Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@acidoruk

4

         Masum

Kulağımda “Esra!” ve korna sesleri yankılanıyordu. Ama duyup duymadığımdan emin değildim. Etrafı net göremiyordum. Bir yerden başka bir yere çekildiğimi hissettim. Birinin beni sarsıp “Esra kendine gel Allah kahretsin lan!” Dediğini duydum. Birden her şeyi algılamaya başladım. Bu Salih’in sesiydi. Etrafı daha net görmeye başladım. Karşımda delirmiş bir şekilde beni sarsan Salih, hemen yanımızda bizim üstümüze gelip korna çalan kamyon… Kendime gelmek için birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım ve “iyiyim,” dedim. Salih çok ufakta olsa rahatlamıştı ama gözleri hala endişeli bakıyordu. “İyi olduğuna emin misin?” Onu rahatlatmak istermişçesine elini tuttum. Elini tuttuğum an hafifçe elimi sıktı. “İyi olduğuma eminim ve teşekkür ederim,” dedim. Hafif bir tebessüm edip “İyi olduğuna sevindim ve rica ederim.” Bu çocukta anlayamadığım ama beni ona çeken bir şeyler vardı. Ne olduğunu anlamlandıramadığım bu şey, kendimi güvende hissettiriyordu. “Salih varken sana bir şey olmaz,” der gibiydi sanki. Salih bir anda elimi bıraktı ve sinirli bir şekilde bizim yanımıza doğru gelen kamyon şoförünün o tarafa doğru yürümeye başladı. Bende peşinden gittim. İkisi karşı karşıya gelince durdular. Bende durdum. Şoför, “bir şeyiniz var mı çocuklar?” diye sordu. Bir de bir şeyiniz var mı diyor! Adam resmen bizi öldürmeye çalıştı. Salih’in sinirlenip sinirine hakim olmaya çalıştığını fark ettim. Sakin olması için kolunu tuttum. Bana kısa süreliğine bakıp adama geri döndü. “Neden üstümüze sürüyorsun lan! Babam mı yolladı seni? Doğruyu söyle çabuk!” Bu adamı Kemal’in yollamış olma ihtimali oldukça fazlaydı. Salih söyleyene kadar aklıma bile gelmemişti. “Ne babası ya? Neyden bahsettiğini anlamadım. Benim fren patlamıştı. Önümdeki kamyona girip hayatımı riske atmak yerine size doğru sürüp hayatımı garanti altına almayı seçtim.” OHA! Adam kendim öleceğime, siz ölün diyor! Salih, bir çırpıda kolumu bıraktı ve adamı kamyonete yapıştırdı. Şu duruma göre fazla bile dayanmıştı Salih. Normalde kavga seven birisi değildim. Kavga gördüğüm zaman genelde ayırırdım. Hoşuma gitmezdi çünkü. Ama bu sefer karışmamakta kararlıydım. Çünkü adam bizi öldürmeye teşebbüs etmişti. Adam kamyona yapışmış, korku dolu gözlerle Salih’e bakarken Salih ona bir şeyler söylüyordu. Kollarımı göğsümde birleştirip Salih’in yanına gittim. Adamın yüzü mosmordu ve kan içindeydi. Salih, “senin bize çarpmanı babam emretti, değil mi?” dedi. Adam korkudan suspus olurken Salih devam etti. “Ölmek mi istiyorsun lan! Konuşsana! Eğer itiraf edersen bizimle gelirsin. Babam sana hiçbir şey yapamaz.” Adam acıdan zar zor konuşarak ”B-babanı tanımıyorum,” dedi. Salih daha fazla sinirlenmişti. Adamı sinirle yere fırlattı ve kamyonete çıktı. Ne yaptığını anlamayarak onu izliyordum ki kamyon şoförünün bana doğru geldiğini gördüm. Kaçamadan beni yakaladı ve boğazıma bıçağı dayadı. O arada Salih kamyonetten inmişti. Elindeki telefona bakılırsa yardım için telefonu almıştı. Beni görünce donakaldı. Elindeki telefonu fark etmeden yere düşürdü. Sadece bana bakıyor, tek bir kelime dahi etmiyordu. Az önce aslan olan Salih şimdi kuzuya dönüşmüş gibiydi. Aramızdaki sessizliği kamyon şoförü bozdu. “Sakın peşimden gelmeye kalkma. Keserim kızın boynunu. Adam geri giderek beni götürmeye başladı. Salih ise donuktu. Ne bir şey söylüyor, ne de peşimizden geliyordu. Ben adamın kollarında çırpınıp kaçmaya çalışıyordum. Ama kolları öyle güçlüydü ki kıpırdayamıyordum bile. “SALİH! BİR ŞEY YAP LÜTFEN . BIRAKMA BENİ ONUN ELİNE LÜTFEN SALİH!” Acı bir şekilde Salih’e yalvarıp yardım isterken birden kendine geldi. Ondan bayağı uzaklaşmıştık. Uzaklaşmaya da devam ediyorduk. Kamyon şoförü “Yaklaşma! Yemin ederim keserim kızın boynunu,” dedi. Salih yavaş yavaş kendinden emin bir şekilde yürüyordu. Salih ilerledikçe kamyon şoförü benle beraber geri geri gidiyordu. O an adamın blöf yaptığını ve bana zarar vermeyeceğini anladım ve kamyon şoförü Salih’e bakarken adam’ın karnına tekmeyi geçirip Salih’e doğru koştum. Adam iki büklüm olmuş halde yerde yatarken Salih’e yapıştım adeta. Tutmuş, bırakmıyordum. Şoktan bu kadar korktuğumu yeni fark ediyordum. Salih benim elimi tutup beni arkasına çekerek adama doğru yürüdü ve cebinde bulunan silahı çıkardı. Korkuyla elini tuttum Salih’in. Bana baktı. Hiçbir şey demeyerek başımı iki yana salladım. Yalvarır gibi bakıyordum. Yapma der gibi… Beni anlamıştı. Başını sallayarak silahı cebine soktu. Ve yerdeki adamı sinirle tekmelemeye başladı. Adam Salih her tekme attığında inliyordu. Kolunu tutup “yeter,” dedim. “Gidelim lütfen. Daha fazla burada kalmak istemiyorum.” Beni dinleyip adamın elinden bıçağı aldı ve kamyona doğru yürümeye başladık. Kamyona doğru yürürken önümüze bir araç çıktı. Adamlar üstümüze doğru koşmaya başladı. Salih beni elimden tutup arkasına sakladı ve cebinden silahını çıkarıp adamlara doğrulttu. Herkes olduğu yerde kalıp Salih’e silah doğrulttular. Bizden sayıca fazlalardı. Bir tane adam, “Teslim ol Salih! “ dedi. Salih’i tanıyorlardı. Gerçi tanımamaları mümkün değildi. Salih, bırakmayacağım silahımı . Teslim olmam, ” dedi. Salih silahını bırakmayınca bu sefer başka bir adam, “Son uyarımız, ol ya da öl.” Korkuyla olanları izliyordum. Salih’in gözünde ufacık bir korku dahi yoktu. Alışmıştı ne de olsa. Bense korkudan Salih’in koluna yapışmış bir vaziyette adamlara bakıyordum. Adamlardan biri içimi titretecek ve beni yıkacak o cümleyi kurdu: ”Salih’i vurun, Esra’yı alın.” Bu cümlenin ardından patlayan silah sesleri… Bazen olur ya başınız belaya girer tam kurtuldum derken aslında kurtulmadığınızı anlarsınız. Belanın içine daha çok sürüklenirsiniz. Ben hayatımın normal gittiğini sanmıştım o lanet güne kadar. Ama hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş. Ben büyük bir oyunun içindeymişim. Hayat bir yalanmış belki de. Ben de o kandırılan masum kız… O lanet doğum günüme kadar herkesi iyi sanırdım. Yanılmışım. Hem de hayatım da hiç yanılmadığım kadar yanılmışım. Masumdum , saftım ben. Bu yalan dünya için fazla masumdum belki de. İyi olunca her şey düzelir sanmıştım. Olmadı. Ve şimdi patlayan silah sesleri, felaketin habercisiydi. Hem de çok büyük bir felaketin…

Loading...
0%