Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Bölüm 10 "BASKIN"

@a_lotus_1

Sesler eşliğinde gözlerimi açmıştım. Odanın kapısının arkasından sesler geliyordu. Nicolas'ta benim gibi seslerden dolayı uyanmıştı. Bir anda kapı açılmıştı. Tanımadığım beş kadar adam içeriye doluşmuştu. "Neler oluyor? Lanet olsun!" diyen Nicolas hemen ayağa kalktı. Adamların elinde silahlar vardı. Yüzlerinde maske ve üzerlerinde üniforma vardı. Adamlardan biri silahını Nicolas'a doğrulttu. "Sakın hareket etme yoksa beynini uçururum." dedi ardından "Ellerini başının üzerine koy!" diye bağırdı. "Ne oluyor siz kimsiniz!" diye onlara sitem ettim. Adam başını bana çevirip "Yakalandınız canım biz polisiz." dedi.

 

Şok olmuş gözlerimi Nicolas'a çevirdiğimde onunda bana baktığını gördüm. Hemen yataktan çıktım üzerimde sadece iç çamaşırlarım vardı. Adamın gözleri beni baştan aşağı süzdü. "Sende yere yat ve ellerini göreceğimiz şekilde kaldır!" diye bağırdı. "Hayır bunu yapmayacağım!" diye sitem ettim. Oda da bulunan polisler silahlarını bana doğrultmuştu. Adam kolumdan tutup beni yere yatırdı. Kolumu öyle bir sıkmıştı ki gözümden yaş gelmişti.

 

 

"Ona sakın dokunma!" diye bağıran Nicolas'a başımı çevirip "Ben iyiyim merak etme." dedim. Nicolas iki eli başının arkasında duruyordu. Bende yerde adamın bir dizi sırtımda yatıyordum. İki kişi Nicolas'ı tutup ellerini arkadan kelepçelediler. Bir kişi benim yanıma geldi. Kollarımı arkaya çekip ellerime kelepçeyi taktı. Sonra adam dizini çekmiş ve beni omuzlarımdan tutup ayağa kaldırmıştı. Nicolas'ta benim gibi sadece iç çamaşırıyla duruyordu. Polis bize kısa bir bakış atıp "Toplam yedi cinayet, gasp ve hırsızlıktan tutuklusunuz." dedi.

 

Gözlerimi adama çevirdim. "İzin verin kıyafetlerimizi giyelim." deyip yutkundum. "Çabuk giyin." demiş ve kelepçeyi açmıştı. Hemen yerde duran elbisemi alıp giydim ve ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Polis tekrar kelepçeyi ellerime takmıştı. Aynı polis Nicolas'ın da ellerini çözmüş "Sende çabuk giyin." demişti. Nicolas'ta yerden aldığı kıyafetlerini giyip ayakkabılarını da ayağına geçirdi. Polis hemen onun da ellerini kelepçeledi. Ardından polis, adamlarına bakıp sert bir sesle "Götürün onları!" deyip talimat verdi.

 

 

Nicolas'tan ayrılacaktım. Yolun sonuna gelmiştik. Nicolas ile birbirimize son bir bakış attık. İkimizi de odadan meraklı gözlerin eşliğinde çıkardılar. Otel sahibi ve personelleri bizim kapıdaydı. Benim yanımdaki polis bir eliyle kolumdan tutup diğer eliyle başımı öne eğmişti. Nicolas önde ben arkada oradan çıkmıştık. Otelden çıkıp ekip otosuna bindik ve yola çıktık. Nicolas'la karşılık oturmuştuk. Onun yanında iki benim yanımda iki polis vardı. Arabanın ön tarafında iki polis daha vardı.

 

 

Başımı kaldırıp Nicolas'a baktım. Nicolas'ta bana bakmış ve tebessüm etmişti Ama gözlerinde korku yoktu. "Seni seviyorum." diye mırıldandım. "Bende seni seviyorum." dedi. Yanımdaki polis "Aşk kuşlarına bakın siz." deyip gülmüştü. Nicolas adama ters bir bakış atmıştı.

 

Herşey bitti mi? Yoksa yeni mi başlıyordu? Yarım saat içinde bir polis karakoluna gelmiştik. Apar topar bizi arabadan çıkardılar. Polis karakolunun önünde muhabir ve kameramanlar vardı. Hemen bizi görünce yanımıza gelip sorular sormaya başladılar. Kadın muhabir Nicolas'a mikrofonu tutup "O insanları öldürürken hiç mi acımadınız?" diye sormuştu. Erkek bir muhabirde bana gelip "Onları can çekişirken izlemek hoşunuza mı gidiyordu?" demişti.

 

 

Başka biri "Pişman mısınız?" diye sordu. Öteki de "Kurbanlarınızı rastgele mi seçiyordunuz?" demişti. Ben kafam önde sadece yürüyordum. Kameralar bizi çekiyordu. Bazı fotoğraf makinelerinin flashları patlamıştı. Polis karakolundan içeri girdik. Bizi hemen sorgu odasına götürdüler. Nicolas'ı ayrı beni ayrı bir sorgu odasına almışlardı. Odanın ortasında bir masa ve iki sandalye vardı. Polis ellerimi çözüp beni sandalyeye oturttu. Bileklerimi ovuşturmaya başlamıştım.

 

Duvarda büyük bir ayna vardı. Biliyordum ki oradan beni izliyorlardı. Sol elimin orta parmağını onlara gösterdim. Ne tepki verecekleri umurumda değildi. Sadece şuan Nicolas'ı düşünüyordum. Kapı açıldı ve içeri sivil giyimli bir adam girdi. Adam mavi gözlü ve siyah saçlıydı. Açıkçası adam çok yakışıklıydı. Karşımdaki sandalyeye geçip oturdu. "Ben Daniel Smith dedektifim." demiş ve elini uzatmıştı. Nefesimi alıp verdim. Uzattığı elini sıkıp "Bende Angela Connell." dedim. Dedektif elindeki kağıtlara kısa bir göz gezdirip "Neyle suçlandığınızı biliyorsunuz değil mi?" demişti.

 

 

Hiç bir şey demedim sadece başımı salladım. Daniel nefesini verdi. "O cinayetleri arkadaşınla birlikte mi işlediniz?" diye sordu. Sandalyede dik oturup "Size hiç bir şey söylemeyeceğim." dedim. Daniel'in yüzüne baktığımda gözlerinde ki öfkeyi gördüm. "Öyle mi? Tamam öyle olsun." deyip arkasına yaslandı. "Vaktimiz çok bekleriz." dedi ve güldü.

 

Susamıştım kuruyan dudaklarımı yaladım. "Biraz su alabilir miyim?" dedim. Daniel ayna tarafına bakıp su işareti yaptı. Çok geçmeden kapı açıldı. Bir polis elinde bir şişe suyla gelmişti. Polisin elindeki şişeyi alıp kapağını açıp içtim. Daha sonra şişenin kapağını kapatıp masaya koydum. Polis gittikten sonra dedektif cebinden bir paket sigara çıkarmıştı.

 

 

Daniel paketten bir tane sigara çıkarıp yakmış ardından bana bakmış "Sigara kullanıyor musun?" diye sormuştu. Başımı olumlu anlamda salladım. Paketi bana uzattınca içinden bir tane sigara almıştım. Dudaklarımın arasına sigarayı koydum. Daniel elindeki çakmakla sigaramı yakmıştı. Dumanı içime çekip tekrar geri bıraktım. Daniel'in mavi gözleri bana bakıyordu. Bende gri gözlerimi onun gözlerinden ayırmıyordum. Bir an da aklıma Nicolas gelmişti. Acaba ona nasıl davranıyorlardı? Daniel boğazını temizleyip yutkundu. "Nicolas'la nasıl tanıştınız? Aranızda ne gibi bir ilişki var?" diye sordu.

 

Ona bakıp güldüm. "Yolda tanıştık. Benim erkek arkadaşım oluyor." dedim. Daniel'in yüzünde şaşkın bir ifade oluşmuştu. "Nasıl yani rastgele bir adamı yolda gördün. Sonra onunla cinayet mi işlemeye başladınız?" dedi. Ona sadece baktım ve hiç bir şey demedim. Daniel sigarasını eline alıp "O insanları neden öldürdün?" diye sordu. Sigaramı içime çektim ve dumanı geri dışarı bıraktım. Onun sorusuna cevap vermedim.

 

 

Daniel elindeki kağıda bir şeyler karalıyordu. Başını kaldırıp bana bakmış "Peki cinayetleri nasıl işlediniz?" diye sormuştu. Onun gözlerinin içine baktım. "Bu konu da hiç bir şey söylemeyeceğim." dedim ve gülümsedim. Daniel aynaya doğru başını çevirmiş, eliyle kes işareti yapmıştı. Sonra ayağa kalktı ve yanıma geldi. "Onları nasıl öldürdüğünü tek tek anlatacaksın?" deyip kolumdan tuttu. Kolumu öyle bir sıkmıştı ki canım acımıştı. "Hayır söylemeyeceğim!" diye sitem ettim.

 

 

Daniel saçlarımdan tutup ona bakmamı sağladı. "Öyle mi o zaman sana yapılanlara da katlanacaksın." deyip güldü. Kaşlarımı çatıp gözlerinin içine baktım. "Ne o yoksa bana işkencemi edeceksiniz?" dedim. "Erkek gardiyanımız sana sahip olmak için çıldırıyor." demiş ve kahkaha atmıştı. Bu düşünce aklıma gelince tiksindim. Açıkcası birazda korkmuştum.

 

Daniel nefesini sesli bir şekilde verip "Seni erkek gardiyanın eline veririm. O zaten senin icabına bakar." dedi. Ona gözlerimi dikip baktım. "İstediğini yap yine de konuşmayacağım." dedim. Benim saçlarımı bırakıp bakışlarını aynaya çevirmiş ve birine gel diye işaret yapmıştı. İçeri uzun boylu, kaslı ve siyah saçlı bir adam girmişti. Sanırım adam gardiyandı. Adam siyah gözlerini dedektiften bana çevirdi.

 

 

"Keyfine bak." diyen Daniel dışarı çıkmıştı. Bu sefer korkmaya başlamıştım. Bu adam bana hiç hoş olmayan gözlerle bakıyordu. Adam yanıma geldi ve beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı. "Seninle çok eğleneceğiz." deyip sırıtmış ve beni omuzlarımdan itip yere düşürmüştü. Ben yere düşünce üzerime eğilip saçlarımdan tutmuştu. Yumruğuyla yüzüme vurunca gözlerimin önü kararmıştı. "Ne yapıyorsun!" diye bağırdım. Saçlarımı adamın ellerinden kurtarmaya çalıştım. Ama o saçlarımı bırakmıyordu. Boğazımı sıkıp biraz bastırdı ve ardından bıraktı.

 

 

O an nefesim kesilmişti ve öksürmeye başladım. Geri geri çekilmeye çalıştım ama o izin vermedi. Bacaklarımdan tutup beni kendine doğru çekti. Elbisemin eteği biraz yukarı çıkmıştı. Adam bacaklarıma ve bacak arama bakmış "Hadi seninle güzel bir oyun oynayalım." deyip dudaklarını yalamıştı.

 

"Lütfen yapma." diye yalvardım. Ama o beni dinlemedi. Elini bacak arama attı ve külodumu tutup çıkardı. "Bırak beni!" diye bağırdım. Bir eliyle ağzımı kapatmıştı. Diğer eliyle de kendi aletini çıkardı. Onun aletini görünce gözlerim kocaman açıldı. Başımı iki yana salladım. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ona tekme atmaya çalıştım ama dizlerini bacaklarıma bastırdı. Bir bacağımı eliyle tutup açtı. İçime öyle bir girmişti ki gözümden yaş gelmişti. Çığlık atmak istedim ama eli engel oluyordu. Ellerimi göğsüne koyup onu itmeye çalıştım. Boşta kalan eliyle ellerimi tutup başımın üstüne kaldırmıştı.

 

 

Gözümdeki yaşlar yanaklarımdan akıyordu. Aklıma Nicolas gelmişti. Bana böyle davrandıklarını duysa acaba ne yapardı? Adam beni becermeye başlamış ve nefes nefese kalmıştı. Sonra işini bitirince ayağa kalktı. Bende hemen yerdeki külodumu alıp giydim ve eteğimi düzlettim. "Senden şikayetçi olacağım piç kurusu!" diye bağırdım. "Cezaevinden sağ çıkarsan o zaman şikayet edersin." dedi ve karnıma tekme attı. Acıdan iki büklüm oldum. Gözümdeki yaşları serbest bıraktım.

 

Nefesim kesilmişti ve bayılacak gibi olmuştum. Bir tekme daha savurmuştu. Ardından beni kolumdan tutup kaldırdı ve yüzüme tokat attı. Tokadın etkisiyle yere düştüm. Acıyan yanağıma elimi koydum. Dolu gözlerle ona baktım. "Bunun hesabını hepinize soracağım!" diye bağırdım. Sonra bakışlarımı aynaya çevirip "Siz lanet olası polisler kıçınızı kaşımaktan başka bir boka yaramıyorsunuz!" diye sitem ettim.

 

Adam yine üzerime geldi ve yüzüme yumruk attı. Bu sefer ki burnuma gelmişti. Burnum kanamaya başlamıştı. Elimle burnumda ki kanı silmeye çalıştım. "Gücün bana mı yetiyor piç kurusu!" diye küfür ettim. Bir tekmeyi tam ağzımın ortasına atmıştı. O an öleceğim sandım ve gözlerim kararmıştı. Adam yere eğilip "Senin gücün o masum insanlara yetti ama değil mi fahişe!" diye bağırdı ve saçımdan tutup kafamı yere vurmaya başladı. Sonra gözlerim karardı ve bayılmıştım..

Loading...
0%