@a_lotus_1
|
Taksi hava alanına gelmişti. Adrian taksi parasını verince taksiden inmiştik. Adrian valizini eline almıştı. Beraber hava alanına doğru yürümeye başladık. Bize doğru gelen insanları gördüm. İnsanların yüzlerinde öfke vardı. "Katil buraya nasıl gelirsin?" diyen bir adam bana hiç hoş olmayan gözlerle bakıyordu. "Sen kızımı öldürdün keşke sende ölseydin." deyip ağlayan bir kadını gördüm.
İçimi o an hem öfke hemde pişmanlık kaplamıştı. Bazı insanlar da durmuş, bizi telefonlarıyla çekmeye başlamışlardı. Yaşlı bir adam "Hey genç adam o katil kadını neden buraya getirdin!" diye bağırmıştı. Genç bir kadın da "Anne ve Babam senin yüzünden öldü. Onları sen öldürdün pis sürtük!" diye bağırıp üzerime yürümeye başlamıştı. Yanındaki adam eşi sanırım onu kolundan tutup "O ceza evinden çıkmış olabilir ama ona yine dava açacağız." demişti. İçimdeki öfkeyle "Cehenneme kadar yolunuz var!" diye bağırmıştım.
Adrian beni kolumdan tutup hava alanına sokmuş "Tamam onlara aldırma sen." demişti. Kontrolden geçip uçağa binmek için alana doğru gitmiştik. Sonunda uçağa binmiştik. Uçak pistten kalkmış ve beyaz bulutların arasından süzülmeye başlamıştı. İçimde tarif edemediğim Bi his vardı. O his hiç hoşuma gitmemişti. Yanımda oturan Adrian'a döndüm. "Bence vazgeçelim." dedim. Bana döndü ve nefesini verip "Artık çok geç." demiş ve eline telefonunu almıştı. Bir şey demedim ve başımı cama çevirdim.
Aklıma Nicolas gelmişti. Acaba o gardiyan onu oradan nasıl çıkaracaktı? Şuan onu düşünüyordum. "Sıkıldım." diyen ve telefonu cebine atan Adrian'a baktım. "Sen mi sıkıldın? Normal de sıkılan ben olurdum." dedim ve ona güldüm. Adrian bana bakıp gülümsedi. "Bende insanım farkındasın değil mi? Hem mutlu olup bir yandan mutsuz olabilirim. Sevip kıskana bilirim!" dedi. En son söylediği cümleyi biraz sert söylemişti. Gözlerimi devirdim ve bir şey demedim. Hostes elinde içeceklerle gelmişti. Adrian'a bakmış "Ne alırsınız?" demiş ve gülmüştü. Adrian'da kıza gülümseyip "Viski var mı?" diye sormuştu. Hostes biraz cilveli bir hareketle "Evet var." demiş ve bardağa biraz viski doldurup ona uzatmıştı.
Yutkundum ve tekrar cama döndüm. Bir şeyler hakkında konuşmaya başlamışlardı. İkisinin de kahkaha sesi kulağıma geliyordu. Yoksa Adrian'ı mı kıskanmıştım? Ama yok neden kıskanayım ki? Ama içimi bir anda öfke kaplamıştı. Nefesimi burnumdan verdim. Onlara dönüp hostese baktım. "Her yolcunun yanında böyle oyalanırsanız işiniz hiç bitmez." demiş ve sitem etmiştim. Hostes kadın bana bakmış ama bir şey dememiş ve gidip başka yolculara servis yapmaya başlamıştı.
Adrian boğazını temizleyip "Ne oldu neden kızdın?" diye sordu. Bir şey demeyip gözlerimi ön koltuğun arkasındaki ekrana dikmiştim. "Yoksa beni mi kıskandın?" demişti. Yüzüme alay eder gibi bir ifade takınıp ona baktım. "Ne alakası var?" deyip güldüm. Adrian'da bana sırıtıp "Evet bal gibi de beni kıskandın." dedi. "Sadece kadının hareketi hoşuma gitmedi o kadar." dediğimde Adrian gülümsemişti. Kolunu omzuma atıp beni kendine çekmiş "Seni seviyorum Angela." demişti.
Yolculuğumuz bir süre sessiz geçmişti. Acaba ailesi nasıl insanlardı? Neden onları ziyaret etmeyi kabul etmiştim ki? Ama Adrian beni o lanet olası hapisten kurtarmıştı. Bende kendimi ona borçlu hissediyordum. Gözlerimi kapattım ve Adrian'ın kolları arasında uyumuştum. Yolculuğumuz bitmişti ve biz uçaktan inmiştik. Adrian valizini alıp yanıma gelmiş ve elini omzuma koyup "Hadi gidelim." demişti.
Hava alanından tam çıkmıştık ki bize doğru gelen insanları gördüm. Orta yaşlarda kadın ve adamın yanında genç bir erkek ve kız yüzlerinde ki sevinçle bize doğru geliyorlardı. Adrian elimi tutup beni onlara doğru götürmüştü. Sanırım onlar Adrian'ın ailesiydi.. Adrian'a tek tek sarılıp "Hoş geldiniz." gibi şeyler söylüyorlardı. Ardından Adrian bana dönüp "Sizi sevgilimle tanıştırayım. Angela benim sevgilim oluyor." dedi. Annesi ve babası hiç hoş olmayan gözlerle bana bakıyorlardı.
"Bu kız hakkında hiç hoş olmayan şeyler duydum. Ve sen bu kızla mı sevgilisin." diyen annesi nefesini burnundan vermişti. "Oğlum bunu bir de bizimle tanıştırmaya mı getirdin? Ya bize de zarar verirse diye hiç mi düşünmedin?" diyen babasına baktım. Onlara kaşlarımı çattım ama bir şey demedim. Adrian elimi tutmuş "O benim sevgilim ve geçmişi geri de kaldı. Sizde onun geçmişte ne yaptığını benim gibi unutacaksınız." demişti. Adrian bana bakmış "Seni ailemle tanıştırayım. Annem Elena, babam Andrew, kız kardeşim Megan ve erkek kardeşim Darian." demişti.
Onlara tek tek bakıp gülümsedim. "Memnun oldum" dedim. Adrian'ın anne ve babası bana aldırış etmedi. Sadece kız ve erkek kardeşi gülümsemişti. Yine bu aileden beni seven üç kişi vardı. Hep beraber onların arabasına doğru gitmiştik. Arka koltuğa geçip oturduğum da Adrian'da yanıma oturmuştu. Babası ve annesi karşımızdaki koltuklarda oturmuşlardı. Adrian'ın erkek kardeşi Darian arabayı kullanıyordu. Megan'da ön tarafta onun yanına oturmuştu.
Arabada kimse konuşmuyordu. İçerideki havaya sessizlik hakimdi.. Camdan dışarıyı izliyordum. Güzel yerler görmüştüm. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama bir evin önüne gelince araba durmuştu. Hepimiz arabadan inmiştik. Adrian elimden tutmuştu. Anne ve babasının arkasından yürüyüp eve doğru gidiyorduk. Darian ve Megan arkamızdan geliyorlardı. Ev çok güzeldi ve büyük bir bahçesi vardı. Bahçede bir bahçıvan işiyle meşguldü.
Bir adam koşup arabadan Adrian'ın valizini almıştı. Evin önüne geldiğimiz zaman kapı açılmıştı. Siyah elbise giyen ve beyaz önlüğü olan bir hizmetçi kadın kapının yanında duruyordu. "Hoş geldiniz." demişti. Açtığı kapıdan İçeri girdik. Ev büyük ve çok güzeldi. Mutfak tarafında yine hizmetçiler vardı. "Lucia oda mı hazırladın mı?" diye soran Adrian siyah saçlı hizmetçiye bakmıştı.
Kız kapıyı kapatıp yanımıza gelmiş "Evet Adrian bey odanız hazır." demişti. Adrian anne ve babasına bakıp "İzninizle biz biraz dinleceğiz." demişti. Daha sonra beni elimden tutup yukarı kata çıkarmıştı. Adrian sağ tarafdaki bir kaç kapıyı geçince bir odanın kapısını açmıştı. Açtığı kapıdan odaya girmiştim. Adrian'ın odası oldukça büyük ve güzeldi. "Odan güzelmiş." dedim ve etrafıma bakmaya başladım. Bazı çerçevelerde Adrian'ın çocukluk fotoğrafları vardı. "Küçükken çok şekermişsin." deyip ona baktım. Adrian yanıma gelip elini çeneme koyup "Şimdi de tatlı değil miyim?" diye sormuş ve beni dudağımdan öpmüştü.
"Bilmem." deyip gülmüştüm. "O zaman gel tadıma bak." demiş ve beni yatağa götürmüştü. Ben sırt üstü yatağa uzandığımda Adrian üzerime çıkıp beni dudaklarımdan ve boynumdan öpmeye başlamıştı. Onu elimle durdurup "Sen değil ben senin tadına bakacağım." dedim ve yataktan kalktım. Adrian'ı yatağa itip onun üzerine çıktım ve dudaklarını öpmeye başladım. Ardından geri çekilip dudaklarımı yaladım. "Tadım nasıl?" deyip bana sırıtmıştı. Dudağımı bu sefer onun boynuna bastırdım ve kokusunu içime çektim. "Çok tatlı ve güzel kokuyorsun." demiştim. Adrian kahkaha atıp beni altına almıştı.
"Bakalım onun tadı nasılmış." demiş ve elini bacak arama getirmişti. Kalbim heyecandan hızlanmaya başlamıştı. Nefesimi alıp verdim. "Onun tadına bakmak istiyorsan bak." dedim. Adrian külodumu tutup çıkarmıştı. Elbisenin eteğini kaldırmış, bacaklarımı açıp bacak aramı öpmeye başlamıştı. Arada diliyle darbeler vuruyordu. Ben nefes nefese kalmıştım. Büyük bir zevk dalgası bedenimi sarmıştı. "Ee tadı nasılmış?" diye bilmiştim. Adrian diliyle dudaklarını yalayıp "Tadı bal gibiymiş." demişti. Adrian üzerimden kalkıp üzerindeki kıyafetleri çıkarmaya başlamıştı.
Bende ayağa kalkıp üzerimdekileri çıkarıp tekrar yatağa uzanmıştım. Adrian üzerime gelip bacaklarımı açmıştı. İçime girmiş ve beni becermeye başlamıştı. Odayı inleme seslerimiz doldurmuştu. Adrian dudaklarımı öpüp geri çekilmiş "Seni çok seviyorum." demişti. Adrian yatağa yanıma uzanınca örtünün altına girmiş ve bana sarılmıştı. "Nicolas'ı da yakın zamanda ceza evinden çıkaracağım." dediğim zaman Adrian nefesini sesli bir şekilde vermiş "Anın tadını bozmasan olmuyor, yani değil mi?" demiş ve yataktan çıkıp banyoya girmişti. Yataktan çıktım ve onun peşinden gittim. Adrian duşa kabine girmişti. "Nicolas hep vardı ve hep olacak. Buna alışsan iyi edersin." dedim.
Adrian kabinden çıkıp yanıma gelmişti. Eliyle kolumdan tutup "Benim yanımda ondan bahsetme!" diye sitem edip kolumu sıkmıştı. Kolumu elinden kurtardım. "Ne yapıyorsun!" diye sitem ettim. Adrian nefesini burnundan verip "Lanet olsun benim altımda inleyip ondan bahsetmen hoşuma gitmiyor!" diye sitem etmişti. Adrian'ın gözlerine baktım. Gözlerindeki öfke beni de yakacak gibiydi. Adrian nefesini burnundan verdi. "Seni seviyorum ve kıskanıyorum. Ama sen bunu anlamayacak kadar körsün!" diye sitem etti. "Biliyorum farkındayım." dedim. "Bilseydin Nicolas'tan bahsedip durmazdın." dedi ve duşa kabine girdi. Bende duşa kabine girmiş ve ona sarılmıştım. Adrian beni fayans duvarıyla arasına alıp dudaklarımı öpmeye başlamıştı..
|
0% |