Yeni Üyelik
9.
Bölüm

RÜZGARIN PEŞİNDE-5

@acelya_yume35

 

 

UYARI: ŞİDDET, KAN, SAVAŞ, ÖLÜM, HASTALIK İÇERİR!

 

 

-5. BÖLÜM: ESKİDEN KALMA-

 

Kaybolduğumu hissediyordum. İki dünya çakışıyordu... Bir buraya aitken bir o kadarda uzaktım. Güya müstakbel koca adayım olan prens beni kendi sarayında tutuyordu. Oflayarak bahçede talim yapan muhafızları izlemeye koyuldum. Abim prens olduğu için hepsinden iyiydi. Çünkü komutanlarla çalışmıştı. Bunları hep ondan öğrenmiştim. Kalkıp kapıya gittim. Bu sırada Eiden geldi.


 

Eiden: Blaze, selam.

 

Blaze: Merhaba ne için gelmiştin?

 

Macbur geçip yatağa oturdum. Yanıma oturdu. Ona alışmak zordu. Ancak yakınlık hissediyordum. Arada sırada gerçek düşmanın onlar olduğu hissine kapılıyordum. Hatırlayana kadar beni her şeyin dışında tutmak istiyorlardı.


 

Eiden: Nasıl olduğuna ve bir şeyler yapalım diye.

 

Kaşlarımı çattım. Bu da nereden çıkmıştı? Merakla ona döndüm. Gerçekten sinirim bozuluyordu. İçten içe bir kaygım ve tereddütüm vardı.

 

Blaze: Niye?

 

İç çekti.

 

Eiden: Blaze sen hatırlamıyorsun ancak ben hatırlıyorum. Sevdiğim kadının güzel vakit geçirmesini istiyorum! Odaya tıkıldın, bilmediğin değişik bir gezegendesin!

 

O böyle konuşunca kalbimde bir sızı hissettim. Çocuk seni senden daha çok düşünüyür Blaze. Ellerimle oynamaya başladım. Ya şimdi niye beni duygulandırıyor! Üzülerek gözlerim doldu. Baş parmaklarıyla gözlerimi kapatıp okşamaya başladı. Kalbim heyecanla atıyordu.

 

Eiden: Doldurma o güzel gözlerini. Anlıyorum seni. Biraz kafa dağıtmaya ve buraya alışmaya ihtiyacın var.

 

Yanağımı öpünce gülümsedim. Kalkıp ona sarıldım... Evet ona sarıldım... Oda bana sarıldı ve saçımı öptü. Güldüm. Cidden kollarında olmak çok rahatlatıcıydı.

 

Eiden: Eskidense sadece benim kollarımda yumuşardın yine öylesin.

 

Sırıttım. Şuan iç güdüyle yapıyordum. Zihnim durmuştu sanki. Kafamı göğsüne sürttüm. Ondan ayrıldım. Banyoda giyindim. Kadife siyah bir pantolon, kırmızı boğazlı bir kazak, kadife siyah bir ceket ve kırmızı botlar. Saçıma siyah bir bere taktım. Koluna girdim. Oda siyah kadife pantolon, siyah gömlek, kırmızı kadife bir kaban vardı. Botları siyahtı. Güldü.

 

 

Blaze: Nereye majezteleri?

 

 

Eiden: Bahçede gezelim biraz. Ondan sonra nereye istersen.

 

 

Gülerek çıktık. Bahçede gezmek iyi gelmişti. Solan çiçekler arasında geziyorduk. Kış yaklaştığından küsüyordular bize. Bir gülün yapraklarını okşadım. Devam ettik. Gücüm yoktu... Bağlanamama nedenim bu olabilirdi.

 

 

Eiden: Endişelenme ne olursa olsun seni koruyacağım.

 

 

Ona sokuldum. Kolunu omzuma doladı. Benden uzundu.

 

 

Blaze: Kaç yaşındasın sen?

 

 

Eiden: Gerçek mi yenisi mi?

 

 

Blaze: İkiside

 

 

Abimden büyük duruyordu. Umarım böyle bir hataya düşmemiştim! Ben 32 yaşımda olucaktım. Abim ise 36 yaşında olucaktı... Merakla ona baktım.

 

 

Eiden: 19 yaşındayım. 40 olucaktım.

 

 

Blaze: Yuh o kadar yaşlı mısın?

 

 

Eiden: Sen çok gençsin sanki Blaze! 19 aaa.

 

 

Blaze: Tamam dede kızma.

 

 

Diye takılınca alevleri bana döndü. Cidden buna takıntılıydı değil mi? Gözlerinde yanan ateşi görünce yutkundum. Gözleri boğazıma kayınca anında söndü. Kafasını eğdi. Gülümseyerek sokuldum.

 

 

Blaze: Özür dilerim. Kızacağını bilmiyordum.

 

 

Eiden: O kadar kızmamalıydım. Yaş konusunda endişelerim var.

 

 

Zorlamadan ona sokuldum. Beni içeri soktu. Ne endişen var Eiden? Bu dünyanın kurallarını bilmiyorum. Korumaya çalışırken siz beni, ben yok olursam? Gerginliğim iyice arttı. Birlikte kütüphaneye girdik. Bir kitabı çekti. Altta bir kapak açıldı. Ağzım açık ona bakıyordum. Bu da ne!?

 

Heyecanla girdim. Merdivenler karanlıktı. Arkamdan gelip kapıyı kapattı. Elinde ateş yaktı. Nedense çocuksu bir heyecan içimi kaplamıştı. Zihnim kötüyü çağırsada içimdeki duygu, yolu sonunda şeker kazanı bulacak bir çocuk kadar heyecanlıydı. Aşağı indik...

 

 

Kocaman bir yatak, televizyon, atıştırmalık dolabı... Taşlar! Çocukluğumdan beri hep doğal taşlara merakım vardı. Ancak üvey ailem hiç izin vermemişti. Heyecanla gittim. Yatağın ayak ucundaki masadaydı. Çeşit çeşit vardılar, ipler, metallar, süsleme uçları, şekil verecek aletler... Hepsi tamdı. Gözlerim doldu.

 

 

Eiden: Hiç değişmez misin?

 

Blaze: Ne?

 

Eiden: Eskiden en büyük hobin taş toplayıp, oymak ve onlardan eşyalar, takılar yapmaktı.

 

Blaze: Dünyada da meraklıydım ama ailem izin vermedi...

 

 

Ağlamaya başladım. Yanıma oturup göğsüne çekti. Saçımı öptü. Niye ben? Eiden'a sıkıca sokuldum.

 

Eiden: Blaze artık ben varım, baban var, abin var. İstediğin her şeyi, parantez açıyorum (hayatını ve sağlığını tehlikeye atmayacak), yapabilirsin.

 

Blaze: Eiden çok teşekkürler her şey için.

 

Saçımı öptü. Göğsüne yatarak gözlerimi kapadım.

Loading...
0%