Yeni Üyelik
11.
Bölüm

Bölüm 11 "CEZAEVİ"

@a_lotus_1

Yüzüme dökülen suyla neredeyse boğuluyordum. Yerden doğrulup öksürmeye başladım. Su yüzünden nefesim kesilmişti. Başımda o siyah saçlı adam vardı. Yanında ise Dedektif Daniel vardı. Daniel bana bakıp "Sonunda kendine geldin mi?" diye alayla konuşmuştu. Yüzümdeki suyu ellerimle silip ayağa kalktım. "Bu yaptığınız suç biliyorsunuz değil mi!" diye sitem ettim. Daniel sadece sırıtıp başını salladı. Siyah saçlı adam beni omuzlarımdan tutup sandalyeye oturtmuş daha sonra odadan çıkmıştı.

 

Gözlerim dolmuştu ve ağlamaya başladım. "Hiç ağlama daha sana bu yaptıklarımız hiç bir şey." dedi. "İsterseniz öldürün ama ben konuşmayacağım." dedim. Daniel kahkaha attı. "O koruduğun Nicolas her şeyi anlattı." dedi. Şok olmuş gözlerle ona baktım. Ama blöf yaptığını biliyordum. Nicolas öyle bir insan değildi. Bende onun gibi konuşmayacaktım. Ona baktım ve sadece güldüm. Daniel elini masaya vurdu. Sesin etkisiyle irkilmiştim.

 

Dedektif Daniel bana bakarak "Ya şimdi anlatırsın yoksa sana anlattırmasını bilirim." dedi. Nefesimi alıp verdim. "Yoksa yine bir gardiyan daha gelip bana tecavüz mü edecek!" diye bağırdım. Daniel Ayna tarafına bakıp eliyle kes işareti yaptı ve ayağa kalktı. "Nicolas'ı çok mu seviyorsun?" diye sordu. O an yine gözlerim doldu. Nicolas'ı çok özlemiştim. "Evet çok seviyorum." deyip yutkundum. Ardından nefesimi verdim. "Nicolas'ı görmek istiyorum." dedim. Daniel kaşlarını çattı. "Maalesef öyle bir lüksün yok." dedi. "Onun iyi olduğunu bilmem lazım lütfen onu görmeme izin verin." dedim.

 

Daniel biraz düşündü sonra dışarı çıktı. Bir kaç dakika geçti ve kapı açıldı. Kapı da Daniel'i görmeyi beklerken bir an da Nicolas'ı gördüm. Nicolas kapıyı kapatıp içeri girmişti. Gözlerim onu görünce mutluluktan parladı. Ayağa kalktım ve koşup ona sarıldım. Nicolas'ın ellerini sırtımda hissettim. Ardından geri çekildiğinde yüzündeki çizikleri ve morlukları gördüm. Onunda benim gibi işkenceye maruz kaldığını anladım. "Nicolas seni çok özledim." deyip gözümdeki yaşları serbest bıraktım.

 

"Bende seni özledim bitanem." dedi ve eliyle çenemi tutup dudaklarımdan öptü. Bende ellerimi yüzüne koyup tuttum ve onun dudaklarını öptüm. Nicolas geri çekilip kaşlarını çatmıştı. "Sana da mı işkence ettiler? Onları bir kaşık suda boğacağım!" dedi öfke dolu bir sesle.. "Sen beni düşünme sen iyi ol yeter." dedim. Kapının sesiyle kapıya döndüm. İçeri Daniel girmişti. "Çifte kumrular buluşmuş çok acıklı." demiş ve sırıtmıştı. Nicolas ona ters ters bakmaya başladı. "Şimdi birbirinizi gördüğünüze göre anlatmaya başlayın." demişti. Nicolas adama bakıp "Sana hiç bir şey anlatmayacağım." dedi.

 

Daniel ona bakıp ardından bakışlarını bana çevirdi. "Erkek arkadaşın da senin gibi inatçı." dedi. Nicolas boğazını temizleyip yutkundu. "Eliniz de kanıt var mı bizi suçluyorsunuz?" dedi. Daniel elindeki kağıtları getirip masaya koydu. Nicolas kağıtları eline alıp baktı. Nicolas'ın yüzüne baktım. Ama yüzünde hiç bir belirti yoktu. Nicolas elindeki kağıtları masaya fırlatıp "Bunlarla hiç bir bağlantımız yok. Sizin elinizde de bize dair bizi suçlayacak kanıtınız yok." demişti.

 

"Parmak izleriniz o kişilerin evinde ve arabasında her yerde çıktı. Buna nasıl bir cevap vereceksin?" dedi. Nicolas bana bakmış ardından bakışlarını Daniel'e çevirmişti. "Onları sadece ziyarete gitmiş olamaz mıyız?" dedi. "Hediye olarakta gri bant mı götürdünüz?" demişti. Ardından bakışlarını bana çevirip "Senin çantandan gri bant ve bıçak bulduk. Ayrıca para ve altınlarda vardı." demişti. Dudağımı ısırdım ve yutkundum. Daniel tekrar konuştu. "İtiraf edin artık bütün deliller aleyhinizde." dedi ardından "İtiraf ederseniz size ceza da indirim uygulayacağız." diye ekledi.

 

Başımı kaldırıp Nicolas'a baktım. Nicolas'ta gözlerimin içine bakıyordu. Nicolas'a tekrar sarıldım. Başımın üstündeki saçlarıma öpücük kondurmuştu. "Hadi artık itiraf edin kurtulun." demişti. Nicolas gözlerini Daniel'e çevirdi. "Hiç bir şey itiraf etmeyeceğiz istersen bizi öldür." dedi ve beni bırakıp kapıdan çıktı. Bende orada bulunan sandalyeye oturdum. Daniel nefesini sesli şekilde verip aynanın arkasından birini çağırdı. Çok geçmeden kapı açıldı ve kapı da bir polis göründü. "Al bu kızı cezaevine sevk et." diyen Daniel odadan çıktı.

 

Polis elindeki kelepçeyi ellerime takıp beni sorgu odasından çıkardı. Sevk işlemleri için bir kaç odaya gittik. Sonunda karakoldan çıkmıştık. Nicolas'ı da başka bir araca götürüyorlardı. Etrafında muhabirler vardı. Benimde etrafımı muhabirler sarmıştı. "Onları öldürdüğünüzü kabul ettiniz mi?" deyip bana mikrofonu uzatmıştı bir kadın. Ardından bir erkekte "O insanları sevgilinizle beraber mi öldürdüz?" demişti. Başka biri de "Bu konu hakkında bir açıklama yapacak mısınız?" diye sormuştu. Ben sadece başımı eğip sessizce yürüyordum. Cezaevi nakil aracına bindirildim ve yola çıktık. Kendimi düşürdüğüm bu durum için pişman değildim. Sadece Nicolas'tan ayrıldığım için üzülüyordum.

 

Nicolas'ın bindiği araç önden gidiyordu. Kaç saat geçti bilmiyorum ama ben çok bitkin düşmüştüm. Ayrıca karnımda çok acıkmıştı. Gardiyanın vurduğu yerlerde sızlamaya başlamıştı. Sonunda araç durdu ve arabadan indik. Bana iki polis eşlik ediyordu. Nicolas'ı başka yere götürmüşlerdi. Beni ise başka yere götürdüler. Sanırım bu onu son görüşümdü. Kadın gardiyanlar bana eşlik etmeye gelmişlerdi. Acaba buradan kaçmanın bir yolunu bulabilir miydim? Beni bir odaya götürdüler.

 

Kadın gardiyan bana bakıp "Soyun." dedi. Ona şaşırmış bir şekilde baktım. "Hadi soyun sana!" diye kızdı. Üzerimdeki elbiseyi çıkarmaya başladım. Üzerimde sadece iç çamaşırım kalmıştı. "Onları da çıkar." dedi. "Ama.." diyecek oldum. Lafımı kesti. "Hadi." dedi. Mecburen onları da çıkardım. Oradan elime turuncu mahkum tulumu ve beyaz iç çamaşırı verdiler. Bir de siyah bir ayakkabı vermişlerdi. Kadın gardiyan çıkardığım elbiseyi bir çöp poşetine koymuştu. Ardından kadın gardiyan elimdeki kıyafetleri alıp.bir köşeye koydu.

 

Beni kolumdan tutup odadan çıkardı. Başka bir odaya geldik. Bir sedye, masa, sandalye ve kitaplık vardı. İçeri de beyaz önlük giyen bir de doktor vardı. Üzerimde hiç bir şey yoktu. Çıplak bir şekilde ayakta dikiliyordum. Doktor bana bakmadan "Otur şuraya." dedi. Yutkunup yatağa çıktım ve oturdum. Doktor elindeki aletlerle yer yerimi muayene etti. Dişlerime ve gözlerime bile baktılar. Doktor ardından elindeki kağıda notlar alıp kadın gardiyana baktı. "Götürebilirsin." dedi. Kadın gardiyan beni kolumdan tuttu. Bende yataktan indim.

 

Aynı odaya tekrar gelmiştik. "Hadi giyin çabuk." diyen gardiyana baktım. Bana verdikleri iç çamaşırlarını ve tulumu giydim. Hazır olunca gardiyan beni koridora çıkardı. Tek tek kilitli kapılardan geçirdi. Biz geçtikten sonra kapılar tekrar kilitleniyordu. Ve ben kötü olmaya başlamıştım. Kilit altında tutulmak şimdiden beni germişti. Buradaki insanların ruh halini bile düşünemiyordum. Sonunda demir parmaklı hücreler göründü. Her hücrede bir mahkum kalıyordu. Beni gören herkes merakla bana bakıyordu. Alt katlar ve üst katlar doluydu.

 

"Hişt yeni kız hoş geldin." dedi biri ağzındaki sakızla.. Ona bakıp hafiften tebessüm ettim. Kadın gardiyan beni üst kata çıkarıp soldaki bir hücreyi açıp içeri soktu. Ardından kapıyı üzerime kilitledi. Kadın gardiyan bana bakıp "Sabah 07:20 gibi sayım yapılacak. Sabah kahvaltısı 08:00 gibi verilecek. Temiz havaya sırayla çıkacaksınız. Öğlen ve akşam olmak üzere günde iki kez çıkacaksınız. Önce bir grup sonra diğer grup çıkıyor. Öğle yemeğinden önce ve sonra kütüphane, resim ve diğer etkinlikler düzenleniyor. İstersen onlara katılabilirsin. Öğle yemeği saat 12:30 da verilecek. Akşam yemeği ise saat 19:00 de verilecek. Gece saat tam 00:00 de ise bütün ışıklar sönüyor." dedi ardından "Sormak istediğin bir şey var mı." diye ekledi.

 

 

Boğazımı temizleyip yutkundum. "Peki sigara içebiliyor muyuz?" diye sordum. Kadın gardiyan başını salladı. "Açık hava da içenlere gardiyanlar verecek. Onun dışında içeride sigara içmek yasak." deyip gitti. Şuan açlıktan ölüyordum. Saatin kaç olduğunu bile bilmiyordum. Etrafıma bakmaya başladım. Bir yatak, klozet ve lavabodan başka hiç bir şey yoktu. Acaba Nicolas ne yapmıştı? Burnumun direği sızlayınca gözlerim dolmuştu. Geçip yatağa oturtum ve bacaklarımı karnıma çektim. Acaba burada daha ne kadar duracaktım?

 

 

 

Kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Kafamı dizlerime koyup ağlamaya başladım. Nefesim daralmaya başlamıştı. Buradakiler gibi bende mi buraya alışacaktım? Ama ben buraya alışamazdım ki.. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Yine aynı ses "Hey yeni kız adın ne?" diye seslendi. Bu aşağıdaki mahkum kadındı. Ellerimle yüzümü silip yataktan kalktım ve parmaklıklara geldim. "Adım Angela. Peki senin adın ne?" diye sordum. "Adın güzelmiş benim adım da Sandra." demişti. "Senin adında güzelmiş." dedim. Artık burada bir arkadaşım vardı ve biraz olsun rahatlamıştım..

Loading...
0%