sevmeye devam edeceğim." dediğinde kalbim yeniden aşkla dolmuştu. "Bende seni seviyorum ve hep seveceğim." dedim. "Nazen banyoda mısın?" Devran'ın sesini duyduğum zaman bedenim buz kesmişti. "Aratım kapatmam lazım." dedim ve onun konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapattım.

 

Telefonu elbisemin içine saklamış ve banyodan çıkmıştım. Devran çatık kaşlarla bana bakıyordu. Nefesini sesli bir şekilde vermişti. Devran bir şey demek için ağzını açtığında Dicle'nin sesi onun konuşmasına fırsat vermemişti. "Enişte seninle daha tanışmadık." dedi. Devran yüzündeki gülümsemeyle ona dönmüş "Tanışalım o zaman." demiş ve elini ona uzatmıştı. Dicle'de yüzündeki tebessümle elini sıkmış "Benim adım Dicle." demişti. "Memnun oldum." diyen Devran gözlerini onun gözlerinden bir saniye bile ayırmamıştı.

 

Elleri havada bir kaç saniye boyunca öylece kalmıştı. İçime o an yavaş yavaş öfke tohumları ekilmişti. "Bugün akşam yemeğine misafirimiz ol." diyen Devran onun elini sonunda bırakmıştı. Aralarında şuan ne olduğunu anlamasam da ikisinin birbirlerine bakışları hiç ama hiç hoşuma gitmemişti. "Olur neden olmasın." diyen Dicle göz ucuyla bana bakmış ardından Devran'a gülümsemişti. "Devran ne oldu?" diye sordum. Devran bakışlarını bana çevirmişti. "Aşağıya in akşam yemeğine yardım et. Bak bugün misafirimiz var." dedi.

Loading...
0%