@a_lotus_1
|
Yorulmuştum ve sinirim bozulmuştu. Nefes nefese dizlerimin üstüne çöktüm. "Lanet olsun burada ev falan yok." dedim. Nicolas'ta yanıma gelip "Ben olsam hemen bu kadar emin konuşmazdım." dedi ve beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı. Elini uzatıp parmağıyla çok uzakta bir yeri gösterdi. Gözlerimi kısıp bakınca bunun bir bağ evi olduğunu gördüm. Heyecanla zıpladım ve ona sarıldım.
"Hadi gidelim." dedim. Tam gidecekken beni kolumdan tutup durdurdu. "Böyle pat diye gidemeyiz. Bir plan yapmamız lazım." dedi. Tamam anlamında başımı salladım. "Şimdi sen o eve gideceksin ve kaybolduğunu söyleyip yardım isteyeceksin. Bende elektrik panosuna gidip evin elektrik bağlantısını devre dışı bırakacağım." dedi. İşte şimdi onu daha çok sevmiştim.
"Tamam." dedim ve onunla belli bir mesafeye kadar beraber yürüdük. Ardından ben tek gidip eve yaklaşmaya başladım. Hava zifiri karanlıktı ve bazı agaç dalları yüzüme çarpıyordu. Nihayet evin kapısına ulaşmıştım. Derin bir nefesi içime çektim. Elimi kaldırıp yumruk yaptım. Parmaklarımın arkasıyla kapıya vurdum. Ses yoktu ve vurmaya devam ettim. Yine ses yoktu. Tam pes edip gidecektim ki yaşlı bir kadın kapıyı açtı. Kadının arkasında onun gibi yaşlı bir adam vardı.
Hemen yüzüme korkmuş ve çaresiz bir ifade takındım. "Lütfen yardım edin kayboldum. Yolu bulmaya çalıştım ama bulamadım. Yakınlar da arkadaşlarımla kamp kurmuştuk. Ben biraz gezintiye çıktım. Ama yolu şaşırdım ve kayboldum. Sonra bu evi görünce yardım istemeye geldim." dedim. Yaşlı kadın hemen "Ah canım." dedi ama yaşlı adam "Dur Emma onu eve alma." dedi.
Yaşlı kadın ona döndü. "Görmüyor musun John ne kadar çaresiz." dedi. Yaşlı adam "Bizi kandırmadığını nereden bilelim." dedi sert bir sesle.. Gözlerim doldu ve ağlamaya başladım. "Yemin ederim size yalan atmıyorum. Çaresiz olmasam buraya gelmezdim." dedim. Ardından tekrar konuşmaya başladım. "Onları aramaya çalıştım ama telefonumun şarjı bitti." dedim. Daha önceden kapattığım telefonu onlara gösterdim. Sonunda ikna olup beni eve aldılar. Ev güzel ve sıcacıktı. Mis gibi yemek kokuyordu. O an acıktığımı hissettim. "Yiyecek bir şeyiniz var mı?" diye yaşlı kadına bakıp sordum. "Ah canım olmaz mı? Gel sana bir şeyler hazırlayayım." dedi. Beraber mutfağa gittik. Kadın ocağın üstünde duran tencerede ki yemeği dolaptan aldığı tabağa koydu.
Çekmeceden çatal aldı ve yanıma geldi. Yemeği masanın üstüne koyup "Al bakalım afiyet olsun." dedi. Büyük bir iştahla önümdeki yemeği yemeye başladım. "Teşekkür ederim." dedim. Sonra bir anda elektrikler kesildi. İşte şimdi başlıyorduk.. Yaşlı adam mutfağa gelip "Lanet olsun. Emma hemen mumları çıkar. Bende gidip elektrik panosunu kontrol edeyim." dedi ve elindeki feneri açıp gitti. Yaşlı kadın mutfak çekmecesinden mumları alıp yakmaya başladı. Ama elektrikler tekrar gelmişti.
"Lütfen bana bir zarar verme" diyen yaşlı adamın sesini duydum. Mutfaktan çıktım ve giriş kapısının önünde Nicolas'ı adamın boğazına bıçağı dayamış halde buldum. Nicolas gözlerimin içine bakıp adamla birlikte içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı.
"Hayır ona zarar verme lütfen" diyen kadın kocasının yanına gitmek için hamle yapmıştı. Kadını kolundan tutup durdurdum. Yaşlı kadın ve adamı oturma odasına götürdük. Nicolas onların başında durdu. Bende mutfaktan iki sandalye alıp tekrar oturma odasına girdim. Yaşlı çifti sandalyelere oturttuk. Ben hemen çantamdan bandımı çıkardım. Onları sıkıca sandalyelere bantladık.
"Bizden ne istiyorsunuz?" diye soran kadına bakıp gülümsedim. "Lanet olsun. Emma onu eve almayalım dedim. Sen ise ne olduğunu bilmediğin bir kızı eve aldın." dedi yaşlı adam. İkisi de bize korku dolu gözlerle bakıyordu. "Önce hanginiz ölmek ister." dedim ve sırıttım.
Titrek bir sesle adam konuştu. "Öldüreceksen önce beni öldür. Ona dokunma." dedi. Yaşlı kadın ağlamaya başlamıştı. "Hayır John önce senin ölmene dayanamam." dedi. "Ne fark eder ki zaten eninde sonunda ikiniz de öleceksiniz." diyen Nicolas'a baktım. "Biz size ne yaptık?" diye soran kadına dönüp "Hiç bir şey yapmadınız. Biz öldürmeyi seviyoruz." dedim.
Elimdeki bantla kadının ağzını bantladım. Yaşlı adamın yanına gittim. Çantamdan çıkardığım bıçağı görünce gözleri korkuyla parladı. "Lütfen yapma." dedi. Ama ben onu dinlemedim. Bir elimle boynunu tuttum. Diğer elimle boğazına bıçağı bastırıp boğazını kesmeye başladım.
Yaşlı adamın boğazındaki damarlar kopmaya başlamıştı. Adam elimden kaçmak için uğraşıyor ve çığlık atıyordu. İşim bitince adamı bıraktım. Yaşlı adamın sesi kesildi. Bedeni sarsılıp titremeye başladı. Adamın ağzından kan geliyordu. Gözleri öyle bir pörtlemişti ki gülmemek için kendimi zor tuttum. Boynundan akan kan bir şelale gibi bedeninden yere süzülüyordu. Yaşlı adam sonunda can çekişmeyi kesmişti.
Yaşlı kadın ağlayıp gözlerini kapatmıştı. Nicolas'a dönüp "Hadi sıra sende." dedim. Nicolas kadının yanına gitti ve saçlarından tuttu. Kadın kafasını Nicolas'ın elinden kurtarmaya çalışıyordu. Nicolas elindeki bıçağı kadının boynuna öyle bir sapladı ki kadının çığlığı içinde boğuldu. Sonra bir kez daha bıçağı sapladı. Ardından kadının saçlarını bıraktı. Kadın titremeye ve sarsılmaya başladı. Gözleri sonuna kadar açılmıştı.
Alnındaki ve yanaklarındaki ter damlaları ağzındaki bandın üstünden kayıyordu. Yaşlı kadının boğazındaki kan yerdeki kana karışmıştı. Kısa süre sonra kadında adam gibi can çekişmeyi bıraktı. Nicolas bana dönünce ikimizde gülmeye başladık. Yanına gittim ve dudaklarına yapıştım. Ağzını açtığında dilimi ağzının içine kaydırdım.
Ayakta, ölü bedenlerin yanında öpüşmeye başladık. Sonra elinden tuttum ve onu yatak odasına götürdüm. Bu sefer o dudaklarıma yapıştı. Nefes nefese kalınca geri çekilmek zorunda kaldı. Üzerimdeki tşörtümü yırtar gibi çıkarıp bir köşeye attı. Ardından sütyenimi çekip çıkardı o da tşörtüm gibi yerde yerini aldı. Sonra beni kendine çekti ve göğüslerimi öpmeye başladı. Zevk dalgası bütün bedenimi sarmıştı. Beni yatağa itti ve yanıma geldi. Külodumu çekip çıkardı ve onuda yere attı.
Nicolas'ın eli bacak aramda durmuştu. Parmakları içime girip çıkmaya başladı. Kafamı geriye doğru yasladım ve zevkin tadını çıkarmaya başladım. Nicolas'ta üzerime eğilmiş, meme uçlarımı öpüp emiyordu. Nefes nefese kalmıştım. Parmaklarımın altındaki çarşafı sıkıyordu. Yüzümdeki mutlulukla ona bakıp öpücük gönderdim. Nicolas bana bakıp parmaklarını yalanmıştı.
İşini bitiren Nicolas yatağın köşesine geçip ayaklarını yataktan aşağıya sarkıttı. Cebinden sigara paketini alıp sarılmış bir sigara çıkarıp yaktı. Bende kalkıp onun arkasına geçtim ve beline sarıldım. "Seni seviyorum." dedim. Nicolas sigarayı ağzından çıkardı ve dumanı havaya üfleyip "Bende seni seviyorum." dedi. Elindeki sigarasını aldım ve dudaklarımın arasına götürüp dumanı içime çektim.
Sigaranın tadı değişikti. "Sigara değil mi bu?" diye sordum. Nicolas sırıttı ve "Hayır esrar." dedi. Bir kez daha sigarayı ağzıma aldım ve dumanı içime çektim. Sigaranın tadı nedense hoşuma gitmişti. "Bugün burada kalalım yarın ne yapacağımıza karar veririz." dedi. Olumlu anlamda başımı salladım ve sigarayı ona geri verip yataktan kalktım.
Yarı çıplak bir şekil de banyoya doğru yol aldım. Banyoya girip sadece üzerimde kalan eteğimi çıkardım. Suyu ayarlayıp duşun altına girdim. Su başımdan boynuma oradan da göğüslerime akıyordu. Kafamı kaldırdım ve biraz öyle kaldım. Ardından orada bulunan şampuanı alıp saçlarımı yıkamaya başladım. İşim bitince suyu kapattım ve yine orada bulunan beyaz bir bornozu alıp giydim ve banyodan çıktım.
Odaya girdiğimde Nicolas yatağın üzerine yatmıştı. Odaya girdiğimi görünce doğruldu ve ayağa kalkıp yanıma geldi. Eliyle çenemden tutup dudaklarıma öpücük kondurdu. "Bende duş alsam iyi olur." dedi ve banyoya gitti.
Açıkcası duş almak ve temizlenmek bana çok iyi gelmişti. Odada bulunan dolaba yürüdüm ve kapağını açtım. Acaba içinde bana göre bir şeyler var mıydı? Askıdan bir elbise bulup aldım ve üzerime tuttum. Siyah bir elbiseydi. Sanırım kadının gençliğinden kalma.. Kıyıp da çöpe atamamış.. Yüzümdeki mutlulukla kıyafeti yatağa koydum ve bornozumu çıkardım. Önce yerdeki iç çamaşırlarımı alıp giydim. Ardından yatağın üstündeki elbiseyi elime alıp giydim. Daha sonra aynadan kendime baktım. Elbise bana çok yakışmıştı. Yatağa geçip oturdum ve yatağın üstündeki paketten sigara çıkarıp yaktım.
Dumanı içime çekip yavaş yavaş dumanı dışarı bıraktım. Sonunda Nicolas'ta banyodan çıkmıştı. Belinde beyaz bir havlu vardı. Kaslı kollarından su damlaları akıyordu. Göğüslerinden karnına doğru bir damla su kayıp gitmişti. Ona bakıp yutkundum ve dudaklarımı ısırdım.
Ona şehvetle baktığımı gören Nicolas kahkaha attı. "Gördüğün manzara çok mu hoşuna gitti?" dedi. Evet der gibi başımı salladım ve ona bakıp güldüm. "Çok uykum var." demiş ve esnemişti. Zaten bende esnemeye başlamıştım. Elimdeki sigarayı bitirip yere attım. "Elbise yakışmış." sesiyle ona döndüm. "Teşekkür ederim." deyip güldüm. Beğenmesi nedense hoşuma gitmişti.
Havluyu belinden çekip kendini kurulamaya başladı. Sonra elindeki havluyu bir kenara attı. Gözlerim bacak arasına takılmıştı. "Bana göre de bir şeyler var mıdır?" sorusuyla ona baktım. Boğazımı temizleyip yutkundum. "Bilmem bakalım." dedim ve kalkıp dolabı karıştırmaya başladım.
Bir kot pantolon ve bir gömlek çıkarıp ona uzattım."İç çamaşırımı banyoda unuttum." deyip sırıttı. "Sen dur ben alıp gelirim." dedim ve banyoya gittim. Yerdeki bütün kıyafetleri alıp odaya getirip yere koydum. Nicolas kıyafetlerin arasından siyah boxerini alıp giymişti. Üzerimdeki elbiseyi çıkarıp yere attım ve iç çamaşırıyla yatağa girdim. Nicolas'ta yatağa gelip arkadan bana sarıldı. İçeride ki cesetler artık aklımdan çıkmıştı. Sanki içeri de hiç ceset yok gibi ikimizde uykuya dalmıştık..
|
0% |