Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Bölüm 8 "TEKSAS"

@a_lotus_1

Arabanın içi çok sıcaktı ve camı açmak zorunda kalmıştım. Yine yolculuğa çıkmıştık. Bu sefer ki durağımız Teksas olacaktı. Arabayı kullanan Nicolas'a baktım. "Neden Arizona'da durmadık ki?" dedim. Bana kısa bir bakış atıp nefesini verdi. "Ne güzel işte her ülkeyi geziyorsun ama halen daha mutlu değilsin." deyip sırıtmıştı. "Of orada bir kaç gün daha kalabilirdik." dedim. Bir şey demedi ve müzik açtı. Yine sabah erkenden yollara düşmüştük. "Keşke kahvaltı etseydik. Ama ben acıktım." dedim. "Çantan da aldığın yiyecekler var. Onlarla idare et." dedi. Çantamı açıp sandviçimi yemeye başladım.

 

Nicolas'a da kendi sandviçini verdim. Biraz olsun açlığım yatışmıştı. Meyve suyu da çıkardım. Karnım doyunca ardından bir sigara yaktım. Nicolas sigarayı ağzımdan alıp kendi içmeye başlamıştı. "Ne yapıyorsun?" diye sordum. "Kendine bir tane daha yak." deyip güldü. Paketten bir tane daha sigara alıp yaktım.

 

Uyuya kalmıştım ve uyandığım da akşam olmuştu. Ağzım kurumuştu. Su şişesini elime alıp içtim. "Bir yerde mola mı versek?" deyip ona baktım. "Az ileri de benzin istasyonu var. Oraya gideriz hem benzinde almam lazım." dedi. Benzin istasyonu görününce oraya saptı. İstasyona girince yavaşladı ve durdu. "Lavaboya gidip geleceğim." deyip arabadan indim. Nicolas'ta arabadan inip "Bende gitsem iyi olur." dedi. Beraber tuvalete gittik. Nicolas erkekler bölümüne girdi. Bende kadınlar bölümüne girdim. Tuvalet kabinine girip işimi bitirince dışarı çıktım.

 

Lavaboya gelip bir miktar sıvı sabunla elimi yıkadım. Dışarı çıktığımda Nicolas'ta çıkıp yanıma gelmiş ve bir sigara yakmıştı. Sigarayı ağzından çekip aldım. Nicolas bakışlarını bana çevirip "İntikamını mı alıyorsun?" dedi. Ona başımı salladım ve güldüm. Ardından sigarayı içmeye başladım. Nicolas kendine bir tane daha yakmıştı. Sigara dumanını havaya üfleyip "Hiç bir gün yakalanacağız diye korkmuyor musun?" diye sordu. Sigaramı ağzımdan çıkarıp "Öyle veya böyle zaten eninde sonunda belki yakalanacağız. Ama hiç korkmadım." dedim.

 

 

"Peki sen korkuyor musun?"diye ona sordum. Nicolas gözlerimin içine bakıp "Hiç korkmuyorum." dedi. Eliyle çenemi tutup dudaklarıma uzun bir öpücük kondurdu ve geri çekildi. "Sadece yakalanırsak senden ayrılacağım için korkarım. Çünkü seni seviyorum." demişti. Kalbim küt küt atmaya başladı. Açıkcası mutlu olmuştum. "Bende seni seviyorum." dedim ve dudaklarına öpücük kondurdum. Arabanın yanına gittik. Görevli çoktan benzini doldurmuştu. Nicolas benzin parasını verince arabaya binip yola çıktık.

 

Müzik açmıştım ve mırıldanıyordum. Bir an da aklıma Mandy geldi. "Mandy'i becerirken zevk aldın mı?" diye sordum. Bana kısa bir bakış attı. "Bu soru şimdi nereden çıktı?" dedi. Tek kaşımı kaldırıp "Soruma cevap ver." dedim. Nicolas nefesini alıp verdi. "Tamam doğruya doğru şimdi hatun taş gibiydi ve kalçaları da taş gibiydi. Bende sadece zevkime baktım." dedi. Anlamayan gözlerle ona bakıp "Ee yani?" dedim. Nicolas bana bakıp "Yanisi alıcı gözüyle bakmadım. Ben sadece seni becerirken mutlu oluyorum." deyip boşta kalan eliyle yanağımı okşadı.

 

 

Açıkcası bende bu dediğine mutlu olmuştum. "Teşekkür ederim gururumu okşadın." dedim. Nicolas kısa bir bakış atıp "Ne demek benim için bir zevkti." deyip göz kırptı. Bir kaç saat sonra nihayet «Teksas'a hoş geldiniz» yazan tabela görünmüştü. "Farkında mısın ömrümüzün yarısı yollarda geçiyor." dedim. Nicolas nefesini verip yutkundu. "Sen yanımdasın ya gerisi önemli değil." dedi. Ona yaklaşıp yanağına öpücük kondurdum. "Seri katilimiz bir aşk adamı olmuşta haberimiz yok." deyip güldüm.

 

Nicolas'ta bana bakıp kahkaha attı. "Sen insanı şair edersin be kadın." dedi. Bende ona gülümseyip "Bir tek benim şairim ol." dedim. "Ee şimdi nereye gidelim?" diye sordu. Boğazımı temizleyip yutkundum. "Bence otel odası tutalım ve biraz dinlenelim." dedim. "İyi olur bende yorulmuştum." dedi ardından "Bu arabadan da bir an önce kurtulmamız lazım." diye ekledi. Ona başımı salladım. "Peki nasıl kurtulacağız?" diye sordum. Nicolas bana kısa bir bakış attı. "Ya yol kenarına terk edeceğiz veya anahtarı kontakta bırakıp gideceğiz ve biri çalacak." dedi.

 

 

Önümdeki yoldan bakışlarımı ona çevirdim. "Bence biri çalsın ve parçalayıp satsın." dedim. Nicolas başını salladı. "O zaman buralara yakın bir mahalle var. Oraya gidip arabayı bırakalım." dedi. Arabanın anahtarı kontağın üzerinde gece kondu evlerinin olduğu bir mahalleye bırakmıştık. Ardından bir taksi çevirip bindik. Buraya en yakın otelin önüne bizi bırakmıştı.

 

Otele girdik ve resepsiyona yöneldik. Bizi gören adam güler yüzle bizi karşılaşmıştı. "Hoş geldiniz nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu. Nicolas boğazını temizleyip yutkundu. "Bize bir oda lazım bir kaç gün kalmayı planlıyoruz." demişti. "Peki efendim bir dakika kaydınızı yapayım." demişti. Önündeki bilgisayara bir şeyler yazıp bize baktı. Ardından elindeki kartı uzatıp "315 numaralı oda beşinci kat asansörden inince soldaki koridor." demişti.

 

 

Nicolas kartı alıp "Teşekkür ederim." dedi. Bizde asansöre bindik. Asansör beşinci kata çıkmıştı. Asansörden inip sol koridora saptık. Biraz gidip 315 numaralı odanın önüne geldik. Nicolas kartla kapıyı açınca içeri girmiştim. Çantamı kenara koyup kendimi sırt üstü yatağa attım. "Bende çok yorulmuşum." dedim. Nicolas'ta elindeki sırt çantasını kenara koymuş, yatağa gelip benim üstüme eğilmişti. Ellerini başımın iki yanına koyup beni derin bir öpücüğe çekti. Bende ellerimi yüzünün iki tarafına koydum.

 

 

Birbirimizin dudaklarını öpüyor ve emiyorduk. Nicola ardından geri çekildi. Nefes nefese kalmıştım. "Ben bir duş alayım." dedi ve yataktan kalkıp banyoya girdi. Bende yataktan kalktım ve çantamdan sigara paketini çıkardım. Paketten bir dal sigara çıkarıp yaktım. Dumanını içime çektim. Aklıma Adrian'ın bana numarasını verdiği zaman gelmişti. Elime telefonumu alıp rehberden onun adını bulup araya bastım. Bir kaç saniye sonra telefon açılmıştı. "Alo kimsiniz?" diye sormuştu. "Adrian benim Angela." dedim. "Angela nasılsın?" diye sordu. "İyiyim teşekkür ederim. Sen nasılsın?" dedim.

 

 

"Buluşalım mı?" dediğinde "Ben Arizona'da değilim." dedim. "Neredesin?" demişti. "Teksas'a geldik biz arkadaşımla." demiştim. Adrian'la biraz havadan sudan konuştuktan sonra telefonu kapattım. Nicolas beyaz bir havluyu beline sarmış ve banyodan çıkmıştı. "Biriyle mi konuşuyordun?" diye sordu. Başımı olumlu anlamda salladım. "Evet Adrian'la konuşuyordum." dedim. Tek kaşını kaldırdı. "Yoksa Arizona'da barda gördüğüm sarışın mı?" dedi. "Evet ta kendisi." dedim. Bana gözlerini kısıp baktı. "Ne ara arkadaş oldunuz?" diye sordu. "Bana barda numarasını vermişti. Of neyse ya bende gidip duş alayım." dedim ve yataktan kalktım.

 

Banyoya girip kapıyı kapattım. Üstümdeki kıyafetlerimi çıkardım. Duşa kabine girip suyu ayarladım. Ardından suyun altına girip suyun beni rahatlatmasına izin verdim. Orada bulunan şampuanı elime alıp avucuma bir miktar sıktım ve saçlarımı yıkamaya başladım. İşim bitince duşa kabinden çıktım. Dolaptan beyaz bir havlu alıp bedenime sardım. Oraya koyduğum kıyafetlerimi elime alıp banyodan çıktım. Nicolas siyah boxerini giyip yatakta oturmuş, televizyona bakıyordu.

 

Benim banyodan çıktığımı görünce "Seksi meleğim." deyip göz kırptı. Ona gülümseyip yanına gittim. Kıyafetlerimi yatağın üstüne koydum. Bedenimdeki havluyu çekip kendimi kuruttum. Ardından iç çamaşırlarımı giydim. Yatağa çıkıp Nicolas'ın yanına oturdum ve başımı onun kucağına koydum. Nicolas bir eliyle saçlarımı okşamaya başlamıştı. "İstersen biraz cinayet işine ara verelim." dedi. Başımı çevirip ona baktım. "Neden? Ne oldu?" diye sordum. Nicolas Başını eğip bana baktı. "Etraf biraz durulsun arkamızda çok iz bıraktık." dedi. Doğruydu arkamızda çok iz bırakmıştık. Polisler derine inerse bizi her an yakalayabilirdi.

 

Eğilip dudaklarıma öpücük kondurdu ve geri çekildi. "Bakalım bizim Mandy'in cesedini keşfetmişler mi?" dedi ve elindeki kumandayla haber kanalını açtı. Ona kaşlarımı çattım. "Nereden bizimki oluyormuş." dedim. Nicolas bir şey demeden sadece güldü ve televizyonun sesini açtı. Bende televizyona döndüm. Ekranda erkek haber spikeri vardı. "Yine iki ceset ve yine aynı yöntem ve yine gri bant. Katil veya katiller hız kesmeden gittiği her yerde arkalarında bir veya iki ceset bırakıyor." demişti. Ardından ekrana yine olay yeri görüntüleri gelmişti.

 

Sonra ekrana tekrar erkek muhabir çıktı. " Kaliforniya'da kayıp kadının izine ormanda rastladık. Ama kadın artık hayatta değildi. Sanki biri intikam alır gibi cesedi vahşi bir şekilde göğüs bölgesinden defalarca bıçaklamıştı." dedi ve olay yerini gösterdi. Ekrana Victoria'nın daha önceden çekindiği bir fotoğrafı gelmişti. Muhabir tekrar ekrana geldi. "Arizona'da siyahi bir kadın evinde elleri arkadan bağlı ve kalçasına iki kesik atılmış halde ölü bulundu. Kadının boğazında bir karnında çok sayıda bıçak yarası var." demişti.

 

 

Ekrana Mandy'in fotoğrafı geldi. Muhabir "Bu vahşetleri durdurmak için polisler gece gündüz çalışıyor. En kısa zamanda katil veya katiller yakayı ele verecek." demişti. "Evet yeni bir bilgi daha aldık. Kimsesiz bir adam da evinde öldürülmüş şekilde bulundu. Görgü şahitleri adamın yanında bir kadınla geldiğini söylüyor. Kadın sonra tek başına evden çıkıp adamın arabasını alıp gitmiş." demişti. O an şok oldum ve yutkundum. Nicolas televizyonu kapattı. Kumandayı yandaki komodinin üstüne koydu. Ardından bana bakıp "Hadi uyuyalım." dedi.

 

 

Nicolas'ın kucağından başımı kaldırdım. "Bu duruma canın mı sıkıldı?" diye sordum. Nicolas yatağa girdi ve örtüyü üzerine örtüp bana baktı. "Evet biraz canım sıkıldı." deyip başını yastığa koydu. Bende yatağa girdim ve ona arkadan sarıldım. "Canını sıkma lütfen." dedim. Nicolas bana döndü ve beni kollarına alıp sarıldı. Alnıma öpücük kondurdu. "Sen olmasan ben ne yapardım bilmiyorum." deyip güldü. "Can sıkıntısından patlardın her halde" dedim ve güldüm. Nicolas'ta bu lafıma kahkaha atmıştı. Daha sonra ikimizde gözlerimizi kapatıp uykuya teslim olmuştuk..

Loading...
0%