Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Bölüm 3

@a_lotus_1

Günler haftalar aylar derken günler hızla geçiyordu. Üstüme giydiğim elbiseye gözlerimdeki mutlulukla bakıyordum. Feras gelip beni evden alacak ve dışarı çıkaracaktı. Ellerim heyecanla titrerken telefonumu alıp çantama koymuştum. Siyah çarşafımı üstüme geçirip yüzümdeki tebessümle evden çıkmıştım. Kapının önünde beni bekleyen Feras'a doğru gitmiştim. Beni gören yüzünde oluşan mutluluğu görmek beni daha da mutlu etmişti.

 

Ben bir cafeye gitmeyi beklerken o beni bir kaç sokak aşağıdaki tenha bir alana getirmişti. Kuş sesleri ağaç dallarının arasından geliyordu. "Neden buraya geldik?" diye sordum. Gözlerime bakınca bakışlarını benden kaçırmıştı. "Ne oldu?" diye bir kez daha sordum. Nefesini sesli bir şekilde vermiş ve bana bakmıştı. Gözlerinden bir şeyler olduğunu anlamıştım. Bir şeyler ters gitmişti ama neydi? Boğazını temizlemiş ardından gözlerimin içine bakmıştı. "Ne olduğunu söylemeyecek misin?" dedim. "Lafa nereden başlayacağımı bilmiyorum. Ama sana söylemem gereken bir şey var." dediğinde kötü bir şeyler olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

 

"Ben aslında evliyim." dediğinde başımdan aşağıya bir kova sıcak su dökülmüş gibi bedenim alev almıştı. Gözlerim kocaman olurken boğazıma yerleşen yumru nefesimi kesmişti. "Evli misin?" diye sordum. Bu duyduklarımın bir şaka olması için neler vermezdim. "Evet evliyim sana söyleyemedim." demişti. Kalbim bir kor gibi yanıp tutuşmaya başlamıştı. Gözlerimde biriken yaşlar habersizce akmaya başladı. "Evliysen o zaman beni neden istemeye geldin?" diye sordum. Sesim titremiş ve kalbim parçalara ayrılmıştı. "Karımı sevmiyorum ve ben sana aşık oldum." dedi.

 

Hiç bir şey demeden oradan uzaklaşmak için hamle yapmıştım. "Lütfen beni affet böyle olmasını istemezdim." dedi. Havadaki sıcak güneş bile içimdeki soğukluğu ısıtmaya yetmiyordu. Hafif esen rüzgar bana nefes olmak yerine nefesimi kesiyordu. Kolumda hissettiğim eli hem kolumu hemde bedenimi yakıyor kül ediyordu. "Bırak beni." dedim. Göz yaşlarım yanaklarımı yakmaya başlayınca elini kendimden uzaklaştırdım. Onu arkamda bırakıp eve doğru yürümeye başladım. Gözümdeki yaşlar görüşümü engelliyordu. Ayağım bir taşa takılınca hıçkırıklarım havaya karışmıştı. "Maliha lütfen beni affet." diye seslense de dönüp bakmadım.

 

Her şeyin bir oyundan ibaret olmasını o kadar çok isterdim ki.. Keşke her şey bütün bu yaşadıklarım bir rüya olsaydı belki de canım bu kadar yanmazdı. Ağzıma dolan cam kırıkları ağzımın içini kesiyor, kalbime sokulan bıçaklar kalbimi dağlıyordu. Ayıp olmasa oturup burada hıçkıra hıçkıra ağlardım. Titreyen bedenimi zor bela sakinleştirip eve girmiştim. Eve girdiğimde koridorda annemle karşılaşmıştık. "Maliha ne oldu?" diye sormuş ve yanıma gelmişti. Ağzımı açıp konuşacağım sırada dudaklarımın arasından bir hıçkırık kopmuştu. "Kızım ne oldu anlat sana?" diye bir kez daha sordu.

 

Üzerimdeki çarşafı çıkarıp ona dönmeden göz yaşlarımı sildim. "Feras evliymiş." dediğimde annemin acı dolu feryadı gözümdeki yaşların daha çok akmasına tuz biber olmuştu. "Ne!" diyen feryat dolu sesi odanın duvarlarına bir tokat misali çarpmıştı. "Ne oldu?" diyen ve hışımla odaya giren babam, anneme bakmış daha sonra bana bakmıştı. Boğazımdaki yumruya rağmen güçte olsa yutkunmayı başarmıştım. "Feras evliymiş." diyen annem benim yerime cevap vermişti. Babam gözlerindeki şok olmuş bakışlarla bana bakıyordu. "Ben nişanı atmak istiyorum." dedim.

 

"Aylarca nişanlı kaldınız. Şimdi nişanı atmana müsaade etmem." diyen babamın sesinde öfke vardı. "Ama o evli ben nasıl onunla evleneyim?" dediğimde "Aylarca nişanlı kalan kızı kim alır? Sen ondan ayrılırsan adın çıkar ve ben böyle bir şeye izin vermiyorum." dedi ve odadan çıktı. Gözlerim yaşlarını bir bir akıtmaya başlarken gözü yaşlı anneme bakışlarım kaydı. "Ben onunla evlenemem." dedim. Annem bir şey demeden odadan çıkmıştı. Ayakta dikilmiş öylece duruyordum.

 

Şimdi ben ne yapacaktım? Bile bile o adamla evlenecek miydim? Yatak odama girdim ve kendimi yüz üstü yatağa attım. Göz yaşlarım hiç durmadan akıyor altımdaki örtüyü ıslatıyordu. Telefonun sesi odamda yankılanıyordu. Yattığım yerden doğrulup çantamdaki telefonu elime aldım. Ekranda Feras'ın numarasını görünce telefonu meşgule aldım. Telefon bir kaç kez daha çalmıştı. Odamın kapısı açılınca bakışlarımı kapıya çevirdim. Kız kardeşim kapının girişinde durmuş, bana bakıyordu. "Abla ne oldu?" diye sormuş ve yanıma gelmişti. Göz yaşlarımı silip ıslak gözlerle ona baktım.

 

"İçimdeki yangını nasıl anlatsam bilmem ki." dedim. Kollarını bana sardığında daha çok ağlamaya başladım. "Annem bir şeyler anlattı doğru mu?" diye sordu. "Evet" diye bildim. "Şimdi ne yapacaksın?" dedi. "Sahar ben Feras'la evlenmek istemiyorum ama babam nişanı bozmaya yanaşmıyor." dedim. "Keşke elimden bir şey gelse de senin derdine çare olabilsem." dedi. Onunda elinden bir şey gelmezdi. İçimin yangını büyüdükçe büyüyor içimi kavuruyordu. "Bana neden başta evli olduğunu söylemedi ki? Başta deseydi vallaha onu kabul etmezdim." dedim. Keşkeler artık bir işe yaramazdı bu ikimizde biliyorduk.

 

Aklıma gelen düşünceyle tüylerim diken diken olmuştu. Şimdi ben kuma olarak mı gidecektim? Peki Feras'ın çocuğu var mıydı? İçeriden babamın sesi geliyordu. Birine bağırıyor çağırıyordu. Yataktan kalkıp odaya koşmuşdum. Babam elindeki telefonla konuşuyordu. "Bu işin başka yolu yok! Şimdi buraya gel konuşalım!" demiş ve telefonu kapatmıştı. Gözleri bana kayınca gözlerindeki öfkenin yerini ifadesiz bir bakış almıştı.

 

"Birazdan buraya Feras gelecek." demiş ve koltuğa geçip oturmuştu. "Baba lütfen sana yalvarırım beni ona kuma olarak verme." dedim ve yanına gittim. "Bu işin başka yolu yok. Sen ve Feras evleneceksiniz." demiş ve kestirip atmıştı. "Ama o evli ve bize yalan söyledi." diye bildim. Babam hiç bir şey demeden sadece yüzüme bakıyordu. Bende öylece ayakta kalmıştım. "Geç bir yere otur." dedi. Kanepeye oturdum ve Feras'ın evimize gelmesini bekledim. Kanepede değilde sanki dikenin üstünde oturuyordum.

 

Kapı zilinin o tiz sesi kulakları tırmalıyordu. Kız kardeşim koşup kapıyı açmıştı. Bir kaç saniye içinde Feras oturma odasının kapısında belirmişti. Hemen babamın elini öpmek için koşmuştu. "Böyle olmasını istemezdim. Hatalıyım biliyorum ama ben kızınıza aşık oldum." demişti. Gözleri bana kayınca gözlerimdeki öfkeyle ona bakıyordum. Babam boğazını temizlemiş "Geç otur." demişti. Feras babamın karşısındaki koltuğa geçip oturmuştu. "Çocuğun var mı?" diye sormuştu. Feras bir şey dememiş sadece başını olumlu anlamda sallamıştı.

 

İçime yerleşen öfke daha çok artmış ve canımı yakmıştı. "Kaç tane?" diyen babamın sesi buz gibi soğuktu. "Bir tane oğlum var ikinci çocuğumda yolda." dediği zaman bedenim ürpermişti. "Baba ne olur bana kıyma." dedim. Babamın öfkeyle dolan hareleri bir kurşun gibi bedenimi delik deşik etmişti. "Sen bu işe karışma!" diye sitem etmiş ve burnundan nefesini vermişti. Benim hayatımı alt üst edeceklerdi ve ben buna sessiz mi kalacaktım? "Baba ne olur ben istemiyorum." dedim ve ağlamaya başladım. "Kes ağlamayı yoksa kemiklerini kırarım!" diye bağırınca göz yaşlarımı sildim.

 

 

"Feras bir hafta içinde ailenle gel. Bu iş bir an önce olsun bitsin." diyen babam ayağa kalkmış ve salonu terk etmişti. Bedenim adeta buz kesmiş, hareket dahi edemiyordum. "Maliha özür dilerim." diyen Feras'a bir kez olsun başımı kaldırıp bakmamıştım. "Defol git." dedim. Feras bir şey demeden çıkıp gitmişti. Benim yine göz yaşlarım sel olup akmıştı.

 

"Yalanların üzerine kurulan bir hayat ne kadar gerçek olabilirdi ki.."

 

Loading...
0%