@acelya_yume35
|
UYARI: ÖPÜŞME, ŞİDDET, HASTALIK ÖLÜM İÇERİR!
(GERÇEKLİKLE ALAKASI YOKTUR)
NOT: BU HİKAYE BİR ÇOK PLARTFORMDA YAYINLANMAKTADIR ÇALINTI DİYE LİNÇLEMEYİN! HESAP İSMİ, PROFİLİ AYNI VE KİTAPTA YAZIYORSA ÇALINTI DİYE GELMEYİN!
İyi okumalar. DYK sı başlayanlar için kolay gelsin. Öyle dedi kuzenim. Alıştırma eğitiöinede, Allah zihin açıklığı versin. (Ben 1-5-9 ve anasınıfı gidiyor diye biliyorum. Ancak sanırım 1 ve anasınıfı gidiyor emin değilim.)
-✒️-
Uyandığımda hiç bu kadar rahat uyumadığımı fark ettim. Gülümsedim. Kalkıp güzel bir duş aldım. Giyindim. Canım pek kahvaltı etmek istemiyordu. Yüzümü buruşturdum. Çantamı hazırladım. Bez çantaydı ve üzerinde Van Gogh'a ait olan "Yıldızlar Nehrin Üzerinden Geçer" tablosunun resmi vardı. Çıktım.
Han kasabasının tarla, orman ve nehirle iç içe oluşu dikkatimi çektiği için gelmiştim. En fazla 3 katlı taş veya ahşap evlerin hepsinin bahçesi bulunuyordu. Yolların belli bir kısmı taştı ve araba geçmiyordu. Arabalar için kasabanın yanında garaj vardı. Sabah erken saatlerde marketlere tedarik geldiğini okumuştum. Hiçbir şeyleri eksik değildi. Gülümsedim. Havayı içime çektim. Çok güzel kokuyordu.
Huzuru hissederken parka geldim. Kasabanın tam ortasında; çocuk parkı, spor parkı, köpek parkı, oturcak yerler, bisiklet ve yürüş yolları, piknik alanları barındıran çitle çevrili bir alandı. Çiçekler ve ağaçlarda vardı. Karşısındaki yollarda hep dükkanlar vardı. Piknik masalarından geçerken çocukların ders çalıştığını görünce gülümsedim. Açık havada ne güzel. Bir şehirli olarak bana gerçekten böyle şeyler yapmaları çok iyi geliyordu. Yaşayamadıklarımı yaşıyordular.
Yolun karşısına geçtim. Fırından poğaça, kurabiye ve kahve aldım. Parkta yedim. Yürüyerek kahvemi içmeye devam ettim. Kasabanın yakınında herkesin güvenle girdiği ormana ilerledim. Orman işaretlenmişti. Belli bir alan korunuyor ve ihtiyaca göre zarar vermeden kullanılıyordu.
Göle gelmiştim. Köprüye geçtim. Çok güzeldi. Doğan güneşin suya vurması ve sararmaya başlayan ağaçlarla parlaması gerçekten nefes kesiciydi. Köprü tam ortadan geçiyordu. Yanlarında iskele vardı ama onlar buraya kadar uzanmamıştı. Bir tanesi genişti. Üzerinde masalar vardı. Kara kısmında ızgaralar bulunuyordu. Demekki balık ekmek yiyorlar manzarayla. Diğeri ince uzundu. Balıkçılar için. Gülümseyip not defterime duygularımı yazdım. Ardından kasabaya doğru yola çıktım.
Kafamla yalnız kalmak harikaydı. Zihnim fazla açıktı. Biraz daha dolaşmaya devam ettim. Karşıma kahve rengi, mavi gözlü bir köpek çıktı. Eğilip sevmeye başladım. Oda hemen sokuldu. Arkadaş canlısıydı. Güldüm.
Yağız:Selam yakışıklı!
O bana sürtünürken bende yüzünü mıncırıyordum. Öpüp yoluma devam ettim. İşe gitmek için evlerinden çıkan bir çiftle selamlaştık.
Yağız: Hayırlı İşler!
Çift:Sanada oğul.
Gülümsedim. En sonunda kasabanın diğer tarafındaki tarlalara geldim. Bura dağın eteklerine kadar çiftlik doluydu! Mısır, buğday, çilek, bal kabağı, elma, karna bahar gibi bir çok şey vardı. Hayvanlarında olduğunu fark ettim. Çok güzeldiler.
Çiftçi:Selam oğul ne istemiştin?
Yağız:Yeni taşındım ağabey, kasabayı geziyordum.
Çiftçi:He hoşgeldin. Biz burda genelde böyle işleriz. Evde yapar satarız. Kasabanın çoğu şeyi burdandır. Direkt gelip alabilirsin.
Yağız:Aa ne güzel abi. Aklımda bulundururum. Neyse sana kolay gelsin abi iş var.
Çiftçi:Sağ olasın ne iş yaparsın?
Yağız:Yazarım ben abi. 1 şiir 2 hikaye kitabım var. Yenisi için kafa dinlemeye geldim ama yerleşecek gibiyim.
Çiftçi:Güzeldir kasabamız. Yerleş burda kütüphanede vardır okulların yakınında gidip bakabilirsin.
Yağız:Teşekkürler bakarım. Kolay gelsin.
Çiftçi:Sanada yazar bey.
Gülerek yürümeye devam ettim. Bura harikaydı! Eve döndüm. Ufak değişiklikler yapmaya başladım. Her yer yeşildi çünkü! Çoğu şeyi ahşap ve beyazla değiştirdim. Aralarda bebe mavisi ve gri vardı, açık bir ton. Yorgunca bahçeye çıktım. Güzelce temizledim. Çıkan taşları alıp: bahçe kapısından ve kadar yol olucak gibi dizdim. Aralarına toprak koyup çamurlaştırdım. Yanlara tahta koydum. Üstlerine ise taş. Böylece hem sabit kalıcak hemde tahtalar görünmücekti.
Diğer tarafa evdeki eşyalardan çıkan tahtalardan dizdim. Kalemle bir kısmı işaretledim. Ufak bir havuz harika görünürdü. Diğer tarafın toprapını havalandırdım. Tekrardan çiftliğe yola çıktım.
Yağız:Merhaba burda tohum satılıyor mu?
Çiftçi:Oo oğlum hoşgeldin!
Bu sefer yaşlı biriydi. Gülümsedim. Çok sıcakkanlı insanlardı.
Yağız:Hoş buldum dedem. Şey burda hangi çiçekler yetiştirilir ya da meyve sebzeler.
Çiftçi:Hım burda en iyi lale ve gelincik yetiştirirsin. Sebze ve meyve olarak balkabağı ama o yer kaplar. Mısırda. Sen en iyisi bal kabağı, mısır ve elma al.
Yağız:Arka bahçeye sığarlar ya. Dedem peki en iyi gübre ne?
Çiftçi:Ne olacak inek dışkısı ve meyve artıkları. Gel tohum verem.
İlerledik gülümsedim. Tüh ben ineği nerden bulacaktım. Kabuska mıydı? Mukusya mıydı? Meyveden yapılan o şeyin adı neydi? Yazar kafama tükürem hatırlamıyordum! Dede bana tohumları verdi.
Yağız:Ne kadar dedem?
Çiftçi:Al senindir. Hoşgeldin hediyesi.
Yağız:Kabul-
Çiftçi:İtiraz edersen tırmıkla döverim seni git ek.
Yağız:Sağ olasın dedem. Kolay gelsin!
Çiftçi:Sağ ol evladım.
Hızlıca eve gidip arka bahçeyide temizledim. Toprağı havalandırdım. Ön bahçeye balkabaklarını ektim. Ardından arka bahçeye elma ve mısır tohunlarınu diktim. Ön bahçeye çıktım. Şimdilik yoğurt kabına çiçekleri ektim. Saksım yoktu. Annemden görmüştüm. Yorgunluktan bayılacaktım.
İçeri geçtim. Güzelcene duş aldım. Noodle hazırladım. Onu yiyip yattım. Kafam çok rahattı. Yastığuma sarıldım. Ne yazsam diye düşünüyordum. Evimde güzel olacaktı. Gözlerimi yumdum.
-✒️-
Umarım sevmişsinizdir. Kızımız diğer bölüm gelicek. Kötü yazdıysam özür dilerim. Okumayı sevmediğim konu hakkında yazıyorum. Yazım hatam varsa özürlerimi sunuyorum. 3 kez okuyup düzeltiyorum. Ancak hala görmediğim yerler oluyor. |
0% |