Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm 1

@a_lotus_1

Hayallerim vardı benim.. Güzel hayaller.. Hayal dünyam da toz pembe hayallerim vardı. İçimdeki çocuğun sesi sanki kulaklarımın dibinde çınlıyordu. İnsan başına gelecekleri bilse, bile bile yaşamaya devam eder miydi? Ben şahsen başıma gelenleri bilseydim ölmek isterdim..

 

Afganistan'ın bombalardan esaretinin kurtuluş yılı dolmuştu. Artık her ülke gibi bizim ülke de savaş son bulmuştu. Bazı evler yıkılmış, duvar boyaları kara islerle kaplanmış olsa da insanın kendi yurdu gibisi yoktu. "Maliha kızım buraya gel." diyen babamın sesindeki tını hiç hoşuma gitmemişti. "Buyur baba." dedim ve başımı yere eğdim. "Seninle evlenmek isteyen biri var." dediği zaman başımı yerden kaldırdım. Şok olmuş bakışlarımı babamın keskin harelerine dikmiştim.

 

Beni isteyen bu genç kimdi onu bile bilmiyordum. "Bana yüklü bir miktar başlık parası verdi. Bende seninle evlenmesini uygun gördüm." dediğinde boğazıma oturan kocaman yumru adeta taş olmuştu. "Bana bile sormadan mı?" dedim. "Babanın sözü üstüne söz söylemek nerede görülmüş." demişti. Gözlerim dolmuş, bir kaç göz yaşı gözlerimi kapatıp açmamla yanaklarımdan süzülmüştü. "Sen nasıl uygun gördüysen öyle olsun." dedim ve başımı öne eğdim. "Git şimdi en güzel elbiseni giy. Bu akşam seni istemeye gelecekler." dedi.

 

Ayaklarımı güç bela hareket ettirip odama gittim. Bizde kızlar küçük yaşta evlendirilirdi. Gerçi benim yaşım biraz büyüktü. Ama yine de bilmediğim ve tanımadığım biriyle evlenmek istemiyordum. Evde hazırlıklar tüm hızıyla devam ederken bende odamda elbisemi giyiyordum. Odamın kapısı açılmış, annem içeriye girmişti. "Maliha kızım geldiler, biraz çabuk ol." demişti. Gözlerim dolu dolu annemin gözlerine baktım. "Tamam geliyorum." dedim. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Titreyen parmaklarımla elbiseyi üstüme geçirmiştim.

 

"Hoş geldiniz buyurun oturun." diyen babamın sesi mutfağa kadar gelmişti. "Hoş bulduk Matin." diyen bir adamın sesini duymuştum. Onlar kendi aralarında konuşurken sesleri kulağıma kadar geliyordu. Ellerim heyecandan mı bilmiyorum ama tir tir titriyordu. "Maliha kahveleri yap." diyen annem yanıma gelmişti. Kahve yapmak için cezveyi çıkardım. Cezvenin içine su kahve ve şeker koyup pişmesi için ocağa koydum. Annem mutfaktan çıkmış ve tekrar salona girmişti. Kahveler olunca tek tek fincanlara eşit şekilde pay etmiştim. Tepsinin saplarından kavrayıp başım önde mutfaktan çıktım.

 

Kahveleri sırasıyla dağıtmaya başladım. Kalbim yerinden çıkacak gibi küt küt atıyordu. Başımı bir kez olsun yerden kaldırmadan kahveleri verdikten sonra salondan çıkmıştım. Kapının oradan içeriye, kimseye görünmeden göz atıyordum. "Sen nasılsın Feras." Babamın hal ve hatrını sorduğu adama gözlerim kaymıştı. Gür siyah saçları nedense ona çok yakışıyordu. "İyiyim Matin amca sağlığınıza duacıyım." demiş ve kahvesinden bir yudum içmişti. Babam başını sallamış, Feras'ın yanında oturan adama bakışlarını çevirmişti. Adam boğazını temizlemiş ve konuşmaya başlamıştı.

 

"Allah'ın emri peygamber efendimizin kavliyle kızınız Maliha'yı oğlum Feras'a istiyorum." Elindeki fincanı önünde duran sehpanın üstüne koymuştu. "Hayırlısı olsun inşallah." diyen babama gözlerimi kaydırdım. Mutfağa girdim ve elimde tuttuğum tepsiyi tezgahın üstüne koydum. Göz yaşlarım benden habersiz akmaya başlamıştı. Gözlerim yanıyor o ateş yanaklarımı da yakıyordu. İçimin ateşi bir kor gibi beni kavuruyordu. Benim fikrimi almaya gerek bile duymadan beni tanımadığım birine vermişlerdi. Titreyen bacaklarım bedenimi daha fazla taşıyamamıştı.

 

Yere çömelip ağlamaya devam ettim. "Maliha gel büyüklerinin elini öp!" Babamın sesi mutfak fayanslarında yankılanmıştı. Kendimi topladım ve ellerimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. Başım önde salona girdim ve bana doğru uzatılan elleri öptüm. Bir kez cesaretimi toplayıp başımı kaldırmıştım. O an Feras'la göz göze gelmiştik. Kalbim titreyince gözlerimi hemen yere indirdim. "Hayırlı uğurlu olsun inşallah." diyen Adama babam "İnşallah." demişti. Evet onlar için hayırlısı olacaktı. Peki benim için ne olacaktı? Herkesin yüzü gülerken bir gözü dolu dolu olan bendim.

 

Misafirler gittiğinde derin bir nefes almıştım. Fincanları toplayıp mutfağa götürmüş yıkıyordum. "Yarın nişan var. Nişan için alışverişe gideceğiz." diyen anneme bakmadan "Tamam olur." dedim. Elimdeki fincanları köpükleyip durulamaya devam ettim. Benim için artık bir çıkış yolu yoktu. Belki ileri de bende o adamı severdim. Onun yüzü gözlerimin önüne gelince yüzümde tebessüm oluşmuştu.

 

"İşini bitirdikten sonra oyalanmadan yat sabah erken kalkacağız." dedi ardından mutfaktan çıkmıştı. Elimdeki fincanları hızlı bir şekilde yıkadım ve ellerimi kurulayıp mutfaktan çıktım. Odama girdim ve üstümdeki elbiseyi çıkarıp geceliğimi giydim. Yorganı kaldırıp altına girdim ve başımı yastığa koydum. Gözlerimin önündeki Feras'ın yüzü hiç gitmiyordu. Kalbimin hafiften titremesine neden olan yüzü.. Yüzümde kısa anlığına oluşan tebessümü silip gözlerimi kapattım.

 

Bir anda bana ne olmuştu? Yoksa ona aşık mı olmuştum? Aşık değildim biliyordum peki ya küt küt atan kalbim de neyin nesiydi? Bomba yağmuru olmadan huzurla uyumak güzel bir şeydi. Uzun zamandır böyle huzurla uyumamıştım. Her seste irkilip uyanmak cehennem hayatı gibiydi. Şehrimizi basan düşman askerlerin genç kızlarımıza bakışını önlemek için küçük yaşta kızları evlendirmek veya nişanlamak zorunda kalan aileler.. Bizim yaşadığımız hayatı yaşamadan bizim hakkımızda konuşmak çok kolaydı.

 

Her gece bomba sesiyle uyanmak daha doğrusu yataktan sıçrayarak kalkmak nasıl bir şeydi kimse bilmiyordu. Ölümü ensesinde hissetmeyen bizleri ve bizim gibileri anlamaz anlayamazdı..

 

"Afganistan'tan Türkiye'ye uzanan bir yolculuk.. Bu hayat hikayesi gerçekten yaşanmış bir hayat hikayesidir.. Duyduğum ve şahit olduğum kadarıyla kaleme almak istedim. Beğenip beğenmemek ve okuyup okumamak sizlere kalmış.."

 

"Evet onların ne yaşadığını anlamak zor. Ne yaşadıklarını onların yerinde olmayan ve yaşamayan bilmezdi.. İnşallah bu savaşlar bir an önce biter ve herkes yurduna ve toprağına geri döner.."

"Sağlıcakla ve mutlu kalın..."

Loading...
0%